Öneri Formu
Hadis Id, No:
21621, N000461
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا أَبُو مُسْهِرٍ حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ يَزِيدَ عَنْ أَبِى إِدْرِيسَ الْخَوْلاَنِىِّ عَنْ أَبِى مُسْلِمٍ الْخَوْلاَنِىِّ قَالَ أَخْبَرَنَا الْحَبِيبُ الأَمِينُ عَوْفُ بْنُ مَالِكٍ الأَشْجَعِىُّ قَالَ كُنَّا عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « أَلاَ تُبَايِعُونَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم » . فَرَدَّدَهَا ثَلاَثَ مَرَّاتٍ فَقَدَّمْنَا أَيْدِيَنَا فَبَايَعْنَاهُ فَقُلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ قَدْ بَايَعْنَاكَ فَعَلاَمَ قَالَ « عَلَى أَنْ تَعْبُدُوا اللَّهَ وَلاَ تُشْرِكُوا بِهِ شَيْئًا وَالصَّلَوَاتِ الْخَمْسِ وَأَسَرَّ كَلِمَةً خَفِيَّةً أَنْ لاَ تَسْأَلُوا النَّاسَ شَيْئًا » .
Tercemesi:
Bize Amr b. Mansur, ona Ebu Mushir, ona Said b. Abdülaziz, ona Rabi‘a b. Yezid, ona Ebu İdris el-Havlânî, ona Ebu Müslim el-Havlânî, ona el-Habib el-Emin Avf b. Malik el-Eşcaî’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah’ın (sav) yanında idik, bir ara: “Rasulullah’a (sav) bey’at etmez misiniz? buyurdu ve bunu üç defa tekrar etti. Biz de ellerimizi uzatıp ona bey’at ettik. Biz: Ey Allah’ın Rasulü, sana, ne üzerine beyat etmiş olduk? dedik. O: “Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak üzere ibadet etmek, beş vakit namazı dosdoğru kılmak –ve bir sözü, bir sır gibi gizlice söylercesine: İnsanlardan hiçbir şey istememek üzere” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Salât 5, /2116
Senetler:
1. Ebu Amr Avf b. Malik el-Eşcaî (Avf b. Malik)
2. Ebu Seleme Abdullah b. Esveb el-Havlanî (Abdullah b. Sevb b. Ya'kub b. Avf)
3. Ebu İdris el-Havlanî (Aizullah b. Abdullah b. Amr)
4. Rabi'a b. Yezid el-İyadî (Rabi'a b. Yezid el-İyadî)
5. Said b. Abdülaziz et-Tennuhi (Said b. Abdülaziz b. Ebu Yahya)
6. Ebu Müshir Abdula'la b. Müshir el-Ğassani (Abdula'la b. Müshir b. Abdula'la)
7. Ebu Said Amr b. Mansûr en-Nesâî (Amr b. Mansûr)
Konular:
Biat, biat alımı
Biat, Hz. Peygambere biat etmek
KTB, NAMAZ,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30120, İM002870
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَعَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ وَأَحْمَدُ بْنُ سِنَانٍ قَالُوا حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « ثَلاَثَةٌ لاَ يُكَلِّمُهُمُ اللَّهُ وَلاَ يَنْظُرُ إِلَيْهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلاَ يُزَكِّيهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ رَجُلٌ عَلَى فَضْلِ مَاءٍ بِالْفَلاَةِ يَمْنَعُهُ مِنِ ابْنِ السَّبِيلِ وَرَجُلٌ بَايَعَ رَجُلاً بِسِلْعَةٍ بَعْدَ الْعَصْرِ فَحَلَفَ بِاللَّهِ لأَخَذَهَا بِكَذَا وَكَذَا فَصَدَّقَهُ وَهُوَ عَلَى غَيْرِ ذَلِكَ وَرَجُلٌ بَايَعَ إِمَامًا لاَ يُبَايِعُهُ إِلاَّ لِدُنْيَا فَإِنْ أَعْطَاهُ مِنْهَا وَفَى لَهُ وَإِنْ لَمْ يُعْطِهِ مِنْهَا لَمْ يَفِ لَهُ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ali b. Muhammed ve Ahmed b. Sinan, onlara Ebu Muaviye (Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr), ona (Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran) el-A'meş, ona Ebu Salih es-Semmân ona da Ebu Hureyre'nin (ed-Devsî) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Üç tür insan vardır ki ahiret gününde Allah (cc) onlarla konuşmaz, onlara bakmaz ve onları temize çıkarmaz. Ve onlar için elem verici bir azap vardır: (Bunların ilki) ihtiyacından fazla olan suyu, çölde muhtaç olan yolcudan esirgeyen kişidir. (İkincisi ise) ikindi vaktinde bir adama bir malı satarken, o malı "şu kadara" aldım diye yemin eden kişidir. Müşteri de ona inanır, halbuki o (satıcı) söylediği miktara almış değildir. (Üçüncüsü ise) bir yöneticiye ancak bir dünyalık uğruna biat eden kişidir. O dünyalıktan verirse ona biatında sadık kalır, vermezse biatında sebat etmez.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Cihâd 42, /466
