حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا الخليل بن أحمد قال حدثنا المستنير بن اخضر قال حدثني معاوية بن قرة قال : كنت مع معقل المزني فأماط أذى عن الطريق فرأيت شيئا فبادرته فقال ما حملك على ما صنعت يا بن أخى قال رأيتك تصنع شيئا فصنعته قال أحسنت يا بن أخى سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول من أماط أذى عن طريق المسلمين كتب له حسنة ومن تقبلت له حسنة دخل الجنة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164864, EM000593
Hadis:
حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا الخليل بن أحمد قال حدثنا المستنير بن اخضر قال حدثني معاوية بن قرة قال : كنت مع معقل المزني فأماط أذى عن الطريق فرأيت شيئا فبادرته فقال ما حملك على ما صنعت يا بن أخى قال رأيتك تصنع شيئا فصنعته قال أحسنت يا بن أخى سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول من أماط أذى عن طريق المسلمين كتب له حسنة ومن تقبلت له حسنة دخل الجنة
Tercemesi:
— Muayiye îbni Kurre7şöyle anlatmıştır:
— Ma'kal El-Müzenî ile beraberdim de o, yoldan bir engel giderdi. Ben de, (yolcuya zarar veren) bir şey gördüm ve ona koşup giderdim. Ma'kal dedi ki:
— Ey kardeşim oğlu! Benim yaptığım işi yapmaya seni götüren şey ne? , Muaviye cevap verdi:
— Senin yaptığın şeyi gördüm de ben onu yaptım. Ma'kal dedi ki:
— Güzel ettin, ey kardeşim oğlu... Ben, Peygamber (Sallallahü Aleyhi
ve Seltem)'in şöyle buyurduğunu işittim:
«— Müslümanların yolundan kim bir engeli kal d ir ir sa, ona bir sevab yazılır. Kimin de sevabı kabul olunursa Cennet'e girer.»[1151]
însan ve hayvanların geçtiği bir yol özerinde görülecek engelleri kaldırmak ve yolu düzeltmek sevab olan işlerdendir. Çünkü bunda, İnsanlara ve hayvanlara eziyet verecek şeylerin yok edilişi vardır. Dolayısİyle insan ve hayvanlara eziyet vermemek vardır. İnsan gördüğü ve gücü yettiği bîr iyiliği yapmaz da onu terk ederse ve böylece başkasının eziyet çekmesine razı veya sebep olursa, bu bîr tecavüz hareketi olur. Bu gibi dolaylı azgınlık ve tecavüzlerden de kaçınmak Müslümana düşen bîr vazifedir, üstelik karşrlığında da Cennet'e götürecek bir mükâfat vardır.
Ma'kal El-Müzenî kimdir? :
Babasının adı Yesar olup, künyesi Ebû A I i 'dir, bu künyede başka sahabî olmadığı söylenir. Hudeybiye vak'asından önce Müslüman oldu
ve «Rıdvan B;atı»nda bulundu. Hz. Ömer'in emri İle Basra'da Ma'kal kanalını kazmış olduğundan, bu kanal kendi adı ile yad edilmektedir.
