Öneri Formu
Hadis Id, No:
11360, B002079
Hadis:
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ صَالِحٍ أَبِى الْخَلِيلِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَارِثِ رَفَعَهُ إِلَى حَكِيمِ بْنِ حِزَامٍ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْبَيِّعَانِ بِالْخِيَارِ مَا لَمْ يَتَفَرَّقَا - أَوْ قَالَ حَتَّى يَتَفَرَّقَا - فَإِنْ صَدَقَا وَبَيَّنَا بُورِكَ لَهُمَا فِى بَيْعِهِمَا ، وَإِنْ كَتَمَا وَكَذَبَا مُحِقَتْ بَرَكَةُ بَيْعِهِمَا » .
Tercemesi:
Bize Süleyman b. Harb, ona Şu'be, ona Katâde, ona Ebu Halil Sâlih, ona Abdullah b. Hâris, ona da Hakîm b. Hizâm, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Satıcı ve müşteri ayrılmadıkları sürece -râvilerden biri şüpheye düşüp ''ayrılana dek'' demiştir- (alışverişin iptalinde) serbesttirler. Eğer doğru sözlü olurlar ve (malın ayıbı vb. şeyleri) açıklarlarsa alışverişleri kendileri için mübarek kılınır. Eğer gizlerler ve yalan konuşurlarsa alışverişlerinin bereketi gider.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Buyû' 19, 1/599
Senetler:
1. Hakîm b. Hizam el-Kuraşî (Hakîm b. Hizam b. Huveylid b. Esed b. Abdüluzza b. Kusay b. Kilab)
2. Ebu Muhammed Abdullah b. Haris el-Haşimî (Abdullah b. Haris b. Nevfel b. Haris b. Abdülmuttalib)
3. Ebu Halil Salih b. Ebu Meryem ed-Duba'î (Salih b. Ebu Meryem)
4. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
5. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
6. Ebu Eyyüb Süleyman b. Harb el-Vâşihî (Süleyman b. Harb b. Büceyl)
Konular:
Bereket, malın bereketinin kaybolması
Bereket, rızkın, malın ve ömrün bereketlenmesi
Bereket, ticaretin bereketlenmesi
KTB, BUYU', ALIŞ-VERİŞ
Ticaret, muhayyerlik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
44846, DM002589
Hadis:
أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ عَامِرٍ عَنْ سَعِيدٍ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ صَالِحٍ أَبِى الْخَلِيلِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَارِثِ عَنْ حَكِيمِ بْنِ حِزَامٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ :« الْبَيِّعَانِ بِالْخِيَارِ مَا لَمْ يَتَفَرَّقَا ، فَإِنْ صَدَقَا وَبَيَّنَا بُورِكَ لَهُمَا فِى بَيْعِهِمَا ، وَإِنْ كَذَبَا وَكَتَمَا مُحِقَ بَرَكَةُ بَيْعِهِمَا ».
Tercemesi:
Bize Sâid b. Amir, ona Saîd [Ebu Arûbe], ona Katâde [b. Diâme], ona Salih Ebu'l-Halil, ona Abdullah b. Haris, ona da Hakim b. Hizam'ın haber verdiğine göre Rasulullah (s.a) şöyle buyurmuştur: "Satıcı ile alıcı birbirlerinden ayrılmadıkları sürece (alışverişten) vazgeçme hakkına sahiptirler. Eğer onlar doğru söyler ve (şayet bir kusur varsa bunu) açıklarlarsa bu alışverişlerinde bereket bulurlar. Lakin yalan söyler ve var olan bir ayıbı gizlerlerse alışverişlerinde bereket olmaz."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Buyû' 15, 3/1660
Senetler:
1. Hakîm b. Hizam el-Kuraşî (Hakîm b. Hizam b. Huveylid b. Esed b. Abdüluzza b. Kusay b. Kilab)
2. Ebu Muhammed Abdullah b. Haris el-Haşimî (Abdullah b. Haris b. Nevfel b. Haris b. Abdülmuttalib)
3. Ebu Halil Salih b. Ebu Meryem ed-Duba'î (Salih b. Ebu Meryem)
4. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
5. Ebu Nadr Said b. Ebu Arûbe el-Adevî (Saîd b. Mihrân)
6. Ebu Muhammed Said b. Amir ed-Dube'î (Said b. Amir)
Konular:
Ahlak, ticaret ahlakı
Aldatmak, alış-verişte aldatmak
Bereket, rızkın, malın ve ömrün bereketlenmesi
DOĞRULUK VE YALANCILIK
Ticaret, karşılıklı rıza ile gerçekleşir
Ticaret, muhayyerlik
Yalan, yalan söylemek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
44852, DM002590
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو الْوَلِيدِ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ الْبَيِّعَانِ بِالْخِيَارِ مَا لَمْ يَتَفَرَّقَا ، فَإِنْ صَدَقَا وَبَيَّنَا بُورِكَ لَهُمَا فِى بَيْعِهِمَا ، وَإِنْ كَذَبَا وَكَتَمَا مُحِقَ بَرَكَةُ بَيْعِهِمَا .
