Abdurrezzâk, ona Yahya b. Alâ el-Becelî, ona amcası Şuayb b. Hâlid b. Hanzala b. Semure b. Müseyyeb, ona babası (Hâlid b. Hanzala), ona dedesi (Müseyyeb b. Becele) ona da İbn Abbâs şöyle demiştir:
"Bir çok kişi Hz. Fâtıma'nın nikahına talip oldu, ancak Hz. Peygamber (sav), kendisine gelen taliplerin hepsini geri çevirdi. Sonunda insanlar (bu işten) ümitlerini kesti. Sonra Sa'd b. Muâz, Hz. Ali'ye rastladı ve 'Vallahi ben, Rasulullah'ın (sav), onu (Fâtıma’yı) senden başka biri için beklettiğini sanmıyorum' dedi. Ali 'Bu seni neden sevindirdi?' diye sordu. Sa'd 'Vallahi ben o iki kişiden biri değilim: Ben, ne dünyalık isteyen dünyalık mal peşinde koşan biriyim — ki zaten ne altınım ne gümüşüm vardır — ne de gönlü okşanacak bir kâfirim. Bilirsin ki ben İslâm’a girenlerin ilkiyim' dedi ve ardından 'Bak sana kesin olarak söylüyorum, bu konuyu benim hatırım için açıklığa kavuştur, bunda bir ferahlık vardır' diye ekledi. Ali 'Ne söyleyeyim?' dedi. Sa'd 'Şöyle dersin: Fâtıma bt. Muhammed’e talip olarak Allah’a ve Rasûlü’ne geldim' dedi. Ali, Hz. Peygamber'in (sav) yanına gitti. O esnada Peygamber (sav) hasırın alt kısmında namaz kılmaktaydı. Peygamber (sav) ona 'Ey Ali, galiba bir isteğin var?' dedi. Ali 'Evet, Fâtıma bt. Muhammed’e talip olarak Allah’a ve Rasûlü’ne geldim' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Merhaba' dedi, fakat bu kelimeyi zayıf bir şekilde söyledi. Ali, Sa'd b. Muâz’ın yanına dönüp 'Söylediğin gibi yaptım, ancak Hz. Peygamber (sav) bana zayıf bir merhabadan başka bir şey demedi' dedi. Sa'd 'Vallahi, Hz. Peygamber (sav) onu sana nikâhladı. O’nu hak üzere gönderene yemin olsun ki Hz. Peygamber ne sözünden döner ne de yalanı vardır. Yarın git ve 'Ey Allah'ın Nebisi! Ne zaman beni onunla evlendirirsin?' diye sor' dedi. Ali 'Bunu söylemek, ilkinden daha zor. Yoksa 'Ey Allah’ın Rasulü! İhtiyacım şudur’ diye mi söyleyeyim' dedi. Sa'd 'Hayır, sana dediğim gibi söyle' dedi. Ali tekrar gitti ve 'Ey Allah’ın Rasûlü! Ne zaman beni onunla evlendireceksin?' dedi. Peygamber (sav) de 'Üçüncü (gün) inşallah' buyurdu."
"Sonra Hz. Peygamber (sav) Bilâl’i çağırdı ve 'Ey Bilâl! Ben, kızımı amcazademe nikâhladım. Ümmetimin sünneti olarak nikâh anında yemek ikramını seviyorum. Git, koyunlardan birini al, dört veya beş müd (ölçek) yiyecek al, Ali için bir sofra hazırlayıp Muhacir ve Ensar'ı davet edeyim. Bitirdiğinde bana haber ver' buyurdu. Bilâl emri yerine getirdi, yemeği getirdi. Peygamber (sav) elini yemeğin üzerine koydu ve 'İnsanları grup grup içeri al, bir grup bitmeden diğerine geçme' buyurdu. Herkes bu şekilde doydu. Artan yemeğin üzerine Peygamber (sav) tükürüğünü koydu, bereketlendi ve 'Ey Bilâl! Bunu annelerine götür ve onlara 'Yiyin ve yanınıza gelenlere ikram edin' de' buyurdu."
