حدثنا موسى قال حدثنا همام عن قتادة عن أنس : أن النبي صلى الله عليه وسلم رأى رجلا يسوق بدنة فقال اركبها فقال إنها بدنة قال اركبها قال إنها بدنة قال اركبها قال فإنها بدنة قال اركبها ويلك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165051, EM000772
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا همام عن قتادة عن أنس : أن النبي صلى الله عليه وسلم رأى رجلا يسوق بدنة فقال اركبها فقال إنها بدنة قال اركبها قال إنها بدنة قال اركبها قال فإنها بدنة قال اركبها ويلك
Tercemesi:
— Enes'den rivayet edildiğine göre, Peygamber (ŞattaÜahil Aleyhi vt5#/tem,Jkurbanlık bir deveyi sürmekte olan bir adam gördü de: Bin ona.» dedi. Adam:
— Bu kurbanlık devedir, dedi. Peygamber:
«Bin ona.» dedi. Adam; bu kurbanlık devedir, dedi. Peygamber: «Bin ona.» dedi. Adam yine:
— Kurbanlık devedir bu, dedi. Peygamber: «Bin ona, yatıklar olsun sana.» dedi.[265]
Cahiliyet devrinde muhtelif sebeplerle adak yapılan kurbanlık hayvanlara binilmez ve sütleri sağılmazdı. Böyle bir zihniyet içinde bulunan ve ismi hadîste açıklanmayan şahıs sürmekte olduğu kurbanlık deveye binmek istememiştir. Adamın ısrarının yerinde olmadığını ve bu tutumundan vazgeçmesinin gerekliliğini İfade yolunda «Yazıklar olsun sana» buyurülmuş-tur. Böyle hallerde bu sözü kullanmanın sakıncalı olmadığı hükmü ortaya çıkmış oluyor.[266]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 772, /613
Senetler:
()
Konular:
Cahiliye, inançları, düzeltilmesi
Hz. Peygamber, üslubu, sözü tekrarı
Kurban, kurbanlık hayvana binmek
Sahabe, Hz. Peygamber'e itiraz, verdiği bir karara
حدثنا أحمد بن خالد قال حدثنا محمد بن إسحاق عن عمه موسى بن يسار عن أبي هريرة : مر النبي صلى الله عليه وسلم برجل يسوق بدنة فقال اركبها فقال يا رسول الله إنها بدنة فقال اركبها قال إنها بدنة قال في الثالثة أو في الرابعة ويحك اركبها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165076, EM000796
Hadis:
حدثنا أحمد بن خالد قال حدثنا محمد بن إسحاق عن عمه موسى بن يسار عن أبي هريرة : مر النبي صلى الله عليه وسلم برجل يسوق بدنة فقال اركبها فقال يا رسول الله إنها بدنة فقال اركبها قال إنها بدنة قال في الثالثة أو في الرابعة ويحك اركبها
Tercemesi:
— Ebü Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, Peygamber Aleyhi ve Seltem) bir kurbanlık deve (Harem'de kesmek üzere) sevket-mekte olan bir adama rasgeldi. Bunun üzerine (adama) :
«— Hayvana bin.» dedi. Adam:
Ey Allah'ın Resulü, bu bir kurbanlıktır, (ona nasıl binebilirim) diye cevap verdi. Yine Hazreti Peygamber:
«— Hayvana bin.» dedi. Adam:
Bu bir kurbanlıktır, dedi. Hz. Peygamber üçüncü yahut dördüncü defada :
«Sana yazıklar olsun! Deveye bin.» buyurdu.[313]
Hac farizasını edâ ötmek üzere giderken Haremde kurban edilmek için götürülen kurbanlık hayvana «Bedene veya Hedy» denir. Aslında Bedene, devenin erkeğine ve dişisine, bir de sığır cinsine denir. Fakat kurbanlık deve manasında kullanılışı meşhur olmuştur.