Tercemesi:
Bize Ebu'l-Velid [Hişam b. Abdülmelik], ona Şu'be [b. Haccâc], ona Katâde [b. Diâme] şöyle nakletmiştir: "Satıcı ve alıcı, ayrılmadıkları sürece bu alışverişten vazgeçme hakkına sahiptirler. Eğer onlar doğru söyler ve (şayet bir kusur varsa bunu) açıklarlarsa bu alışverişlerinde bereket bulurlar. Lakin yalan söyler ve var olan bir ayıbı gizlerlerse alışverişlerinde bereket olmaz."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Buyû' 15, 3/1660
Senetler:
1. Hakîm b. Hizam el-Kuraşî (Hakîm b. Hizam b. Huveylid b. Esed b. Abdüluzza b. Kusay b. Kilab)
2. Ebu Muhammed Abdullah b. Haris el-Haşimî (Abdullah b. Haris b. Nevfel b. Haris b. Abdülmuttalib)
3. Ebu Halil Salih b. Ebu Meryem ed-Duba'î (Salih b. Ebu Meryem)
4. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
5. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
6. Ebu Velid Hişam b. Abdülmelik el-Bahilî (Hişam b. Abdülmelik)
Konular:
Ahlak, ticaret ahlakı
Aldatmak, alış-verişte aldatmak
Bereket, rızkın, malın ve ömrün bereketlenmesi
Ticaret, karşılıklı rıza ile gerçekleşir
Ticaret, muhayyerlik
Yalan, yalan söylemek
حَدَّثَنَا وَاصِلُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى الْكُوفِىُّ حَدَّثَنَا ابْنُ فُضَيْلٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « الْبَيِّعَانِ بِالْخِيَارِ مَا لَمْ يَتَفَرَّقَا أَوْ يَخْتَارَا » . قَالَ فَكَانَ ابْنُ عُمَرَ إِذَا ابْتَاعَ بَيْعًا وَهُوَ قَاعِدٌ قَامَ لِيَجِبَ لَهُ الْبَيْعُ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى بَرْزَةَ وَحَكِيمِ بْنِ حِزَامٍ وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبَّاسٍ وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو وَسَمُرَةَ وَأَبِى هُرَيْرَةَ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ ابْنِ عُمَرَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَغَيْرِهِمْ. وَهُوَ قَوْلُ الشَّافِعِىِّ وَأَحْمَدَ وَإِسْحَاقَ. وَقَالُوا الْفُرْقَةُ بِالأَبْدَانِ لاَ بِالْكَلاَمِ . وَقَدْ قَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ مَعْنَى قَوْلِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « مَا لَمْ يَتَفَرَّقَا » . يَعْنِى الْفُرْقَةَ بِالْكَلاَمِ . وَالْقَوْلُ الأَوَّلُ أَصَحُّ لأَنَّ ابْنَ عُمَرَ هُوَ رَوَى عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ أَعْلَمُ بِمَعْنَى مَا رَوَى. وَرُوِىَ عَنْهُ أَنَّهُ كَانَ إِذَا أَرَادَ أَنْ يُوجِبَ الْبَيْعَ مَشَى لِيَجِبَ لَهُ. و هكذا و رُوى عن أبي برزة.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17910, T001245
Hadis:
حَدَّثَنَا وَاصِلُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى الْكُوفِىُّ حَدَّثَنَا ابْنُ فُضَيْلٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « الْبَيِّعَانِ بِالْخِيَارِ مَا لَمْ يَتَفَرَّقَا أَوْ يَخْتَارَا » . قَالَ فَكَانَ ابْنُ عُمَرَ إِذَا ابْتَاعَ بَيْعًا وَهُوَ قَاعِدٌ قَامَ لِيَجِبَ لَهُ الْبَيْعُ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى بَرْزَةَ وَحَكِيمِ بْنِ حِزَامٍ وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبَّاسٍ وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو وَسَمُرَةَ وَأَبِى هُرَيْرَةَ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ ابْنِ عُمَرَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَغَيْرِهِمْ. وَهُوَ قَوْلُ الشَّافِعِىِّ وَأَحْمَدَ وَإِسْحَاقَ. وَقَالُوا الْفُرْقَةُ بِالأَبْدَانِ لاَ بِالْكَلاَمِ . وَقَدْ قَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ مَعْنَى قَوْلِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « مَا لَمْ يَتَفَرَّقَا » . يَعْنِى الْفُرْقَةَ بِالْكَلاَمِ . وَالْقَوْلُ الأَوَّلُ أَصَحُّ لأَنَّ ابْنَ عُمَرَ هُوَ رَوَى عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ أَعْلَمُ بِمَعْنَى مَا رَوَى. وَرُوِىَ عَنْهُ أَنَّهُ كَانَ إِذَا أَرَادَ أَنْ يُوجِبَ الْبَيْعَ مَشَى لِيَجِبَ لَهُ. و هكذا و رُوى عن أبي برزة.
