483 Kayıt Bulundu.
Salim'in bildirdiğine göre Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: Bundan sonra Rasulullah (sav) ve Übey b. Ka'b, içerisinde İbn Sayyâd'ın bulunduğu hurmalığa doğru yöneldiler. Öyle ki, Rasulullah (sav) oraya girdiğinde, İbn Sayyad kendisini görmeden onu gafil avlayıp ondan bir şeyler işitmek için hurma gövdelerinde saklanmaya başladı. O sırada İbn Sayyad da elbisesi içerisinde, içinden hırıltı (gelen) -ravi şüpheye düşerek benzer başka bir kelime zikremiştir- yatağına uzanmış vaziyette idi. (Derken), İbn Sayyâd'ın annesi, hurma gövdelerinde gizlenmiş haldeki Nebî'yi (sav) gördü. İbn Sayyad'a "Ya Sâfi, -râvinin dediğine göre Sâfi, İbn Sayyâd'ın ismidir- bu Muhammed'dir" dedi. (O esnada) İbn Sayyad kendine geldi. Rasulullah (sav) da, "Eğer onu bırakıp (uyandırmasaydı, İbn Sayyâd'ın durumu) ortaya çıkacaktı." buyurdu.
Açıklama: B006173 numaralı hadisin devamı.
Bize Hakem b. Nafi, ona Şuayb b. Ebu Hamza, ona İbn Şihab ez-Zührî Cabir b. Abdullah'ın şöyle dediğini nakletmiştir: "Hayber halkından bir Yahudi kadın kızartılmış bir koyunu Hz. Peygamber'e (sav) hediye etti. Hz. Peygamber (sav) de ondan bir kol alıp yedi. Onunla beraber bulunan topluluk da yediler. Hz. Peygamber (sav), ashabına 'ellerinizi yemekten çekiniz' buyurdu. Sonra Hz. Peygamber (sav) kadını yanına çağırtıp, 'koyunu zehirledin mi?' diye sordu. Yahudi kadın da 'evet, bunu sana kim haber verdi?' dedi. Hz. Peygamber (sav) de 'bana bunu şu elimde tuttuğum kol haber verdi' deyince kadın da 'evet doğru' diye cevapladı. Hz. Peygamber (sav) 'bununla ne amaçladın?' buyurdu. Kadın, 'Eğer o peygamberse koyun ona zarar vermez, eğer peygamber değilse ondan kurtulup, rahatlarız (diye düşündüm)' dedi. Hz. Peygamber (sav) onu affedip, cezalandırmadı. O koyundan yiyen ashabdan bazıları bundan dolayı vefat etti. Hz. Peygamber (sav) koyundan yediğinden dolayı omzundan hacamat yaptırdı. Hz. Peygamber'i (sav) Beyâza oğullarından Ebu Hind adında biri boynuz ve bıçakla hacamat yapmıştı. Ebu Hind, Ensar'ın bir kolu olan Sümame oğullarındandır."
Açıklama: Muhammed b. Şihab ile Cabir b. Abdullah arasında inkıta' vardır.
Bize Hasan b. Musa, ona İbn Lehîa, ona Haris b. Yezid, ona Abdullah b. Zürey' el-Ğâfikî, ona da Ali b. Ebu Talib (ra) şöyle dedi: Bizler Hz. Peygamber (sav) ile birlikte namaz kılarken kıyam halinde olduğumuz bir esnada O, namazı bırakıp gitti. Sonra geri geldi ve başından su damlıyordu. Bize (tekrardan) namaz kıldırdı, sonra da şöyle buyurdu: "Namaz için kalktığımda cünüp olduğumu, gusül abdesti almadığımı hatırladım. Sizden kim karnında bir hareketlilik/guruldama hissederse (abdeste şıkışırsa) ya da benim yaşadığım haldeki durumda olursa, gidip ihtiyacını gidersin veya gusletsin, sonra namazını kılmak için geri gelsin."
Açıklama: isnadı İbn Luhe'a'nı zayıflığından dolayı zayıftır.