Cahiliyet devrinde müşrikler putlarına adamış oldukları kurbanlıklardan hiç bir suretle faydalanmazlardı. Hz. Peygamber kurbanlık bir deveyi sev-ketmekte olan adama : «Ona bin» diye emretmekle, kurbanlıklardan fay-dalcnı'abileceğini beyan buyurarak müşriklere muhalefet etmiştir. Ancak bu emrin mutiak olup olmadığı yolunda müctehidlerin birbirinden farklı görüşleri vardır. Yani bir kısmına göre ihtiyaç duyulsun veya duyulmasın, bu gibi hayvanlardan faydalanmak caizdir. Bir kısmına göre de ihtiyaç ve zaruret duyulduğu zaman bu caizdir. İmam Malik ve İmam A h m e d birinci görüşte, Ebû Hanife ve. Şafiî, ikinci görüştedirler. Bunlar delil olarak da, bizzat Hz. Peygamberin sevkettiği kurbanlık deveye kendilerinin binmediğini ve insanlara da ona binmeleri için emretmemiş olduğu hâdisesini gösteriyorlar. Netice olarak ihtiyaç halinde kurbanlık hayvanlardan faydalanmakta bir sakınca yoktur.
Bu bölüm asıl itibariyle «Vehy ve Veyheke» sözü üzerine getirilmiştir. Bir kimseye acıyarak yahut İyi bir İş yapmadığın İşaret ederek onu uyarmak için kullanılan bir tâbirdir. Türkçemİzde «sana yazıklar olsun» İfadesi bunun karşılığıdır. İşte bir kimseyi uyarmak için bu sözü kullanmakta bir beis bulunmadığını öğrenmiş oluyoruz. Fakot Müslim, Ebu Davud ve B u -hârî'nin Camİ'indeki rivayetlerinde «Veyheke» yerine «Veyleke» diye kaydedilmiştir. Bu takdirde mana, «helak olası, azab olası» demek olur ki, adam Peygamber'in birkaç defa ihtarına rağmen emri yerine getirmeyi-şinden buna hak kazanmış oluyor.
772 sayılı hadîs-i şerife bakılsın.[314]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 796, /632
Senetler:
()
Konular:
Cahiliye, inançları, düzeltilmesi
Hz. Peygamber, üslubu, sözü tekrarı
Kurban, kurbanlık hayvana binmek
Sahabe, Hz. Peygamber'e itiraz, verdiği bir karara
قال وقال رسول الله صلى الله عليه وسلم : ما تعدون فيكم الرقوب قالوا الرقوب الذي لا يولد له قال لا ولكن الرقوب الذي لم يقدم من ولده شيئا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163966, EM000154
Hadis:
قال وقال رسول الله صلى الله عليه وسلم : ما تعدون فيكم الرقوب قالوا الرقوب الذي لا يولد له قال لا ولكن الرقوب الذي لم يقدم من ولده شيئا
Tercemesi:
— (Abdullah) (Ra4tyallahu anh) dedi ki:
Resûlüllah (Saİlallahü Aleyhi \e Sellem) yine şöyle buyurdu :
«Sizde kısır kimi sayarsınız.»
