777 Kayıt Bulundu.
Söyledikleri (bu) sözden dolayı Allah onlara, içinde devamlı kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetleri mükâfat olarak verdi. İyi hareket edenlerin mükâfatı işte budur.
Kim bir kötülük işlerse, onun kadar ceza görür. Kim de kadın veya erkek, mümin olarak faydalı bir iş yaparsa işte onlar, cennete girecekler, orada onlara hesapsız rızık verilecektir.
Bize Muhammed b. Salih b. Hani, ona Hüseyin b. Fadl, ona Hevze b. Halife, ona Avf b. Ebu Cemile, ona da Zürare b. Evfa, Abdullah b. Selam'ın şöyle dediğini rivayet etti. "Rasûlullah (s.a.v.) hicret ederek Medine'ye geldiğinde, insanlar ona yöneldiler ve koşuştular, "Rasûlullah (s.a.v.) geldi" (diye) seslenildi. Onu görmek için (gelen) insanların arasında ben de vardım. Rasûlullah (s.a.v.)'in yüzünü gördüğümde yüzünün bir yalancının yüzü olmadığını anladım. (Ondan) İşittiğim ilk şey, söylediği şu sözlerdir; "Ey insanlar! Selamı yayınız, yemek yediriniz, sıla-i rahim yapınız ve insanlar uyurken namaz kılınız ki emân içerisinde cennete giresiniz." Bu hadis, Şeyhayn'in sıhhat şartlarına göre sahih bir hadistir fakat bu hadisi tahric etmemişlerdir.
Bize Ebu Amr Osman b. Ahmed b. Semmak Bağdat'ta, ona Abdurrahman b. Muhammed b. Mansur el-Harisî, ona Yahya b. Said el-Kattân, ona Avf; Ebu'l-Hasen b. Yakup el-Adl, ona Yahya b. Ebu Talip, ona Abdülvehhab b. Atâ, ona Avf b. Ebu Cemile, ona da Zürare b. Evfâ, Abdullah b. Selam (r.a.)'ın şöyle dediğini rivayet etti. "Rasûlullah (s.a.v.) Medine'ye geldiğinde, insanlar hızla ona doğru koşturdular ve "Rasûlullah (s.a.v.) geldi, Rasûlullah (s.a.v.) geldi, Rasûlullah (s.a.v.) geldi" (diye) seslenildi. Onu görmek için (gelen) insanların arasında ben de vardım. Rasûlullah (s.a.v.)'in yüzünü gördüğümde, yüzünün bir yalancının yüzü olmadığını anladım. Söylediği ilk şey şu sözleri oldu; "Ey insanlar! Selamı yayınız, yemek yediriniz, sıla-i rahim yapınız ve insanlar uyurken geceleyin namaz kılınız ki emân içerisinde cennete giresiniz."
Bize Muhammed b. Abdullah el-Hâfız, ona Ebû Bekir İsmail b. Muhammed ed-Darîr Rey şehrinde, ona Muhammed b. el-Ferec, ona Ubeydullah b. Musa, ona el-A'meş (T), Bize Ahmed b. Cafer, ona Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, ona babası Ahmed b. Hanbel, ona Vekî, ona el-A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona Abdurrahman b. Abdirabbilka'be'nin rivayet ettiğine göre Abdullah b. Amr şöyle demiştir: Onunla birlikte Kabe'nin gölgesinde oturuyordum. İnsanlara hadisler naklediyor ve şöyle diyordu: Rasullullah (sav) ile birlikte bir seferdeydik. Bir yerde konakladık. Bazılarımız çadır kuruyor, bazılarımız hayvanlari ile uğraşıyor, bazılarımız ok talimi yapıyordu. Bu arada Rasulullah'ın davetçisi insanları namaza çağırdı. Ben de hemen oraya vardım. Rasulullah (sav) insanlara hutbe veriyor ve şöyle diyordu: "Ey İnsanlar! Benden önceki her peygambere ümmetini hayır bildiğine yöneltmesi ve kötü bildiğinden de uyarması bir haktır. Bu ümmetin afiyet ve esenliği ilk kısmındadır. Sonunu ise büyük bir bela ve birbirini takip eden fitneler takip edecektir. Mümin "işte bunda helak olurum" diyecek o bela dağılacak bir başkası gelecektir. Bu böyle devam edip gidecektir. Her kim cehennemden kurtulmak ve cennete girmek isterse Allah'a ve âhiret gününe iman ettiği halde can versin. İnsanlara kendisine vermelerini istediği şeyi onlara versin. Bir imama biat eden, ona elini ve kalbinin meyvesini veren kişi, yapabilirse ona itaat etsin." Bir defasında da şöyle buyurdu: "Yapabildiği sürece ona itaat etsin." Şöyle söylediğini de zannetmekteyim: "Eğer biri gelir de imama karşı çıkarsa onun boynunu vursun". Abdullah b. Amr'dan bunları duyduğum zaman başımı ayaklarımın arasına aldım ve şöyle dedim: "Amcanın oğlu Muaviye şimdi bize birbirimizi öldürmemizi, mallarımızı aramızda batıl ile yememizi emrediyor. Halbuki Allah "Kendinizi öldürmeyin", "Mallarınızı aranızda batıl ile yemeyin." buyuruyor. Elini alına koydu, başını eğdi ve ardından başını kaldırıp şöyle dedi: "Allah'a itaat ettiği konuda ona itaat et, Allah'a isyan konusunda ona isyan et." Ona şöyle dedim: "Bunu sen Allah resulünden (sav) duydun mu?" "Evet, bu iki kulağım duydu ve kalbim onu iyice kavradı" diye cevap verdi. Vekî'in hadisinin lafzını Müslim Sahîh'inde, Ebû Bekr b. Ebû Şeybe ve başkaları da Vekî'den rivayet etmişlerdir.
Açıklama: Hadis sahih olup isnad hakkında hüküm olmayıp açıklama yapılmıştır. فَزَارَةُ بْنُ عمر'dan Ahmed b. Hanbel'den başkası rivâyette bulunmamıştır. Ebû Zür'a el-Irâkî 'bilmiyorum' (لا أعرفه) demiştir.