حدثنا عمرو بن مرزوق قال حدثنا شعبة عن قتادة سمعت مطرفا عن حكيم بن قيس بن عاصم : أن أباه أوصى عند موته بنيه فقال اتقوا الله وسودوا أكبركم فان القوم إذا سودوا أكبرهم خلفوا أباهم وإذا سودوا أصغرهم أزرى بهم ذلك في أكفائهم وعليكم بالمال واصطناعه فإنه منبهة للكريم ويستغنى به عن اللئيم وإياكم ومسألة الناس فإنها من آخر كسب الرجل وإذا مت فلا تنوحوا فإنه لم ينح على رسول الله صلى الله عليه وسلم وإذا مت فادفنونى بأرض لا تشعر بدفنى بكر بن وائل فإني كنت أغافلهم في الجاهلية
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164366, EM000361
Hadis:
حدثنا عمرو بن مرزوق قال حدثنا شعبة عن قتادة سمعت مطرفا عن حكيم بن قيس بن عاصم : أن أباه أوصى عند موته بنيه فقال اتقوا الله وسودوا أكبركم فان القوم إذا سودوا أكبرهم خلفوا أباهم وإذا سودوا أصغرهم أزرى بهم ذلك في أكفائهم وعليكم بالمال واصطناعه فإنه منبهة للكريم ويستغنى به عن اللئيم وإياكم ومسألة الناس فإنها من آخر كسب الرجل وإذا مت فلا تنوحوا فإنه لم ينح على رسول الله صلى الله عليه وسلم وإذا مت فادفنونى بأرض لا تشعر بدفنى بكر بن وائل فإني كنت أغافلهم في الجاهلية
Tercemesi:
— Hakîm'den rivayet edildiğine göre, babası Kays Ibni Asım, ölümü zamanında oğullarına vasıyyet edip, şöyle dedi:
— Allah'dan korkunuz, (takva sahibi kimseler olunuz) ve büyük olanınızı yüceltiniz. Çünkü bir toplum, büyüğünü yüceltince, babaları yerine geçer, (onlar da hürmete lâyık olurlar). Küçüklerini de yüceltince, bu hareket, onları, emsalleri arasında hakarete düşürür. Siz iyilik yapmak için mal kazanın. Çünkü mal, iyi kimse için şeref sebebidir ve onun sayesinde şerefsizlerden müstağni kalınır. İnsanlardan istemekten sakının; çünkü istemek, insanın en son kazancıdır, (çaresiz kalan insan ancak dilenir ve insanlardan ister ki, bu şekildeki kazanç en son baş vurulacak bir geçim yoludur). Ben öldüğüm zaman avazla ağlamayınız; çünkü Resûlüllah (Salîaîîahü Aleyhi ve Selîem) üzerine bağıra çağıra ağlanmamıştır. Ben ölünce de beni bir yere gömün ki, Bekir İbni Vâil gömüldüğüm yeri bümeşin; çünkü ben, cahiliyet zamanında, onlar habersizken onlara saldırıp zarar veriyordum.»[710]
Ashab-ı kiramdan olup, ileride hal tercemesi verilecek Kay s ibnİ Ası m 'in oğullarına vasiyeti münasebeti ile Peygamber Efendimizin :
«Ölülere avazla ağlamayınız».
Hadîs-i şeriflerini nakletmişlerdîr. Kay s hazretlerinin oğullarına vasiyetini madde madde ele alalım :
1— Allah'dan korkunuz ve büyüklerinizi yüceltiniz, onlara saygı gösteriniz : Allah Tealâ hazretlerinden korkmak, onun emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından sakınmak manasını taşıdığından takvanın karşılığı olarak ifade edilmiştir ki, Islâmda takva esastır ve manevî derece bununla ölçülür. Zira Cenab-i Hak :
«— Allah katında sizin en iyiniz, en ziyade takvası olandır.» Buyu-ruyOr. Bu bakımdan vasiyetin başında zikredilmesi, önemine binaendir.
Büyüklere saygı beslemek ve onları üstün tutmak bir edeb İşi olmakla beraber, cemiyet içinde disiplinin kurulması ve bir otorite etrafında birle-şilmesİ bakımından da önemlidir. Büyüklerine hürmet edenler, onların yerine geçerler ve kendileri de aynı şekilde hürmet görürler.