Kendisi Hz. Peygamber'd en ve Numan ibni Mukrin 'den hadîs rivayet etmiş, ondan da Imran ibni Husayn, Amr ibni Mey-mun, Ebû Osman El-Nehdî, Hasan El-Basrî ve başkaları rivayet etmişlerdir. Rivayet ettiği hadîsler Kütüb-i Sitte'de vardır. Basra'ya geçip orada İkâmet ederek Hz. M u a v i y e 'nİn hilâfeti zamanında 60-70 yaşlan arasında vefat etti. Allah ondan razı olsun...[1152]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 593, /468
Senetler:
()
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Şiddet, Eziyet, eziyet etmekten kaçınmak, eziyeti ortadan kaldırmak
Yardım, Yardımlaşma, yol konusunda
حدثنا مسدد قال حدثنا يزيد بن زريع قال حدثنا حسين قال حدثنا عبد الله بن بريدة عن بشير بن كعب عن شداد بن أوس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال سيد : الاستغفار اللهم أنت ربي لا إله إلا أنت خلقتنى وأنا عبدك وأنا على عهدك ووعدك ما استطعت ابوء لك بنعمتك وأبوء لك بذنبى فاغفر لي فإنه لا يغفر الذنوب إلا أنت أعوذ بك من شر ما صنعت إذا قال حين يمسي فمات دخل الجنة أو كان من أهل الجنة وإذا قال حين يصبح فمات من يومه مثله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164890, EM000617
Hadis:
حدثنا مسدد قال حدثنا يزيد بن زريع قال حدثنا حسين قال حدثنا عبد الله بن بريدة عن بشير بن كعب عن شداد بن أوس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال سيد : الاستغفار اللهم أنت ربي لا إله إلا أنت خلقتنى وأنا عبدك وأنا على عهدك ووعدك ما استطعت ابوء لك بنعمتك وأبوء لك بذنبى فاغفر لي فإنه لا يغفر الذنوب إلا أنت أعوذ بك من شر ما صنعت إذا قال حين يمسي فمات دخل الجنة أو كان من أهل الجنة وإذا قال حين يصبح فمات من يومه مثله
Tercemesi:
— Şeddad İbni Evs, Peygamber (Saiîallahü Aleyhi ve Sellem) 'der. rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
«— İstiğfar'ın en faziletlisi:
— Allah'ım! Sen Rabbimsin, senden başka İlâh yoktur. Beni yarattın; ve ben senin kulunum. Gücümün yettiği kadar Rububiyetine iman ve sana ibadette, ihlâs andım ve sözüm üzereyim. Bana olan nimetini sana itiraf ediyorum, günahımı da sana itiraf ediyorum, beni bağışla; çünkü günahları ancak sen bağışlarsın. İşlediğim şeyin kötülüğünden sana sığınırım, — sözleridir. İnsan akşamleyin bunu (tam inançla) okuyup da ölürse, Cennete girer; — yahut Cennet ehlinden olur —. Sabahleyin aynı şekilde söyler de o gün ölürse, Cennet'e girer, — yahut Cennet ehlinden olur —.»[1196]
İstiğfarın başı ve önde geleni diye tâbir edilen bu sözleri söylemekte diğer mağfiret dilemelerden daha çok fazilet vardır ve böyle istiğfarda bulunana daha fazla faydalıdır. Bu sözleri yalnız telâffuz edip manalarına nüfuz etmekle istiğfar tamamlanmış olmaz ve geçerli olmaz.
İstiğfarın makbul olması için, geçen günahlardan tam bir pişmanlık duymak, günahtan tamamen sıyrılmak ve gelecekte bu günaha bir daha dönmemeye azmetmiş olmak şarttır.
Tevbe ile istiğfarın arasında şu farklar vardır:
1— Tevbe yalnız insanın nefsi için olur; istiğfar ise, hem kendi nefsi için, hem de başkası için olur.
Tevbe, geçmişte olan günahtan nadim olup, gelecekte ondan sakınmaya azmetmektir. İstiğfar ise, çıkan günahlardan bağışlama dilemektir, gelecek zaman için azim şart değildir.
__Şeddad İbni E vs kimdir?:
Medine I i ashabdan olup, künyesi Ebû Ya'lâ'dır. İlmi ve yumuşak huyluluğu ile şöhret bulmuştu. Şam vilâyetine geçip Filistin yakınlarında İkâmet ettiğinden Şam'lılar kendisinden hadîs rivayet etmişlerdir. Ayrıca kendisinden iki oğlu Ya'lâ ve Muhammed ile Mahmud ibni Rebi', Mahmud ibni Lebîd, Abdurrahman ibni Ga-nem, Beşir ibni Kâ'b ve daha başkaları rivayet etmişlerdir.
