148 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Kesîr, ona Ona Süfyân, ona A'meş, ona Ebu Vâil, ona da Habbâb (ra) şöyle demiştir: Biz Rasulullah (sav) ile beraber hicret ettik.
Açıklama: hadisin bütünü için B003914 numaralı hadise bakınız.
Bize Übeyd b. İsmail, ona Ebu Üsâme, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Züeyir) ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: (Evs ve Hazrec Kabilelerinin birbirleriyle savaştığı) Buâs günü, Allah'ın, Rasulü için hazırladığı bir gündür. Allah Rasulü (sav) Medine'ye hicret ettiğinde, (Medinelilerin) cemiyet bağları bozulmuş, şerifleri öldürülmüş ya da yaralanmıştı. Allah, onların İslam'a girmeleri için, Peygamber'ine bir ortam hazırlamıştır.
Bize Muhammed b. Alâ, ona Ebu Usame, ona Büreyd b. Abdullah, ona Ebu Bürde, ona da Ebu Musu el-Eş'arî (ra) şöyle demiştir: Biz Yemen'de iken Muhammed'in (sav) peygamber olarak gönderildiği haberi bize ulaştı. Bunun üzerine bir gemiye bindik, ancak gemimiz bizi Habeş hükümdarı Necâşî'nin memleketinin sahiline götürdü. Orada Cafer b. Ebu Talib ile buluştuk. Bir müddet onunla beraber Habeşistan'da kaldık. Nihayet hepimiz yola çıktık ve Medine'ye geldik. Peygamber'e Hayber'i fethettiği sırada kavuştuk. Peygamber (sav) "Ey gemi yoldaşları, sizin için iki hicret sevabı vardır" buyurdu.
Bana Ferve b. Ebu Mağrâ, ona Ali b. Müshir, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bana nikah kıydığında altı yaşında idim. Ardından Medine’ye hicret edip Hâris b. Hazrec oğullarının yurdunda konakladık. Orada ben sıtmaya tutuldum, saçım döküldü, sonra tekrar gürleşip uzayarak omuzlarıma kadar döküldü. Bir gün, kız arkadaşlarımla beraber salıncakta oynarken annem Ümmü Rûmân gelip beni çağırdı, ben de yanına vardım. Annemin isteğinden habersiz bir şekilde, annem elimi tuttu, nefes nefese kalmış bir şekilde, evin kapısının önüne vardık, annem nefes alışverişim yatışıncaya kadar beni orada durdurdu, sonra biraz su alarak onunla yüzümü ve başımı sildi, ardından beni eve soktu. Evde Ensârdan bir grup kadın ile karşılaştım. Annem “hayır ve bereket üzerine, nasibin en hayırlısına” diyen bu gruba beni teslim etti. Onlar da benim üstümü başımı düzelttiler. Sonra kuşluk vakti birdenbire Rasulullah'ı (sav) karşımda görünce sıkıldım. Kadınlar beni O'na teslim ettiler. O gün ben dokuz yaşında bir kız idim.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona da Berâ (ra) şöyle demiştir: Peygamber (sav) Medine'ye doğru yol aldığında, kendisini takip eden Surâka b. Mâlik b. Cu'şum'a beddua etti. Bunun üzerine onun atının ayakları yere battı. Surâka, Peygamber'e (sav) “benim için Allah'a dua et, ben sana zarar vermeyeceğim” dedi. Hz. Peygamber (sav) de dua etti. Râvî der ki: Rasulullah yolda susadı ve bir çobana uğradı. Ebu Bekir de der ki: Ben bir kap alıp onun içine az bir miktar süt sağdım, onu Peygamber'e (sav) getirdim ve kendisi, ben hoşnut olup “tamam” deyinceye kadar, bundan içti.
Bize Süleyman b. Abdurrahman, ona Muhammed b. Himyer, ona İbrahim Ebu Able, ona Ukbe b. Vessâc, ona da Hz. Peygamber'in hizmetlisi Enes şöyle demiştir: Peygamber (sav) Medine'ye geldiği vakit sahabesi içinde Ebubekir'den daha fazla saçlarına ak düşen yoktu. Ebu Bekir, kına ve ketem karışımı ile saçlarını boyadı.