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
5. Ebu Cafer Ahmed b. Sinan el-Kattan (Ahmed b. Sinan b. Esed b. Hibban)
Konular:
Biat, biat alımı
Cimrilik, zemmedilişi
Yemin, Alış-verişte yalan yere
Öneri Formu
Hadis Id, No:
276469, İM002870-2
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَعَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ وَأَحْمَدُ بْنُ سِنَانٍ قَالُوا حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « ثَلاَثَةٌ لاَ يُكَلِّمُهُمُ اللَّهُ وَلاَ يَنْظُرُ إِلَيْهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلاَ يُزَكِّيهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ رَجُلٌ عَلَى فَضْلِ مَاءٍ بِالْفَلاَةِ يَمْنَعُهُ مِنِ ابْنِ السَّبِيلِ وَرَجُلٌ بَايَعَ رَجُلاً بِسِلْعَةٍ بَعْدَ الْعَصْرِ فَحَلَفَ بِاللَّهِ لأَخَذَهَا بِكَذَا وَكَذَا فَصَدَّقَهُ وَهُوَ عَلَى غَيْرِ ذَلِكَ وَرَجُلٌ بَايَعَ إِمَامًا لاَ يُبَايِعُهُ إِلاَّ لِدُنْيَا فَإِنْ أَعْطَاهُ مِنْهَا وَفَى لَهُ وَإِنْ لَمْ يُعْطِهِ مِنْهَا لَمْ يَفِ لَهُ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ali b. Muhammed ve Ahmed b. Sinan, onlara Ebu Muaviye (Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr), ona (Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran) el-A'meş, ona Ebu Salih es-Semmân ona da Ebu Hureyre'nin (ed-Devsî) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Üç tür insan vardır ki ahiret gününde Allah (cc) onlarla konuşmaz, onlara bakmaz ve onları temize çıkarmaz. Ve onlar için elem verici bir azap vardır: (Bunların ilki) ihtiyacından fazla olan suyu, çölde muhtaç olan yolcudan esirgeyen kişidir. (İkincisi ise) ikindi vaktinde bir adama bir malı satarken, o malı "şu kadara" aldım diye yemin eden kişidir. Müşteri de ona inanır, halbuki o (satıcı) söylediği miktara almış değildir. (Üçüncüsü ise) bir yöneticiye ancak bir dünyalık uğruna biat eden kişidir. O dünyalıktan verirse ona biatında sadık kalır, vermezse biatında sebat etmez.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Cihâd 42, /466
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
5. Ali b. Muhammed el-Kûfî (Ali b. Muhammed b. İshak)
Konular:
Biat, biat alımı
Cimrilik, zemmedilişi
Yemin, Alış-verişte yalan yere
Öneri Formu
Hadis Id, No:
276470, İM002870-3
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَعَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ وَأَحْمَدُ بْنُ سِنَانٍ قَالُوا حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « ثَلاَثَةٌ لاَ يُكَلِّمُهُمُ اللَّهُ وَلاَ يَنْظُرُ إِلَيْهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلاَ يُزَكِّيهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ رَجُلٌ عَلَى فَضْلِ مَاءٍ بِالْفَلاَةِ يَمْنَعُهُ مِنِ ابْنِ السَّبِيلِ وَرَجُلٌ بَايَعَ رَجُلاً بِسِلْعَةٍ بَعْدَ الْعَصْرِ فَحَلَفَ بِاللَّهِ لأَخَذَهَا بِكَذَا وَكَذَا فَصَدَّقَهُ وَهُوَ عَلَى غَيْرِ ذَلِكَ وَرَجُلٌ بَايَعَ إِمَامًا لاَ يُبَايِعُهُ إِلاَّ لِدُنْيَا فَإِنْ أَعْطَاهُ مِنْهَا وَفَى لَهُ وَإِنْ لَمْ يُعْطِهِ مِنْهَا لَمْ يَفِ لَهُ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ali b. Muhammed ve Ahmed b. Sinan, onlara Ebu Muaviye (Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr), ona (Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran) el-A'meş, ona Ebu Salih es-Semmân ona da Ebu Hureyre'nin (ed-Devsî) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Üç tür insan vardır ki ahiret gününde Allah (cc) onlarla konuşmaz, onlara bakmaz ve onları temize çıkarmaz. Ve onlar için elem verici bir azap vardır: (Bunların ilki) ihtiyacından fazla olan suyu, çölde muhtaç olan yolcudan esirgeyen kişidir. (İkincisi ise) ikindi vaktinde bir adama bir malı satarken, o malı "şu kadara" aldım diye yemin eden kişidir. Müşteri de ona inanır, halbuki o (satıcı) söylediği miktara almış değildir. (Üçüncüsü ise) bir yöneticiye ancak bir dünyalık uğruna biat eden kişidir. O dünyalıktan verirse ona biatında sadık kalır, vermezse biatında sebat etmez.