Öneri Formu
Hadis Id, No:
152482, BS15432
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو الْحَسَنِ : مُحَمَّدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ أَبِى الْمَعْرُوفِ الْفَقِيهُ حَدَّثَنِى أَبُو سَهْلٍ بِشْرُ بْنُ أَحْمَدَ حَدَّثَنَا أَبُو يَعْلَى أَحْمَدُ بْنُ عَلِىِّ بْنِ الْمُثَنَّى الْمَوْصِلِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو الرَّبِيعِ الزَّهْرَانِىُّ حَدَّثَنَا فُلَيْحٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ السَّاعِدِىِّ : أَنَّ رَجُلاً أَتَى النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم- فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ أَرَأَيْتَ رَجُلاً رَأَى مَعَ امْرَأَتِهِ رَجُلاً أَيَقْتُلُهُ فَتَقْتُلُونَهُ أَمْ كَيْفَ يَفْعَلُ بِهِ؟ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ مَا ذُكِرَ فِى الْقُرْآنِ مِنَ التَّلاَعُنِ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« قَدْ قُضِىَ فِيكَ وَفِى امْرَأَتِكَ ». قَالَ : فَتَلاَعَنَا وَأَنَا شَاهِدٌ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنْ أَمْسَكْتُهَا فَقَدْ كَذَبْتُ عَلَيْهَا فَفَارَقَهَا فَكَانَتْ سُنَّةً بَعْدُ فِيهِمَا أَنْ يُفَرَّقَ بَيْنَ الْمُتَلاَعِنَيْنِ وَكَانَتْ حَامِلاً فَأَنْكَرَ حَمْلَهَا وَكَانَ ابْنُهَا يُدْعَى إِلَيْهَا ثُمَّ جَرَتِ السُّنَّةُ فِى الْمَوَارِيثِ أَنْ يَرِثَهَا وَتَرِثَ مِنْهُ مَا فَرَضَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ لَهُمَا. رَوَاهُ الْبُخَارِىُّ فِى الصَّحِيحِ عَنْ أَبِى الرَّبِيعِ.وَقَدْ رُوِّينَا قَوْلَهُ وَكَانَتْ حَامِلاً فِى حَدِيثِ ابْنِ جُرَيْجٍ وَيُونُسَ بْنِ يَزِيدَ الأَيْلِىِّ وَعَنِ الزُّهْرِىِّ فِى قِصَّةِ عُوَيْمِرٍ الْعَجْلاَنِىِّ.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Liân 15432, 15/461
Senetler:
1. Sehl b. Sa'd es-Sâidi (Sehl b. Sa'd b. Malik b. Halid b. Sa'lebe)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
3. Ebu Yahya Füleyh b. Süleyman el-Eslemi (Abdülmelik b. Süleyman b. Râfi')
4. Ebu Rabi' Süleyman b. Davud el-Atekî (Süleyman b. Davud)
5. Ebu Ya'lâ el-Mevsılî (Ahmed b. Ali b. Müsenna b. Yahya b. İsa)
6. Ebu Sehl Bişr b. Ahmed el-İsferâînî (Bişr b. Ahmed b. Bişr b. Mahmud)
7. ibn Ebu Maruf Ebu Hasan Muhammed b. Muhammed el-Mihrecani (Muhammed b. Muhammed b. Hamza b. Ebu Maruf)
Konular:
Boşanma, Lian, lian sonrası
Boşanma, Liân-mülâane
Sahabe, sünneti sorarak öğrenmeleri
Suçlar, Cinsel: Zina ithamı
Yargı, miras Hukuku
Öneri Formu
Hadis Id, No:
152459, BS15410