Bize İsmail, ona Hâlid el-Hazzâ, ona Ebu Kilâbe, ona Ebu Mühelleb, ona da İmran b. Husayn şöyle rivayet etti: 'Hz. Peygamber (sav) ikindi namazının üç(üncü) rekatında selam verdi. Sonra kalktı ve odasına girdi. Bu esnada "El-Hırbak" lakabıyla anılan ve kolları uzun bir adam, Peygamberimizin ardından kalkıp yanına gitti ve şöyle dedi: 'Ya Rasulallah!' Peygamberimiz (sav) dışarı çıktı ve adam ona, az önceki namazda ne yaptığını hatırlattı. Bunun üzerine Peygamberimiz (sav) "Bu kişi doğru mu söylüyor?" diye cemaate sordu. Cemaat: "Evet!" dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz (sav), eksik bıraktığı rekâtı kıldı, ardından selam verdi. Daha sonra sehiv secdesi olarak iki secde yaptı ve tekrar selam verdi.
Açıklama: Müslim'in şartlarına göre sahihtir.
Bize Humeydî, ona Sufyân, ona Zuhrî, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona İbn Abbâs, ona da Ömer'in (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Hristiyanların Meryemoğlu'nu aşırı şekilde övüp yücelttikleri gibi, sakın sizler de beni övmede aşırıya gitmeyin. Ben ancak bir kulum. Onun için bana Allah'ın Kulu ve Rasulü deyiniz."
Bize Yahya b. İshak, ona İbn Lehîa, ona Haris b. Yezid, ona Abdullah b. Zürey', ona da Ali (ra) bu hadisin benzerini rivayet etmiştir.
Bize Muhammed b. Ebu Adî, ona İbn Avn, ona Muhammed, o da Ebu Hüreyre'den şöyle nakletti: Rasulullah (sav) (iki akşam) namazlarından birisini kıldı. Ebu Hüreyre bu namazı zikretmişti; ancak [hadisin râvisi] Muhammed (b. Sîrin) bunu hatırlayamadı. (Rasulullah (sav)) İki rekâtı kılınca selam verdi. Mescide konulmuş kütüğün yanına geldi. Elini onun (kütüğün) üzerine koydu. (Rasulullah (sav)) Öfkeli gibiydi. Mescidin kapısından hızla çıkanlar 'Namaz kısaldı!' diyorlardı. Bunların içinde (durumu Rasûlullah'a) sormaktan hicap duyan Hz. Ebu Bekir ve Ömer de vardı. Cemaat içinde iki eli/kolu uzun olan bir kişi vardı ki ona Zü'l-Yedeyn (uzun kollu) diyorlardı. Bu kişi şöyle dedi: "Ey Allah'ın Rasulü! Unuttun mu yoksa namaz mı kısaldı?' Rasulullah (sav) "Unutmadım, namaz da kısalmadı" dedi. Rasulullah (sav) "(Durum) Zü'l-Yedeyn'in dediği gibi mi?" diye sorunca cemaat: 'Evet!' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) geldi, terk ettiği rekâtları kıldı, sonra selam verdi, sonra tekbir aldı ve secdeye gitti, secdesi önceki secdeleri gibiydi veya daha uzundu. Sonra başını kaldırdı ve tekbir aldı (oturdu). Muhammed (b. Sîrin)e; (Rasulullah (sav) sehiv secdesinden) sonra selam verdi mi? şeklinde sorulunca dedi ki: Bana haber verildiğine göre İmran b. Husayn şöyle dedi: '...sonra selam verdi.'
Bize Yahya, ona Humeyd, o da Enes şöyle rivayet etti: Ebu Talha’nın Ebu Umeyr adında bir oğlu vardı. Hz. Peygamber (sav) onunla şakalaşırdı. Bir gün onu üzgün bir halde gördü ve şöyle buyurdu: "Ey Ebu Umeyr, küçük serçe (nuhayr) sana ne yaptı böyle?”.
Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab'ı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resûl gönderdik.