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Cihâd 42, /466
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
5. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
Biat, biat alımı
Cimrilik, zemmedilişi
Yemin, Alış-verişte yalan yere
Öneri Formu
Hadis Id, No:
150276, BS13382
Hadis:
وَقَدْ أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ أَخْبَرَنَا أَبُو الْحُسَيْنِ : مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ تَمِيمٍ بِبَغْدَادَ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ شَاكِرٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَلْقَمَةَ الْمَرْوَزِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو حَمْزَةَ السُّكَّرِىُّ عَنْ أَبِى الْجُوَيْرِيَةِ الْجَرْمِىِّ قَالَ سَمِعْتُ مَعْنَ بْنَ يَزِيدَ يَقُولُ : خَاصَمْتُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَأَفْلَجَنِى وَخَطَبَ عَلَىَّ فَأَنْكَحَنِى وَبَايَعْتُهُ أَنَا وَجَدِّى قَالَ قُلْتُ لَهُ : وَمَا كَانَتْ خُصُومَتُكَ؟ قَالَ : كَانَ رَجُلٌ يَغْشَى الْمَسْجِدَ فَيَتَصَدَّقُ عَلَى رِجَالٍ يَعْرِفُهُمْ فَجَاءَ ذَاتَ لَيْلَةٍ وَمَعَهُ صُرَّةٌ فَظَنَّ أَنِّى بَعْضُ مَنْ يُعْرَفُ فَلَمَّا أَصْبَحَ تَبَيَّنَ لَهُ فَأَتَانِى فَقَالَ : رُدَّهَا فَأَبَيْتُ فَاخْتَصَمْنَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَأَجَازَ لِى الصَّدَقَةَ وَقَالَ :« لَكَ أَجْرُ مَا نَوَيْتَ » قَالَ الشَّيْخُ : وَظَاهِرُ هَذَا أَنَّ الْمُتَصَدِّقَ كَانَ رَجُلاً أَجْنَبِيًّا وَاللَّهُ أَعْلَمُ.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Sadakât 13382, 13/452
Senetler:
1. Ebu Yezid Ma'n b. Yezid es-Sülemî (Ma'n b. Yezid b. Ahnes b. Habib)
2. Ebu Cüveyriye Hıttan b. Hufaf el-Cermi (Hittan b. Hufaf b. Züheyr b. Abdullah)
3. Ebu Hamza Muhammed b. Meymun el-Mervezî (Muhammed b. Meymun)
4. Ebu Yezid Abdurrahman b. Alkame Sa'di (Abdurrahman b. Alkame)
5. Ebu Muhammed Cafer b. Muhammed es-Sâiğ (Cafer b. Muhammed b. Şakir)
6. Ebu Hüseyin Muhammed b. Ahmed el-Kantarî (Muhammed b. Ahmed b. Temim)
7. Hakim en-Nîsâbûrî (Muhammed b. Abdullah b. Hamdûye b. Nu'aym b. el-Hakem)
Konular:
Biat, biat alımı
Niyet, ameller niyetlere göre değerlendirilir
Sadaka, verilecek yerler
Yargı, hakemlik, bir olayı çözmek için
Zekat, zekat kimlere verilebilir?
Bize Ebû’l-Hasan Ali b. Muhammed el-Mukriî, ona Ebû Muhammed el-Hasan b. Muhammed b. İshak, ona Yusuf b. Yakub el-Kadî, ona Muhammed b. Ebî Bekir, ona Mülâzim b. Amr el-Hanefî, ona Abdullah b. Bedr, ona Kays b. Talk, ona babası Talk b. Ali’nin rivâyet ettiği hadis ise şöyledir:
“Hz. Peygamber’e (sav) gitmek üzere heyet halinde yola çıktık. Rasûlullah’ın (sav) yanına vardık, kendisine biat ettik ve O’nunla birlikte namaz kıldık. Sanki bedevî kılıklı bir adam gelip,
“- Ey Allah’ın Rasûlü, abdest aldıktan sonra cinsel organına dokunan bir adam hakknda ne dersin?” diye sordu. Hz. Peygamber,
“- Cinsel organın da senden bir parça –yahut senin bir et parçan- olmaktan başka bir şey midir ki?” buyurdu.
Bu, Mülazim b. Amr’ın bu şekilde rivayet ettiği bir hadistir. Ebû Bekir Ahmed b. İshak es-Sıbğî şöyle dedi: Mülazim fihi nazardır, yani hakkında düşünülmesi gereken bir ravidir.
