76 Kayıt Bulundu.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû Amr b. Ebî Cafer, ona Ebû Ya’lâ el-Mevsılî, ona Ebû’r-Rabî’ ez-Zehrânî, ona Hammâd b. Zeyd, ona Hişâm b. Urve, ona da babası şöyle rivayet etmiştir: “Ervâ bint Evs, Saîd b. Zeyd’in, arazisine tecâvüz ettiğini iddia ederek Mervân b. Hakem’e dava etmişti. Saîd; “- Rasûlullah’ın (sav) sözünü işittikten sonra da ben onun arazisine tecâvüz ettim, öyle mi?” dedi. Mervân kendisine; “- Hz. Peygamber’den ne duydun?” diye sorunca, Saîd; “- O’nun şöyle söylediğini duydum” dedi: “Kim haksız olarak bir araziden bir karış yer alırsa, o arazi yedi kat yerin dibine kadar o adamın boynuna dolanır.” Bunun üzerine Mervân da; “- Bundan sonra artık senden başka bir delil istemiyorum” dedi. Sonra Saîd; “Ey Allah’ım! Eğer bu kadın yalan söylüyorsa, onun gözünü kör et ve onu kendi arazisinde öldür!” diye beddua etti. Urve dedi ki: “O kadın kör olmadan ölmedi; kör hâliyle kendi arazisinde duvarlara tutunarak dolaşırken bir kuyuya düştü ve orada öldü.”
Açıklama: Saîd b. Zeyd, sağlığında cennetle müjdelenmiş on sahâbeden biridir. Rivâyete göre Saîd, bu iddia üzerine derhal dava konusu olan yeri kadına bırakmış, sonra da yukarıda zikredilen şekilde beddua etmişti. Yaşlılığında gözlerini kaybeden kadının da; “Bana Saîd b. Zeyd’in bedduası dokundu” dediği rivayet edilir.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû Abdullah Muhammed b. Yakub, ona Muhammed b. Nuaym, ona Kuteybe b. Saîd, ona İsmail b. Cafer, ona el-Alâ’, ona babası, ona da Ebû Hureyre (ra), Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Kıyâmet günü, hakları mutlaka sahiplerine ödeyeceksiniz! Hiç şüphe yok ki, boynuzlu davardan boynuzsuzun hakkı mutlaka alınacaktır.” Bunu Müslim es-Sahîh’de Kuteybe ve diğerlerinden rivayet etmiştir.
Açıklama: Hayvanlar arasında yapılacağı belirtilen muhakeme ifâdesini mübalağa manasına hamletmek gerekir. Bu da kul hakkı adına insanlar arasında meydana gelen hiçbir şeyin ihmal edilmeyeceği, tek tek her şeyin mutlaka hesabının sorulacağı ve kimsenin hakkının kimsede bırakılmayacağı anlamındadır. Kur’ân-ı Kerîm’de, kıyâmet günü hayvanların da yeniden diriltilip haşredileceğine dair âyetler bulunmaktadır. Meselâ Tekvîr sûresinde; “Vahşi hayvanlar haşredildiği zaman” (Tekvîr, 5) buyurulur. En’âm sûresinde de şöyle buyurulur: “Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki, sizin gibi Allah’ın mahlûku olmasın!... Sonra onların tümü Rableri huzurunda toplanacaklardır.” (En’âm, 38) Âyetlerde geçen hayvanların haşredileceği ifâdesini müfessirler değişik şekillerde yorumlamışlardır. Bazılarına göre maksat, kıyâmetin kopması sırasında meydana gelen dehşet üzerine hayvanların bir araya toplanmasıdır. Bazılarına göre de, insanların kendilerine yaptıkları zulümlerden dolayı, uğradıkları zararları gidermek üzere Allah tarafından bir araya getirilmeleridir. Bazılarına göre ise, insanlar tarafından sevilen hayvanların âhirette kendilerini sevenlerle birlikte olmalarıdır.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû’l-Hasan Ahmed b. Muhammed b. Abdûs, ona Osman b. Saîd ed-Dârimî, ona kırâat yoluyla Ebû’l-Yemân, ona Şuayb b. Ebî Hamza, ona ez-Zührî, ona Talha b. Abdullah b. Avf, ona Abdurrahman b. Amr b. Sehl, ona da Saîd b. Zeyd, Rasûlullah’ın (sav) şöyle söylediğini işittiğini haber vermiştir: “Kim bir miktar araziyi haksız yere ele geçirirse, o arazi yedi kat yerin dibine kadar o adamın boynuna dolanır.” Bunu el-Buhârî Ebû’l-Yemân’dan rivayet etmiştir.
Açıklama: “Boynuna dolanır” cümlesinin; haksız yere gasp ettiği o toprak parçası, yedi kat yerin dibine kadar boynuna sarılır, bunun günahı boynuna dolanır, yerin dibine batırılır şeklinde farklı izahları yapılmıştır. Gasp eden insana bu muâmelenin mahşerde yapılması da, onu bütün mahlûkatın gözleri önünde rezil etmek ve teşhir etmek içindir.