(Ashab) dediler ki:
«Kısır, çocuğu doğmıyan kimsedir.» Hazreti Peygamber:
«Hayır, asıl kısır, kendinden önce âhirete çocuklarından birini gon-dermeyendir.» dedi.[307]
Rekûb, çocuğu yaşamıyan, çocuğu ölen ve çocuksuz bulunan kimseye denir. Fakat Peygamber imiz, Rekûb1 u sevaba nail olamıyan, sevâbdan mahrum kalan manâsında değerlendirmiştir. Bir kimsenin çocuğu vefat ettiği zaman, Allah'ın bir emri olarak buna katlanır, sabreder ve sevâb beklerse, karşılığında Cennete girme mükâfatını kazanır. Böylece büyük bir ecir elde etmiş olur. Çocuğu vefat etmiyen ise, böyle bir mükâfattan mahrum kalacağı için gerçekte semeresiz kalmış demektir. Asıl Rekûb adını almayı da böyle kimse hak etmiştir.[308]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 154, /161
Senetler:
()
Konular:
Aile, Çocuk, erken ölümü
Cahiliye, inançları, düzeltilmesi
Eğitim, eğitim-öğretim metodu
Eğitim, Hz. Peygamber'in Müslümanları Eğitmesi
Hz. Peygamber, öğreticiliği
Öfke, öfke kontrolü
حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا أبو عامر قال حدثنا بن المبارك عن يحيى بن أبي كثير قال حدثني حبة التميمي أن أباه أخبره أنه سمع النبي صلى الله عليه وسلم يقول : لا شيء في الهوام وأصدق الطيرة الفأل والعين حق
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165611, EM000914
Hadis:
حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا أبو عامر قال حدثنا بن المبارك عن يحيى بن أبي كثير قال حدثني حبة التميمي أن أباه أخبره أنه سمع النبي صلى الله عليه وسلم يقول : لا شيء في الهوام وأصدق الطيرة الفأل والعين حق
Tercemesi:
— Habbetüt-Temîmî anlattığına göre, Peygamber (Sdlteflahü Ateyht) vej&toıj'in şöyle buyurduğunu babası işitti:
«— Baykuşlarda (uğursuzluk diye) bir şey yoktur. Yorum yapmanın sa doğrusu, bayıra yarmadır. Göz değmesi de bir gerçektir.»[552]
Islâmiyetten önce Araplar baykuşun ötüşünü uğursuzluğa yorarlar ve onun hareket ve ötüşünden bir lakım mânâlar çıkarırlardı. Peygamber Efendimiz ;
«Baykuşta bir şey yoktur.»
Buyurmakla bu batıl inana yok etmiştir. Fakat zaman zaman bu çeşit hurafeler canlanmıştır. Günümüzde bile baykuş ve karga ötüşlerini uğursuzluğa yoranlar ve bunlardan bir takım mânâlar çıkaranlar vardır. İslâm dininin kaldırdığı bu yersiz âdetlerin canlanmasına sebep olan hal cehalettir. Yüce dinimizin ahlâkını bilmemek ve öğrenmemek bizi bu akıbete sürüklemektedir. Bu hurafelerden kurtulmak, Peygamber Efendimizin tavsiyelerini öğrenmek ve onlara uymakla olur,
İslâm'da güzel sözle İfadede bulunmak suretiyle maneviyatı takviye şeklinde hayıra yorma vardır ki, bunun açıklaması daha önceki hadîs-i şerifler münasebetiyle geçmiştir.
Mal ve cana zarar vermek suretiyle neticelenen göz değmesi «isabet-i ayın», vaki olan bir gerçektir kİ, bunu Peygamber (Satîalîahü Aleyhi ve Seltem) haber vermektedir. Bİr mala veya cana,, hased karışmış olan hasret ve İmrenme bakışı İle kötü huyiu gözün zarar vermesidir. Böyle bir bakıştan çok kere bakılan şeye zarar hasıl olur. Bu da gözün ruh ile olan sıkı irtibatından ileri gelen bir haldır; madde ile izah edilemeyen manevî bir olaydır. Bunun varlığını dinimiz ispat etmektedir. Bütün fenalıklardan olduğu gibi, göz değme fenalığından da Allah'a sığınmakla ancak kurtu-îabîlinir. Hoşa giden bir şey görüldüğü zaman «Mâ Şâ Allah'la Kuvvete İllâ Biflâh» denirse, göz değme zararı olmaz. Ibnİ Mace'nin tahrİç ettiği bir hadîs-i şerifte de şöyle buyurutmaktadır:
— Sizden biriniz, kardeşinde hoşlandığı bir şey gördüğü zaman, onun için bereket dua etsin r= Bareke'IIah, desin.»
Göz değmesi olduktan sonra da, gözü değenin aldığı abdest suyu, göz isabet eden üzerine dökülmekle de şifaya sebep olacağı rivayeti vardır.[553]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 914, /713
Senetler:
()
Konular:
Cahiliye, inançları, düzeltilmesi
Nazar, göz değmesi
Uğur-uğursuzluk
Uğursuzluk, Tefe'ül/Uğurlu, uğurlu veya uğursuz saymak