Hicretin 58. yılında ikâmet etmekte olduğu Filistin'e yakın arazide 75 yaşında olduğu halde vefat etmiştir. Allah ondan razı olsun.[1197]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 617, /489
Senetler:
()
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Dua, tevbe istiğfar duası
حدثنا أبو معمر قال حدثنا عبد الوارث قال حدثنا حسين قال حدثنا عبد الله بن بريدة قال حدثني بشير بن كعب العدوى قال حدثني شداد بن أوس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال سيد الاستغفار أن يقول : اللهم أنت ربي لا إله إلا أنت خلقتنى وأنا عبدك وأنا على عهدك ووعدك ما استطعت وأعوذ بك من شر ما صنعت أبوء لك بنعمتك وأبوء لك بذنبى فاغفر لي فإنه لا يغفر الذنوب إلا أنت قال من قالها من النهار موقنا بها فمات من يومه قبل أن يمسي فهو من أهل الجنة ومن قالها من الليل وهو موقن بها فمات قبل أن يصبح فهو من أهل الجنة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164893, EM000620
Hadis:
حدثنا أبو معمر قال حدثنا عبد الوارث قال حدثنا حسين قال حدثنا عبد الله بن بريدة قال حدثني بشير بن كعب العدوى قال حدثني شداد بن أوس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال سيد الاستغفار أن يقول : اللهم أنت ربي لا إله إلا أنت خلقتنى وأنا عبدك وأنا على عهدك ووعدك ما استطعت وأعوذ بك من شر ما صنعت أبوء لك بنعمتك وأبوء لك بذنبى فاغفر لي فإنه لا يغفر الذنوب إلا أنت قال من قالها من النهار موقنا بها فمات من يومه قبل أن يمسي فهو من أهل الجنة ومن قالها من الليل وهو موقن بها فمات قبل أن يصبح فهو من أهل الجنة
Tercemesi:
— Şeddad tbni Evs, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
— İstiğfarın en faziletlisi şöyle demektir : Allah'ım, sen benim Rabbimsin, senden başka İlâh yoktur. Beni yarattın ve ben senin kulunum. Gücüm yettiği kadar sana iman ve ihlâs andım ve ahdim üzereyim. İşlediğim şeyin kötülüğünden sana sığınırım, üzerimdeki nimetini itiraf ederim ve sana karşı işlediğim günahı da itiraf ederim. Beni bağışla; çünkü günahları ancak sen bağışlarsın.»
Peygamber buyurdu ki:
«— Kim buna tam bir inançla bu istiğfarı okuyup da okuduğu gün gecelemeden ölürse, o kimse Cennet ehlindendir. Bu istiğfarı geceden okuyup da buna tam inanç besleyen kimse, sabaha girmeden Ölürse o, Cennet ehlindendir.»[1201]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 620, /492
Senetler:
()
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Dua, tevbe istiğfar duası
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة قال حدثنا سويد بن حجير قال سمعت سليم بن عامر عن أوسط بن إسماعيل قال سمعت أبا بكر الصديق رضي الله عنه بعد وفاة النبي صلى الله عليه وسلم قال قام النبي صلى الله عليه وسلم عام أول مقامي هذا ثم بكى أبو بكر ثم قال : عليكم بالصدق فإنه مع البر وهما في الجنة وإياكم والكذب فإنه مع الفجور وهما في النار وسلوا الله المعافاة فإنه لم يؤت بعد اليقين خير من المعافاة ولا تقاطعوا ولا تدابروا ولا تحاسدوا ولا تباغضوا وكونوا عباد الله إخوانا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165003, EM000724
Hadis:
حدثنا آدم قال حدثنا شعبة قال حدثنا سويد بن حجير قال سمعت سليم بن عامر عن أوسط بن إسماعيل قال سمعت أبا بكر الصديق رضي الله عنه بعد وفاة النبي صلى الله عليه وسلم قال قام النبي صلى الله عليه وسلم عام أول مقامي هذا ثم بكى أبو بكر ثم قال : عليكم بالصدق فإنه مع البر وهما في الجنة وإياكم والكذب فإنه مع الفجور وهما في النار وسلوا الله المعافاة فإنه لم يؤت بعد اليقين خير من المعافاة ولا تقاطعوا ولا تدابروا ولا تحاسدوا ولا تباغضوا وكونوا عباد الله إخوانا
Tercemesi:
— Peygamber (Saîîaîlahü Aleyhi ve Sellemj'in vefatından sonra, Ebû Bekiri's-Sıddîk'dan işitildiğine göre demiştir ki, Peygamber (Sailallahii Aleyhi ve SeUeth). Medine'ye hicretin birinci yılında, bu bulunduğum yerde kalkıp şöyle buyurdu:
«— Doğruluktan ayrılmayınız; çünkü doğruluk iyilikle beraberdir, ikisi de cennetliktir. Yalandan sakınınız; çünkü yalan kötülükle beraberdir. Bunların ikisi de cehennemliktir. AUah'dan afiyet isteyiniz; çünkü gerçek imandan sonra, afiyetten daha hayırlı bir şey verilmemiştir. Birbirinize dargınlık etmeyiniz, birbirinize arka çevirmeyiniz, birbirinizi kıskanmayınız, birbirinize kin beslemeyiniz; ey Allah'ın kullan, kardeşler olunuz.[169]
Afiyet, Allah Tecilâ mn kul üzerinden her türlü sıkıntı ve belâyı kaldırmasına denir. Bunun içindir ki, Peygamber (Satlallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Hiç kimse, sahih imandan sonra afiyetten daha hayırlı bir şeye sahip olmamıştır.» buyurmuştur.
