778 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb -hadis Ebu Küreyb'in lafızlarıyla aktarılmıştır-, onlara Ebu Muâviye, ona Ameş, ona Ebu Süfyân rivayet ettiğine göre Câbir (ra) şöyle demiştir: Numân b. Kavkal, Hz. Peygamber'in (sav) yanına gelmiş ve "ey Allah'ın Rasulü! Farz namazı kılsam, haramı haram ve helali helal bilsem cennete girer miyim?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav) de "Evet" diye cevap verdi.
Açıklama: Raviler kısmında Ebu Küreyb eksik
Bize Ebu Hüseyin b. el-Fadl el-Kattân, ona Abdullah b. Cafer b. Dürustüveyh, ona Yakub b. Süfyân, ona Muaz b. Avzillah el-Basrî, ona Avf el-A'râbî, ona da Zürâre b. Evfâ, Abdullah b. Selâm'ın şöyle dediğini rivayet etti. "Rasulullah (sav) Medine'ye geldiğinde, insanlar (Onu karşılamak için) hızla Ona doğru koştular ve 'Rasulullah (sav) geldi!' (diye) seslendiler." (Abdullah b. Selâm devamla şöyle) dedi; Onu görmek için (gelen) insanlar arasında ben de vardım. Rasulullah'ın (sav) yüzünü gördüğümde, yüzünün bir yalancının yüzü olmadığını anladım. Ondan işittiğim ilk şey şu sözleri oldu; "Ey insanlar! Yemek yediriniz, selamı yayınız, sıla-i rahim yapınız ve insanlar uyurken gece namaz kılınız ki esenlikle cennete giresiniz."
Açıklama: Bu isnadda geçen (ح) harfi müellifin kendisine ulaşan birkaç isnadı birleştiğini göstermektedir. Yani adı geçne her harften sonra müellif tekrar hocasını sayıyor demektedir. Buna göre yukarıdaki isnadda müellifin Hasan b. Affan, İbrahim b. Abdullah ve Ebû Ömer el-Kûfî olmak üzere üç tane hocası bulunmakta ve bu isnadlar A'meş'te birleşmektedir. Buna tahvil uygulaması denir. Hadisin sonundaki zikredilen isnad ise destek için kaydedilmiş olup, mutâbî olarak adlandırılır. Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir. Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.
Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi?
Bize Affan, ona Hammad, ona Sabit ve Humeyd, onlara Enes b. Malik, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir: "Cennet, nefsin hoşlanmadığı; cehennem ise nefse hoş gelen şeylerle örtülmüştür."
Bize Gassân b Rebî', ona Hammad, ona Sabit ve Humeyd, ona da Enes, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir: "Cennet, nefsin hoşlanmadığı; cehennem ise nefse hoş gelen şeylerle örtülmüştür."
Açıklama: Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir. Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.
Açıklama: Bu isnadda geçen (ح) harfi müellifin kendisine ulaşan birkaç isnadı birleştiğini göstermektedir. Yani adı geçne her harften sonra müellif tekrar hocasını sayıyor demektedir. Buna göre yukarıdaki isnadda müellifin Hasan b. Affan, İbrahim b. Abdullah ve Ebû Ömer el-Kûfî olmak üzere üç tane hocası bulunmakta ve bu isnadlar A'meş'te birleşmektedir. Buna tahvil uygulaması denir. Hadisin sonundaki zikredilen isnad ise destek için kaydedilmiş olup, mutâbî olarak adlandırılır. Müminlerin birbirlerini sevmeleri kamil anlamda iman etmiş olmaları için şarttır. Ancak iman etmedikçe cennete giremezsiniz cümlesindeki iman ise zahir manasına göre anlaşılır. Yani iman etmeyen kişilerin cennete giremeyecekleri belirtilmektedir. Öte yandan benzer lafızların zikredildiği Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber selam vesilesiyle bireysel sevgi ve saygının yanı sıra toplumsal ülfet ve birlikteliğin sağlanacağını daha farklı ifadelerle açıklamıştır.