"Sonra Peygamber (sav) kadınların yanına girdi 'Ben kızımı amcazademe nikâhladım. Onun bana olan yakınlığını bilirsiniz. Şimdi onu Ali'ye teslim edeceğim. İşte kızınız burada (hazırlayın)' buyurdu. Kadınlar, Fâtıma’yı süslediler. Peygamber (sav) içeri girdiğinde kadınlar uzaklaştılar. Aralarında sadece Esmâ bt. Umeys kaldı. Peygamber (sav) ' Dur bakalım, sen kimsin?' dedi. Esmâ 'Ben kızınızı korumak için buradayım. Gelin olan bir kıza, gece yanında bulunacak, ihtiyacını giderecek bir kadının olması gerekir' dedi. Peygamber (sav) 'Rabbimden, seni önünden, arkandan, sağından, solundan şeytandan korumasını diliyorum' diye dua etti."
"Sonra Fâtıma’yı çağırdı. Fâtıma gelince, Ali’yi, Hz. Peygamber'in (sav) yanında oturduğunu görünce utanıp ağladı. Hz. Peygamber (sav) Fatıma'nın, Ali’nin, malı olmadığı için ağladığından korktu ve 'Niçin ağlıyorsun? Ben sana kendi nefsimde kusur etmedim. Sana ailemin en hayırlısını istedim. Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki seni, dünyada mutlu, ahirette ise salihlerden olan birine nikâhladım' buyurdu. Sonra 'Bana bir ibrik getir, içine su doldur' buyurdu. Esmâ suyu getirdi. Peygamber (sav) içine ağzını çalkalayıp tükürdü, ellerini ve yüzünü yıkadı. Fâtıma’nın başına, göğüs arasına ve üzerine su serpti ve Allah’ım! O bendendir, ben de ondanım. Nasıl ki benden pisliği giderip beni tertemiz kıldıysan, onu da tertemiz kıl' diye dua etti. Aynısını Ali’ye de yaptı ve onlar için 'Evinize gidin. Allah sizi bir araya getirsin, sırlarınızı bereketlendirsin, hâlinizi düzeltsin' diye dua etti. Sonra kendi eliyle kapılarını kapattı."
"İbn Abbâs der ki: Esmâ bint Umeys bana 'Rasulullah'ı (sav) gözledim, o, başka kimseyi dahil etmeden, tâ ki odasında kayboluncaya kadar, sadece onlar için dua etti' dedi."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
81249, MA009782
Hadis:
عَبْدُ الرَّزَّاقِ، عَنْ يَحْيَى بْنِ الْعَلَاءِ البَجَلِيِّ، عَنْ عَمِّهِ شُعَيْبِ بْنِ خَالِدِ بْنِ حَنْظَلَةَ بْنِ سَمُرَةَ بْنِ المُسَيِّبِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ: كَانَتْ فَاطِمَةُ تُذْكَرُ لِرَسُولِ اللهِ ﷺ، فَلَا يَذْكُرُهَا أَحَدٌ إِلَّا صَدَّ عَنْهُ، حَتَّى يَئِسُوا مِنْهَا، فَلَقِيَ سَعْدُ بْنُ مُعَاذٍ عَلِيًّا، فَقَالَ: إِنِّي وَاللهِ مَا أَرَى رَسُولَ اللهِ ﷺ يَحْبِسُهَا إِلَّا عَلَيْكَ، قَالَ: فَقَالَ لَهُ عَلِيٌّ: لِمَ سَرَّ ذَلِكَ؟ قَالَ: فَوَاللهِ مَا أَنَا بِوَاحِدٍ مِنَ الرَّجُلَيْنِ، مَا أَنَا بِصَاحِبِ دُنْيَا يَلْتَمِسُ مَا عِنْدِي، وَقَدْ عَلِمَ مَالِي صَفْرَاءَ وَلَا بَيْضَاءَ، وَلَا أَنَا بِالْكَافِرِ الَّذِي يُتَرَفَّقُ بِهَا عَنْ دِينِهِ - يَعْنِي يُتَأَلَّفُهُ بِهَا - إِنِّي لَأَوَّلُ مَنْ أَسْلَمَ، فَقَالَ سَعْدٌ: فَإِنِّي أَعْزِمُ عَلَيْكَ لَتُفَرِّجَنَّهَا عَنِّي، فَإِنَّ فِي ذَلِكَ فَرَجًا، قَالَ: فَأَقُولُ مَاذَا؟ قَالَ: تَقُولُ: جِئْتُ خَاطِبًا إِلَى اللهِ وَإِلَى رَسُولِهِ ﷺ فَاطِمَةَ بِنْتَ مُحَمَّدٍ ﷺ، قَالَ: فَانْطَلَقَ عَلِيٌّ فَعَرَضَ عَلَى النَّبِيِّ ﷺ وَهُوَ يُصَلِّي سُفْلَ حَصِيرٍ، فَقَالَ النَّبِيُّ ﷺ: «كَأَنَّ لَكَ حَاجَةً يَا عَلِيُّ»، قَالَ: أَجَلْ، جِئْتُ خَاطِبًا إِلَى اللهِ وَرَسُولِهِ فَاطِمَةَ بِنْتَ مُحَمَّدٍ ﷺ، فَقَالَ لَهُ النَّبِيُّ ﷺ: «مَرْحَبًا»، كَلِمَةٌ ضَعِيفَةٌ، ثُمَّ رَجَعَ عَلِيٌّ إِلَى سَعْدِ بْنِ مُعَاذٍ، فَقَالَ لَهُ: مَا فَعَلْتَ؟ قَالَ: فَعَلْتُ الَّذِي أَمَرْتَنِي بِهِ، فَلَمْ يَزِدْ عَلَى أَنْ رَحَّبَ بِي كَلِمَةً ضَعِيفَةً، فَقَالَ سَعْدٌ: أَنْكَحَكَ وَالَّذِي بَعَثَهُ بِالْحَقِّ، إِنَّهُ لَا خُلْفَ الْآنَ، وَلَا كَذِبَ عِنْدَهُ، عَزَمْتُ عَلَيْكَ لَتَأْتِيَنَّهُ غَدًا، فَتَقُولَنَّ: يَا نَبِيَّ اللهِ! مَتَى تُبْنِينِي؟ قَالَ عَلِيٌّ: هَذِهِ أَشَدُّ مِنَ الأُولَى، أَوْ لَا أَقُولُ: يَا رَسُولَ اللهِ! حَاجَتِي؟ قَالَ: قُلْ كَمَا أَمَرْتُكَ، فَانْطَلَقَ عَلِيٌّ، فَقَالَ: يَا رَسُولَ اللهِ! مَتَى تُبْنِينِي؟ قَالَ: الثَّالِثَةَ - إِنْ شَاءَ اللهُ -،
ثُمَّ دَعَا بِلَالًا، فَقَالَ: يَا بِلَالُ! إِنِّي زَوَّجْتُ ابْنَتِي ابْنَ عَمِّي، وَأَنَا أُحِبُّ أَنْ يَكُونَ مِنْ سُنَّةِ أُمَّتِي إِطْعَامُ الطَّعَامِ عِنْدَ النِّكَاحِ، فَأْتِ الغَنَمَ، فَخُذْ شَاةً، وَأَرْبَعَةَ أَمْدَادٍ أَوْ خَمْسَةً، فَاجْعَلْ لِي قَصْعَةً لِعَلِيٍّ أَجْمَعُ عَلَيْهَا المُهَاجِرِينَ وَالأَنْصَارَ، فَإِذَا فَرَغْتَ مِنْهَا فَآذِنِّي بِهَا، فَانْطَلَقَ فَفَعَلَ مَا أَمَرَهُ، ثُمَّ أَتَاهُ بِقَصْعَةٍ، فَوَضَعَهَا بَيْنَ يَدَيْهِ، فَطَعَنَ رَسُولُ اللهِ ﷺ فِي رَأْسِهَا، ثُمَّ قَالَ: «أَدْخِلْ عَلَى النَّاسِ زُفَّةً زُفَّةً، وَلَا تُغَادِرَنَّ زُفَّةً إِلَى غَيْرِهَا» - يَعْنِي إِذَا فَرَغَتْ زُفَّةٌ لَمْ تُعَدْ ثَانِيَةً -، فَجَعَلَ النَّاسُ يَرِدُونَ، كُلَّمَا فَرَغَتْ زُفَّةٌ وَرَدَتْ أُخْرَى، حَتَّى فَرَغَ النَّاسُ، ثُمَّ عَمَدَ النَّبِيُّ ﷺ إِلَى مَا فَضَلَ مِنْهَا، فَتَفَلَ فِيهِ، وَبَارَكَ، وَقَالَ: «يَا بِلَالُ! احْمِلْهَا إِلَى أُمَّهَاتِكَ، وَقُلْ لَهُنَّ: كُلْنَ، وَأَطْعِمْنَ مَنْ غَشِيَكُنَّ»،
