1087 Kayıt Bulundu.
Bana Amr b. Abbas, ona İbn Mehdi, ona Süfyân, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Câbir (ra) şöyle demiştir: Peygamber (sav) bana "etrafı saçaklı oda döşemeleriniz var mı?" diye sordu. Ben de “bizim öyle döşemelerimiz nereden olacak ki?” diye cevap verdim. Peygamber (sav) "ileride sizin de süslü oda döşemeleriniz olacak" buyurdu. Ben eşime “şu süslü döşemeleri gözümün önünden kaldır” derim, o da bana “Peygamber (sav) "sizin yakında süslü ev ve yatak döşemeleriniz olacaktır" buyurmadı mı?” der, ben de onu bırakırım.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Saîd el-Hudrî (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) ganimet taksimi yaparken biz de yanındaydık. Bu sırada Temîm oğullarından Zulhuveyrisa isimli bir adam geldi ve “ey Allah'ın Rasulü, adil ol” dedi. Rasulullah (sav) "yazıklar olsun sana, ben adaletli olmayacağım da kim olacak? Eğer sana adaletle davranmasaydım kaybetmiş ve zarara uğramış olacaktın" buyurdu. Bunun üzerine Ömer “Ey Allah'ın Rasulü, izin ver, bunun boynunu vurayım” dedi. Rasulullah (sav) "bırak onu, (onlar öyle ibadet ederler ki) sizden biriniz kıldığı namazı, tuttuğu orucu, onun dostlarından herhangi birinin namazı ve orucuyla karşılaştırdığında kendi namaz ve orucunu değersiz bulur. Onlar Kur'an da okurlar. Fakat Kur'an onların köprücük kemiklerinden öteye geçmez. Onlar okun avdan (delip) çıktığı gibi İslâm'dan çıkacaklar. (Avı delip geçen) okunun demirine bakılır, orada kan namına bir şey bulunmaz. Sonra okun yaya giriş yerine bakılır, orada da bir şey bulunmaz. Sonra okun ağaç kısmına bakılır, orada da bir şey bulunmaz. Sonra okun yelesine -tüyüne- bakılır, orada da bir şey bulunmaz. Ok, avın işkembesi içindeki şeylere ve kana girip çıkmış, fakat onlardan hiçbir şey oka yapışmamıştır. Onların alâmeti iki pazısından biri kadın memesi gibi yahut öteye beriye gidip gelen büyük bir et parçası gibi olan siyah bir adamdır. Onlar insanlar arasında bir ayrışma olduğu zaman ortaya çıkarlar" Ebû Saîd der ki: Ben bu hadisi Rasulullah'tan işitmiş olduğuma şehadet ediyorum. Ve yine şehadet ediyorum ki, Ali b. Ebu Tâlib, ben de onun maiyetinde iken bunlarla savaştı. Ali bu hadiste tarif edilen adamın aranmasını emretti. Adam arandı, neticede bulup getirildi. Hatta ben ona baktım ve Rasulullah'ın tarif ettiği gibi olduğunu gördüm.
Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyan, ona Muhammed, ona Hayseme, ona Süveyd b. Ğafele, ona da Ali şöyle demiştir: Sizlere Rasulullah'tan (sav) diye bir hadis rivayet ettiğim zaman, yalan söylemektense semadan (yere) düşmeyi daha çok severim. Benimle sizler arasında konuştuğum zaman ise (durum farklıdır), çünkü savaş ancak bir hiledir. Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken dinledim: "Ahir zamanda yaşları genç, akılları ermez bir takım kimseler gelecek, yaratılmışların en hayırlılarının konuştukları gibi konuşacak ama okun hedefini delip geçmesi gibi İslâm'dan öylece çıkacaklar. İmanları gırtlaklarından aşağı geçmeyecektir. Onlarla nerede karşılaşırsanız onları hemen öldürün çünkü onları öldürmek, kıyamet gününde öldürenler için bir ecirdir."
Bize İshak, ona Nadr, ona Şu'be, ona Ebu Cemre, ona Zehdem b. Mudarrib, ona da İmran b. Husayn söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin en hayırlıları benim yaşadığım çağda yaşayanlar, sonra bunlardan sonra gelenler, sonra da bunlardan sonra gelenlerdir." İmran der ki: Burada Rasulullah'ın (sav) kendisinden sonraki iki asır mı yoksa üç asır mı saydı, bilemiyorum. Devamında Hz. Peygamber (sav) "sizden sonra, şahitlik yapmaları istenmediği halde şahitlik yapan, ihanet eden ve kendilerine güvenilmeyen, söz verip sözünü yerine getirmeyen ve içlerinde şişmanlık baş gösteren bir kavim gelecek" buyurdu.
Bize Musa b. İsmail, ona Vüheyb (b. Halid), ona Amr b. Yahya, ona Abbad b. Temim, ona da Abdullah b. Zeyd b. Asım şöyle demiştir: Huneyn günü Rasulullah (sav), Allah'ın kendisine verdiği ganimet mallarını kalpleri İslam'a ısındırılacak kimselere dağıttı, Ensar'a hiçbir şey vermedi. Ensar, diğer insanlara verildiği halde kendilerine bir şey verilmemesinden dolayı üzüldüler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) onlara hitaben, "Ey Ensar cemaati! Ben sizi yolunu şaşırmış kimseler olarak buldum da, Allah benim vasıtamla size hidayet nasip etmedi mi? Siz fırkalara bölünmüşken, Allah sizi benim vasıtamla birleştirmedi mi? Fakir buldum da, Allah sizi benim sayemde zenginleştirmedi mi?" diye sordu. Rasulullah (sav) soru sordukça, Ensar da her bir soruya, "Allah ve O'nun Elçisi en çok lütuf ve ihsanda bulunandır” diye cevap verdiler. Rasulullah (sav), "Allah'ın Elçisi'ne (sav) karşılık vermenizi engelleyen nedir?" diye sordu. Rasulullah soru sordukça, Ensar da her bir soruya, “Allah ve O'nun Elçisi en çok lütuf ve ihsanda bulunandır” diye cevap verdiler. Bunun üzerine Rasulullah şöyle buyurdu "Eğer isteseydiniz, siz de bana “şöyle şöyle gelmiştin” diyebilirdiniz. Diğer insanlar koyun ve develeri götürürlerken, siz evinize Peygamber'le (sav) dönmeye razı olur musunuz? Şayet hicret olmasaydı ben de Ensar'dan biri olurdum. İnsanlar bir vadide patika bir yola girseler, ben Ensar'ın gittiği vadiye ve patika yola girerdim. Ensar doğrudan vücuda giyilen iç elbise, diğer insanlar ise onun üzerine giyilen elbisedir. Şunu iyi bilin ki siz, benden sonra başkalarının size tercih edildiği durumlarla karşılaşacaksınız. O zaman havuz başında benimle buluşuncaya kadar sabredin."