Öneri Formu
Hadis Id, No:
31153, İM004018
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ وَعَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنْ بُرَيْدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى بُرْدَةَ عَنْ أَبِى بُرْدَةَ عَنْ أَبِى مُوسَى قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ اللَّهَ يُمْلِى لِلظَّالِمِ فَإِذَا أَخَذَهُ لَمْ يُفْلِتْهُ » . ثُمَّ قَرَأَ ( وَكَذَلِكَ أَخْذُ رَبِّكَ إِذَا أَخَذَ الْقُرَى وَهِىَ ظَالِمَةٌ ) .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, Ali b. Muhammed, onlara Ebu Muaviye (Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr), ona Büreyd b. Abdullah b. Ebu Bürde, ona Ebu Bürde (b. Ebu Musa), ona Ebu Bürde b. Ebu Musa (ra),ona da Ebu Musa (el-Eşarî) (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Muhakkak Allah zalime bir mühlet verir( derhal cezalandırmaz). Sonra onu yakalayınca artık bir daha salıvermez, buyurdu ve bunun arkasından 'Rabbin, haksızlık eden memleketleri (onların halkını) yakaladığında, onun yakalayışı işte böyle (şiddetlidir)'.[(Hud, 102)ayetini] okudu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 22, /648
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Ebu Bürde b. Ebu Musa el-Eş'arî (Amir b. Abdullah b. Kays b. Süleym)
3. Büreyd b. Abdullah el-Eşari (Büreyd b. Abdullah b. Ebu Bürde)
4. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
5. Ali b. Muhammed el-Kûfî (Ali b. Muhammed b. İshak)
Konular:
Kötülük, Şer, kötülüklere engel olma edebi
Kulluk, hassasiyetin zayıflaması
Mizan, Ahirette Hesaplaşma
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ هِلاَلٍ الْبَصْرِىُّ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ سَعِيدٍ الْجُرَيْرِىِّ ح قَالَ وَحَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْبَزَّازُ حَدَّثَنَا سَيَّارٌ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ سَعِيدٍ الْجُرَيْرِىِّ الْمَعْنَى وَاحِدٌ عَنْ أَبِى عُثْمَانَ النَّهْدِىِّ عَنْ حَنْظَلَةَ الأُسَيْدِىِّ وَكَانَ مِنْ كُتَّابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ مَرَّ بِأَبِى بَكْرٍ وَهُوَ يَبْكِى فَقَالَ مَا لَكَ يَا حَنْظَلَةُ ؟ قَالَ: نَافَقَ حَنْظَلَةُ يَا أَبَا بَكْرٍ نَكُونُ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُذَكِّرُنَا بِالنَّارِ وَالْجَنَّةِ كَأَنَّا رَأْىَ عَيْنٍ فَإِذَا رَجَعْنَا إِلَى الأَزْوَاجِ وَالضَّيْعَةِ نَسِينَا كَثِيرًا . قَالَ: فَوَاللَّهِ إِنَّا لَكَذَلِكَ انْطَلِقْ بِنَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . فَانْطَلَقْنَا فَلَمَّا رَآهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ: « مَا لَكَ يَا حَنْظَلَةُ » . قَالَ: نَافَقَ حَنْظَلَةُ يَا رَسُولَ اللَّهِ نَكُونُ عِنْدَكَ تُذَكِّرُنَا بِالنَّارِ وَالْجَنَّةِ كَأَنَّا رَأْىَ عَيْنٍ فَإِذَا رَجَعْنَا عَافَسْنَا الأَزْوَاجَ وَالضَّيْعَةَ وَنَسِينَا كَثِيرًا . قَالَ : فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم : « لَوْ تَدُومُونَ عَلَى الْحَالِ الَّذِى تَقُومُونَ بِهَا مِنْ عِنْدِى لَصَافَحَتْكُمُ الْمَلاَئِكَةُ فِى مَجَالِسِكُمْ وَفِى طُرُقِكُمْ وَعَلَى فُرُشِكُمْ وَلَكِنْ يَا حَنْظَلَةُ سَاعَةً وَسَاعَةً وَسَاعَةً » . قَالَ أَبُو عِيسَى : هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14412, T002514