Şeyh dedi ki: Bu hadisi Muhammed b. Cabir el-Yemâmî ile Eyyub b. Utbe de Kays b. Talk’tan rivayet etmişlerdir, ancak bunların ikisi de rivayette zayıftırlar.
İkrime b. Ammâr da Kays’tan, Talk Rasûlullah’a (sav) sordu diyerek rivayet etmiştir. Bu da mürseldir. İkrime b. Ammâr, Kays’tan rivayet edenlerin en uygunudur. Ancak İkrime b. Ammar’ın ta’dili konusunda muhaddisler ihtilaf etmişlerdir. Yahya b. Saîd el-Kattân ve Ahmed b. Hanbel ona dil uzatmış, Buharî de onu çok zayıf görmüştür. Kays b. Talk hakkında ise, ez-Za’ferânî, eş-Şafiî’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Kays hakkında bilgi sorduk, onu rivâyeti kabul edilen biri olarak tanıyan kimseyi bulamadık. Onu sika olmak, rivayeti Büsre’nin hadisine tercih edilmek ve sağlam olmak konusunda konuştuğumuz kişiler ondan yüz çevirdi.
Bize Ebû Bekir b. el-Hâris el-Fakîh’in, ona Ali b. Ömer el-Hafız’ın, ona Muhammed b. el-Hasan en-Nakkaş’ın, ona Abdullah b. Yahya el-Kadî es-Serahsî’nin, ona da Recâ b. Mureccâ el-Hafız’ın haber verdiği bir kıssada zikredildiğine göre Yahya b. Maîn şöyle demiş: İnsanlar Kays b. Talk hakkında çok soruyorlar, onun rivayeti delil olarak kullanılmaz.
Bize Ebû Bekir el-Fakîh, ona Ali b. Ömer el-Hafız’ın haber verdiğine göre, İbn Ebî Hâtim, babasına ve Ebû Zur’a’ya, Muhammed b. Cabir’in bu hadisini sormuş, onlar da, Kays b. Talk rivayeti delil olacak ravilerden değildir, demişler. Onu gevşek olduğunu, sağlam biri olmadığını söylemişler. Sonra, eğer sahih ise, hicretin hemen akabinde Rasûlullah’ın (sav) Mescid-i Nebî’yi inşa ettiği sırada o da vardı. Ebû Hureyre’nin ve bu konuda bize rivayet eden diğerlerinin semaı ise ondan sonradır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
137370, BS000652
Hadis:
وَأَمَّا الْحَدِيثُ الَّذِى أَخْبَرَنَاهُ أَبُو الْحَسَنِ : عَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ الْمُقْرِئُ أَخْبَرَنَا أَبُو مُحَمَّدٍ : الْحَسَنُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ أَخْبَرَنَا يُوسُفُ بْنُ يَعْقُوبَ الْقَاضِى حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِى بَكْرٍ حَدَّثَنَا مُلاَزِمُ بْنُ عَمْرٍو الْحَنَفِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ بَدْرٍ عَنْ قَيْسِ بْنِ طَلْقٍ عَنْ أَبِيهِ طَلْقِ بْنِ عَلِىٍّ قَالَ : خَرَجْنَا إِلَى نَبِىِّ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- وَفْدًا حَتَّى قَدِمْنَا عَلَيْهِ فَبَايَعْنَاهُ وَصَلَّيْنَا مَعَهُ ، فَجَاءَ رَجُلٌ كَأَنَّهُ بَدَوِىٌّ فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا تَرَى فِى مَسِّ الرَّجُلِ ذَكَرَهُ بَعْدَ مَا يَتَوَضَّأُ؟ فَقَالَ :« وَهَلْ هُوَ إِلاَّ بَضْعَةٌ أَوْ مُضْغَةٌ مِنْكَ ». فَهَذَا حَدِيثٌ رَوَاهُ مُلاَزِمُ بْنُ عَمْرٍو هَكَذَا. قَالَ أَبُو بَكْرٍ أَحْمَدُ بْنُ إِسْحَاقَ الصِّبْغِىُّ : مُلاَزِمٌ فِيهِ نَظَرٌ. قَالَ الشَّيْخُ : وَرَوَاهُ مُحَمَّدُ بْنُ جَابِرٍ الْيَمَامِىُّ وَأَيُّوبُ بْنُ عُتْبَةَ عَنْ قَيْسِ بْنِ طَلْقٍ. وَكِلاَهُمَا ضَعِيفٌ. وَرَوَاهُ عِكْرِمَةُ بْنُ عَمَّارٍ عَنْ قَيْسٍ : أَنَّ طَلْقًا سَأَلَ النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم-. فَأَرْسَلَهُ.وَعِكْرِمَةُ بْنُ عَمَّارٍ أَمْثَلُ مَنْ رَوَاهُ عَنْ قَيْسٍ. وَعِكْرِمَةُ بْنُ عَمَّارٍ قَدِ اخْتَلَفُوا فِى تَعْدِيلِهِ ، غَمَزَهُ يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ الْقَطَّانُ وَأَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ وَضَعَّفَهُ الْبُخَارِىُّ جِدًّا ، وَأَمَّا قَيْسُ بْنُ طَلْقٍ فَقَدْ رَوَى الزَّعْفَرَانِىُّ عَنِ الشَّافِعِىِّ أَنَّهُ قَالَ : سَأَلْنَا عَنْ قَيْسٍ فَلَمْ نَجِدْ مَنْ يَعْرِفُهُ بِمَا يَكُونُ لَنَا قَبُولَ خَبَرِهِ. وَقَدْ عَارَضَهُ مَنْ وَصَفْنَا ثِقَتَهُ وَرَجَاحَتَهُ فِى الْحَدِيثِ وَثَبَتِهِ. وَفِيمَا أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ الْحَارِثِ الْفَقِيهُ أَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ عُمَرَ الْحَافِظُ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْحَسَنِ النَّقَّاشُ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يَحْيَى الْقَاضِى السَّرَخْسِىُّ حَدَّثَنَا رَجَاءُ بْنُ مُرَجَّى الْحَافِظُ فِى قِصَّةٍ ذَكَرَهَا قَالَ فَقَالَ يَحْيَى بْنُ مَعِينٍ : قَدْ أَكْثَرَ النَّاسُ فِى قَيْسِ بْنِ طَلْقٍ وَلاَ يُحْتَجُّ بِحَدِيثِهِ. وَأَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرٍ الْفَقِيهُ أَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ عُمَرَ الْحَافِظُ قَالَ قَالَ ابْنُ أَبِى حَاتِمٍ سَأَلْتُ أَبِى وَأَبَا زُرْعَةَ عَنْ حَدِيثِ مُحَمَّدِ بْنِ جَابِرٍ هَذَا فَقَالاَ : قَيْسُ بْنُ طَلْقٍ لَيْسَ مِمَّنْ تَقُومُ بِهِ حَجَّةٌ. وَوَهَّنَاهُ وَلَمْ يُثَبِّتَاهُ.ثُمَّ إِنَّهُ كَانَ إِنْ صَحَّ فِى ابْتَدَاءِ الْهِجْرَةِ حِينَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَبْنِى مَسْجِدَهُ.
وَسَمَاعُ أَبِى هُرَيْرَةَ وَغَيْرِهِ مِمَّنْ رُوِّينَا عَنْهُ فِى ذَلِكَ كَانَ بَعْدَهُ وَهُو فِيمَا
Tercemesi:
Bize Ebû’l-Hasan Ali b. Muhammed el-Mukriî, ona Ebû Muhammed el-Hasan b. Muhammed b. İshak, ona Yusuf b. Yakub el-Kadî, ona Muhammed b. Ebî Bekir, ona Mülâzim b. Amr el-Hanefî, ona Abdullah b. Bedr, ona Kays b. Talk, ona babası Talk b. Ali’nin rivâyet ettiği hadis ise şöyledir:
“Hz. Peygamber’e (sav) gitmek üzere heyet halinde yola çıktık. Rasûlullah’ın (sav) yanına vardık, kendisine biat ettik ve O’nunla birlikte namaz kıldık. Sanki bedevî kılıklı bir adam gelip,
“- Ey Allah’ın Rasûlü, abdest aldıktan sonra cinsel organına dokunan bir adam hakknda ne dersin?” diye sordu. Hz. Peygamber,
“- Cinsel organın da senden bir parça –yahut senin bir et parçan- olmaktan başka bir şey midir ki?” buyurdu.
Bu, Mülazim b. Amr’ın bu şekilde rivayet ettiği bir hadistir. Ebû Bekir Ahmed b. İshak es-Sıbğî şöyle dedi: Mülazim fihi nazardır, yani hakkında düşünülmesi gereken bir ravidir.
Şeyh dedi ki: Bu hadisi Muhammed b. Cabir el-Yemâmî ile Eyyub b. Utbe de Kays b. Talk’tan rivayet etmişlerdir, ancak bunların ikisi de rivayette zayıftırlar.
İkrime b. Ammâr da Kays’tan, Talk Rasûlullah’a (sav) sordu diyerek rivayet etmiştir. Bu da mürseldir. İkrime b. Ammâr, Kays’tan rivayet edenlerin en uygunudur. Ancak İkrime b. Ammar’ın ta’dili konusunda muhaddisler ihtilaf etmişlerdir. Yahya b. Saîd el-Kattân ve Ahmed b. Hanbel ona dil uzatmış, Buharî de onu çok zayıf görmüştür. Kays b. Talk hakkında ise, ez-Za’ferânî, eş-Şafiî’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Kays hakkında bilgi sorduk, onu rivâyeti kabul edilen biri olarak tanıyan kimseyi bulamadık. Onu sika olmak, rivayeti Büsre’nin hadisine tercih edilmek ve sağlam olmak konusunda konuştuğumuz kişiler ondan yüz çevirdi.
Bize Ebû Bekir b. el-Hâris el-Fakîh’in, ona Ali b. Ömer el-Hafız’ın, ona Muhammed b. el-Hasan en-Nakkaş’ın, ona Abdullah b. Yahya el-Kadî es-Serahsî’nin, ona da Recâ b. Mureccâ el-Hafız’ın haber verdiği bir kıssada zikredildiğine göre Yahya b. Maîn şöyle demiş: İnsanlar Kays b. Talk hakkında çok soruyorlar, onun rivayeti delil olarak kullanılmaz.
Bize Ebû Bekir el-Fakîh, ona Ali b. Ömer el-Hafız’ın haber verdiğine göre, İbn Ebî Hâtim, babasına ve Ebû Zur’a’ya, Muhammed b. Cabir’in bu hadisini sormuş, onlar da, Kays b. Talk rivayeti delil olacak ravilerden değildir, demişler. Onu gevşek olduğunu, sağlam biri olmadığını söylemişler. Sonra, eğer sahih ise, hicretin hemen akabinde Rasûlullah’ın (sav) Mescid-i Nebî’yi inşa ettiği sırada o da vardı. Ebû Hureyre’nin ve bu konuda bize rivayet eden diğerlerinin semaı ise ondan sonradır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Tahâret 652, 1/395
Senetler:
1. Talk b. Ali el-Hanefi (Talk b. Ali b. Münzir b. Kays b. Amr b. Abdullah b. Amr b. Abdüluzza)
2. Kays b. Talk el-Hanefi (Kays b. Talk b. Ali b. Münzir b. Kays)
3. Abdullah b. Bedr es-Semi'i (Abdullah b. Bedr b. Umeyra b. Haris)
4. Mülazim b. Amr el-Hanefi (Mülazim b. Amr b. Abdullah b. Bedr)
5. Muhammed b. Ebu Bekir el-Mukaddemî (Muhammed b. Ebu Bekir b. Ali b. Ata b. Mukaddem)
6. Yusuf b. Yakub el-Kâdı (Yusuf b. Yakub b. İsmail b. Hammad b. Zeyd)
7. Hasan b. Muhammed el-Ezherî (Hasan b. Muhammed b. İshak b. İbrahim b. Ezher)
8. Ali b. Muhammed el-Mukrî (Ali b. Muhammed b. Ali b. Humeyd)
Konular:
Abdest, tenasul uzvuna dokunmak nedeniyle
Biat, biat alımı
Siyer, Hicret
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26573, N005005
Hadis:
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ أَبِى إِدْرِيسَ الْخَوْلاَنِىِّ عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ قَالَ كُنَّا عِنْدَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى مَجْلِسٍ فَقَالَ « تُبَايِعُونِى عَلَى أَنْ لاَ تُشْرِكُوا بِاللَّهِ شَيْئًا وَلاَ تَسْرِقُوا وَلاَ تَزْنُوا » . قَرَأَ عَلَيْهِمُ الآيَةَ « فَمَنْ وَفَّى مِنْكُمْ فَأَجْرُهُ عَلَى اللَّهِ وَمَنْ أَصَابَ مِنْ ذَلِكَ شَيْئًا فَسَتَرَهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ فَهُوَ إِلَى اللَّهِ إِنْ شَاءَ عَذَّبَهُ وَإِنْ شَاءَ غَفَرَ لَهُ » .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Süfyan, ona Zühri, ona Ebu İdris el-Havlânî, ona Ubade b. Sâmit şöyle demiştir: “Bir mecliste Rasulullah’ın (s.a) yanında oturuyorduk. Rasulullah (s.a): “Siz, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayacağınıza, çalmayacağınıza ve zina etmeyeceğinize dair bana biat edeceksiniz.” buyurdu ve şu ayeti okudu: فَمَنْ وَفَّى مِنْكُمْ فَأَجْرُهُ عَلَى اللَّهِ وَمَنْ أَصَابَ مِنْ ذَلِكَ شَيْئًا فَسَتَرَهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ فَهُوَ إِلَى اللَّهِ إِنْ شَاءَ عَذَّبَهُ وَإِنْ شَاءَ غَفَرَ لَهُ/Artık sizden kim verdiği sözü tastamam yerine getirirse onun karşılığını verecek olan Allah’tır. Kim de bazı günahları işler ve Allah Azze ve Celle onun işlediği günahı bu dünyada gizlerse, bunun karşılığı Allah’a kalmıştır. Dilerse günahından dolayı ona azab eder dilerse de onu bağışlar.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İmân ve şerâi'uhâ 14, /2410