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ أَبُو عَمْرٍو الْبَسْطَامِىُّ أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرٍ الإِسْمَاعِيلِىُّ أَخْبَرَنَا أَبُو مُحَمَّدٍ : يُوسُفُ بْنُ يَعْقُوبَ الْحَمَّادِىُّ وَالْحَسَنُ بْنُ سُفْيَانَ النَّسَوِىُّ وَأَبُو يَعْلَى الْمَوْصِلِىُّ وَأَخْبَرَنِى أَبُو الْقَاسِمِ الْبَغَوِىُّ وَحَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُمَرَ الصَّيْرَفِىُّ وَأَخْبَرَنِى أَبُو بَكْرِ بْنُ عَبْدِ السَّلاَمِ السُّلَمِىُّ الْبَصْرِىُّ قَالُوا حَدَّثَنَا أَبُو الرَّبِيعِ الزَّهْرَانِىُّ حَدَّثَنَا فُلَيْحُ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ : أَنَّ رَجُلاً أَتَى رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ أَرَأَيْتَ رَجُلاً وَجَدَ مَعَ امْرَأَتِهِ رَجُلاً أَيَقْتُلُهُ فَتَقْتُلُونَهُ أَمْ كَيْفَ يَفْعَلُ ؟ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ فِيهِمَا مَا ذُكِرَ فِى الْقُرْآنِ فِى الْمُتَلاَعِنَيْنِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« قَدْ قَضَى اللَّهُ فِيكَ وَفِى امْرَأَتِكَ ». قَالَ : فَتَلاَعَنَا وَأَنَا شَاهِدٌ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَقَالَ : إِنْ أَمْسَكْتُهَا فَقَدْ كَذَبْتُ عَلَيْهَا فَفَارَقَهَا وَكَانَتِ السُّنَّةُ فِيهِمَا أَنْ يُفَرِّقَا بَيْنَ الْمُتَلاَعِنَيْنِ وَكَانَتْ حَامِلاً فَأَنْكَرَ حَمْلَهَا وَكَانَ ابْنُهَا يُدْعَى إِلَيْهَا ثُمَّ جَرَتِ السُّنَّةُ فِى الْمِيرَاثِ أَنْ يَرِثَهَا وَتَرِثَ مِنْهُ مَا فَرَضَ اللَّهُ لَهَا. قَالَ أَبُو يَعْلَى : « قَدْ قُضِىَ فِيكَ». قَالَ هُوَ وَالْحَسَنُ: فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنْ أَمْسَكْتُهَا.
وَقَالَ : فَكَانَتْ سُنَّةً بَيْنَهُمْ. وَحَدِيثُهُمْ فِيمَا سِوَى ذَلِكَ وَاحِدٌ. رَوَاهُ الْبُخَارِىُّ فِى الصَّحِيحِ عَنْ أَبِى الرَّبِيعِ.
وَمِنْهُمْ عِيَاضُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْفِهْرِىُّ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Liân 15410, 15/446
Senetler:
1. Sehl b. Sa'd es-Sâidi (Sehl b. Sa'd b. Malik b. Halid b. Sa'lebe)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
3. Ebu Yahya Füleyh b. Süleyman el-Eslemi (Abdülmelik b. Süleyman b. Râfi')
4. Ebu Rabi' Süleyman b. Davud el-Atekî (Süleyman b. Davud)
5. Ebu Bekir Muhammed b. Abdusselam es-Sülemi (Muhammed b. Abdusselam b. Numan)
6. ibn Kûfî Ebu Hasan Muhammed b. Cafer es-Sayrafi (Muhammed b. Cafer b. Ahmed b. Ömer)
7. Ebu Kasım Abdullah b. Sabur el-Beğavi (Abdullah b. Muhammed b. Abdulaziz b. Merzuban b. Sabur b. Şahinşah)
8. Ebu Ya'lâ el-Mevsılî (Ahmed b. Ali b. Müsenna b. Yahya b. İsa)
8. Ebu Abbas Hasan b. Süfyan eş-Şeybanî (Hasan b. Süfyan b. Amir b. Abdulaziz)
8. Yusuf b. Yakub el-Kâdı (Yusuf b. Yakub b. İsmail b. Hammad b. Zeyd)
9. Ebu Bekir Ahmed b. İbrahim el-Cürcani (Ahmed b. İbrahim b. İsmail b. Abbas)