ثُمَّ إِنَّ النَّبِيَّ ﷺ قَامَ حَتَّى دَخَلَ عَلَى النِّسَاءِ، فَقَالَ: «إِنِّي قَدْ زَوَّجْتُ ابْنَتِي ابْنَ عَمِّي، وَقَدْ عَلِمْتُنَّ مَنْزِلَتَهَا مِنِّي، وَإِنِّي دَافِعُهَا إِلَيْهِ الآنَ إِنْ شَاءَ اللهُ، فَدُونَكُنَّ ابْنَتَكُنَّ»، فَقَامَ النِّسَاءُ فَغَلَّفْنَهَا مِنْ طِيبِهِنَّ وَحَلْيِهِنَّ، ثُمَّ إِنَّ النَّبِيَّ ﷺ دَخَلَ، فَلَمَّا رَآهُ النِّسَاءُ ذَهَبْنَ، وَبَيْنَهُنَّ وَبَيْنَ النَّبِيِّ ﷺ سِتْرَةٌ، وَتَخَلَّفَتْ أَسْمَاءُ بِنْتُ عُمَيْسٍ، فَقَالَ لَهَا النَّبِيُّ ﷺ: «عَلَى رِسْلِكِ، مَنْ أَنْتِ؟» قَالَتْ: أَنَا الَّتِي حَرَسْتُ ابْنَتَكَ، فَإِنَّ الفَتَاةَ لَيْلَةَ يُبْنَى بِهَا، لَابُدَّ لَهَا مِنِ امْرَأَةٍ تَكُونُ قَرِيبًا مِنْهَا، إِنْ عَرَضَتْ لَهَا حَاجَةٌ، وَإِنْ أَرَادَتْ شَيْئًا أَفْضَتْ بِذَلِكَ إِلَيْهَا، قَالَ: «فَإِنِّي أَسْأَلُ إِلَهِي أَنْ يَحْرُسَكِ مِنْ بَيْنِ يَدَيْكِ، وَمِنْ خَلْفِكِ، وَعَنْ يَمِينِكِ، وَعَنْ شِمَالِكِ، مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ»،
ثُمَّ صَرَخَ بِفَاطِمَةَ، فَأَقْبَلَتْ، فَلَمَّا رَأَتْ عَلِيًّا جَالِسًا إِلَى جَنْبِ النَّبِيِّ ﷺ خَفَرَتْ، وَبَكَتْ، فَأَشْفَقَ النَّبِيُّ ﷺ أَنْ يَكُونَ بُكَاؤُهَا لِأَنَّ عَلِيًّا لَا مَالَ لَهُ، فَقَالَ النَّبِيُّ ﷺ: «مَا يُبْكِيكِ؟ فَمَا أَلَوْتُكِ فِي نَفْسِي، وَقَدْ طَلَبْتُ لَكِ خَيْرَ أَهْلِي، وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَقَدْ زَوَّجْتُكِهِ سَعِيدًا فِي الدُّنْيَا، وَإِنَّهُ فِي الآخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِحِينَ، فَلَازِمْهَا»، فَقَالَ النَّبِيُّ ﷺ: «ائْتِينِي بِالمِخْضَبِ فَامْلِئِيهِ مَاءً»، فَأَتَتْ أَسْمَاءُ بِالمِخْضَبِ فَمَلَأَتْهُ مَاءً، ثُمَّ مَجَّ النَّبِيُّ ﷺ فِيهِ، وَغَسَلَ فِيهِ قَدَمَيْهِ وَوَجْهَهُ، ثُمَّ دَعَا فَاطِمَةَ، فَأَخَذَ كَفًّا مِنْ مَاءٍ فَضَرَبَ بِهِ عَلَى رَأْسِهَا، وَكَفًّا بَيْنَ ثَدْيَيْهَا، ثُمَّ رَشَّ جِلْدَهُ وَجِلْدَهَا، ثُمَّ الْتَزَمَهَا، فَقَالَ: «اللَّهُمَّ إِنَّهَا مِنِّي وَأَنَا مِنْهَا، اللَّهُمَّ كَمَا أَذْهَبْتَ عَنِّي الرِّجْسَ، وَطَهَّرْتَنِي، فَطَهِّرْهَا»، ثُمَّ دَعَا بِمِخْضَبٍ آخَرَ، ثُمَّ دَعَا عَلِيًّا، فَصَنَعَ بِهِ كَمَا صَنَعَ بِهَا، وَدَعَا لَهُ كَمَا دَعَا لَهَا، ثُمَّ قَالَ: «انْقُلُوا إِلَى بَيْتِكُمَا، جَمَعَ اللهُ بَيْنَكُمَا، وَبَارَكَ فِي سِرِّكُمَا، وَأَصْلَحَ بَالَكُمَا»، ثُمَّ قَامَ فَأَغْلَقَ عَلَيْهِمَا بَابَهُ بِيَدِهِ.
قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ: فَأَخْبَرَتْنِي أَسْمَاءُ بِنْتُ عُمَيْسٍ أَنَّهَا رَمَقَتْ رَسُولَ اللهِ ﷺ، فَلَمْ يَزَلْ يَدْعُو لَهُمَا خَاصَّةً، لَا يُشْرِكُهُمَا فِي دُعَائِهِ أَحَدًا، حَتَّى تَوَارَى فِي حُجْرِهِ.
Tercemesi:
Abdurrezzâk, ona Yahya b. Alâ el-Becelî, ona amcası Şuayb b. Hâlid b. Hanzala b. Semure b. Müseyyeb, ona babası (Hâlid b. Hanzala), ona dedesi (Müseyyeb b. Becele) ona da İbn Abbâs şöyle demiştir:
"Bir çok kişi Hz. Fâtıma'nın nikahına talip oldu, ancak Hz. Peygamber (sav), kendisine gelen taliplerin hepsini geri çevirdi. Sonunda insanlar (bu işten) ümitlerini kesti. Sonra Sa'd b. Muâz, Hz. Ali'ye rastladı ve 'Vallahi ben, Rasulullah'ın (sav), onu (Fâtıma’yı) senden başka biri için beklettiğini sanmıyorum' dedi. Ali 'Bu seni neden sevindirdi?' diye sordu. Sa'd 'Vallahi ben o iki kişiden biri değilim: Ben, ne dünyalık isteyen dünyalık mal peşinde koşan biriyim — ki zaten ne altınım ne gümüşüm vardır — ne de gönlü okşanacak bir kâfirim. Bilirsin ki ben İslâm’a girenlerin ilkiyim' dedi ve ardından 'Bak sana kesin olarak söylüyorum, bu konuyu benim hatırım için açıklığa kavuştur, bunda bir ferahlık vardır' diye ekledi. Ali 'Ne söyleyeyim?' dedi. Sa'd 'Şöyle dersin: Fâtıma bt. Muhammed’e talip olarak Allah’a ve Rasûlü’ne geldim' dedi. Ali, Hz. Peygamber'in (sav) yanına gitti. O esnada Peygamber (sav) hasırın alt kısmında namaz kılmaktaydı. Peygamber (sav) ona 'Ey Ali, galiba bir isteğin var?' dedi. Ali 'Evet, Fâtıma bt. Muhammed’e talip olarak Allah’a ve Rasûlü’ne geldim' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Merhaba' dedi, fakat bu kelimeyi zayıf bir şekilde söyledi. Ali, Sa'd b. Muâz’ın yanına dönüp 'Söylediğin gibi yaptım, ancak Hz. Peygamber (sav) bana zayıf bir merhabadan başka bir şey demedi' dedi. Sa'd 'Vallahi, Hz. Peygamber (sav) onu sana nikâhladı. O’nu hak üzere gönderene yemin olsun ki Hz. Peygamber ne sözünden döner ne de yalanı vardır. Yarın git ve 'Ey Allah'ın Nebisi! Ne zaman beni onunla evlendirirsin?' diye sor' dedi. Ali 'Bunu söylemek, ilkinden daha zor. Yoksa 'Ey Allah’ın Rasulü! İhtiyacım şudur’ diye mi söyleyeyim' dedi. Sa'd 'Hayır, sana dediğim gibi söyle' dedi. Ali tekrar gitti ve 'Ey Allah’ın Rasûlü! Ne zaman beni onunla evlendireceksin?' dedi. Peygamber (sav) de 'Üçüncü (gün) inşallah' buyurdu."