Senetler:
1. Ebu Velid Ubade b. Samit el-Ensari (Ubade b. Samit b. Kays)
2. Ebu İdris el-Havlanî (Aizullah b. Abdullah b. Amr)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Biat, biat alımı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28535, B007207
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ أَسْمَاءَ حَدَّثَنَا جُوَيْرِيَةُ عَنْ مَالِكٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ أَنَّ حُمَيْدَ بْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَخْبَرَهُ أَنَّ الْمِسْوَرَ بْنَ مَخْرَمَةَ أَخْبَرَهُ . أَنَّ الرَّهْطَ الَّذِينَ وَلاَّهُمْ عُمَرُ اجْتَمَعُوا فَتَشَاوَرُوا ، قَالَ لَهُمْ عَبْدُ الرَّحْمَنِ لَسْتُ بِالَّذِى أُنَافِسُكُمْ عَلَى هَذَا الأَمْرِ ، وَلَكِنَّكُمْ إِنْ شِئْتُمُ اخْتَرْتُ لَكُمْ مِنْكُمْ . فَجَعَلُوا ذَلِكَ إِلَى عَبْدِ الرَّحْمَنِ ، فَلَمَّا وَلَّوْا عَبْدَ الرَّحْمَنِ أَمْرَهُمْ فَمَالَ النَّاسُ عَلَى عَبْدِ الرَّحْمَنِ ، حَتَّى مَا أَرَى أَحَدًا مِنَ النَّاسِ يَتْبَعُ أُولَئِكَ الرَّهْطَ وَلاَ يَطَأُ عَقِبَهُ ، وَمَالَ النَّاسُ عَلَى عَبْدِ الرَّحْمَنِ يُشَاوِرُونَهُ تِلْكَ اللَّيَالِىَ حَتَّى إِذَا كَانَتِ اللَّيْلَةُ الَّتِى أَصْبَحْنَا مِنْهَا ، فَبَايَعْنَا عُثْمَانَ قَالَ الْمِسْوَرُ طَرَقَنِى عَبْدُ الرَّحْمَنِ بَعْدَ هَجْعٍ مِنَ اللَّيْلِ فَضَرَبَ الْبَابَ حَتَّى اسْتَيْقَظْتُ فَقَالَ أَرَاكَ نَائِمًا ، فَوَاللَّهِ مَا اكْتَحَلْتُ هَذِهِ اللَّيْلَةَ بِكَبِيرِ نَوْمٍ ، انْطَلِقْ فَادْعُ الزُّبَيْرَ وَسَعْدًا ، فَدَعَوْتُهُمَا لَهُ فَشَاوَرَهُمَا ثُمَّ دَعَانِى فَقَالَ ادْعُ لِى عَلِيًّا . فَدَعَوْتُهُ فَنَاجَاهُ حَتَّى ابْهَارَّ اللَّيْلُ ، ثُمَّ قَامَ عَلِىٌّ مِنْ عِنْدِهِ ، وَهْوَ عَلَى طَمَعٍ ، وَقَدْ كَانَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ يَخْشَى مِنْ عَلِىٍّ شَيْئًا ، ثُمَّ قَالَ ادْعُ لِى عُثْمَانَ ، فَدَعَوْتُهُ فَنَاجَاهُ حَتَّى فَرَّقَ بَيْنَهُمَا الْمُؤَذِّنُ بِالصُّبْحِ ، فَلَمَّا صَلَّى لِلنَّاسِ الصُّبْحَ وَاجْتَمَعَ أُولَئِكَ الرَّهْطُ عِنْدَ الْمِنْبَرِ ، فَأَرْسَلَ إِلَى مَنْ كَانَ حَاضِرًا مِنَ الْمُهَاجِرِينَ وَالأَنْصَارِ ، وَأَرْسَلَ إِلَى أُمَرَاءِ الأَجْنَادِ وَكَانُوا وَافَوْا تِلْكَ الْحَجَّةَ مَعَ عُمَرَ ، فَلَمَّا اجْتَمَعُوا تَشَهَّدَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ ثُمَّ قَالَ أَمَّا بَعْدُ يَا عَلِىُّ ، إِنِّى قَدْ نَظَرْتُ فِى أَمْرِ النَّاسِ فَلَمْ أَرَهُمْ يَعْدِلُونَ بِعُثْمَانَ ، فَلاَ تَجْعَلَنَّ عَلَى نَفْسِكَ سَبِيلاً . فَقَالَ أُبَايِعُكَ عَلَى سُنَّةِ اللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالْخَلِيفَتَيْنِ مِنْ بَعْدِهِ . فَبَايَعَهُ عَبْدُ الرَّحْمَنِ ، وَبَايَعَهُ النَّاسُ الْمُهَاجِرُونَ وَالأَنْصَارُ وَأُمَرَاءُ الأَجْنَادِ وَالْمُسْلِمُونَ .