Afiyetin böyle büyük nimet oluşundan dolayı Peygamber Efendimiz, dünya selâmeti İçin afiyeti istemeyi insanlara emretmiştir. Tirmizî'nin rivayetinde böyledir. Yine afiyet, başkasına eziyet etmemek ve başkasının eziyetinden de korunmuş olmak şeklinde tefsir edilmektedir.[170]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 724, /571
Senetler:
()
Konular:
Cehennem, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Dua, afiyet İstemek
Dürüstlük, doğruluk
Hased, Kıskançlık
Hased, Kıskançlık,
Kardeşlik, insanlar arasında kardeşliğe teşvik,
Kin tutmak, Kindarlık
Sağlık, sağlık nimettir
Yalan, yalancılık
حدثنا عبد الله بن أبي الأسود قال حدثنا محمد بن عبيد الطنافسي قال حدثنا محمد بن عبد العزيز عن أبي بكر بن عبيد الله بن أنس عن أبيه عن جده عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من عال جاريتين حتى تدركا دخلت أنا وهو في الجنة كهاتين وأشار محمد بن عبد العزيز بالسبابة والوسطى
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165588, EM000894
Hadis:
حدثنا عبد الله بن أبي الأسود قال حدثنا محمد بن عبيد الطنافسي قال حدثنا محمد بن عبد العزيز عن أبي بكر بن عبيد الله بن أنس عن أبيه عن جده عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : من عال جاريتين حتى تدركا دخلت أنا وهو في الجنة كهاتين وأشار محمد بن عبد العزيز بالسبابة والوسطى
Tercemesi:
— Enes'den, Peygamber (SalUsîlahü Aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
— Erginlik çağma kadar iki kızı barındırıp geçindiren (onlara zulüm etmiyerek iyi bakan) kimse var ya, ben ve o Cennette şu iki (parmağın yakınlığı) gibiyiz.» Rayilerden Muhammed ibni Abdülâziz, işaret ve orta parmağı göstermiştir.[511]
Aslında bu hadîs-i şerîf kız çocuklara bakmak ve onlara güzel mua-melş ederek terbiyelerini sağlamak konusu İle ilgilidir. Ancak bu ahlâkî görev yerine getirilmez de çocuklara kötü muamele ve zulüm edilirse bağy = azgınlık kısmına gireceği için aksi yönden İlgili bulunmaktadır ki, bunun da cezası ve günahı büyüktür. Zulmün cezasını insan âhirete göçmezden önce dünyada çeker. Bundan sonraki. hadîs-i şerif de bu hükmü açıklamaktadır.[512]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 894, /692
Senetler:
()
Konular:
Aile, Çocuk, cennete girme vesilesi
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Çocuk, Kız Çocuğu, kızın değeri
Hitabet, beden dili
Hz. Peygamber, yüz halleri/beden dili