Küçüklerine saygı gösterip onları yüceltenler İse, aksine olarak emsalleri yanında, hakarete uğrarlar ve alay mevzuu olurlar. Böylece ahlâk dü-şöklüğü baş gösterir.
2— Mal kazalımız ve onunla hayır işleyiniz, iyilik ediniz : Ahlâkı düzgün ve iyî kimseler elinde mal, insana şeref kazandırır; çünkü iyi kimseler sahibi bulundukları malı hayır işlerinde harcarlar, haramda İsraf etmezler. Kendİ şeref ve vakarlarını korudukları gibi, başkalarının da hizmetinde bulunarak, onların da takdir ve hürmetlerini elde ederler. Böylece şerefleriyle yaşarlar. Kötü ruhlu ve bayağı kimselerin saldırılarından da mal sayesinde korunulur. Onlara yapılacak ikram, kötülüklerine engel teşkil eder.
3— İnsanlardan istemeyiniz ve dilenmeyiniz : Muztar duruma düşmeden İstemek ve ihtiyaç göstermek,, Islâmda yasaktır, haram kısmına girer. Mükellef olan her erkek hem kendi nafakasını, hem de geçimi ile yükümlü bulunduğu kimselerin nafakasını kazanmak zorundadır. Çalışıp da idaresini temin yolunu tutmayan günah işlemiş olur. Bununla beraber başkalarından istemek, onların minneti altına girmek demektir. Şerefli insanlar için bu bir züldür, insanı küçük düşürür. Bu duruma düşmemek İçin çalışıp kazanmak ve ihtiyaçları giderecek kadar mal sahibi olmak bir vazifedir.
Hastalık ve sakatlık gibi çaresiz durumlarda dilenmenin cevazı vardır. İşte en son baş vurulacak hal budur.
4— Dlünce, bağıra çağıra arkamdan ağlamayınız : Islâmdan önce cahiliyet devrinde ölüler arkasında ağlamak için özel kadınlar temin edilir ve kiralanırdı. Ölü arkasında bağıra çağıra mersiyeler okunur, elbise ve yakalar yırtılır, yüzlere vurulurdu. Peygamber Efendimiz bütün bu hareketleri yasaklamış olduğundan Kay s hazretleri de ölümünden sonra arkasından bağıra çağıra ağlanmamasını vasiyet etmiştir. Buna da delil, Peygamber Efendimizin hadîslerini göstermişlerdir.
Şüphesiz ki ölüm, İnsanlara üzüntü ve keder veren bir dehşet halidir. Bu üzüntü ağlamayı gerektirir. Ancak hududu aşmamak, çırpınıp döğünmemek, elbise ve yaka yırtmamak, elleri ve yüzü çırpmamak icab eder.
Kays ibni Âsim kimdir?:
Künyesi Ebû AIİ olup Temîm kabilesindendir ve güzel ahlâkı İle şöhret bulan ashab-ı kiramın büyüklerindendir. Daha cahiliyet zamanında şarabın kendisine verdiği sarhoşluktan ötürü içine düştüğü zararı anlayarak onu kendine haram kılmıştı.
Hicretin dokuzuncu yılında kendi kabilesinden bir heyetle Hz. Pey-gamber'in huzuruna gelerek İslâm'ı kabul etmiş ve Peygamber'in irtihalin-den sonra uzun zaman yaşamıştır. Hem cahiliyet zamanında, hem de İslâm devrinde cesur, cömert, halım, vakur ve şerîf durumunu devam ettirmiş, savaşlarında hep başarı sağlamıştır. Oğlu Ahnef, yumuşak huyluluğu Üe soğukkanlılığını şöyle anlatmıştır:
«Bir gün Kays'ı gördüm ki, evinin bahçesinde kılıcını kuşanmış oturuyor ve etrafındaki insanlara söz söylüyor. O sırada elleri arkasına bağlanmış bîr adamla bir ölü getirildi. Kays'a dendi ki:
— Şu gördüğün kardeşinin oğlu, senin oğlunu öldürdü.
Hâdiseyi anlatan diyor ki:
— Vallahi Kays ne oturuş halini değiştirdi, ne de sözünü kesti. Sözünü tamamaldıktan sonra, diğer oğluna döndü ve ona şöyle dedi :
— Yavrum kalk, kardeşini göm ve amcanın oğlunun ellerini çoz. Annene de diyet olarak yüz deve götür; çünkü o garip bir kadındır.
