69 Kayıt Bulundu.
Bize Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Mahmud b. Rabî, ona da İtbân b. Malik “Hz. Peygamber'e (sav) geldim ve ona dedim ki” diyerek hadisin benzerini aktarmış ve şöyle demiştir: Sonra kendisi için yaptığımız, bize ait Hazîr yemeğini yemesi için Hz. Peygamber'i (sav) alıkoyduk. Hz. Peygamber'in geldiğini duyan Vadi ahalisi -yani mahalle halkı- akın akın geldiler, hatta ev doldu. Bir adam “Malik b. Duhşun- ya da Duhayşin nerede?” diye sordu.
Açıklama: rivayetin tamamı için HM024177 numaralı hadise bakınız.
Bize Harun b. Abdullah, ona Ma'n, ona Malik; (T) Bize Haris b. Miskîn, ona İbn Kasım, ona Malik, ona da Muhammed b. Şihab ez-Zührî, Mahmud b. Rabi'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Itban b. Malik gözleri görmediği halde kavmine imamlık yapardı. Bir gün Rasulullah'a (sav) “Bazen karanlık, yağmur ve sel oluyor. Benim de gözlerim görmüyor bu yüzden benim evimde bir yerde namaz kılsan da ben orayı namazgah edinsem” dedi. Rasulullah (sav) ona geldi ve "Nerede namaz kılmamı istersin?" buyurdu. Itban, evden bir yere işaret etti. Rasulullah (sav) da orada namaz kıldı.
Bize Nasr b. Ali ona Abdula'lâ, ona Mamer, ona Zührî, ona da Mahmud şöyle rivayet etmiştir: Itban b. Malik “ey Allah’ın Rasulü, kavmimin mescidi ile evimin arasını bazen seller ayırıyor (bu yüzden mescide gidemiyorum). Arzu ederim ki evimize gelip de namaz kılsanız ben de orayı namazgah edinsem” dedi. Rasulullah (sav) "yakında kılarız" buyurdu. Rasulullah (sav) evimize geldiğinde "Nerede kılmamı arzu edersin?" diye sordu. Evin bir köşesini gösterdim. Rasulullah (sav) namaz kılmak için kalktı, biz de arkasına saf olduk, bize iki rekat namaz kıldırdı.
Bize Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Mahmud b. Rabî, ona da İtbân b. Malik şöyle demiştir: Hz. Peygamber'e (sav) gelip ona “gözlerim iyi görmüyor ve (vadiden akan) seller de mescidime gitmeme engel oluyor. Arzu ederim ki siz gelip evimde bir yerde namaz kılsanız, ben de orayı namazgah edinsem” dedim. Rasulullah (sav) "inşallah bunu yapacağım" buyurdu. İtbân der ki: Rasulullah (sav), Ebu Bekir'e uğrayıp onu yanına alarak yürüyüp geldi, izin isteyip içeri girdi ve oturmadan "nerede namaz kılmamı istersin" diye sordu. istediğim yeri ona gösterdim. İtbân der ki: Sonra kendisi için yaptığımız, Hazîr yemeğini yemesi için Hz. Peygamber'i (sav) alıkoyduk. Hz. Peygamber'in geldiğini duyan Vadi ahalisi -yani mahalle halkı- akın akın geldiler, hatta ev doldu. Bir adam “Malik b. Duhşun- ya da Duhayşin nerede?” diye sordu. Başka bir adam “O Allah'ı ve Rasulünü sevmeyen münafığın bir adamdır” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "ona öyle deme, o 'Lâ ilâhe illallah' diyor ve bununla yalnız Allah’ın rızasını gözetiyor" buyurdu. Adam “ey Allah'ın Rasulü, bizler onun sadece münafıkları sevdiğini ve sadece onlarla muhatap olduğunu görüyoruz” dedi. Hz. Peygamber (sav) tekrar "ona öyle deme, o 'Lâ ilâhe illallah' diyor ve bununla yalnız Allah’ın rızasını gözetiyor" buyurdu. Adam “peki ey Allah'ın Rasulü” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Şüphesiz Allah, 'Lâ ilâhe illallah' deyip onunla Allah’ın rızasını kazanmayı ümit eden kimselere, cehennemin ateşini haram kılmıştır" buyurdu. Mahmud der ki: Ben bunu aralarında Ebu Eyyûb el-Ensârî’nin de bulunduğu bir takım kimselere anlattım. Ebu Eyyûb “Rasulullah’ın (sav) senin söylemiş olduğun şeyi söyleyeceğini asla zannetmiyorum” dedi. Bunun üzerine, ben eğer İtbân b. Malik'e dönersem, mutlaka bunu ona soracağıma ant ettim. Döndüğüm vakit,onu kavmine namaz kıldıran, gözleri görmeyen yaşlı bir zat olarak buldum. Yanına oturdum ve bu hadisi ona sordum, o da bana, o hadisi ilk defa rivayet ettiği gibi rivayet etti. Ma'mer der ki: Zührî bu hadisi rivayet ettiğinde “daha sonra bu konuda farzlar ve emirler indi. Artık kim aldanmamaya gücü yetirirse aldanmasın” derdi.