حدثنا معاذ بن فضالة عن هشام عن حماد عن زيد بن وهب عن أبي ذر قال : انطلق النبي صلى الله عليه وسلم نحو البقيع وانطلقت أتلوه فالتفت فرآني فقال يا أبا ذر فقلت لبيك يا رسول الله وسعديك وأنا فداؤك فقال إن المكثرين هم المقلون يوم القيامة إلا من قال هكذا وهكذا في حق قلت الله ورسوله أعلم فقال هكذا ثلاثا ثم عرض لنا أحد فقال يا أبا ذر فقلت لبيك رسول الله وسعديك وأنا فداؤك قال ما يسرني أن أحدا لآل محمد ذهبا فيمسي عندهم دينار أو قال مثقال ثم عرض لنا واد فاستنتل فظننت أن له حاجة فجلست على شفير وأبطأ على قال فخشيت عليه ثم سمعته كأنه يناجي رجلا ثم خرج إلي وحده فقلت يا رسول الله من الرجل الذي كنت تناجي فقال أو سمعته قلت نعم قال فإنه جبريل أتاني فبشرني أنه من مات من أمتي لا يشرك بالله شيئا دخل الجنة قلت وإن زنى وإن سرق قال نعم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165085, EM000803
Hadis:
حدثنا معاذ بن فضالة عن هشام عن حماد عن زيد بن وهب عن أبي ذر قال : انطلق النبي صلى الله عليه وسلم نحو البقيع وانطلقت أتلوه فالتفت فرآني فقال يا أبا ذر فقلت لبيك يا رسول الله وسعديك وأنا فداؤك فقال إن المكثرين هم المقلون يوم القيامة إلا من قال هكذا وهكذا في حق قلت الله ورسوله أعلم فقال هكذا ثلاثا ثم عرض لنا أحد فقال يا أبا ذر فقلت لبيك رسول الله وسعديك وأنا فداؤك قال ما يسرني أن أحدا لآل محمد ذهبا فيمسي عندهم دينار أو قال مثقال ثم عرض لنا واد فاستنتل فظننت أن له حاجة فجلست على شفير وأبطأ على قال فخشيت عليه ثم سمعته كأنه يناجي رجلا ثم خرج إلي وحده فقلت يا رسول الله من الرجل الذي كنت تناجي فقال أو سمعته قلت نعم قال فإنه جبريل أتاني فبشرني أنه من مات من أمتي لا يشرك بالله شيئا دخل الجنة قلت وإن زنى وإن سرق قال نعم
Tercemesi:
— Ebû Zer'den rivayet edildiğine göre, şöyle anlatmıştır: «Peygamber (Sallallahü A leyhi ve Sellem) (Medine'de bir semt olan ve halen de bir kabristan olarak korunan) Bakî tarafına gitti. Ben de gittim onu takip ediyordum. Bir de dönüp hemen beni görünce, şöyle buyurdu: — Ey Ebû Zer!» Ben de:
—Emrindeyim daima, ey Allah'ın Resulü, hizmetindeyim daima ve ben sana fedayım. Bunun üzerine Peygamber şöyle buyurdu:
«— Mal çoğaltanlar, kıyamet günü (sevab) azaltanlardır; ancak hak yolunda, şunn şu kadar, buna bu kadar deyip harcayanlar müstesnadır.» Ben dedim ki:
— Allah ve Resulü en iyi bilendir. Peygamber (eli ile işaret ederek söylediği) :
«Şuna şu kadar» sözünü üç defa söyledi. Sonra karşımıza Uhud Dağı (SalUülahü Aleyhi ve Seltemftikuıca Peygamber : «— Ey Ebû Zer!» dedi. Ben de:
— Emrindeyim daima, ey Allah'ın Resulü, hizmetindeyim daima ve ben sana fedayım, dedim. Peygamber şöyle buyurdu:
-— Uhud Dağı, Muhammed ailesi için altın olup da onların yanında bir gece — yahut dedi ki, bir miskal — kalması, beni sevindirmez.» Sonra Önümüze bir vadi geldi de, Peygamber ileri geçip açıldı. Onun bir haceti olduğunu sanmıştım. Ben bir kenarda oturdum. Bana dönmesi gecikti. (Ebû Zer dedi ki, Peygambere bir şey ölür diye bu gecikmeden korktum.) Sonra sanki bir adamla konuşuyormuş gibi, fısıltısını işittim. Sonra yalnız başına bana geldi. Ben:
— Ey Allah'ın Resulü, o fısıldaştığm adam kimdi? diye sordum. Bana dedi ki:
«— Sen onu işittin mi?»