Kardeşinin oğluna da şöyle hİtab etti:
— Kardeşimin oğlu, ne kötü iş yaptın! Rabbine âsi oldun, akrnbalık bağlarını kopardın, amcanın oğlunu öldürdün, fakat kendi nefsini helak etmiş oldun.
Rivayete göre otuz iki kişiden ibaret olan çocuklarını ölümünden önce toplamış ve onlara şu nasihatte bulunmuştur:
— «Şu birbirine bağlı otuz oku kırınız.
Evlâtları toplu halde bunları kıramayınca, onları çözüp dağıtrvş ve :
— Teker teker bunları kırın, demiş.
Çocukları da bu okları teker teker kırmışlar. Bunun üzerine çocuklarına hitaben :
— Siz de böylesiniz, toplu olursanız kırılmaz ve yıkılmazsınız. Ayrı ayrı parçalara bölünürdeniz, kırılır ve yok olursunuz.» dedi.
Basra'da bir ev edindi ve hicretin 42. yılında orada vefat etti. Allah ondan razı olsun.[711]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 361, /302
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Kays b. Asım et-Temimî (Kays b. Asım b. Sinan b. Halid b. Minkar)
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
Cahiliye
Cenaze, arkasından ağlamak, feryat etmek
Cenaze, defni
Dilencilik, dilencilikten uzak durmak
Dünya, mal ve ömür sevgisi / hırsı
Mal, mal - mülk hırsı
Saygı, büyüklere karşı saygılı, küçüklere karşı şefkatli olmak
Vasiyet, İslam'ın ilk zamanlarında
Yönetim, yöneticilikte ehliyet
Öneri Formu
Hadis Id, No:
51103, DM003304
Hadis:
أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أنبأنا هَمَّامٌ عَنْ قَتَادَةَ قَالَ {إِذَا حَضَرَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ إِنْ تَرَكَ خَيْراً الْوَصِيَّةُ لِلْوَالِدَيْنِ وَالأَقْرَبِينَ بِالْمَعْرُوفِ حَقًّا عَلَى الْمُتَّقِينَ} فَأَمَرَ أَنْ يُوصِىَ لِوَالِدَيْهِ وَأَقَارِبِهِ ، ثُمَّ نُسِخَ بَعْدَ ذَلِكَ فِى سُورَةِ النِّسَاءِ فَجَعَلَ لِلْوَالِدَيْنِ نَصِيباً مَعْلُوماً وَأَلْحَقَ لِكُلِّ ذِى مِيرَاثٍ نَصِيبَهُ مِنْهُ وَلَيْسَتْ لَهُمْ وَصِيَّةٌ ، فَصَارَتِ الْوَصِيَّةُ لِمَنْ لاَ يَرِثُ مِنْ قَرِيبٍ وَغَيْرِهِ.
Tercemesi:
Bize Yezid b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Henunâm, Katâde'den haber verdi ki, O şöyle demiş: (Yüce Allah şöyle buyurmuştur: 'Birinize ölüm (belirtileri) geldiğinde, eğer bir (mal) bırakıyorsa, ana-babaya ve yakınlarına vasiyet etmesi (farz küındı).'6**1 Bununla (Allah, mal bırakan kimseye) ana-sına-babasına ve yakınlarına vasiyet etmeyi emretti. Ardından daha sonra Nis*d Sûresinde (bu emri) neshetti ve ana-babaya belli bir pay ayırdı, her mirasçıya da mirastan payını ulaştırdı. (Dolayısıyla) onlara vasiyet etmek yoktur. Böylece vasiyet, mirasçı olmayan yakınlarla diğerlerine ait hale dönmüştür.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Vesâyâ 28, 4/2063
Senetler:
0. Maktu' (Maktu')
1. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
Konular:
Vasiyet
Vasiyet, İslam'ın ilk zamanlarında
Vasiyet, varise yapılmayacağı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
51105, DM003306
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا أَبُو تُمَيْلَةَ عَنِ الْحُسَيْنِ بْنِ وَاقِدٍ عَنْ يَزِيدَ عَنْ عِكْرِمَةَ وَالْحَسَنِ {إِنْ تَرَكَ خَيْراً الْوَصِيَّةُ لِلْوَالِدَيْنِ وَالأَقْرَبِينَ} وَكَانَتِ الْوَصِيَّةُ كَذَلِكَ حَتَّى نَسَخَتْهَا آيَةُ الْمِيرَاثِ.