Bize Ebû Bekir Muhammed b. el-Hasan b. Fûrek (rh), ona Abdullah b. Cafer, ona Yunus b. Habîb, ona Ebû Davud, ona İbn Ebî Zi’b, ona Saîd b. Ebî Saîd, ona da Ebû Hureyre (ra) Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu haber verdi: “Kimin üzerinde kardeşinin namusu veya malı ile ilgili bir hak bulunursa, onu, dinar ve dirhemin geçerli olmadığı kıyamet günü gelmeden önce hemen bugün ödesin! Çünkü eğer onun salih bir ameli varsa, o gün o salih ameli kendisinden alınacak, haksızlık yaptığı kişiye verilecektir. Şayet sâlih bir ameli yoksa öbürünün günahları alınıp kendisine yüklenecektir.” Bunu Buharî Sahîh’teÂdem b. Ebî İyâs vasıtasıyla İbn Ebî Zi’b’den aynı mana riavayet eder. Ancak bu rivayette ifade şu şekildedir: “…Onu dinar ve dirhemin geçmediği mahşer günü gelmeden önce hemen bugün helal ettirsin!”
Bize Muhammed b. Abdullah el-Hafız, ona Ebû’n-Nadr el-Fakîh, ona Ali b. Tayfur, ona Ali b. Hucr, ona İsmail b. Cafer, ona el-Alâ’, ona Abbas b. Sehl b. Sa’d, ona da Saîd b. Zeyd(ra), Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Kim haksız olarak bir karış araziyi ele geçirirse, kıyâmet günü Cenâb-ı Hak o araziyi yedi kat yerin dibine kadar o adamın boynuna dolar.” Bunu Müslim es-Sahîh’de Ali b. Hucr ve diğerlerinden rivayet etmiştir.
Bize Ebû Bekir b. Fûrek, ona Abdullah b. Cafer, ona Yunus b. Habîb, ona Ebû Davud, ona Vüheyb, ona Süheyl, ona babası, ona da Ebû Hureyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuş: “Kim haksız olarak bir araziden bir karış yer alırsa, o yer yedi kat yerin dibine kadar o adamın boynuna dolanır.” Bunu Müslim, Cerîr vasıtasıyla Süheyl b. Ebî Salih’den rivayet etmiştir.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Ebû Saîd b. el-A’râbî, ona el-Hasan b. Muhammed ez-Za’ferânî, ona Muhammed b. Ubeyd et-Tanâfisî, ona Muhammed b. Amr, ona Yahya b. Abdurrahman b. Hâtıb, ona Abdullah b. ez-Zübeyr b. el-Avvâm, ona da ez-Zübeyr b. el-Avvâm şöyle demiştir: “Şüphesiz sen de öleceksin, onlar da ölecekler” (Zümer, 31) meâlindeki âyet gelince Zübeyr şöyle dedi: “-Ey Allah’ın rasûlü! Dünyada birbirimize karşı işlediğimiz kusurların muhâkemesi âhirette tekrar edilecek mi?” “- Evet, birbirinize karşı işlediğiniz kusurların muhakemesi ahirette mutlaka tekrar edilecek ve neticede her hak sahibine hakkı mutlaka verilecektir.” Bunun üzerine Zübeyr, “Vallahi o zaman iş çok çetin olacatır” dedi.
Bize İmam Ebû’t-Tayyib Sehl b. Muhammed b. Süleyman, ona Ebû Amr İsmail b. Nüceyd es-Sülemî, ona Muhammed b. Eyyub, ona Sehl b. Bekkâr, ona Ebân b. Yezîd, ona Yahya b. Ebî Kesîr, ona Muhammed b. İbrahim’in rivayet ettiğine göre; Ebû Seleme b. Abdurrahman bir arazi davası münasebetiyle Hz. Âişe’nin (ra) huzuruna çıkmış, Hz. Âişe (ra) de ona şöyle demiş: “- Ya Ebâ Seleme! Araziden sakın! Çünkü ben Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim: “Kim haksız olarak bir araziden bir karış yer alırsa, kıyâmet günü o arazi yedi kat yerin dibine kadar o adamın boynuna dolanır.”
Bize Ebû’l-Hasan Ali b. Ahmed b. Abdân, ona Ahmed b. Ubeyd es-Saffâr, ona Hişâm b. Ali, ona İbn Recâ’, ona Harb, ona Yahya, ona Muhammed b. İbrahim, ona da Ebû Seleme’nin anlattığına göre; kendisinin insanlarla bir arazi davası vardı. Bunun üzerine Hz. Âişe’nin (ra) huzuruna çıkmış, bu meseleyi ona anlatmış, o da şöyle demiş: “- Ya Ebâ Seleme! Araziden uzak dur, çünkü ben Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim: “Kim haksız olarak bir araziden bir karış yer alırsa, kıyâmet günü o arazi yedi kat yerin dibine kadar o adamın boynuna dolanır.” Bunu Müslim es-Sahîh’de Harb b. Şeddâd ve Ebân b. Yezîd vasıtasıyla Yahya b. Ebî Kesîr’den, el-Buhârî de başka iki vecihten yine Yahya’dan rivayet etmiş ve o iki ravi ile de istişhâd etmiştir.