135 Kayıt Bulundu.
Bize Ali (b. Seleme el-Kuraşî), ona Mâlik b. Suayr, ona Hişâm b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr) ona da Âişe şöyle rivayet etmiştir: "(Namazında sesini çok yükseltme, ama çok da alçak tutma) (İsra 17/110) ayeti, dua hakkında indirilmiştir."
Açıklama: Yani buradaki salat kelimesi ile kastedilen namaz değil, duadır.
Bize Hafs b. Ömer, ona Şu'be (b. Haccâc), ona Mansur (b. Mu'temir), ona Zer (b. Abdullah), ona Yüsey el-Hadramî, ona da Numan b. Beşir, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Dua ibadetin kendisidir. Nitekim Kur'an-ı Kerîm'de (Rabbiniz 'Bana dua edin, duanıza cevap vereyim' buyurmuştur.) (Mü'min, 40/60)."
Bize Müemmel b. Fadl el-Harrânî, ona İsa b. Yunus, ona Cafer b. Meymun, ona Ebu Osman (en-Nehdî), ona da Selman (el-Fârisî), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Rabbiniz Tebâreke ve Teâlâ, hayalıdır ve kerimdir. Kulu ellerini kaldırıp da kendisine dua ettiği zaman, onu boş çevirmekten haya eder."
Bize Müsedded (b. Müserhed), ona Yezid b. Zürey, ona Süleyman et-Teymî, ona da Ebu Osman (en-Nehdî), Ebu Musa el-Eş'ârî'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ashâb, Rasulullah'la (sav) birlikte yolculukta iken, her bir yokuşu aştıklarında bir adam yüksek sesle 'Lâ ilahe illellahü vellahü ekber' diye bağırmaya başlıyordu. Bunun üzerine Nebi (sav) 'Şüphesiz siz sağır veya olmayan birine seslenmiyorsunuz' buyurdu. Sonra hadisin râvilerinden (Süleyman et-Teymî) 'Ey Abdullah b. Kays!.." diyerek, rivayeti önceki hadisle aynı manada olacak şekilde tamamladı."
Bize Musa b. İsmail, ona Hammâd (b. Seleme), ona Sâbit (el-Bünânî), ona Ali b. Zeyd ve Said el-Cüreyrî, onlara da Ebu Osman en-Nehdî, Ebu Musa el-Eş'arî'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah'la (sav) bir yolculukta beraberdim. Medine'ye yaklaşınca, insanlar yüksek sesle tekbir getirdiler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Ey insanlar! Siz işitmeyen ve olmayan birine dua etmiyorsunuz ki. Şüphesiz dua ettiğiniz Allah (cc), sizinle develerinizin boyunları arasındadır (size o kadar yakındır)' buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) bana 'Ey Ebu Musa! Sana cennet hazinelerinden bir hazineyi öğreteyim mi?' dedi. 'O nedir?' diye sorduğumda, 'Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh (zikridir)' buyurdu."
Bize Ahmed b. Amr b. Serh, ona İbn Vehb, ona Amr b. Hâris, ona Ebu Hamza b. Süleym, ona Abdurrahman b. Cubeyr, ona babası, ona da Avf b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah’ın (sav) bir cenazenin namazını kılarken şöyle dua ettiğini duydum: 'Allah’ım! Onu bağışla, ona mağfiret et, günahlarını affet, ona afiyet ver, ona huzurunda ikramda bulun, girdiği yeri (kabrini) genişlet. Onu su, kar ve dolu ile yıka, beyaz bir elbisenin kirden arındığı gibi onu da günahlarından arındır. Ona bu yurdundan daha hayırlı bir yurt, bu ailesinden daha hayırlı bir aile, zevcesinden daha hayırlı zevce ver. Onu kabir azabından ve cehennem azabından koru.' Hadisi nakleden Avf dedi ki: Rasulullah’ın (sav), mevtaya yaptığı bu duadan dolayı, ölmüş kişinin yerinde olmayı temenni ettim."
Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona Ebu Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir. "Allah'ın yüzden bir eksik doksan dokuz ismi vardır. Kim (bu isimleri) sayarsa cennete girer."
Bize Harun b. Abdullah, ona Ma‘n, ona Muaviye b. Salih, ona Habib b. Ubeyd el-Kelâî, ona Cübeyr b. Nüfeyr el-Hadramî, ona da Avf b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah’ın (sav) bir cenaze namazı kıldırırken dua ettiği esnada, şunları söylediğini duydum: Allah’ım! Onu bağışla, ona merhamet et, ona afiyet ver, günahlarını affet, ona ikramda bulun, gireceği yeri (kabrini) genişlet. Onu su, kar ve dolu ile yıka. Beyaz elbisenin kirden ayıklandığı gibi onu günahlardan arındır. Ona bu yurdundan daha hayırlı bir yurt, ailesinden daha hayırlı bir aile, eşinden daha hayırlı bir eş ver. Onu cennete koy, cehennem ateşinden onu koru, –ya da- kabir azabından onu koru."
Bize Ebu Bişr b. Halef, ona İbn Ebu Adî, ona Cafer b. Meymûn, ona Ebu Osman (en-Nehdî), ona da Selman (el-Fârisî) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Şüphesiz Rabbiniz hayâ ve kerem sahibidir. Kulu, ellerini O’na kaldırıp dua ettiğinde, onları boş çevirmekten haya eder."
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammad b. Zeyd, ona Eyyub, ona da Ebu Osman, ona da Ebu Musa (el-Eşarî) şöyle demiştir: "Bir seferde Nebi (sav) ile beraberdik. Topluluk yüksek sesle tekbir getirmeye başladılar. Bunun üzerine Nebi (sav) 'Ey insanlar! Kendinize acıyın; sizin dua ettiğiniz ne sağır ne de bir gaiptir! Siz, her daim sizinle beraber olan, işiten ve gören bir zata dua ediyorsunuz' buyurdu. Sonra bana doğru geldi ben o anda içimden 'Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh' diyordum. Rasulullah (sav) 'Ey Abdullah b. Kays! Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh de. Çünkü bu, cennet hazinelerinden bir hazinedir' veya 'Sana cennet hazinelerinden bir hazine göstereyim mi? Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh' buyurdu"