Hadis:
حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ هِلاَلٍ الْبَصْرِىُّ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ سَعِيدٍ الْجُرَيْرِىِّ ح قَالَ وَحَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْبَزَّازُ حَدَّثَنَا سَيَّارٌ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ سَعِيدٍ الْجُرَيْرِىِّ الْمَعْنَى وَاحِدٌ عَنْ أَبِى عُثْمَانَ النَّهْدِىِّ عَنْ حَنْظَلَةَ الأُسَيْدِىِّ وَكَانَ مِنْ كُتَّابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ مَرَّ بِأَبِى بَكْرٍ وَهُوَ يَبْكِى فَقَالَ مَا لَكَ يَا حَنْظَلَةُ ؟ قَالَ: نَافَقَ حَنْظَلَةُ يَا أَبَا بَكْرٍ نَكُونُ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُذَكِّرُنَا بِالنَّارِ وَالْجَنَّةِ كَأَنَّا رَأْىَ عَيْنٍ فَإِذَا رَجَعْنَا إِلَى الأَزْوَاجِ وَالضَّيْعَةِ نَسِينَا كَثِيرًا . قَالَ: فَوَاللَّهِ إِنَّا لَكَذَلِكَ انْطَلِقْ بِنَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . فَانْطَلَقْنَا فَلَمَّا رَآهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ: « مَا لَكَ يَا حَنْظَلَةُ » . قَالَ: نَافَقَ حَنْظَلَةُ يَا رَسُولَ اللَّهِ نَكُونُ عِنْدَكَ تُذَكِّرُنَا بِالنَّارِ وَالْجَنَّةِ كَأَنَّا رَأْىَ عَيْنٍ فَإِذَا رَجَعْنَا عَافَسْنَا الأَزْوَاجَ وَالضَّيْعَةَ وَنَسِينَا كَثِيرًا . قَالَ : فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم : « لَوْ تَدُومُونَ عَلَى الْحَالِ الَّذِى تَقُومُونَ بِهَا مِنْ عِنْدِى لَصَافَحَتْكُمُ الْمَلاَئِكَةُ فِى مَجَالِسِكُمْ وَفِى طُرُقِكُمْ وَعَلَى فُرُشِكُمْ وَلَكِنْ يَا حَنْظَلَةُ سَاعَةً وَسَاعَةً وَسَاعَةً » . قَالَ أَبُو عِيسَى : هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize Bişr b. Hilâl el-Basrî, ona Cafer b. Süleyman, ona Saîd el-Cureyrî rivayet etti; (T) Yine Bize Hârun b. Abdullah el-Bezzâr, ona Seyyâr, ona Cafer b. Süleyman, ona Saîd el-Cureyrî –mana bir olmak üzere-, ona Ebu Osman en-Nehdî, ona Hanzala el-Useydî’nin –ki Nebi’nin (sav) vahiy kâtiplerindendi- rivayetine göre ağlamakta iken, Ebu Bekir yanından geçmişti. Neyin var? Ey Hanzala, deyince, Hanzala: Ey Ebu Bekir, Hanzala münafık oldu. Biz Rasulullah’ın (sav) yanında iken bize cehennemi ve cenneti gözle görürcesine hatırlatır. Fakat çoluk çocuğumuzun yanına, işlerimizin başına dönünce de pek çok şeyi unutuveriyoruz, dedi. (Ebu Bekir) dedi ki: Vallahi, biz de böyleyiz, haydi seninle Rasulullah’ın (sav) yanına gidelim, dedi. Biz de yanına gittik. Rasulullah (sav) onu görünce: “Neyin var ey Hanzala!” buyurdu. O: Ey Allah’ın Rasulü, Hanzala münafık oldu. Biz senin yanında iken bize cehennemi ve cenneti gözümüzle görürcesine hatırlatıyorsun ama geri dönüp de çoluk çocuğa karışıp, işlerimizle uğraşmaya başlayınca birçok şeyi unutuyoruz, dedi. (Hanzala) dedi ki: Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Benim yanımdan ayrıldığınız zamanki haliniz üzere devam ederseniz, meclislerinizde otururken, yollarınızda yürürken ve döşekleriniz üzerinde yatarken şüphesiz melekler sizinle tokalaşırlardı. Fakat ey Hanzala, bir an öyle, bir an böyle, bir an öbür türlü olur.”