— Evet, dedim. Peygamber:
— O, Cibril'di. Bana geldi de, ümmetimden Allah'a hiç bir şeyi ortak fcoşmaksızın ölen kimsenin Cennete gireceği müjdesini bana verdi.» buyurdu. Ben dedim ki, zina ederse ve hırsızlık yaparsa da ma (cennete girecek)? Peygamber:
«— Evet!» buyurdu.[327]
Bu hadîs-i şerîf «canım sana feda olsun» demenin cevazına bir delil olarak bu bölümde yer almış olmakla, bize şu gerçekleri de ifade etmektedir:
1— Mal biriktirmenin ve istifçilik etmenin kıyamet günü büyük zarara ve sevab azlığına sebep olacağı muhakkaktır. Dinimiz çalışmayı ve kazanmayı emrediyor, hayır yollarına yatırım yapmak için. Yoksa ihtiyaçtan fazla mal biriktirip stop yapmak için değil. Bu tutum da insanları asla tembelliğe sevk etmez. Zira çatışıp da fazla kazandığı malı hayır yollarına harcayan kimse âhİrette çok büyük manevî menfaatlere kavuşacağına inanmıştır. Böylece asıl kârlı olan kendisi olmuştur. Böyle bir kazancı elde edebilmek için insanın çok çalışması icab eder. Onun için Peygamber (Sallaüahü Aleyhi ve Sellem) :
— Uhud dağı kadar ailemin altını bulunsa ve bundan bir altın evimde gecelese, buna sevinmem.»
Ancak Hz. Peygamberin hoşuna gidecek ve onu sevindirecek olar. tarafı, böyle bîr hazinenin ihtiyaçlılara ve hayır yollarına harcanmış olmasıdır. Gaye, maddî ve manevî güçle meşru olan lüzumlu yerlere yatırım yaparak Allah'ın emanet ettiği dine hizmet etmektir.
2— Allah'a ortak koşmak, ona eş ve yardımcı edinmek günahı en büyük bir günahtır ve imansızlıktır. İmandan mahrum olan da ebedî olarak Cehennemde kalır. Böyte imansızlığa sebep teşkil etmeyecek şekilde diğer günahları İşlemek, hele zina ve hırsızlık gibi suçları işlemek iman çerçevesi içinde en büyük günahlardandır. Fakat bunların haram olduğuna inanarak bunları işleyen kimse günahkâr olur, dinden çıkmış olmaz. Bunun için mümin vasfını taşır. Müminler de büyük günah işleseler bile, Cennet'e gireceklerdir. Allah dilediği mücrimlere dilediği kadar azap edecek, sonra da onları Cennet'e koyacaktır. Dilediği bir kısım günahkârları da bağışlayarak azab çektirmeden Cennet'e koyacaktır. Netice itibariyle mü'minlerm hepsi Cennete girmiş olacaklardır.[328]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 803, /635
Senetler:
()
Konular:
Borç, Hz. Peygamber borç konusunda çok hassas idi
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Hz. Peygamber, Cebraille ilişkisi
Hz. Peygamber, hitap şekilleri
Müslüman, peygamber sevgisi
Sahabe, Hz. Peygambere soruları, teyit etmek için
Şirk, şirk koşmak
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا سفيان عن عطاء عن أبيه عن عبد الله بن عمرو عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : خلتان لا يحصيهما رجل مسلم إلا دخل الجنة وهما يسير ومن يعمل بهما قليل قيل وما هما يا رسول الله قال يكبر أحدكم في دبر كل صلاة عشرا ويحمد عشرا ويسبح عشرا فذلك خمسون ومائة على اللسان وألف وخمسمائة في الميزان فرأيت النبي صلى الله عليه وسلم يعدهن بيده وإذا أوى إلى فراشه سبحه وحمده وكبره فتلك مائة على اللسان وألف في الميزان فأيكم يعمل في اليوم والليلة ألفين وخمسمائة سيئة قيل يا رسول الله كيف لا يحصيهما قال يأتي أحدكم الشيطان في صلاته فيذكره حاجة كذا وكذا فلا يذكره
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166354, EM001216
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا سفيان عن عطاء عن أبيه عن عبد الله بن عمرو عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : خلتان لا يحصيهما رجل مسلم إلا دخل الجنة وهما يسير ومن يعمل بهما قليل قيل وما هما يا رسول الله قال يكبر أحدكم في دبر كل صلاة عشرا ويحمد عشرا ويسبح عشرا فذلك خمسون ومائة على اللسان وألف وخمسمائة في الميزان فرأيت النبي صلى الله عليه وسلم يعدهن بيده وإذا أوى إلى فراشه سبحه وحمده وكبره فتلك مائة على اللسان وألف في الميزان فأيكم يعمل في اليوم والليلة ألفين وخمسمائة سيئة قيل يا رسول الله كيف لا يحصيهما قال يأتي أحدكم الشيطان في صلاته فيذكره حاجة كذا وكذا فلا يذكره
Tercemesi:
— Abdullah ibni Amr'dan rivayet edildiğine göre, Peygamber şöyle buyurmuştur:
«îki hasletvardır ki, onlara devam eden her müslünıan a Şartı muhakkak Ccnnet'e girer. Bu iki şey kolaydır, fakat bunları işleyip yapan azdır.»»