"Sonra Hz. Peygamber (sav) Bilâl’i çağırdı ve 'Ey Bilâl! Ben, kızımı amcazademe nikâhladım. Ümmetimin sünneti olarak nikâh anında yemek ikramını seviyorum. Git, koyunlardan birini al, dört veya beş müd (ölçek) yiyecek al, Ali için bir sofra hazırlayıp Muhacir ve Ensar'ı davet edeyim. Bitirdiğinde bana haber ver' buyurdu. Bilâl emri yerine getirdi, yemeği getirdi. Peygamber (sav) elini yemeğin üzerine koydu ve 'İnsanları grup grup içeri al, bir grup bitmeden diğerine geçme' buyurdu. Herkes bu şekilde doydu. Artan yemeğin üzerine Peygamber (sav) tükürüğünü koydu, bereketlendi ve 'Ey Bilâl! Bunu annelerine götür ve onlara 'Yiyin ve yanınıza gelenlere ikram edin' de' buyurdu."
"Sonra Peygamber (sav) kadınların yanına girdi 'Ben kızımı amcazademe nikâhladım. Onun bana olan yakınlığını bilirsiniz. Şimdi onu Ali'ye teslim edeceğim. İşte kızınız burada (hazırlayın)' buyurdu. Kadınlar, Fâtıma’yı süslediler. Peygamber (sav) içeri girdiğinde kadınlar uzaklaştılar. Aralarında sadece Esmâ bt. Umeys kaldı. Peygamber (sav) ' Dur bakalım, sen kimsin?' dedi. Esmâ 'Ben kızınızı korumak için buradayım. Gelin olan bir kıza, gece yanında bulunacak, ihtiyacını giderecek bir kadının olması gerekir' dedi. Peygamber (sav) 'Rabbimden, seni önünden, arkandan, sağından, solundan şeytandan korumasını diliyorum' diye dua etti."
"Sonra Fâtıma’yı çağırdı. Fâtıma gelince, Ali’yi, Hz. Peygamber'in (sav) yanında oturduğunu görünce utanıp ağladı. Hz. Peygamber (sav) Fatıma'nın, Ali’nin, malı olmadığı için ağladığından korktu ve 'Niçin ağlıyorsun? Ben sana kendi nefsimde kusur etmedim. Sana ailemin en hayırlısını istedim. Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki seni, dünyada mutlu, ahirette ise salihlerden olan birine nikâhladım' buyurdu. Sonra 'Bana bir ibrik getir, içine su doldur' buyurdu. Esmâ suyu getirdi. Peygamber (sav) içine ağzını çalkalayıp tükürdü, ellerini ve yüzünü yıkadı. Fâtıma’nın başına, göğüs arasına ve üzerine su serpti ve Allah’ım! O bendendir, ben de ondanım. Nasıl ki benden pisliği giderip beni tertemiz kıldıysan, onu da tertemiz kıl' diye dua etti. Aynısını Ali’ye de yaptı ve onlar için 'Evinize gidin. Allah sizi bir araya getirsin, sırlarınızı bereketlendirsin, hâlinizi düzeltsin' diye dua etti. Sonra kendi eliyle kapılarını kapattı."