Tercemesi:
Bize Ahmed b. İsmail rivayet edip (dedi ki), bize Ebû Turneyle, el-Hüseyn b. Vâkıd'den, (O) Yezid'den, (O da) Ikrime ile el-Hasan'dan (naklen) rivayet etti ki, onlar; "...Eğer bir mal bırakıyorsa, ana babaya ve akrabalara vasiyet etme (farz ki-lındı.)'650 ayeti hakkında şöyle dediler: İşte bu şekilde vasiyet etme vardı. Nihayet bunu miras ayeti neshetti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Vesâyâ 28, 4/2064
Senetler:
0. Maktu' (Maktu')
1. İkrime Mevla İbn Abbas (İkrime)
1. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
Konular:
Vasiyet
Vasiyet, İslam'ın ilk zamanlarında
Vasiyet, varise yapılmayacağı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
143893, BS007133
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَلِىٍّ الرُّوذْبَارِىُّ أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَكْرٍ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ قَالَ : أَوْصَى الْحَارِثُ أَنْ يُصَلِّىَ عَلَيْهِ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يَزِيدَ فَصَلَّى عَلَيْهِ ، ثُمَّ أَدْخَلَهُ الْقَبْرَ مِنْ قِبَلِ رِجْلِ الْقَبْرِ وَقَالَ : هَذَا مِنَ السُّنَّةِ. هَذَا إِسْنَادٌ صَحِيحٌ وَقَدْ قَالَ هَذَا مِنَ السُّنَّةِ فَصَارَ كَالْمُسْنَدِ. {ت} وَقَدْ رُوِّينَا هَذَا الْقَوْلَ عَنِ ابْنِ عُمَرَ وَأَنَسِ بْنِ مَالِكٍ.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Cenâiz 7133, 7/438
Senetler:
1. Ebu Ümeyye Abdullah b. Yezid el-Evsî (Abdullah b. Yezid b. Zeyd b. Husayn b. Amr)
2. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
3. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
4. Ebu Müsenna Muaz b. Muaz el-Anberî (Muaz b. Muaz b. Nasr b. Hassan b. Hur b. Malik)
5. Ebu Amr Ubeydullah b. Muaz el-Anberî (Ubeydullah b. Muaz b. Muaz b. Nasr)
6. Ebû Dâvûd es-Sicistânî (Süleyman b. el-Eş'as b. İshak es-Sicistâni)
7. Ebû Bekir Muhammed b. Dâse el-Basrî (Muhammed b. Bekir b. Muhammed b. Abdurrezzak b. Dâse)
8. Ebu Ali Hasan b. Muhammed et-Tûsî (Hüseyin b. Muhammed b. Muhammed b. Ali b. Hâtim)
Konular:
Cenaze, kabre inme, indirme
Sünnet, sünnete uymak
Vasiyet, İslam'ın ilk zamanlarında
حدثنا علي بن عبد الله قال حدثنا المغيرة بن سلمة أبو هشام المخزومي وكان ثقة قال حدثنا الصعق بن حزن قال حدثني القاسم بن مطيب عن الحسن البصري عن قيس بن عاصم السعدي قال أتيت رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال : هذا سيد أهل الوبر فقلت يا رسول الله ما المال الذي ليس علي فيه تبعة من طالب ولا من ضيف فقال رسول الله نعم المال أربعون والكثرة ستون وويل لأصحاب المئين إلا من أعطى الكريمة ومنح الغزيرة ونحر السمينة فأكل وأطعم القانع والمعتر قلت يا رسول الله ما أكرم هذه الأخلاق لا يحل بواد أنا فيه من كثرة نعمي فقال كيف تصنع بالعطية قلت أعطي البكر وأعطي الناب قال كيف تصنع في المنيحة قال إني لأمنح المائة قال كيف تصنع في الطروقة قال يغدو الناس بحبالهم ولا بوزع رجل من جمل يختطمه فيمسك ما بدا له حتى يكون هو يرده فقال النبي صلى الله عليه وسلم فمالك أحب إليك أم مال مواليك قال مالي قال فإنما لك من مالك ما أكلت فأفنيت أو أعطيت فأمضيت وسائره لمواليك فقلت لا جرم لئن رجعت لأقلن