131 Kayıt Bulundu.
Bize Süveyd, ona Abdullah, ona Hâlid el-Hazzâi, ona Ebu Temîme el-Hüceymî, ona kendi kabilesinden bir adam şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'i aradım ama onu bulamayınca oturdum. Bu sırada bir grup insanla birlikte geldi. Onu tanımıyordum. O sırada insanların arasını buluyordu. Bu işi bitince oradan bazı kimselerle birlikte kalktı. "Ey Allah'ın resulü!" dediler. Onu görünce üç defa "Sana selam (Aleyke's-selam) Ey Allah'ın resulü" dedim. O da üç defa "Sana selam" (Aleyke's-selam) sözü ölülere selam verme şeklidir" buyurdu. Sonra bana yöneldi ve şöyle buyurdu: "Kişi müslüman kardeşiyle karşılaştığı zaman "es-Selamu aleyküm ve rahmetullah" desin" buyurdu. Sonra Hz. Peygamber "Sana da Allah'ın rahmeti olsun" diye üç defa cevap verdi. Tirmizi şöyle demiştir: Bu hadisi Ebu Gıfâr, Ebu Temime el-Hüceymî'den, o Ebu Cürey Câbir b. Süleym el-Hüceymî'den şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'in yanına geldim...demiş ve bu hadisi zikretmiştir. Ebu Temîme'nin adı Tarîf b. Mücâlid'dir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; musannif ile Müsenna b. Said et-Tâî arasında inkita vardır.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Ebu Ğıfar, ona Ebu Temime el-Hüceymî - Ebu Temime'nin adı Tarif b. Mücalid'dir- ona Ebu Cürey Cabir b. Süleym şöyle demiştir: Halkın görüşüne başvurduğu bir adam gördüm. Onun her söylediğini, insanlar kabul ediyorlardı. Bu (zat)kimdir? diye sordum. Resulullah'tır (sav) cevabını verdiler. Aleyke's-selam ey Allah'ın Rasulü diyerek iki defa selam verdim. Hz. Peygamber şöyle karşılık verdi: "Aleykesselam diye selam verme. Çünkü aleykesselam ölülerin selamıdır. Es-selamu aleyke diye selam ver." Sen Allah'ın Resulü müsün? dedim. "Ben Allah'ın Resulüyüm. O Allah ki, sana bir zarar gelse, kendisine dua ettiğinde o zararı senden giderir. Bir kıtlık yılına maruz kalıp, ona dua ettiğinde o yılı senin için verimli hale getirir. Eğer çölde veya geniş bir sahada iken bineğin kaybolursa Allah'a dua etsen onu sana geri getirir" buyurdu. Bana tavsiyede bulun, dedim. "Kimseye sövme" buyurdu. Ondan sonra ben hiçbir hür insana, köleye, deveye ve koyuna sövmedim. (Sonra) şöyle buyurdu: "Hiçbir iyiliği küçümseme. (Müslüman) Kardeşinle güler yüzle konuşmanı dahi küçümseme. (Çünkü) bu da bir iyiliktir. Elbiseni bacağının yarısına kadar (yukarı) kaldır. Eğer bu hoşuna gitmez ise topuklarına kadar (kaldır). (Fakat) eteği (ni daha aşağıya) salıvermekten sakın. Çünkü bu büyüklenme alametidir. Allah büyüklenmeyi sevmez. Eğer biri sende olduğunu bildiği kusurundan dolayı hakaret edip seni ayıplayacak olursa; sen de onda olduğunu bildiğin kusurdan dolayı onu ayıplama. Çünkü bunun vebali onadır."
Kitabımda Yakub b. İbrahim'den şöyle nakledildiğini gördüm: Bize İsmail b. Uleyye, ona Ravh b. el-Kasım, ona el-Alâ b. Abdurrahman, ona babası, ona da Ebû Hureyre (ra) şöyle rivâyet etti: Rasûlullah (sav) mezarlığa gitti ve "Mü'minler kavminin yurduma selâm olsun!" diyerek mezardakilere selâm verdi, sonra şöyle dedi: "İnşallâh bizler de sizlere kavuşacağız. Kardeşlerimi görmeyi çok arzu ederdim." Yanındakiler; "- Biz senin kardeşlerin değ*il miyiz?" dediler. "- Siz benim ashâbımsınız. Benim kardeşlerim ise ümmetim içerisinde benden sonra dünyaya gelecek olan kişilerdir. Ben onları havuz başında hasretle bekleyeceğim" buyurdu. "- Ümmetinden, senden sonra dünyaya gelecek olanları nasıl tanıyacaksın?" diye sorduklarında; "- Sakar ve sekili atları olan bir adam, duru ve siyah at sürüsü içerisinden kendi atlarını tanımaz mı?" diye sordu. "- Evet, ey Allah'ın rasûlü" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle dedi: "- Onlar, abdest azalarının parlaklığından sakar ve sekili atlar gibi mahşere gelecekler, ben de onları havuz başında bekleyeceğim.Ben bazı insanları havuzumdan kovacağım, tıpkı sürünün arasından yabancı develerin kovulduğu gibi. Ben onlara, 'Hey, bu tarafa gelin' diye sesleneceğim. Ama bana, 'Onlar senden sonra pek çok şey ihdas ettiler' denecek. Bunun üzerine ben de, 'Öyleyse defolsunlar, defolsunlar!' diyeceğim. -
Bize Muhammed b. Abbâd b. Âdem, ona Ebû Ahmed, ona Süfyan, ona Alkame b Mersed, ona Süleyman b. Büreyde, ona babası Büreyde şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) mezarlıklara gittiklerinde, birisinin şöyle demesini isterdi: "Size selam olsun ey bu diyarın mümin ve müslüman halkı! Biz de Allah'ın izniyle size kavuşacağız. Allah'tan bizim ve sizin için afiyet dileriz".
Bize Ebû Bekir b. Ebû Şeybe ve Züheyr b. Harb, onlara Muhammed b. Abdullah el-Esedî, ona Süfyan ona Alkame b. Mersed, ona Süleyman b. Büreyde, ona babası Büreyde şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) ashabına mezarlığa gittiklerinde ne diyeceklerini öğretirdi. Onlardan biri şöyle derdi -Ebu Bekir rivayetinde- "Bu diyarın ahalisine selam olsun". Züheyr rivayetinde ise: "Bu diyarın mümin ve müslüman ahalisi! Size selam olsun. Siz önce gittiniz, biz de size katılacağız. Allah'tan sizin ve bizim için afiyet dilerim."