Giriş

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed, ona Şu’be, ona Abdurrahman b. el-Kasım, ona el-Kasım’ın Hz. Ayşe’den bahisle şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Ayşe, Berîre’yi hürriyetine kavuşturmak amacı ile satın alır. Ancak efendileri velâ (âzat olmaktan doğan hükmî akrabalık bağı) hakkının kendilerine ait olmasını şart koşarlar. Ayşe durumu Hz. Peygamber’e aktarınca Hz. Peygamber (sav): “Onu satın al ve hürriyetine kavuştur. Çünkü velâ hakkı hürriyetine kavuşturan kimseye aittir” buyurur. Hz. Peygamber'e (sav) bir et getirilir. Sonra da “Bu et Berîre’ye sadaka olarak verilmişti” derler. Hz. Peygamber: “O et, Berîre’ye sadakadır; bize ise hediyedir” buyurur. (Bir de) Berîre kocası ile evliliğini sürdürüp sürdürmemekte serbest bırakılmıştır.


    Öneri Formu
28087 N004647 Nesai, Buyû', 78

Bize Muhammed b. İsmail b. İbrahim, ona Yahya b. Ebu Bükeyr el-Kermânî, ona Şu’be, ona Abdurrahman b. el-Kasım, ona babası –Şu’be dedi ki: Abdurrahman b. el-Kasım en büyük olması hasebiyle babasının evlatları üzerinde vasîsi idi. Ona bu hadisi babandan mı duydun diye sormaktan korktum- Hz. Ayşe’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Peygamber'e (sav) Berîre’nin durumunu sordum. Onu satın almak istemiştim, ancak velâ hakkının (âzat olmaktan doğan hükmî akrabalık bağı) kendilerinde kalmasını şart koşmuşlardı. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Onu satın al, velâ hakkı (satın alıp) âzad edene aittir” buyurdu. [Abdurrahman dedi ki: Berîre evlilik hayatına devam edip etmeme konusunda serbest bırakıldı. (Çünkü) kocası (hür değil) köle idi. Abdurrahman hadisi rivayet ettikten sonra kadının kocasının hür mü yoksa köle mi olduğunu bilmiyorum dedi. Hz. Peygamber'e et getirilmişti. Oradakiler “Bu et, Berîre’ye sadaka olarak verilen şeylerdendir” dediler. Hz. Peygamber de “O, Berîre’ye sadakadır bize hediyedir” buyurdu.]


    Öneri Formu
28349 N003484 Nesai, Talak, 31


    Öneri Formu
15391 B005279 Buhari, Talak, 14


    Öneri Formu
80779 MA013010 Musannef-i Abdurrezzak, VII, 250

Bize Abdula'lâ b. Hammâd, ona Vuheyb, ona Eyyûb, ona İkrime, ona da İbn Abbâs -Berîre'nin kocasını kast ederek- şöyle demiştir: Şu Falanca oğullarının kölesi Mugîs'in Medine sokaklarında (Berîre'nin) peşinde ağlayarak dolaşıp durması hala gözümün önünde.


    Öneri Formu
15400 B005281 Buhari, Talak, 15

Bize Kuteybe b. Saîd, ona Abdulvahhâb, ona Eyyûb, ona İkrime, ona da İbn Abbâs (r.anhuma) şöyle demiştir: Berîre'nin kocası Falanca oğul­larına ait Mugîs adında siyah bir köle idi. Onun Medine sokaklarında (Berîre'nin) peşinde dolaşıp durması hala gözümün önünde.


    Öneri Formu
15403 B005282 Buhari, Talak, 15

Bize Yunus b. Abdula'lâ, ona İbn Vehb, ona içinde Yunus ve Leys'in de bulunduğu ilim ehlinden bazı adamlar, onlara İbn Şihâb, ona Urve, ona da Âişe şöyle demiştir: Berire bana geldi ve “ey Âişe, ben efendimle her sene bir okiyye vermek üzere dokuz okiyyeye azat olma antlaşması yaptım, bana yardım edebilir misin?” dedi. Kitabet borcundan hiç bir şey ödememişti. Âişe onu beğendi ve “Sahibine dön, eğer velâyet hakkın bana ait olursa tüm borcunu bir seferde ödeyebileceğimi onlara söyle” dedi. Berire gitti durumu onlara arz etti ama onlar razı olmadılar ve “bedelini ödeyecekse karşılıksız ödesin, velâyet hakkı falan istemesin” dediler. Ben, durumu Rasulullah'a (sav) arz edince, Rasulullah (sav) "velayet hakkına kimse engel olamaz, onu bedelini öde ve azat et. Velâyet satın alıp azat edene aittir" buyurdu. Âişe’de öyle yaptı. Sonra Rasulullah (sav) insanlar arasında kalktı ve Allah’a hamdederek şöyle konuştu: "İnsanlara ne oluyor da Allah’ın Kitabı'nda olmayan şartlar öne sürüyorlar. Kim Allah’ın Kitabı'nda olmayan bir şart ileri sürerse o şart geçersizdir. İsterse yüz şart koşulmuş olsun. Allah'ın hükmü uyulmaya en layık ve Allah'ın şartları en sağlam olandır. Velâyet ancak azat edenindir"


    Öneri Formu
28110 N004660 Nesai, Buyû', 86

Bize İshak b. İbrahim, ona Cerîr, ona Hişâm b. Urve, ona Babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe şöyle demiştir: Berire, her yıl bir okıyye vermek şartıyla dokuz okıyyeye azatlık antlaşması yapmıştı. Âişe’ye gelerek kendisine yardım etmesini istedi. Aişe de “eğer velayet hakkı benim olursa tüm bedeli bir defada öderim” dedi. Berire gidip efendileriyle bu konuyu konuştu ama onlar velayet hakkının kendilerinde kalması koşuluyla teklifi kabul edebileceklerini ifade ederek velayeti vermeyi reddettiler. Bunun üzerine Berire tekrar Âişe’ye geldi. O sırada Rasulullah (sav) de gelmişti. Berire kendisine söylenenleri aynen nakletti. Aişe de “vallahi, velayet hakkı bana ait olmazsa bu iş olmaz” dedi. Rasulullah (sav) "mesele nedir?" buyurdu. Âişe: “Ey Allah’ın Rasulü, Berire bana gelip, yaptığı anlaşmadaki borcunu ödeyebilmek için benden yardım istedi. Bende ancak velayet hakkı ben de olursa tüm borcunu ödeyebileceğimi söyledim. Berire de durumu efendilerine anlattı, onlarda velayet hakkı kendilerinde kalmak şartıyla razı olabileceklerini söylemişler” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "velayeti sende olmak şartıyla onu al, çünkü velayet hakkı azat edene aittir" buyurdu. Sonra kalktı ve bir konuşma yaparak Allah’a hamd ve sena ettikten sonra "bir kısım insanlara ne oluyor da Allah’ın Kitabında olmayan şartları ileri sürüyorlar ve 'falanca kimseyi satın al, azâd et, ama velayet hakkı benim olsun' diyorlar. Allah’ın Kitabı en doğru olandır. Allah’ın şartları da en sağlam olandır. Allah’ın Kitabında olmayan bütün şartlar, yüz şart da olsa, batıldır" buyurdu. Rasulullah (sav), Berire’yi, kocasından ayrılıp ayrılmamakta, serbest bıraktı. Kocası köle idi. Berire ise ayrılmayı tercih etti. Urve der ki: Eğer Berire’nin kocası hür olsaydı Rasulullah (sav), Berire’yi bu konuda serbest bırakmazdı.


    Öneri Formu
28346 N003481 Nesai, Talak, 31

Bize Yunus b. Abdula'lâ, ona İbn Vehb, ona içinde Yunus ve Leys'in de bulunduğu ilim ehlinden bazı adamlar, onlara İbn Şihâb, ona Urve, ona da Âişe şöyle demiştir: Berire bana geldi ve “ey Âişe, ben efendimle her sene bir okiyye vermek üzere dokuz okiyyeye azat olma antlaşması yaptım, bana yardım edebilir misin?” dedi. Kitabet borcundan hiç bir şey ödememişti. Âişe onu beğendi ve “Sahibine dön, eğer velâyet hakkın bana ait olursa tüm borcunu bir seferde ödeyebileceğimi onlara söyle” dedi. Berire gitti durumu onlara arz etti ama onlar razı olmadılar ve “bedelini ödeyecekse karşılıksız ödesin, velâyet hakkı falan istemesin” dediler. Ben, durumu Rasulullah'a (sav) arz edince, Rasulullah (sav) "velayet hakkına kimse engel olamaz, onu bedelini öde ve azat et. Velâyet satın alıp azat edene aittir" buyurdu. Âişe’de öyle yaptı. Sonra Rasulullah (sav) insanlar arasında kalktı ve Allah’a hamdederek şöyle konuştu: "İnsanlara ne oluyor da Allah’ın Kitabı'nda olmayan şartlar öne sürüyorlar. Kim Allah’ın Kitabı'nda olmayan bir şart ileri sürerse o şart geçersizdir. İsterse yüz şart koşulmuş olsun. Allah'ın hükmü uyulmaya en layık ve Allah'ın şartları en sağlam olandır. Velâyet ancak azat edenindir"


    Öneri Formu
277704 N004660-2 Nesai, Buyû', 86


    Öneri Formu
45044 HM003405 İbn Hanbel, I, 361