عددها فلما حضره الموت جمع بنيه فقال يا بني خذوا عني فإنكم لن تأخذوا عن أحد هو أنصح لكم مني لا تنوحوا علي فإن رسول الله صلى الله عليه وسلم لم ينح عليه وقد سمعت النبي صلى الله عليه وسلم ينهى عن النياحة وكفنوني في ثيابي التي كنت أصلي فيها وسودوا أكابركم فإنكم إذا سودتم أكابركم لم يزل لأبيكم فيكم خليفة وإذا سودتم أصاغركم هان أكابركم على الناس وزهدوا فيكم وأصلحوا عيشكم فان فيه غنى عن طلب الناس وإياكم والمسألة فإنها آخر كسب المرء وإذا دفنتموني فسووا علي قبري فإنه كان يكون شيء بيني وبين هذا الحي من بكر بن وائل خماشات فلا آمن سفيها أن يأتي أمرا يدخل عليكم عيبا في دينكم قال علي فذاكرت أبا النعمان محمد بن الفضل فقال أتيت الصعق بن حزن في هذا الحديث فحدثنا عن الحسن فقيل له عن الحسن قال لا يونس بن عبيد عن الحسن قيل له سمعته من يونس قال لا حدثني القاسم بن مطيب عن يونس بن عبيد عن الحسن عن قيس فقلت لأبي النعمان فلم تحمله قال لا ضيعناه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165652, EM000953
Hadis:
حدثنا علي بن عبد الله قال حدثنا المغيرة بن سلمة أبو هشام المخزومي وكان ثقة قال حدثنا الصعق بن حزن قال حدثني القاسم بن مطيب عن الحسن البصري عن قيس بن عاصم السعدي قال أتيت رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال : هذا سيد أهل الوبر فقلت يا رسول الله ما المال الذي ليس علي فيه تبعة من طالب ولا من ضيف فقال رسول الله نعم المال أربعون والكثرة ستون وويل لأصحاب المئين إلا من أعطى الكريمة ومنح الغزيرة ونحر السمينة فأكل وأطعم القانع والمعتر قلت يا رسول الله ما أكرم هذه الأخلاق لا يحل بواد أنا فيه من كثرة نعمي فقال كيف تصنع بالعطية قلت أعطي البكر وأعطي الناب قال كيف تصنع في المنيحة قال إني لأمنح المائة قال كيف تصنع في الطروقة قال يغدو الناس بحبالهم ولا بوزع رجل من جمل يختطمه فيمسك ما بدا له حتى يكون هو يرده فقال النبي صلى الله عليه وسلم فمالك أحب إليك أم مال مواليك قال مالي قال فإنما لك من مالك ما أكلت فأفنيت أو أعطيت فأمضيت وسائره لمواليك فقلت لا جرم لئن رجعت لأقلن عددها فلما حضره الموت جمع بنيه فقال يا بني خذوا عني فإنكم لن تأخذوا عن أحد هو أنصح لكم مني لا تنوحوا علي فإن رسول الله صلى الله عليه وسلم لم ينح عليه وقد سمعت النبي صلى الله عليه وسلم ينهى عن النياحة وكفنوني في ثيابي التي كنت أصلي فيها وسودوا أكابركم فإنكم إذا سودتم أكابركم لم يزل لأبيكم فيكم خليفة وإذا سودتم أصاغركم هان أكابركم على الناس وزهدوا فيكم وأصلحوا عيشكم فان فيه غنى عن طلب الناس وإياكم والمسألة فإنها آخر كسب المرء وإذا دفنتموني فسووا علي قبري فإنه كان يكون شيء بيني وبين هذا الحي من بكر بن وائل خماشات فلا آمن سفيها أن يأتي أمرا يدخل عليكم عيبا في دينكم قال علي فذاكرت أبا النعمان محمد بن الفضل فقال أتيت الصعق بن حزن في هذا الحديث فحدثنا عن الحسن فقيل له عن الحسن قال لا يونس بن عبيد عن الحسن قيل له سمعته من يونس قال لا حدثني القاسم بن مطيب عن يونس بن عبيد عن الحسن عن قيس فقلت لأبي النعمان فلم تحمله قال لا ضيعناه
Tercemesi:
— Kays ibni Asım Es-Sa'd"den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Resûlüllah (Saüallahü Aleyhi ve 5e/fem)'e gittim de, şöyle buyurdu:
«— Bu adam deve sahiplerinin ulusudur.»Bunun üzerine ben de dedim ki:
— Ya Resûlallah! Hangi maldır ki, onda misafirden ve isteyiciden yana benim üzerimde bir hak yoktur?
