972 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Nadr, ona İkrime, ona İyâs b. Seleme, ona da babası (Seleme b. Ekva') şöyle rivayet etmiştir: Hayber günü amcam teke tek çarpışmak için Yahudi Merhab’ın karşına çıktı. Merhab "Hayber bilir ki ben savaş kızışmaya başladığında tepeden tırnağa silahını kuşanan, kahramanlığı kanıtlanmış Merhab’ım" dedi. Amcam da "Hayber bilir ki ben tepeden tırnağa silahını kuşanmış düşmanın içine dalan gözü pek bir kahramanım" dedi. Sonra birbirlerine karşılıklı iki darbe vurdular. Merhab’ın kılıcı Âmir’in kalkanına isabet etti. Âmir de ona alttan hamle yaptı ama kılıcı ters dönüp kendi atardamarını kesti ve böylece kendisini öldürmüş oldu. Seleme b. Ekvâ der ki: Hz. Peygamber’in sahabesinden "Âmir’in ameli boşa gitti. Kendi kendini öldürdü" diyen birtakım insanlarla karşılaştım, ağlayarak Hz. Peygamber’e (sav) geldim ve "ey Allah’ın Rasulü! Âmir’in ameli boşa gitmiş" dedim. "Bunu kim söyledi" dedi. "Ashâbından insanlar!" dedim. "Bunu diyen yanılmıştır! Aksine ona iki sevap vardır!" buyurdu. Âmir Hayber seferine çıktığında aralarında Hz. Peygamber’in bulunduğu sahabe gurubunda bir yandan süvarileri yönlendiriyor bir yandan da savaş ezgileri söylüyor ve şöyle diyordu: "Vallahi! Allah olmasaydı ne doğru yolda olurduk, ne de sadaka verip namaz kılardık. Bize zulmedenler fitne çıkarmak istediklerinde biz onlara karşı koyduk. Biz Sen'in ikram ve ihsanına muhtacız. Düşmanla karşılaşırsak ayaklarımızı sabit kıl! Üzerimize huzur ve sükunet indir." Allah Rasulü (sav) "Kim o?" buyurdu. Âmir de "Âmir, ey Allah’ın Rasulü!" dedi. Hz. Peygamber (sav), "Rabbin seni bağışlasın" buyurdu. Allah Rasulü (sav) biri için özellikle istiğfarda bulundu mu o, şehit düşerdi! Ömer b. Hattâb bu duayı işitince "Ey Allah'ın Rasulü! Keşke Âmir'den biraz daha istifaede etseydik!" dedi. Seleme der ki: Sonra Allah Rasulü (sav) "bugün sancağı Allah ve Rasulü'nü seven ya da Allah ve Rasulü'nün sevdiği birisine vereceğim" diyerek beni, Ali'ye gönderdi. Ali'nin yanına geldim. gözünden derdi olduğu halde onu Allah Rasulü'ne (sav) getirdim. Nebî (sav) onun gözüne tükürüğü sürdü. Sonra sancağı kendisine verdi. Merhab meydana çıkıp "Hayber bilir ki ben savaş kızışmaya başladığında tepeden tırnağa silahını kuşanan, kahramanlığı kanıtlanmış Merhab’ım" dedi. Ali de, "Ben, anamın Haydar ismini verdiği kişiyim! Hallaç pamuğu gibi yere serip geçtiğim düşmanın dehşet ve irkinti ile baktığı ormanların aslanı gibiyim!" dedi. Ardından Merhab'ın başına bir darbe indirdi de onu öldürdü ve onun eliyle fetih, nasip oldu.
Açıklama: Müslim'in şartlarına göre isnadı sahihtir.
Bize Musab b. Mikdam ve Hecîn b. Müsennâ, onlara İsrail, Abdullah b. İsmet el-İclî, ona da Ebu Saîd el-Hudrî şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber sancağı alıp salladı sonra "bunun hakkıyla kim taşır" dedi. Filanca "ben" dedi Hz. Peygamber (sav) "Geri dur!" dedi. Sonra bir adam geldi. Hz. Peygamber ona da "Geri dur!" dedi. Sonra Hz. Peygamber (sav) "Muhammed'in yüzünü mükerrem kılan (Allah'a) yemin olsun ki, sancağı (savaştan) kaçınmayan bir adama vereceğim. Al ey Ali" dedi. Hz. Ali yürüdü gitti ve Allah ona Hayber ve Fedek'in fethini nasip etti ve oraların (Hayber ve Fedek'in) iyi cins hurmasını ve kurumuş etini getirdi. Musab "oranın (Hayber'in) iyi cins hurması ve kurumuş eti" dedi
Açıklama: Bu isnad, metnindeki 'nekâret'ten dolayı zayıftır.
Bize Ebu Velîd, ona Zâide, ona Ebu Hasîn, ona Ebu Abdurrahman ona da Hz. Ali'nin rivayet ettiğine göre Ali o şöyle demiştir: Ben mezisi çok gelen bir adamdım. Kızı eşim olduğu için (bu konuda ne yapmam gerektiğini sormaktan utandım ve) birine bu konuyu Hz. Peygamber'e (sav) sormasını emrettim. O kişi sorunca Hz. Peygamber: "Abdest al ve cinsel organını yıka" buyurdu.
Bize Adem, ona Şu'be, ona Abdülmelik b. Meysera, ona da Nezzâl şöyle rivayet etmiştir: Ali (ra) öğle namazını kıldı. Ardından insanların ihtiyaçlarını görmek için Kufe Meydanı'nın girişinde ikindi namazı vaktine kadar oturdu. Sonra kendisine su getirildi; suyu içti, yüzünü ve kollarını, ravinin ifadesine göre başını ve iki ayağını da yıkadı. Sonra ayağa kalktı ve arta kalan sudan içti ve şöyle dedi: 'Şüphesiz birtakım insanlar ayaktayken su içilmesini hoş karşılamıyorlar. Muhakkak ki Hz. Peygamber (sav) benim yaptığım gibi yaptı.'
Bize Haccac b. Minhal, ona Şu’be, ona Abdulmelik b. Meysera, ona Zeyd b. Vehb, ona da Hz. Ali (ra) şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) bana siyerâ (ibrişimle karışık alaca bezden yapılmış) bir elbise hediye etti. Ben de onu giydim. Fakat Onun (Hz. Peygamber'in) yüzünde öfke gördüm. Bunun üzerine ben de onu parçalayıp hanımlarıma dağıttım.
Bize İbn İshak, ona Asım b. Ömer b. Katâde, ona Abdurrahman b. Câbir, ona da Babası Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Hevazin kabilesinde sancak taşıyan bu adam devesi üzerinde (savaş esnasında Müslümanlara saldırarak) yapacağını yaptığı sırada Ali b. Ebu Talip ve Ensar'dan bir kişi yıldırım hızıyla adamın üzerine atıldılar. Ali adamın arkasından geldi ve devenin iki atar damarını vurup kesti. Deve kıç üstü düştü. Ensarî, hemen adamın üzerine atıldı, (kılıcıyla) adamın -zannediyorum- baldırının yarısından bacağına bir darbe indirdi. Adam bineğinden aşağıya düştü. İnsanlar adama kamçılarla vurdular. Vallahi! Ben hezimetten dolayı, Hz. Peygamber’in (sav) yanında bağlı bulunan esirleri görünceye kadar ricat eden insanlar gibi geri dönmedim.
Açıklama: Said b. Ebu İmran ile Ali b. Ebu Talib arasında inkita' vardır.