Ebu İsa dedi ki: Bu, hasen sahih bir hadistir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü'l-Kıyâme 59, 4/666
Senetler:
()
Konular:
Kulluk, hassasiyetin zayıflaması
Münafık, Nifak / Münafık
Müslüman, münafıktan farkı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
275642, İM004018-2
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ وَعَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنْ بُرَيْدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى بُرْدَةَ عَنْ أَبِى بُرْدَةَ عَنْ أَبِى مُوسَى قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ اللَّهَ يُمْلِى لِلظَّالِمِ فَإِذَا أَخَذَهُ لَمْ يُفْلِتْهُ » . ثُمَّ قَرَأَ ( وَكَذَلِكَ أَخْذُ رَبِّكَ إِذَا أَخَذَ الْقُرَى وَهِىَ ظَالِمَةٌ ) .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, Ali b. Muhammed, onlara Ebu Muaviye (Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr), ona Büreyd b. Abdullah b. Ebu Bürde, ona Ebu Bürde (b. Ebu Musa), ona Ebu Bürde b. Ebu Musa (ra),ona da Ebu Musa (el-Eşarî) (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Muhakkak Allah zalime bir mühlet verir( derhal cezalandırmaz). Sonra onu yakalayınca artık bir daha salıvermez, buyurdu ve bunun arkasından 'Rabbin, haksızlık eden memleketleri (onların halkını) yakaladığında, onun yakalayışı işte böyle (şiddetlidir)'.[(Hud, 102)ayetini] okudu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 22, /648
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Ebu Bürde b. Ebu Musa el-Eş'arî (Amir b. Abdullah b. Kays b. Süleym)
3. Büreyd b. Abdullah el-Eşari (Büreyd b. Abdullah b. Ebu Bürde)
4. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
5. Ebu Abdurrahman Muhammed b. Numeyr el-Hemdânî el-Hârifî (Muhammed b. Abdullah b. Numeyr el-Hemedânî)
Konular:
Kötülük, Şer, kötülüklere engel olma edebi
Kulluk, hassasiyetin zayıflaması
Mizan, Ahirette Hesaplaşma
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
872, M000313
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ وَقُتَيْبَةُ وَابْنُ حُجْرٍ جَمِيعًا عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ جَعْفَرٍ - قَالَ ابْنُ أَيُّوبَ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ - قَالَ أَخْبَرَنِى الْعَلاَءُ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"بَادِرُوا بِالأَعْمَالِ فِتَنًا كَقِطَعِ اللَّيْلِ الْمُظْلِمِ يُصْبِحُ الرَّجُلُ مُؤْمِنًا وَيُمْسِى كَافِرًا أَوْ يُمْسِى مُؤْمِنًا وَيُصْبِحُ كَافِرًا يَبِيعُ دِينَهُ بِعَرَضٍ مِنَ الدُّنْيَا."
Tercemesi:
Bana Yahya b. Eyyüb, Kuteybe ve İbn Hucr, onlara İsmail b. Cafer, -İbn Eyyub bize İsmail tahdis etmiştir demiştir-, ona Alâ, ona babası, ona Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Karanlık gecenin parçalarına benzeyen fitneler ortaya çıkmadan önce iyi ameller yapmaya başlayın. Bu fitneler ortaya çıktığı zaman kişi mümin olarak sabaha kafir olarak akşama çıkacak yahut mümin olarak akşama, kafir olarak sabaha varacak ve küçük bir dünyalık karşılığında dinini satacaktır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 313, /69
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Alâ Abdurrahman b. Yakub el-Cühenî (Abdurrahman b. Yakub)
3. Alâ b. Abdurrahman el-Hırakî (Alâ b. Abdurrahman b. Yakub)
4. Ebu İshak İsmail b. Cafer el-Ensarî (İsmail b. Cafer b. Ebu Kesir)
5. Ebu Hasan Ali b. Hucr es-Sa'dî (Ali b. Hucr b. İyas b. Mukatil)
Konular:
Din, dünyalık bir mal/meta karşılığında dini satmak
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
KTB, İMAN
Kulluk, hassasiyetin zayıflaması