"İbn Abbâs der ki: Esmâ bint Umeys bana 'Rasulullah'ı (sav) gözledim, o, başka kimseyi dahil etmeden, tâ ki odasında kayboluncaya kadar, sadece onlar için dua etti' dedi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Meğâzî 9782, 5/486
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Müseyyeb b. Necebe (Müseyyeb b. Necebe b. Rabî'a b. Riyah b. Avf)
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Ehl-i Beyt, Hz. Fatıma evliliği, miras talebi vs
Evlilik, Kız İsteme, evlilik talebi
Sahabe, İlk Müslüman Nesiller
حَدَّثَنَا أَبُو أَحْمَدَ قَالَ حَدَّثَنَا سفيان عن الحجاج بن فرافصة عن رجل عن أبي سلمة عن أبي هريرة قال قال رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَا تَبَاغَضُوا وَلَا تَحَاسَدُوا وَلَا تَنَاجَشُوا وَلَا تَدَابَرُوا وَكُونُوا عِبَادَ اللَّهِ إِخْوَانًا لَا يَبِيعَنَّ حَاضِرٌ لِبَادٍ وَلَا تَلَقَّوْا الرُّكْبَانَ بِبَيْعٍ وَأَيُّمَا امْرِئٍ ابْتَاعَ شَاةً فَوَجَدَهَا مُصَرَّاةً فَلْيَرُدَّهَا وَلْيَرُدَّ مَعَهَا صَاعًا مِنْ تَمْرٍ وَلَا يَسُمْ أَحَدُكُمْ عَلَى سَوْمِ أَخِيهِ وَلَا يَخْطُبْ عَلَى خِطْبَتِهِ وَلَا تَسْأَلْ الْمَرْأَةُ طَلَاقَ أُخْتِهَا لِتَكْتَفِئَ مَا فِي إِنَائِهَا فَإِنَّ رِزْقَهَا عَلَى اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ
Açıklama: Hadis sahihtir. İsnadın hasenliği Kesîr b. Zeyd dolayısıyladır. O sadûk, hasenü'l-hadîstir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
48194, HM009109
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو أَحْمَدَ قَالَ حَدَّثَنَا سفيان عن الحجاج بن فرافصة عن رجل عن أبي سلمة عن أبي هريرة قال قال رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَا تَبَاغَضُوا وَلَا تَحَاسَدُوا وَلَا تَنَاجَشُوا وَلَا تَدَابَرُوا وَكُونُوا عِبَادَ اللَّهِ إِخْوَانًا لَا يَبِيعَنَّ حَاضِرٌ لِبَادٍ وَلَا تَلَقَّوْا الرُّكْبَانَ بِبَيْعٍ وَأَيُّمَا امْرِئٍ ابْتَاعَ شَاةً فَوَجَدَهَا مُصَرَّاةً فَلْيَرُدَّهَا وَلْيَرُدَّ مَعَهَا صَاعًا مِنْ تَمْرٍ وَلَا يَسُمْ أَحَدُكُمْ عَلَى سَوْمِ أَخِيهِ وَلَا يَخْطُبْ عَلَى خِطْبَتِهِ وَلَا تَسْأَلْ الْمَرْأَةُ طَلَاقَ أُخْتِهَا لِتَكْتَفِئَ مَا فِي إِنَائِهَا فَإِنَّ رِزْقَهَا عَلَى اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ
Tercemesi:
Açıklama:
Hadis sahihtir. İsnadın hasenliği Kesîr b. Zeyd dolayısıyladır. O sadûk, hasenü'l-hadîstir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Hureyre 9109, 3/436
Senetler:
()
Konular:
Boşanma, kendi evlenmek çin başkasının boşanmasını talep etmek
Evlilik, Kız İsteme, evlilik talebi
Hased, Kıskançlık
Kardeşlik, insanlar arasında kardeşliğe teşvik,
Kardeşlik, müslümanlar arası ilişkiler
Müslüman, Affetmek Kin Beslemek
Müslüman, müminlerin birbirlerini Sevmesi,
Ticaret, bir mala aynı anda iki kişinin talip olmaması
Ticaret, birinin satışına karşı veya birinin dünürlüğüne karşı dünürlük
Ticaret, musarrat şeklinde
Ticaret, müşteri kızıştırmamak
Ticaret, satıcının pazar yeri dışında karşılanması
Ticaret, Simsarlık-Komisyonculuk-Kabz-ı Mallık
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الدَّارِمِىُّ أَخْبَرَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ أَخْبَرَنِى عَلِىُّ بْنُ حُسَيْنٍ أَنَّ الْمِسْوَرَ بْنَ مَخْرَمَةَ أَخْبَرَهُ أَنَّ عَلِىَّ بْنَ أَبِى طَالِبٍ خَطَبَ بِنْتَ أَبِى جَهْلٍ وَعِنْدَهُ فَاطِمَةُ بِنْتُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا سَمِعَتْ بِذَلِكَ فَاطِمَةُ أَتَتِ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ لَهُ إِنَّ قَوْمَكَ يَتَحَدَّثُونَ أَنَّكَ لاَ تَغْضَبُ لِبَنَاتِكَ وَهَذَا عَلِىٌّ نَاكِحًا ابْنَةَ أَبِى جَهْلٍ. قَالَ الْمِسْوَرُ فَقَامَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَسَمِعْتُهُ حِينَ تَشَهَّدَ ثُمَّ قَالَ:
"أَمَّا بَعْدُ فَإِنِّى أَنْكَحْتُ أَبَا الْعَاصِ بْنَ الرَّبِيعِ فَحَدَّثَنِى فَصَدَقَنِى وَإِنَّ فَاطِمَةَ بِنْتَ مُحَمَّدٍ مُضْغَةٌ مِنِّى وَإِنَّمَا أَكْرَهُ أَنْ يَفْتِنُوهَا وَإِنَّهَا وَاللَّهِ لاَ تَجْتَمِعُ بِنْتُ رَسُولِ اللَّهِ وَبِنْتُ عَدُوِّ اللَّهِ عِنْدَ رَجُلٍ وَاحِدٍ أَبَدًا."