Bize Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Mahmud b. Rabî, ona da İtbân b. Malik şöyle demiştir: Hz. Peygamber'e (sav) gelip ona “gözlerim iyi görmüyor ve (vadiden akan) seller de mescidime gitmeme engel oluyor. Arzu ederim ki siz gelip evimde bir yerde namaz kılsanız, ben de orayı namazgah edinsem” dedim. Rasulullah (sav) "inşallah bunu yapacağım" buyurdu. İtbân der ki: Rasulullah (sav), Ebu Bekir'e uğrayıp onu yanına alarak yürüyüp geldi, izin isteyip içeri girdi ve oturmadan "nerede namaz kılmamı istersin" diye sordu. istediğim yeri ona gösterdim. İtbân der ki: Sonra kendisi için yaptığımız, Hazîr yemeğini yemesi için Hz. Peygamber'i (sav) alıkoyduk. Hz. Peygamber'in geldiğini duyan Vadi ahalisi -yani mahalle halkı- akın akın geldiler, hatta ev doldu. Bir adam “Malik b. Duhşun- ya da Duhayşin nerede?” diye sordu. Başka bir adam “O Allah'ı ve Rasulünü sevmeyen münafığın bir adamdır” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "hayır, öyle deme, o 'Lâ ilâhe illallah' diyor ve bununla yalnız Allah’ın rızasını gözetiyor" buyurdu. Adam “ey Allah'ın Rasulü, bizler onun sadece münafıkları sevdiğini ve sadece onlarla muhatap olduğunu görüyoruz” dedi. Hz. Peygamber (sav) tekrar "hayır, öyle deme, o 'Lâ ilâhe illallah' diyor ve bununla yalnız Allah’ın rızasını gözetiyor" buyurdu. Adam “peki ey Allah'ın Rasulü” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Şüphesiz Allah, 'Lâ ilâhe illallah' deyip onunla Allah’ın rızasını kazanmayı ümit eden kimselere, cehennemin ateşini haram kılmıştır" buyurdu. Mahmud der ki: Ben bunu aralarında Ebu Eyyûb el-Ensârî’nin de bulunduğu bir takım kimselere anlattım. Ebu Eyyûb “Rasulullah’ın (sav) senin söylemiş olduğun şeyi söyleyeceğini asla zannetmiyorum” dedi. Bunun üzerine, ben eğer İtbân b. Malik'e dönersem, mutlaka bunu ona soracağıma ant ettim. Döndüğüm vakit,onu kavmine namaz kıldıran, gözleri görmeyen yaşlı bir zat olarak buldum. Yanına oturdum ve bu hadisi ona sordum, o da bana, o hadisi ilk defa rivayet ettiği gibi rivayet etti. Ma'mer der ki: Zührî bu hadisi rivayet ettiğinde “daha sonra bu konuda farzlar ve emirler indi. Artık kim aldanmamaya gücü yetirirse aldanmasın” derdi.