.Resûlüllah bur*a cevaben şöyle buyurdu:
«— Kırk tane (deve) ne güzeldir! Altmış tane çoktur. Yüzler sahibine azab vardır; ancak şu kimse müstesnadır: Malının kıymetlisini veren, bol sağılan* ariyet veren, semizini kesip 4e yiyen ve dilenci ile muhtaca yediren.»
Dedim ki, ya Resûlallah, bu ne güzel ahlâk!.. Bir vadiye inilmez ki, benim orada en ziyade davarım olmasın. Peygamber (bana) sordu:
«— Bağışı nasıl yaparsın?» Dedim ki:
— Genç deve ile yaşlı deveyi verirjim. Peygamber yine sordu;
«— Ariyet hayvan hususunda nasıî yaparsın?» Dedim ki:
— (Yününden, sütünden ve yapağısından faydalansınlar diye) yüz deve ariyet veririm. Peygamber yine sordu:
«— Yetişkin develer hakkında nasıl yaparsın?» Dedim ki;
— İnsanlar sabahleyin ipleriyle çıkarlar ve hiç bir adam yularlaya-cağı bir deveden alıkonrnaz da, önüne çıkan deveyi tutar ve onu kendisi geri verinceye kadar saklar, (böylece istiyen herkes develerimden faydalanır). Peygamber (SaHaİlâhü Aleyhi ve Seîtem) sordu:
«— Senin analın mı sana daha sevgilidir, yoksa mirasçılarının mah mı?»
— Benim malım, dedim. Peygamber buyurdu:
«— Mahmian sana ait olein, ancak yeyip de harcadığındır yahut verip de geçerh kıldığındır. Malsn diğeri ise mirasçılarının dır.»
— (Ben dedim ki:) Çare yok, eğer geri dönersem, muhakkak develerimin saysıni azaltacağım, (insanlara çok miktarda dağıtacağım ve kendime azım bırakacağım).
Bu adamın ölüm vakti gelince, oğullarını toplayıp onlara şöyle dedi: Evlâdlarım! Benim öğüdümü tutun; çünkü size benden daha iyi öğüt veren bir kimse bulup, ondan öğüt alamazsınız. Ölünce arkamda bağıra çağıra ağlamayınız; çünkü Resûlülkh (SûIisUüM Akyhî veSelletn) üzerine bağıra çağıra ağlanmadı. Gerçekten Peygamber (SaîlalkthU Aîeyhi v« Seİlemyin ölü arkasından bağırarak ağlamayı yasakladığını işittim. Beni, namaz kılmış olduğum elbiselerle kefenleyin. Büyüklerinize hürmet edin, onları başınızda efendi tutun. Eğer siz büyüklerinizi şerefli tutarsanız, sizde babanızın halifesi devamlı olarak bulunur. Küçüklerinizi üzerinizde şerefli yaparsanız, büyükleriniz insanlara karşı hor ve bayağı düşerler ve simden yüz çevirirler. Yaşayışınızı düzeltin; çünkü düzgün yaşayışta, insanlardan istemekten kurtuluş vardır. Dilenmekten sakının; çünkü bu, insan kazancının en bayağısıdır. Benî gömdüğünüz zaman, kabrimin üzerini dümdüz yapın, (belli olmasın); çünkü bu mahalleden Bekir ibni Vail ile aramda bir şey oluyordu da döğüşmeler çıkıyordu. Şimdi hafif akıllı biri çıkıp da sizin dininize br ayıp iş getirmesinden emin değilim, (bu hasımlarımdan biri gelir de mezarımı eşeler, siz de ona bir fenalık edersiniz. Böylece âhiretinizi kaybetmiş olabilirsiniz).»[630]
Bu bölümün başlığı, başkasının başmı tarayıp temizlemek konusu al-mökÎG, bu hadîs-i şerifin-adı geçen bölümle ilgisi anlaşılamamıştır. Hadîste kısaltma yapılarak bölümle ilgili sözler düşmüş olabilir. Burada rivayet edilen kısmı ile bize şu öğütler verilmektedir:
1— İhtiyaçtan fazla mal bîriktirmeyip mühtoçtaro ve hayırlı yerlere harcama olursa, insan kendi matını sevmiş ve ona sahip olmuş olur. Böyle hcrcayomadığı mallar veresenin malı sayılır. Çünkü harcanan malın sevabı âhîrerte sahibini bulur ve ona mevki kazandırır.