Soruldu:
— Ya Resûlallah, bu iki şey nedir? Peygamber buyurdu :
«Sizden her biriniz her (beş vakit farz) namaz arkasında on defa tekbîr getirir (ihlâs ve anlayışla Allahu Ekber = Aİlah iher şeyden yücedir, söyler). On defa hamd eder (Elhamdü lillâh = Her çeşit Övgü bütünü ile Âllalh'a mahsustur, der). On defa da Teşbih eder (Sübhanellah — AllaSı bütün noksanlıklardan münezzehtir, der). Bu söyleyişler dilde yüz ellidir; tartıda ise (sevab itibariyle on misli olarak) bin foeşyüzdür.»
Râvi demiştir ki':
— Peygamber (Salla!iahü Aleyhi ve Seltem)'m eliyle bunları saydığını gördüm.
«{İkinci haslet) : (Sizden biriniz) yatağına girdiği jt&vnof) (otuz üç kere) ıtesbîh eder, (otuz üç kere) hamd eder ve (otuz dört kere) tekbîr getirir. Bunlar dilde yüz adettir. (Amel defterinde ve) tartıda ise bin adet ihüsenedir. Sizden îhanginiz bir gündüz ve bir gecede iki bin beşyüz günalı işler? (Bu kadar sevaba her gün kavuşan kimse, elbette cennet'e girer).
Soruldu:
— Ey Allah'ın Resulü, nasıl olur da insan bunlara devam etmez, (bu teşbihleri her gün getirmez) ? Peygamber buyurdu:
«Sizden birinize namazında Şeytan gelip on» şu ve bu işi hatırlatır da bunu ıona hatırlatmaz.»[1166]
Her gün kılınmakta olan 5 vakit farz namazların arkasında 33'er defa teşbih, hamd ve tekbîr getirilmesine ve ayrıca tekbirin 34 defa olmak şar-tiyle zikir sayısının 100 adet olmasına dair sahih Hadîs-i Şerifler vardır. Öteden beri de namazlarımızda bu şekilde ezkâra devam edilmektedir. Burada farklı olarak zikîr sayılan onar adede İndirilmiştir ki, bu miktar, zikrin yapılması gereken en az sayısıdır. Devamlı olarak bu-şeküde teşbihlere devam etmek de sünnettir. Bir namaz sonunda onar adetten üç zikir sayısı otuz eder. Bu sayı günde kılınan beş vakit namaz sayısı ile çarpılırsa, günde yüz eilİ adet sevab eder. Cenab-ı Hak her haseneye (sevaba) on kat mükâfat verdiğine göre, yüz elli sayısı onla çarpılınca bin beşyüz sevab olur. Âhirette insanların amelleri tartıldığı zaman bu miktar hesaba geçer.
Her gece yatarken bu zikirleri metinde gösterildiği gibi, yüz defa getiren kimsenin yüz sevabına karşılık on misli mükâfat kİ, bin sevab verilir. Böylece namazlardan bin beşyüz ve gece teşbihinden de bin olmak üzere her gün İki bin beşyüz hasene kazanılmış olur. işte biri namazların sonunda ve diğeri yatarken edilen bu iki hasletten ibaret teşbihlere devamlı bulunan kimsenin her gün iki bin beş yüz seyyİesi (günahı) bulunamayacağı cihetle Cennet'e girer. Çünkü iyilikleri kötülüklerinden fazladır. Tabiî ki, hak ve hukukla ilgili günahlarla büyük günahlar bu hükmün dışında kalır. Zaten gereği gibi, Alİah'dan korkarak 5 vakit namazını kılan ve her gün bunlara devam eden Allah'ın emirlerine aykırı büyük günahlar işleyemez, başkasının hak ve hukukuna tecavüz edemez, kimseye zulüm yapamaz. Yapan varsa, ibâdetlerini ihlâs ve takva üzere yerine getirmemiş, gösterişte bulunmuş ve sırf şekilden ibaret namaz kılmış demektir. Böyle ibâdetler de makbul olmaz.