Bize Haccâc, ona Süleyman b. Muğîre, ona Sabit el-Bünânî, ona Enes b. Malik, ona da Mahmud b. Rabî şöyle rivayet etmiştir: İtbân b. Malik ile karşılaştım ve ona “Senden bana ulaşan şu hadisin aslı nedir? onu bana rivayet etsen” dedim, o da şöyle dedi: Gözlerim iyi görmüyordu, Hz. Peygamber'e haber gönderip “arzu ederim ki evime gelip namaz kılsan da ben de burayı namazgah edinsem” dedim. İtbân der ki: Rasulullah (sav), yanına ashabından dilediğini de alarak geldi. Râvi der ki: Rasulullah (sav) onun evinde namaz kıldı. Asahabı da münafıklardan bahsedip, onlardan gördükleri kötülükler hakkında konuşuyorlardı. Bu kötülüklerin büyük çoğunluğunu da Malik b. Duhayşim'e isnat ediyor ve keşke Hz. Peygamber (sav) ona beddua etse de başına bela ve musibet gelse diye arzu ediyorlardı. Rasulullah (sav) "Malik b. Duhayşim, Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim Allah'ın Rasulü olduğuma şehadet etmiyor mu?" diye sordu. Onlar da “Ey Allah'ın Rasulü, o bunu kalpten inanarak söylemiyor” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim Allah'ın Rasulü olduğuma şehadet eden kimseyi ateşin tadacağına veya ateşin dokunacağına hiç kimse şahit olmayacaktır" buyurdu.
Bize Abdüla'lâ, ona Ma'mer, ona Zührî, ona da Mahmud b. Rabî şöyle rivayet etmiştir: İtbân b. Malik Hz. Peygamber'e (sav) “Ey Allah'ın Rasulü, mahallemin mescidine gitmeme sel engel oluyor. bu sebeple arzu ederim ki, gelip evimin bir yerinde namaz kılsan da ben de orayı namazgâh edinsem” dedi. Rasulullah (sav) de "Yapacağız" buyurdu. Ertesi gün sabahleyin Rasulullah (sav) Ebu Bekir'e gidip onu da yanına alarak geldi ve içeri girince "nerede (namaz kılmamı) arzu edersin" buyurdu. (Itbân der ki): Ben de ona evin bir köşesini işaret ettim. Rasulullah (sav) kalktı, biz de onun arkasında saf olduk. Bize iki rekât namaz kıldırdı.
Bize Harun b. Abdullah, ona Ma'n, ona Malik; (T) Bize Haris b. Miskîn, ona İbn Kasım, ona Malik, ona da Muhammed b. Şihab ez-Zührî, Mahmud b. Rabi'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Itban b. Malik gözleri görmediği halde kavmine imamlık yapardı. Bir gün Rasulullah'a (sav) “Bazen karanlık, yağmur ve sel oluyor. Benim de gözlerim görmüyor bu yüzden benim evimde bir yerde namaz kılsan da ben orayı namazgah edinsem” dedi. Rasulullah (sav) ona geldi ve "Nerede namaz kılmamı istersin?" buyurdu. Itban, evden bir yere işaret etti. Rasulullah (sav) da orada namaz kıldı.
Bana Malik, ona İbn Şihâb, ona da Mahmud b. Rabî el-Ensârî şöyle rivayet etmiştir: Itbân b. Malik gözleri görmediği halde kendi kavmine imamlık ederdi. O bir defasında Rasulullah'a (sav) “Ey Allah'ın Rasulü (sav), karanlık oluyor, sel oluşuyor, ben ise gözleri görmeyen bir kimseyim. Benim evimde bir yerde namaz kıldırsanız da ben orayı namazgah edinsem” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ona gitti ve "Nerede namaz kıldırmamı istersin?" buyurdu. İtbân, evden bir yeri ona gösterdi, Rasulullah (sav) da orada namaz kıldırdı.