قَالَ فَتَرَكَ عَلِىٌّ الْخِطْبَةَ.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
7454, M006310
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الدَّارِمِىُّ أَخْبَرَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ أَخْبَرَنِى عَلِىُّ بْنُ حُسَيْنٍ أَنَّ الْمِسْوَرَ بْنَ مَخْرَمَةَ أَخْبَرَهُ أَنَّ عَلِىَّ بْنَ أَبِى طَالِبٍ خَطَبَ بِنْتَ أَبِى جَهْلٍ وَعِنْدَهُ فَاطِمَةُ بِنْتُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا سَمِعَتْ بِذَلِكَ فَاطِمَةُ أَتَتِ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ لَهُ إِنَّ قَوْمَكَ يَتَحَدَّثُونَ أَنَّكَ لاَ تَغْضَبُ لِبَنَاتِكَ وَهَذَا عَلِىٌّ نَاكِحًا ابْنَةَ أَبِى جَهْلٍ. قَالَ الْمِسْوَرُ فَقَامَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَسَمِعْتُهُ حِينَ تَشَهَّدَ ثُمَّ قَالَ:
"أَمَّا بَعْدُ فَإِنِّى أَنْكَحْتُ أَبَا الْعَاصِ بْنَ الرَّبِيعِ فَحَدَّثَنِى فَصَدَقَنِى وَإِنَّ فَاطِمَةَ بِنْتَ مُحَمَّدٍ مُضْغَةٌ مِنِّى وَإِنَّمَا أَكْرَهُ أَنْ يَفْتِنُوهَا وَإِنَّهَا وَاللَّهِ لاَ تَجْتَمِعُ بِنْتُ رَسُولِ اللَّهِ وَبِنْتُ عَدُوِّ اللَّهِ عِنْدَ رَجُلٍ وَاحِدٍ أَبَدًا."
قَالَ فَتَرَكَ عَلِىٌّ الْخِطْبَةَ.
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî, ona Ebu Yeman, ona Şuayb, ona Zührî, ona Ali b. Hüseyin, ona da Hisver b. Mahreme haber vermiş ki, Ali b. Ebu Talib, Ebû Cehl'in kızını istemiş. Fatıma bt. Rasulullah da (sav) yanındaymış. Fatıma bunu işitince, Peygamber'e (sav) gelerek ona şunu söylemiş: Kavmin senin kızların namına kızmadığını söylüyorlar. İşte AH Ebu Cehil'in lazım nikâh ediyor! Misver demiş ki: Bunun üzerine Peygamber (sav) ayağa kalktı. Kendisini teşehhüd getirirken işittim. Sonra şöyle buyurdu:
"Bundan sonra (malûm olsun ki) ben Ebu Âs İbn Rabi'a (kızımı) nikahladım. Benimle konuştu ve doğru söyledi. Şüphesiz ki, Fatıme bt. Muhammed benden bir parçadır. Ben ancak ve ancak onu belâya sokmalarından çekiniyorum. Mesele şu ki: Vallahi Rasulullah'ın kızı ile Adüvvvillah'ın kızı, bir adamın yanında ebediyen bir yere gelemezler."
Misver: Bunun üzerine Ali istemekten vazgeçti demiş.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâilü's-sahâbe 6310, /1022
Senetler:
()
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Fatıma evliliği, miras talebi vs
Evlilik, çok eşlilik
Evlilik, Kız İsteme, evlilik talebi
HZ. PEYGAMBER'İN ÇOCUKLARI
Hz. Peygamber, kızı üzerine ikinci eşe izin vermemesi