Tercemesi:
Bize Vâsıl b. Abdula'lâ el-Kûfî, ona İbn Fudayl, ona Yahya b. Said, ona Nâfi, ona da İbn Ömer'in naklettiğine göre Rasulullah (sav) "Alıcı ve satıcı pazarlık yapılan mekandan ayrılmadıkça veya [alışveriş akdinin fesh edilemeyeceği yönünde bir kararı] tercih etmedikçe [her ikisi de alışverişten] cayma hakkına sahiptirler." buyurmuştur. [Nâfi dedi ki] İbn Ömer bir şey satın aldığında oturuyorsa akdin gerçekleşmesi için oturduğu yerden kalkıyordu.
Tirmizî şöyle dedi: Bu konuya ilişkin Ebu Berze, Hakîm b. Hizâm, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Amr, Semura ve Ebu Hureyre'den de hadis nakledilmiştir. İbn Ömer'in bu hadisi hasen sahihtir. Sahâbe ve sonraki kuşaklardan bazı alimler bu hadise göre amel etmektedirler. Şâfiî, Ahmed [b. Hanbel] ve İshak [b. Râhûye'nin] görüşü de budur. Onlar "Ayrılmak söz ile değil, beden ile gerçekleşir." görüşündedirler. Bazı alimler Hz. Peygamberin (sav) "ayrılmadıkça" sözünü "söz ile ayrılmak" olarak anlamışlardır. Ancak birinci görüş daha doğrudur. Çünkü bu hadisi Rasulullah'tan (sav) İbn Ömer nakletmiştir ve naklettiği hadisin anlamını en iyi o bilir. Ayrıca [İbn Ömer'in] alışveriş akdinin gerçekleşmesini istediğinde yürüdüğü [ve pazarlık yaptığı mekandan uzaklaştığı da] nakledilmiştir. Ebu Berze'den de böyle nakledilmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Buyû' 26, 3/547
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Said Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (Yahyâ b. Saîd b. Kays b. Amr)
4. Ebu Abdurrahman Muhammed b. Fudayl ed-Dabbî (Muhammed b. Fudayl b. Ğazvan b. Cerîr)
5. Vasıl b. Abdulala el-Esedi (Vasıl b. Abdulala b. Hilal)
Konular:
Sahabe, anlayış farklılıkları
Sünnet, Abdullah b. Ömer'in uygulamaları
Ticaret
Ticaret, muhayyerlik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17916, T001246
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ صَالِحٍ أَبِى الْخَلِيلِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَارِثِ عَنْ حَكِيمِ بْنِ حِزَامٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْبَيِّعَانِ بِالْخِيَارِ مَا لَمْ يَتَفَرَّقَا فَإِنْ صَدَقَا وَبَيَّنَا بُورِكَ لَهُمَا فِى بَيْعِهِمَا وَإِنْ كَتَمَا وَكَذَبَا مُحِقَتْ بَرَكَةُ بَيْعِهِمَا » . هَذَا حَدِيثٌ صَحِيحٌ . وَهَكَذَا رُوِىَ عَنْ أَبِى بَرْزَةَ الأَسْلَمِىِّ أَنَّ رَجُلَيْنِ اخْتَصَمَا إِلَيْهِ فِى فَرَسٍ بَعْدَ مَا تَبَايَعَا . وَكَانُوا فِى سَفِينَةٍ فَقَالَ لاَ أَرَاكُمَا افْتَرَقْتُمَا. وَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْبَيِّعَانِ بِالْخِيَارِ مَا لَمْ يَتَفَرَّقَا » . وَقَدْ ذَهَبَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَهْلِ الْكُوفَةِ وَغَيْرِهِمْ إِلَى أَنَّ الْفُرْقَةَ بِالْكَلاَمِ وَهُوَ قَوْلُ سُفْيَانَ الثَّوْرِىِّ . وَهَكَذَا رُوِىَ عَنْ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ . وَرُوِىَ عَنِ ابْنِ الْمُبَارَكِ أَنَّهُ قَالَ كَيْفَ أَرُدُّ هَذَا وَالْحَدِيثُ فِيهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم صَحِيحٌ . وَقَوَّى هَذَا الْمَذْهَبَ . وَمَعْنَى قَوْلِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « إِلاَّ بَيْعَ الْخِيَارِ » . مَعْنَاهُ أَنْ يُخَيِّرَ الْبَائِعُ الْمُشْتَرِىَ بَعْدَ إِيجَابِ الْبَيْعِ . فَإِذَا خَيَّرَهُ فَاخْتَارَ الْبَيْعَ فَلَيْسَ لَهُ خِيَارٌ بَعْدَ ذَلِكَ فِى فَسْخِ الْبَيْعِ وَإِنْ لَمْ يَتَفَرَّقَا . هَكَذَا فَسَّرَهُ الشَّافِعِىُّ وَغَيْرُهُ . وَمِمَّا يُقَوِّى قَوْلَ مَنْ يَقُولُ الْفُرْقَةُ بِالأَبْدَانِ لاَ بِالْكَلاَمِ حَدِيثُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Yahya b. Said, ona Şu'be, ona Katade, ona Salih Ebu Halil, ona Abdullah b. Haris, ona da Hakim b. Hizâm'ın şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ayrılmadıkları sürece alıcı ve satıcı vazgeçme hakkına sahiptirler. Şayet onlar doğru söyler ve malın her şeyini açıklarlarsa bu alışveriş onlara bereket getirir. Şayet onlar maldaki bir kusuru gizler ve yalan konuşurlarsa bu alışverişlerinde bereket olmaz." Tirmizî dedi ki: "Bu sahih bir hadistir. Aynı şekilde Ebu Berze el-Eslemî'den de (şöyle) nakledilmiştir: "İki adam gemide, bir atın alış verişini bitirdikten sonra kendisine gelip birbirleri hakkında şikayetçi olmuşlardı. Bunun üzerine o; "Görüyorum ki siz henüz birbirinizden ayrılmış değilsiniz. Nitekim Rasulullah (sav); "Ayrılmadıkları sürece alıcı ve satıcı vazgeçme hakkına sahiptirler" buyurmuştur. Ravi dedi ki: "Kufe alimlerinden bir kısmı ve diğer bazı alimler ayrılmanın söz ile gerçekleştiği görüşüne sahiptirler. Süfyan es-Sevrî bu görüştedir. Malik b. Enes'ten de aynı görüş nakledilmiştir. Rivayet edildiğine göre Abdullah b. Mübarek ise "Rasulullah'tan buna dair sahih bir hadis varken ve bu görüşü desteklerken ben bunu nasıl reddedebilirim. Rasulullah'ın (sav) hadisteki ifadesinin manası "Vazgeçme hakkının bulunduğu satış" anlamındadır. Bunun manası satıcının müşteriyi satış arz olunduktan sonra muhayyer bırakmasıdır. Satıcı vazgeçme hakkını müşteriye verir, müşteri de satın almayı seçerse, artık ayrılmamış olsalar bile bu alışverişi feshetme hakkı yoktur" demiştir. İmam Şafii ve başkaları da hadisi böyle anlamışlardır. Ayrılmanın sözle değil de bedenle gerçekleşeceği kanaatine sahip olanların görüşünü destekleyen bir rivayet de Abdullah b. Amr kanalıyla Rasulullah'tan nakledilmiştir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Buyû' 26, 3/548
Senetler:
1. Hakîm b. Hizam el-Kuraşî (Hakîm b. Hizam b. Huveylid b. Esed b. Abdüluzza b. Kusay b. Kilab)
2. Ebu Muhammed Abdullah b. Haris el-Haşimî (Abdullah b. Haris b. Nevfel b. Haris b. Abdülmuttalib)
3. Ebu Halil Salih b. Ebu Meryem ed-Duba'î (Salih b. Ebu Meryem)
4. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
5. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
6. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
7. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Bereket, rızkın, malın ve ömrün bereketlenmesi
Sahabe, anlayış farklılıkları
Ticaret
Ticaret, muhayyerlik
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ الْمُتَبَايِعَانِ كُلُّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا بِالْخِيَارِ عَلَى صَاحِبِهِ مَا لَمْ يَتَفَرَّقَا إِلاَّ بَيْعَ الْخِيَارِ. قال مالك و ليس لهذا عندنا حد معروف ولا أمر معمول به فيه.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
37191, MU001367
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ الْمُتَبَايِعَانِ كُلُّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا بِالْخِيَارِ عَلَى صَاحِبِهِ مَا لَمْ يَتَفَرَّقَا إِلاَّ بَيْعَ الْخِيَارِ. قال مالك و ليس لهذا عندنا حد معروف ولا أمر معمول به فيه.