10. Ebu Amr Muhammed b. Abdullah er-Rezcahî (Muhammed b. Abdullah b. Ahmed b. Muhammed b. Ahmed b. Hüseyin b. Musa)
Konular:
Boşanma, Lian, lian sonrası
Boşanma, Liân-mülâane
Sahabe, sünneti sorarak öğrenmeleri
Suçlar, Cinsel: Zina ithamı
Yargı, miras Hukuku
حدثنا أبو النعمان قال حدثنا أبو عوانة عن زياد بن علاقة عن أسامة بن شريك قال : كنت عند النبي صلى الله عليه وسلم وجاءت الأعراب ناس كثير من ها هنا وههنا فسكت الناس لا يتكلمون غيرهم فقالوا يا رسول الله أعلينا حرج في كذا وكذا في أشياء من أمور الناس لا بأس بها فقال يا عباد الله وضع الله الحرج إلا أمرءا افترض أمرءا ظلما فذاك الذي حرج وهلك قالوا يا رسول الله أنتداوى قال نعم يا عباد الله تداووا فإن الله عز وجل لم يضع داء إلا وضع له شفاء غير داء واحد قالوا وما هو يا رسول الله قال الهرم قالوا يا رسول الله ما خير ما أعطى الإنسان قال خلق حسن
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164104, EM000291
Hadis:
حدثنا أبو النعمان قال حدثنا أبو عوانة عن زياد بن علاقة عن أسامة بن شريك قال : كنت عند النبي صلى الله عليه وسلم وجاءت الأعراب ناس كثير من ها هنا وههنا فسكت الناس لا يتكلمون غيرهم فقالوا يا رسول الله أعلينا حرج في كذا وكذا في أشياء من أمور الناس لا بأس بها فقال يا عباد الله وضع الله الحرج إلا أمرءا افترض أمرءا ظلما فذاك الذي حرج وهلك قالوا يا رسول الله أنتداوى قال نعم يا عباد الله تداووا فإن الله عز وجل لم يضع داء إلا وضع له شفاء غير داء واحد قالوا وما هو يا رسول الله قال الهرم قالوا يا رسول الله ما خير ما أعطى الإنسان قال خلق حسن
Tercemesi:
— Üsame îbni Şerîk (Radiyalîahu anh) 'den rivayet edildiğine göre, şöyle anlatmıştır:
(Hac esnasında) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in yanında idim. Öteden beriden kalabalık insanlar, Bedeviler geldi. (Daha önce mevcut) insanlar sustu, (bu gelenlerden) başkası konuşmuyordu. Onlar şöyle dediler:
— Ey Allah'ın Resulü! Kendilerinde bir beis olmayan insanların işlerinden ibaret şu ve şu işlerde bize güçlük var mı, (bunlar bizi günaha götürür mü)?
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Ey Allah'ın kullan! Allah güçlüğü kaldırdı; ancak bir insana gıybet suretiyle tecavüz eden kimse müstesnadır, (bunun hareketinde günah vardır). İşte bu kimse, mahrum olup helak olandır.» Sordular:
— Ey Allah'ın Resulü! Tedavi olalım mı? Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«— Evet, ey Allah'ın kulları! Tedavi olun. Çünkü Allah yarattığı her hastalık için bir ilâç halketmiştîr; ancak bir hastalık müstesnadır, (onun devası yoktur),» dedi. Sordular:
— Nedir o? Ey Allah'ın Resulü! Peygamber (SallaUahü Aleyhi ve Sellem) :
«t— İhtiyarlıktır,» dedi. Sordular :
— Ey Allah'ın Resulü! İnsana ihsan edilen şeylerin hayırlısı hangisidir?