Büyük zenginler, mallarının iyisini ve kıymetlisini vermedikçe vebalden kurtulamayacaklarının bilinmesi de gerekir.
2— Büyüklerine ve yaşlılarına saygı gösteren mîlletler, millî şuurlarını geliştirir ve gelecek soylarına aynen aktarırlar. Ahlâk çöküntüsüne maruz kalmazlar. Millî benliklerine sahip olurlar. Çocuklar büyükler yerinde tutulursa, geçmişle ve gelenekle olan bağlar kopar, çöküntü başlar.
3— Ölü arka.smdq çığlıkla, bağırıp çağırarak, el-yüz çırparak ağlamak veya böyle aklayıcılar tutmak İslâm dininde yasaktır Sükûnetle ağlamakta bir beis yoktur.
4— İnsanın kefeni» hayatında giydiği elbiseler kumaşından daha kıymetli olmamalıdır. Kıymetli eşyalara bürünerek gömülmek israfa girer; İsraf
5— Geçim .ve yeşayışî temin etmek ve başkasına İhtiyaç göstermemek her mükellef için farzdır. Dilenci durumuna düşmek, kazancın en kötüsü ve adisidir.
6— İnsanların husumeti öldükten sonra da devam edebilir.Bu hususta bile tedbirli olmak ihitiyatlı bir harekettir.[631]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 953, /745
Senetler:
1. Kays b. Asım et-Temimî (Kays b. Asım b. Sinan b. Halid b. Minkar)
2. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
3. Kasım b. Mutayyeb el-Icli (Kasım b. Mutayyeb)
4. Sa'k b. Hazn el-Bekri (Sa'k b. Hazn b. Kays)
5. Ebu Hişam Muğira b. Seleme el-Mahzumi (Muğira b. Seleme)
6. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Cenaze, arkasından ağlamak, feryat etmek
Cenaze, kefenlemek
Dilencilik, dilencilikten uzak durmak
Dünya, Mülk, Hz. Peygamberin mala-mülke karşı tavrı
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
Kabir, üstünün yapılışı
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Vasiyet, İslam'ın ilk zamanlarında
Yönetim, yöneticilikte ehliyet
حدثنا عبد الله بن سعيد قال حدثنا أبو أسامة حدثنا عبد الملك بن حميد بن أبى غنية عن أبيه عن أبى العجلان المحاربي قال : كنت في جيش بن الزبير فتوفى بن عم لي وأوصى بجمل له في سبيل الله فقلت لابنه ادفع إلى الجمل فإني في جيش بن الزبير فقال اذهب بنا إلى بن عمر حتى نسأله فأتينا بن عمر فقال يا أبا عبد الرحمن ان والدي توفى وأوصى بجمل له في سبيل الله وهذا بن عمى وهو في جيش بن الزبير أفأدفع إليه الجمل قال بن عمر يا بنى إن سبيل الله كل عمل صالح فإن كان والدك إنما أوصى بجمله في سبيل الله عز وجل فإني رأيت قوما مسلمين يغزون قوما من المشركين فادفع إليهم الجمل فإن هذا وأصحابه في سبيل غلمان قوم أيهم يضع الطابع
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164374, EM000369
Hadis:
حدثنا عبد الله بن سعيد قال حدثنا أبو أسامة حدثنا عبد الملك بن حميد بن أبى غنية عن أبيه عن أبى العجلان المحاربي قال : كنت في جيش بن الزبير فتوفى بن عم لي وأوصى بجمل له في سبيل الله فقلت لابنه ادفع إلى الجمل فإني في جيش بن الزبير فقال اذهب بنا إلى بن عمر حتى نسأله فأتينا بن عمر فقال يا أبا عبد الرحمن ان والدي توفى وأوصى بجمل له في سبيل الله وهذا بن عمى وهو في جيش بن الزبير أفأدفع إليه الجمل قال بن عمر يا بنى إن سبيل الله كل عمل صالح فإن كان والدك إنما أوصى بجمله في سبيل الله عز وجل فإني رأيت قوما مسلمين يغزون قوما من المشركين فادفع إليهم الجمل فإن هذا وأصحابه في سبيل غلمان قوم أيهم يضع الطابع
Tercemesi:
— (91-s.) Ebu'l-Aclân El-Muharibî'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir :
— İbni Zübeyr'in ordusunda idim de, benim amcamın oğlu vefat etti ve kendisine ait bir devesini Allah yolunda (kullanılmak üzere) vasıyyet etti. Ben (vefat eden bu amcamın oğlunun) oğluna dedim ki, deveyi bana ver; çünkü ben îbni Zübeyr'in ordusundayım, (Allah yolunda savaşıyorum). (Ölünün varisi) bana:
— Beraberce İbni Ömer'e gidelim de ona soralım, dedi. Bunun üzerine îbni Ömer'e gittik de (ona) şöyle dedi:
— Ya Abdurrahman (İbni Ömer) : Benim babam vefat etti ve kendisine ait bir deveyi Allah yolunda (kullanılmak üzere) vasıyyet etti. 3u (Ebu'l-Aclân) da amcamın oğlu olup, İbni Zübeyr'in ordusunda bulunuyor. Deveyi buna vereyim mi? İbni Ömer şöyle dedi:
— Yavrum! Her salih amel, Allah yolunda çalışmadır. Gerçekten senin baban devesini Allah (Azze ve Ceîle) yolunda (kullanılmak üzere) vasıyyet etti. Ben müslüman bir topluluğun müşrik bir toplulukla savaştığını gördüm. Sen deveyi onlara ver, (çünkü müşriklerle çarpışan müs-lümanlar Allah yolundadır). Bu (Ebu'l-Aclân) ve arkadaşları, bir gencin (îbni Zübeyr'in) yolundadır. Bunlar öyle bir toplumdur ki, hangisi riyaset mühürünü elde edecektir diye uğraşıyor.»[726]
Abdullah Îbni Zübeyr'inhal tercemesi 244 sayılı hadîs-i şerif münasebeti ile geçmişti. Hz. Muaviye vefat edip de, oğlu Yezid iktidara geçince, Abdullah ibni Zübeyr ona biat etmedi. Hilâfetini tanımadı. Kendisi Hicaz'da halifeliğini İlân etti. Bunun üzerine Yezid bir ordu hazırlayarak Medine'ye doğru yolladı. Abdullah ibni Zübeyr ile aralarında Harre vak'ası denilen savaş cereyan ottİ ve ashabdan çok kimseler şehid düştü. Savaş burada kapanmayıp Mekke'ye doğru genişledi ve Mekke'nin muhasarası sırasında Yezid 'in ölümü ile son buldu. Bundan sonra Abdullah İbni Zübeyr dokuz yıl Hicaz, Yemen, İrak, Horasan gibi beldeleri kendine bağlayarak hilâfet sürdürdü. Yalnız Şam ve Mıssr, Emevî'lerin elinde kalmıştı. Nihayet EmevMerin başına geçen Abdülmelik ibni Mervan, Haccac kumandasındaki orduyu Hicaz'a göndermiş ve Mekke'yi kuşatmıştı. Kuşatma esnasında Abdullah Ibnİ Zübeyr yaralanmış ve sonunda şehid edilmişti.
İşte iki İslâm ordusu arasında cereyan eden bu savaşlar, bir hilâfet ve riyaset davası olduğundan bunların savaşını Abdurrahman İbni Ömer Allah yolunda savaş kabul etmemiştir Bunun için Allah yolunda kullanılmak üzere vasıyyet edilen atın İbni Zübeyr saflarında çarpışan savaşçıya verilmesini uygun bulmayıp, Müşriklerle savaşanlara verilmesini tavsiye etmiştir.
Esasen hadîs-i şerifin mevzu ile ilgisi, İbni Ömer'in kendinden küçük olan mirasçıya «Yavrum» diye hitap etmesi yönündendİr Küçüklere ve çocuklara böyle hitapta bulunmanın cevazı anlaşılmış oluyor.[727]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 369, /306
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Aclan (Ebu Aclan)
3. Humeyd b. Ebu Ğaniyye Esbehani (Humeyd b. Ebu Ğaniyye)
4. ibn Ebu Ğaniyye Abdulmelik b. Humeyd el-Huzai (Abdulmelik b. Humeyd b. Ebu Ğaniyye)
5. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
6. Ebu Said Abdullah b. Saîd el-Kindî (Abdullah b. Saîd b. Husayn b. Adî)
Konular:
Cihad, el, dil veya mal ile yapılan cihad
Savaş, ordu komutanlığı, komutanlar
Vasiyet, İslam'ın ilk zamanlarında
Yardım, mücahide ve ailesine yardım