Tercemesi:
Abdullah b. Ömer'den: Resûlullah (s.a.v.) Şöyle buyurmuştur: "Alıcı ve satıcıdan her biri diğerine karşı, birbirlerinden (satış meclisinden) ayrılıncaya kadar muhayyerdirler. Ancak muhayyer alıp üzerinde anlaştıkları süreye kadar muhayyerlikleri devam eder."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Buyû' 1367, 1/251
Senetler:
()
Konular:
Ticaret, muhayyerlik
أخبرنا عبد الرزاق قال الثوري : إذا اشتريت ثوبا على الرضى فرددته ، فقال صاحب الثوب : ليس هذا ثوبي ، فالقول قول الراد.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
84519, MA015199
Hadis:
أخبرنا عبد الرزاق قال الثوري : إذا اشتريت ثوبا على الرضى فرددته ، فقال صاحب الثوب : ليس هذا ثوبي ، فالقول قول الراد.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Buyû' 15199, 8/275
Senetler:
()
Konular:
Ticaret, muhayyerlik
Yargı, Davayı ispat, iki şahid, beyyine, yemin vs.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
37197, MU001373
Hadis:
وَحَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ مُوسَى بْنِ مَيْسَرَةَ أَنَّهُ سَمِعَ رَجُلاً يَسْأَلُ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ فَقَالَ إِنِّى رَجُلٌ أَبِيعُ بِالدَّيْنِ . فَقَالَ سَعِيدٌ لاَ تَبِعْ إِلاَّ مَا آوَيْتَ إِلَى رَحْلِكَ . قَالَ مَالِكٌ فِى الَّذِى يَشْتَرِى السِّلْعَةَ مِنَ الرَّجُلِ عَلَى أَنْ يُوَفِّيَهُ تِلْكَ السِّلْعَةَ إِلَى أَجَلٍ مُسَمًّى إِمَّا لِسُوقٍ يَرْجُو نَفَاقَهَا فِيهِ وَإِمَّا لِحَاجَةٍ فِى ذَلِكَ الزَّمَانِ الَّذِى اشْتَرَطَ عَلَيْهِ ثُمَّ يُخْلِفُهُ الْبَائِعُ عَنْ ذَلِكَ الأَجَلِ فَيُرِيدُ الْمُشْتَرِى رَدَّ تِلْكَ السِّلْعَةِ عَلَى الْبَائِعِ إِنَّ ذَلِكَ لَيْسَ لِلْمُشْتَرِى وَإِنَّ الْبَيْعَ لاَزِمٌ لَهُ وَإِنَّ الْبَائِعَ لَوْ جَاءَ بِتِلْكَ السِّلْعَةِ قَبْلَ مَحِلِّ الأَجَلِ لَمْ يُكْرَهِ الْمُشْتَرِى عَلَى أَخْذِهَا . قَالَ مَالِكٌ فِى الَّذِى يَشْتَرِى الطَّعَامَ فَيَكْتَالُهُ ثُمَّ يَأْتِيهِ مَنْ يَشْتَرِيهِ مِنْهُ فَيُخْبِرُ الَّذِى يَأْتِيهِ أَنَّهُ قَدِ اكْتَالَهُ لِنَفْسِهِ وَاسْتَوْفَاهُ فَيُرِيدُ الْمُبْتَاعُ أَنْ يُصَدِّقَهُ وَيَأْخُذَهُ بِكَيْلِهِ إِنَّ مَا بِيعَ عَلَى هَذِهِ الصِّفَةِ بِنَقْدٍ فَلاَ بَأْسَ بِهِ وَمَا بِيعَ عَلَى هَذِهِ الصِّفَةِ إِلَى أَجَلٍ فَإِنَّهُ مَكْرُوهٌ حَتَّى يَكْتَالَهُ الْمُشْتَرِى الآخَرُ لِنَفْسِهِ وَإِنَّمَا كُرِهَ الَّذِى إِلَى أَجَلٍ لأَنَّهُ ذَرِيعَةٌ إِلَى الرِّبَا وَتَخَوُّفٌ أَنْ يُدَارَ ذَلِكَ عَلَى هَذَا الْوَجْهِ بِغَيْرِ كَيْلٍ وَلاَ وَزْنٍ فَإِنْ كَانَ إِلَى أَجَلٍ فَهُوَ مَكْرُوهٌ وَلاَ اخْتِلاَفَ فِيهِ عِنْدَنَا . قَالَ مَالِكٌ لاَ يَنْبَغِى أَنْ يُشْتَرَى دَيْنٌ عَلَى رَجُلٍ غَائِبٍ وَلاَ حَاضِرٍ إِلاَّ بِإِقْرَارٍ مِنَ الَّذِى عَلَيْهِ الدَّيْنُ وَلاَ عَلَى مَيِّتٍ وَإِنْ عَلِمَ الَّذِى تَرَكَ الْمَيِّتُ وَذَلِكَ أَنَّ اشْتِرَاءَ ذَلِكَ غَرَرٌ لاَ يُدْرَى أَيَتِمُّ أَمْ لاَ يَتِمُّ . قَالَ وَتَفْسِيرُ مَا كُرِهَ مِنْ ذَلِكَ أَنَّهُ إِذَا اشْتَرَى دَيْنًا عَلَى غَائِبٍ أَوْ مَيِّتٍ أَنَّهُ لاَ يُدْرَى مَا يَلْحَقُ الْمَيِّتَ مِنَ الدَّيْنِ الَّذِى لَمْ يُعْلَمْ بِهِ فَإِنْ لَحِقَ الْمَيِّتَ دَيْنٌ ذَهَبَ الثَّمَنُ الَّذِى أَعْطَى الْمُبْتَاعُ بَاطِلاً . قَالَ مَالِكٌ وَفِى ذَلِكَ أَيْضًا عَيْبٌ آخَرُ أَنَّهُ اشْتَرَى شَيْئًا لَيْسَ بِمَضْمُونٍ لَهُ وَإِنْ لَمْ يَتِمَّ ذَهَبَ ثَمَنُهُ بَاطِلاً فَهَذَا غَرَرٌ لاَ يَصْلُحُ . قَالَ مَالِكٌ وَإِنَّمَا فُرِقَ بَيْنَ أَنْ لاَ يَبِيعَ الرَّجُلُ إِلاَّ مَا عِنْدَهُ وَأَنْ يُسَلِّفَ الرَّجُلُ فِى شَىْءٍ لَيْسَ عِنْدَهُ أَصْلُهُ أَنَّ صَاحِبَ الْعِينَةِ إِنَّمَا يَحْمِلُ ذَهَبَهُ الَّتِى يُرِيدُ أَنْ يَبْتَاعَ بِهَا فَيَقُولُ هَذِهِ عَشَرَةُ دَنَانِيرَ فَمَا تُرِيدُ أَنْ أَشْتَرِىَ لَكَ بِهَا فَكَأَنَّهُ يَبِيعُ عَشَرَةَ دَنَانِيرَ نَقْدًا بِخَمْسَةَ عَشَرَ دِينَارًا إِلَى أَجَلٍ فَلِهَذَا كُرِهَ هَذَا وَإِنَّمَا تِلْكَ الدُّخْلَةُ وَالدُّلْسَةُ .
باب مَا جَاءَ فِى الشَّرِكَةِ وَالتَّوْلِيَةِ وَالإِقَالَةِ . قَالَ مَالِكٌ فِى الرَّجُلِ يَبِيعُ الْبَزَّ الْمُصَنَّفَ وَيَسْتَثْنِى ثِيَابًا بِرُقُومِهَا إِنَّهُ إِنِ اشْتَرَطَ أَنْ يَخْتَارَ مِنْ ذَلِكَ الرَّقْمَ فَلاَ بَأْسَ بِهِ وَإِنْ لَمْ يَشْتَرِطْ أَنْ يَخْتَارَ مِنْهُ حِينَ اسْتَثْنَى فَإِنِّى أَرَاهُ شَرِيكًا فِى عَدَدِ الْبَزِّ الَّذِى اشْتُرِىَ مِنْهُ وَذَلِكَ أَنَّ الثَّوْبَيْنِ يَكُونُ رَقْمُهُمَا سَوَاءً وَبَيْنَهُمَا تَفَاوُتٌ فِى الثَّمَنِ . قَالَ مَالِكٌ الأَمْرُ عِنْدَنَا أَنَّهُ لاَ بَأْسَ بِالشِّرْكِ وَالتَّوْلِيَةِ وَالإِقَالَةِ مِنْهُ فِى الطَّعَامِ وَغَيْرِهِ قَبَضَ ذَلِكَ أَوْ لَمْ يَقْبِضْ إِذَا كَانَ ذَلِكَ بِالنَّقْدِ وَلَمْ يَكُنْ فِيهِ رِبْحٌ وَلاَ وَضِيعَةٌ وَلاَ تَأْخِيرٌ لِلثَّمَنِ فَإِنْ دَخَلَ ذَلِكَ رِبْحٌ أَوْ وَضِيعَةٌ أَوْ تَأْخِيرٌ مِنْ وَاحِدٍ مِنْهُمَا صَارَ بَيْعًا يُحِلُّهُ مَا يُحِلُّ الْبَيْعَ وَيُحَرِّمُهُ مَا يُحَرِّمُ الْبَيْعَ وَلَيْسَ بِشِرْكٍ وَلاَ تَوْلِيَةٍ وَلاَ إِقَالَةٍ . قَالَ مَالِكٌ مَنِ اشْتَرَى سِلْعَةً بَزًّا أَوْ رَقِيقًا فَبَتَّ بِهِ ثُمَّ سَأَلَهُ رَجُلٌ أَنْ يُشَرِّكَهُ فَفَعَلَ وَنَقَدَا الثَّمَنَ صَاحِبَ السِّلْعَةِ جَمِيعًا ثُمَّ أَدْرَكَ السِّلْعَةَ شَىْءٌ يَنْتَزِعُهَا مِنْ أَيْدِيهِمَا فَإِنَّ الْمُشَرَّكَ يَأْخُذُ مِنَ الَّذِى أَشْرَكَهُ الثَّمَنَ وَيَطْلُبُ الَّذِى أَشْرَكَ بَيِّعَهُ الَّذِى بَاعَهُ السِّلْعَةَ بِالثَّمَنِ كُلِّهِ إِلاَّ أَنْ يَشْتَرِطَ الْمُشَرِّكُ عَلَى الَّذِى أَشْرَكَ بِحَضْرَةِ الْبَيْعِ وَعِنْدَ مُبَايَعَةِ الْبَائِعِ الأَوَّلِ وَقَبْلَ أَنْ يَتَفَاوَتَ ذَلِكَ أَنَّ عُهْدَتَكَ عَلَى الَّذِى ابْتَعْتُ مِنْهُ وَإِنْ تَفَاوَتَ ذَلِكَ وَفَاتَ الْبَائِعَ الأَوَّلَ فَشَرْطُ الآخَرِ بَاطِلٌ وَعَلَيْهِ الْعُهْدَةُ . قَالَ مَالِكٌ فِى الرَّجُلِ يَقُولُ لِلرَّجُلِ اشْتَرِ هَذِهِ السِّلْعَةَ بَيْنِى وَبَيْنَكَ وَانْقُدْ عَنِّى وَأَنَا أَبِيعُهَا لَكَ إِنَّ ذَلِكَ لاَ يَصْلُحُ حِينَ قَالَ انْقُدْ عَنِّى وَأَنَا أَبِيعُهَا لَكَ . وَإِنَّمَا ذَلِكَ سَلَفٌ يُسْلِفُهُ إِيَّاهُ عَلَى أَنْ يَبِيعَهَا لَهُ وَلَوْ أَنَّ تِلْكَ السِّلْعَةَ هَلَكَتْ أَوْ فَاتَتْ أَخَذَ ذَلِكَ الرَّجُلُ الَّذِى نَقَدَ الثَّمَنَ مِنْ شَرِيكِهِ مَا نَقَدَ عَنْهُ فَهَذَا مِنَ السَّلَفِ الَّذِى يَجُرُّ مَنْفَعَةً . قَالَ مَالِكٌ وَلَوْ أَنَّ رَجُلاً ابْتَاعَ سِلْعَةً فَوَجَبَتْ لَهُ ثُمَّ قَالَ لَهُ رَجُلٌ أَشْرِكْنِى بِنِصْفِ هَذِهِ السِّلْعَةِ وَأَنَا أَبِيعُهَا لَكَ . جَمِيعًا كَانَ ذَلِكَ حَلاَلاً لاَ بَأْسَ بِهِ . وَتَفْسِيرُ ذَلِكَ أَنَّ هَذَا بَيْعٌ جَدِيدٌ بَاعَهُ نِصْفَ السِّلْعَةِ عَلَى أَنْ يَبِيعَ لَهُ النِّصْفَ الآخَرَ .
Tercemesi:
Musa b. Meysere'den şöyle rivayet edildi: Bir adam Said b. Müseyyeb'e sordu: "Ben borçla satış yapan bir kimseyim (ne dersin)?" Said b. Müseyyeb de: "Teslim alıp sahip olmadığın bir şeyi satma" dedi.
İmam Malik der ki: Bir kimse başka birisinden belli bir zaman sonra teslim almak üzere bir mal satın alsa -ki bu zaman şartı ya o malın pazarlarda revaç bulması ümidiyle, yahut da bu zamana ihtiyaç olduğundan olabilir- sonra satıcının bu tayin ettikleri zamana muhalefetinden dolayı müşteri o malı satıcıya iade etmek istese, bunu yapamaz. Bu alış verişe uyması gerekir. Ama satıcı, bu malı, tayin ettikleri zaman gelmeden önce getirse, müşteri onu almaya zorlanamaz.
İmam Malik der ki: Bir kimse bizzat kendisi ölçerek bir miktar buğday satın alsa, sonra ondan satın alacak biri geldiğinde kendisinin ölçerek teslim aldığını bildirse, ikinci müşteri de onu tasdik ederek aynı ölçü ile almak istese, bu şekilde peşin yapılan satışta bir mahzur yoktur. Fakat vadeli olursa, ikinci müşteri de kendisi için ölçüp almadıkça mekruhtur.