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«— Güzel ahlâktır,» dedi.[578]
Bir hac mevsiminde, Hz. Peygamber in huzuruna loplu bîr halc'e ge!en sahra müslümantarından ibaret şahısların sorularından şu hükümler çıkmaktadır :
1— İnsanlar, aralarında şundan ve bundan, günlük işlerinden ve çalışmalarından bahsederek aralarındaki konuşmalarda ve sohbetlerinde günah yoktur. Ancak bir müslüman kardeşinin arkasında, hoşlanmayacağı bîr takım sözler söylemek, onu çekiştirmek haramdır ve bu bir hakka tecavüz ve zulümdür. Bunun günahı büyük olması itibariyle insanı helake götürür. Ancak bir kimsenin fesadından ve zararından insanlar: korumak için, kötü hareketi söylenebilir.
2— Hastalıklardan dolayı doktora müracaat etmek, ilâç kullanmak gerektiğini Peygamberimiz beyan buyurmaktadır. Her hastalığa, Allah bir şifa ve ilâç yarattığına göre, onu arayıp bulmak ve kullanmak mubah olan çalışmalardır. Yalnız şunu bilmek lâzımdır ki, ilâç ve vasıtalar bizatihi, kendiliklerinden şifa veremez. Tesiri yaratacak, şifayı verecek Allah dır. Bunlar birer vasıtadır. Esbaba tevessül eimek de tevekküle mani1 değildir. Tedavi daima Allah'ın helâl kıldığı gıda ve maddelerle yapılmalıdır. Haram şeylerle tedavi caiz değildir. Zira Peygamber Efendimiz : Haramı kullanmak ancak şu durumda caiz olur:
«— Allah sizin şifanızı haram şeylerde yaratmadı,» buyurmuştur.
a— Ölüm tehlikesi ile karşı karşıya gelen aç veya susamış bir Kimse, şaraptan veya domuz etinden başka yiyecek ve içecek bulamazsa, hayatını kurtaracak kadar bunlardan yiyip içebilir. Bu kimseye hayatını kurtarmak için, haram şeyleri yemek ve içmek mubahtır. Ancak hududu geçmemek şarttır.
b— Bir hastalığın tedavisi temiz ve helâl maddelerden karşılanamıyor da, mütehassıs inanç sahibi doktor bu hastalığın ancak haram veya temiz olmayan bir madde ile tedavi edilebileceğini iddia ediyorsa, bu takdirde o ilâç kullanılabilir. Bazı fakîhlere göre ise, haram ve pis şeylerle asla tedavi caiz değildir.
3— Tedavisi mümkün olmayan hastalık İhtiyarlıktır. Bundan da anlaşılıyor ki, zamanımızda henüz devası bulunmamış olan kanser hastalığının da bir ilâcı vardır. Onu arayıp bulmak İçin, zamana ve çalışmaya ihtiyaç vardır. Keşfedilmiş veya keşfedilmemiş hastalıklar hakkında deva araştırmaya, hadîs-i şerîf bizi sevk ediyor ve tababetin inkişafına yol açıyor. İhtiyarlıktan başka her hastalık için ilâç arama, imal etme kapıları açıktır. Bu çalışmaları iktisadî baskı İçin değil, insanlığın sıhhatine fayda temin etmek için yapmalıdır.
4— İnsana verilen şeylerin hayırlısı güzel ahlâktır. Zira daha önceki hadîs-i şeriflerde buyurulduğu g'bi, güze! ahlâk, sahibini Cennete götürür. Ona ebedî kurtuluşu sağladığı için, ondan daha hayırlı ne olabilir? Allah güzel ahlâkla ahlâklanmayı bütün beşeriyete müyesser kılsın.[579]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 291, /257
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
Sahabe, sünneti sorarak öğrenmeleri
Seçki, Güzel ahlak
Tedavi, hastalıkları tedavi etmek
Zulüm / Zalim, zulmetmek