Tercemesi:
-....... Cuveyriye ibn Esma, Mâlik'ten; o da Zuhrî'den tahdıs etti ki, ona da Humeyd ibn Abdirrahmân haber vermiş, ona da Misver ibnu Mahrame (R) şöyle haber vermiştir: Umer ibnu'l-
Hattâb'ırt kendisinden sonra halifelik işini kendilerine havale ettiği kimseler toplanıp aralarında halifeliği kendisine verip akdedecekleri kimse hakkında istişare ettiler. O zaman Abdurrahmân ibn Avf, o topluluğa şöyle dedi [95]:
— Ben bu hilâfet işi üzerine sizlerle çekişecek değilim. (Çünkü benim buna rağbetim yoktur.) Lâkin eğer isterseniz, ben sizin içinizden size, birinizi seçeyim! dedi.
Bu teklif üzerine o topluluk bu tercîhi Abdurrahmân ibn Avf'a bıraktılar. Onlar kendilerinden birini tercîh etme işlerini Abdurrah-mân'a havale edince insanlar Abdurrahmân üzerine meylettiler, hattâ ben insanlardan hiçbir kimseyi o topluluğa tâbi' olur ve onun izine basar görmüyordum (yânî insanları topluluktan yüz çevirip onların ardından yürümezler görüyordum). İnsanlar Abdurrahmân üzerine meylettiler. Çünkü onlar bu geceler içinde halifelik işi üzerine istişare yapıyorlardı. Nihayet sabahlayıp da Usmân ibn Affân'a bey'at yaptığımız gece olunca, Misver ibn Mahrame şöyle dedi: Geceden bir taife geçtikten sonra Abdurrahmân ibn Avf gelip benim kapımı çaldı. Bunun üzerine ben uykumdan uyandım. O bana:
— Ben seni uyumuş görüyorum. Allah'a yemîn ederim ki, benim bu üç geceden beri gözüme büyük bir uyku girmedi. Haydi yürü de ez-Zubeyr ibnu'l-Avvâm'ı, SaM ibn Ebî Vakkaas'ı çağır! dedi.
Bunun üzerine ben de onun için bu iki sahâbîyi çağırdım.
Abdurrahmân o ikisiyle gizli konuşup istişare etti. Sonra Abdurrahmân ibn Avf beni tekrar çağırdı da:
— Bana Alî ibn Ebî Tâlib'i çağır! dedi.
Ben Alî'yi de onun yanına çağırdım. Alî geldi. Abdurrahmân ibn Avf, tâ gece yarısına kadar Alî ile gizli olarak konuştu. Sonra Alî ibn Ebî Tâlib, onun yanından kendisine tevliyet verilmesi arzusu ile kalkıp gitti. Abdurrahmân ibn Avf da Alî tarafından fitneye yönelik bir muhalefet işi meydana gelmesinden endîşe edip durmuştur.
Sonra Abdurrahmân:
— Bana Usmân'ı çağır! dedi.
Ben Usmân'ı da çağırdım. Abdurrahmân onunla da tâ müezzin sabah ezam ile aralarını ayırıncaya kadar gizli gizli konuştu. Nihayet insanlara sabah namazını kıldırdığı zaman, bu şûra topluluğu minberin yanında toplandılar. Abdurrahmân Muhacirler'den ve Ensâr'dan hazır bulunan kimselere haber gönderip çağırttı. Ordu kumandanlarına da haber gönderip çağırttı. Bunların hepsi o yıl Umer'le beraber Mekke'ye gelip buluşmuş ve beraber hacc yapmışlardı (ve Medine'ye de beraber dönmüşlerdi).
Bunlar toplandıkları zaman Abdurrahmân (minber üzerinde oturup) şehâdet kelimelerini söyledi. Bundan sonra "Amma ba'du" diyerek, şunları söyledi:
— Yâ Alî! Ben insanların bu işteki tercihlerine iyice bakıp araştırdım da insanların Usmân'dan sapmalarım görmedim (yânı insanlar Usmân'ı halifelik işinde başkaları üzerine tercih ediyorlar gördüm). Onun için sen (benim Usmân'ı tercih etmemden dolayı) sakın kendi nefsin üzerinde bir kötüleme yolu tutma! dedi.
Abdurrahmân, Usmân'a hitâb ederek de:
— Yâ Usmân! Ben sana Allah'ın sünneti, Rasûlü'nün sünneti ve Rasûlü'nden sonra geçen iki halîfesinin sünneti üzere bey'at ediyorum! dedi.
Ve bu konuşmanın ardından Abdurrahmân, Usmân'a bey'at etti. Ardından bütün insanlar; Muhacirler, Ensâr, ordu kumandanları ve bütün müslümânlar da Usmân'a bey'at ettiler
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ahkâm 43, 2/711
Senetler:
()
Konular:
Biat, biat alımı
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Yönetim, halife, tayini ve seçimi