Abdullah ibni Amr kimdir? :
Amr İbnİ'l-As'ın oğlu olan Abdullah,, Kureyş kabilesinden-dir ve künyesi Ebû Muhammed 'dir. Babası İle aralarında 12 yaş farkı vardır. Babasından önce islâm'ı kabul ettiği söylenir. Okuma yazma bilen âlim, fâzıl ve hafız kimse idi. Peygamber (Saüallahü Aleyhi ve Seilem) den hadîslerini yazmak için izin istemiş, Peygamber de ona İzin vermişti. Demişti ki :
— Ya Resûlallah! Rıza ve gazap halinde senden her İşittiğimi yazayım mı?
Peygamber de :
«Evet, yaz! Çünkü ben hakdan başka bir şey söylemem.»
Buyurmuştu. Ebû Hüreyre (Radiyaliahu anh) anlatır :
— Abdullah ibni Amr 'dan başka, benden daha ziyade Peygamber (Sallaliahü Aleyhi ve Sellemy\x\ Kadîsini ezberleyen olmamıştır. Zira o, hem kalbi İle ezberliyordu ve hem de yazıyordu. Ben ise, yalnız kalbimle ezberliyordum. Hadîsleri yazmak için Peygamberden izin istemiş, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ye Sellefn) de ona izin vermişti.
Abdullah, devamlı oruç tutar ve gecelen ibâdet ederek uyumazdı. Bu ahlâkından dolayı babası onu Peygamber'e şikâyet etmiş ve bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seliem), Abdullah'a şöyle bu' yurmuştu :
«Gözlerinin sende (uyku) hakkı var, ailenin sende thakkı var, zevcetfîit sende hakkı var. Gece namaz için kalk ve uyu. Oruç tut ve iftar et. Her aydan üç gün oruç tut; bu şekilde oruç seneyi oruç tutmak gibidir.»
Hicretin 65. yılında 72 yaşında vefat etmiştir. Şam, Tâif ve Mısır'da vefat ettiği görüşleri vardır. (Radiyaiiahuanh)[1167]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1216, /921
Senetler:
()
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Dua, Namazda ve ardından yapılan
Şeytan, ibadette vesvese vermesi
Şeytan, sembolizmi, bağlanması
Zikir, mahlukatın Allah'ı zikretmesi
حدثنا علي نا أحمد قال سمعت أبا أحمد الزبيري يقول : جاء سفيان الثوري فسأله عن هذا الحديث وأنا حاضر أو قال جاءني سفيان الثوري فسألني عن هذا الحديث
Öneri Formu
Hadis Id, No:
185296, DK002056
Hadis:
حدثنا علي نا أحمد قال سمعت أبا أحمد الزبيري يقول : جاء سفيان الثوري فسأله عن هذا الحديث وأنا حاضر أو قال جاءني سفيان الثوري فسألني عن هذا الحديث
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Darekutni, Sünen-i Darekutni, Zekât 2056, 3/54
Senetler:
()
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Dilencilik, dilencilikten uzak durmak
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Soru, bedevilerin soruları, Rasulullah'a
حدثنا الحسين بن إسماعيل حدثنا محمد بن أحمد بن سوادة ثنا عبيدة بن حميد عن عيسى بن عبد الرحمن : بهذا وزاد فأطعم الجائع وأسق الظمآن وأمر بالمعروف وانه عن المنكر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
185297, DK002057
Hadis:
حدثنا الحسين بن إسماعيل حدثنا محمد بن أحمد بن سوادة ثنا عبيدة بن حميد عن عيسى بن عبد الرحمن : بهذا وزاد فأطعم الجائع وأسق الظمآن وأمر بالمعروف وانه عن المنكر
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Darekutni, Sünen-i Darekutni, Zekât 2057, 3/55
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, hayır söylemek ya da susmak
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Teşvik edilenler, Ma'rufu emr/münkerden nehy
Teşvik edilenler, Yemek yedirmek, fazileti