Bize Ahmed b. Osman, ona Şurayh b. Mesleme, ona İbrahim b. Yusuf, ona ona babası (Yusuf b. İshak), ona Ebu İshak, ona da Berâ şöyle demiştir: Ebu Bekir, Âzib'den bir semer satın aldı, ben de semeri onunla birlikte evine taşıdım. Bu sırada Âzib, Ebu Bekir'e, Rasulullah'ın yolculuğunu sordu. Ebu Bekir de şöyle dedi: Bizi gözetlemek için gözcüler tutuldu. Biz geceleyin çıkıp gece ve gündüz hızlıca yol aldık. Nihayet güneş gün ortasına gelip zeval vakti olunca gözümüze, birazcık gölgesi olan büyük bir kaya çarptı, onun dibine vardık. Ben Rasulullah (sav) için beraberimde bulunan bir postu yere serdim. Sonra Peygamber (sav) onun üzerine yattı. Ben de etrafı kolaçan etmek üzere gittim. Bu sırada, tıpkı bizim gibi kayanın gölgesinden faydalanmak isteyerek, sürüsü ile kayanın dibine doğru gelmekte olan bir çobanla karşılaştım. Çobana “Sen kimin çobanısın delikanlı?” diye sordum, “filancanın çobanıyım” dedi. Ona “koyunlarında süt var mı?” dedim, “evet var” dedi. Ona “süt sağar mısın?” dedim, “evet sağarım” dedi ve sürüsünden bir koyun tuttu. Ben ona “memesi üzerindeki kıl, toprak ve pislikleri silkele” dedim. Çoban biraz süt sağdı. Benim yanımda da Rasulullah'a su içirdiğim, deriden, ağzı üzerinde bir bez parçası bulunan bir su kabı vardı. Kabın altı soğusun diye üzerine biraz su döktüm, sonra Peygamber'e (sav) getirdim ve “buyur iç” dedim. Rasulullah (sav) ben razı oluncaya kadar içti. Sonra bizi arayanlar peşimizde iken biz oradan hareket edip yola koyulduk.
Bize Ebu Velid, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Berâ b. Âzib (ra) şöyle demiştir: Bize (Medine'ye) ilk hicret edip gelen Musab b. Umeyr ve İbn Ümmü Mektûm'dur. Ardından Ammâr b. Yâsir ve Bilâl (r.anhum) hicret ettiler.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Berâ b. Âzib (ra) şöyle demiştir: Bize (Medine'ye) ilk hicret edip gelen Musab b. Umeyr ve İbn Ümmü Mektûm'dur. Bu ikisi insanlara Kur'an okuturlardı. Ardından Bilâl, Sa'd b. Ebu Vakkâs ve Ammâr b. Yâsir hicret ettiler. Daha sonra Ömerb. Hattâb, Peygamber'in sahabesinden yirmi kişi ile bize hicret edip geldi. Bunlardan sonra da Peygamber (sav) hicret edip geldi. O gün ben Medine halkının Rasulullah'ın (sav) gelişine sevindiği kadar başka hiç bir şeye sevindiklerini görmedim. Hatta kızlar: "Rasulullah geldi" cümlesini söyleyip sevinmeye başladılar. Ben de Rasûlullah hicret edip gelmeden önce mufassal surelerden biri olan "Sebbih isme Rabbike'l-a'lâ" Suresi'ni okumuştum.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Peygamber (sav) Medine'ye hicret edip geldiğinde, babam Ebu Bekir ile Bilal (r.anhuma) sıtmaya tutuldular. Ben yanlarına girip “babacığım nasılsın, sen nasılsın ey Bilal” diye hatırlarını sordum. Ebu Bekir, kendisini sıtma nöbeti tuttuğunda “Her kişi ailesi ile birlikte sabahlar. Halbuki ölüm ona pabucunun tasmasından daha yakındır” beytini söylerdi. Bilal ise sıtma nöbeti geçince yüksek sesle “Ah bir bilsem! bir kez olsun Mekke vadisinde geceleyecek miyim, etrafımda ızhır ve celîl otları? Bir gün Mecenne sularına varır mıyım? Bir kere daha görünür mü bana acaba Şâme ve Tafîl?” derdi. Hz. Peygamber'in (sav) yanına gelip bun bildirince şöyle buyurdu: "Allah'ım! Bizlere Mekke'yi sevdirdiğin gibi veya ondan daha fazla Medine'yi de sevdir. Allah'ım! Sâf ve müdd ile ölçülen rızıklarımızda bizim için bereket ihsan eyle! Allah'ım! Medine'nin havasını bizim için düzeltip hastalıklardan salim kıl! Hummasını ve sıtmasını da Cuhfe'ye gönder."