Bunun vadeli olduğunda mekruh oluşu, faize götüreceğinden ve bunun ölçüsüz, tartısız bir satış şekline dönüşeceği korkusundan dolayıdır. Bu bakımdan vadeli olduğunda mekruh oluşu hususunda bize göre ihtilaf yoktur.
İmam Malik der ki: Borçlunun ikrarı olmadıkça huzurda bulunan ve bulunmayan hiç bir kimsenin alacağı devralınamaz. Yine mal bıraktığını bilse bile, ölünün alacağı da devralınamaz. Bunda bilinmezlik vardır. Çünkü (borçlunun bizzat ikrarı olmadan) alacağını tam olarak tahsil edeceği bilinemez. Bunun mekruh oluşunun sebebi, esas borçlunun ikrarı olmadığı için, gaib veya ölünün alacağının miktarı kesin olarak bilinemez. Ölen kimsenin borcu çıkarsa, verdiği para boşa gider. (Çünkü ölünün bıraktığı mallardan önce borçları ödenir, ona bir şey kalmayabilir.) Bunda başka bir ayıp daha vardır ki, o da şudur: Kendisi için garantisi olmayan bir şeyi devralmış olacağından tahsil edemezse, parası boşa gitmiş olur. Bu ise bir belirsizliktir, caiz olmaz.
İmam Malik der ki: Kişinin yanındaki bir şeyi satması ile aslı yanında olmayan bir şey vasıtasıyla borç vermesi arasında fark vardır.
Îyne sahibi yanındaki para ile birine eşya alarak faiz elde etme maksadıyla şöyle der: îşte on dinar (ilerde karşılığında bana on beş dinar ödemen üzere) bununla sana ne satın almamı istiyorsun? Bu adam elindeki on dinarı nakden vererek ilerde faiziyle birlikte on beş dinar almış gibi olur. Bu caiz değildir. Zira dolaylı yoldan faiz olur.
İmam Malik der ki: Çeşitli sınıflardan toplu olarak kumaş satan bir kimse, süs ve istemeleriyle bir miktar kumaşı istisna etse, eğer bundan süs ve desenleri seçmeyi şart koşmuş ise, bunda bir mahzur yoktur. Eğer istisna ettiği zaman seçmeyi şart koşmamış ise, kendisinden satın alınan kumaş sayısında ortak olur. Burada iki elbisenin süs ve desenleri bir olmakla beraber kıymetleri farklı olabilir.
İmam Malik der ki: Bize göre, yiyecek ve diğer şeylerde, teslim alınsın veya alınmasın peşin olup kâr ve noksanlık bulunmadığı ve paranın ödenmesi tehir edilmediği müddetçe şirket, tevliye ve ikale yapmakta bir mahzur yoktur.
Eğer bu araya bir kâr veya noksanlık girerse veyahut onlardan (alıcı ve satıcıdan) biri ödemesi gereken şeyi tehir ederse, bu bir satış olur. Alış verişi helâl kılan şey onu da helâl kılar, alış verişi haram kılan onu da haram kılar. Bu ne bir şirket, ne bir tevliye ve ne de bir ikaledir.
İmam Malik der ki: Bir kimse bir mal, meselâ bir bez veya ince kumaş satın alsa, sonra başka birisi ona ortak olmak istese, o da kabul etse ve malın sahibine beraberce parayı ödeseler, sonra bu mal herhangi bir sebeple ellerinde telef olsa, ortak olan, kendisini ortak edenden parasını alır. O da malı satandan bütün parayı ister. Ancak ortak eden kimse, satış esnasında ve ilk satışıyla pazarlık anında ve bu ihtilaftan önce ortak ettiği kimseye, "Senin taahhüdün mesuliyetin, benim satın aldığım kimse üzerindedir" diye şart koşarsa, bu da sahihtir. Bu ihtilaf ortaya çıkıp ilk satıcıya ulaşınca, artık diğerinin şartı batıldır. Kusur kendisine aittir.
Bir kimse diğer birine: "Bu malı ikimizin arasında müşterek olmak üzere satın al ve benim adıma da parayı öde. Ben de onu sana satarım" dese, bu doğru olmaz. Çünkü böyle söyleyince o malı satmak üzere onunla selem yapmış olur. Eğer o mal helak olsa veya elden çıkıp gitse parayı ondan alır. Bu da menfaat getiren bir selem sayılır.
İmam Malik der ki: Bir kimse bir mal satın alsa, sonra başka birisi ona: "Bu malın yarısına beni ortak et, ben de senin için onun tamamını satayım" dese, bu helâl olur, bir mahzuru olmaz. Çünkü bu yeni bir alış veriştir. Burada müşteri, diğer yarısını kendisi için satması şartıyla malın yarısını ortağına satmış olmaktadır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Buyû' 1373, 1/252
Senetler:
()
Konular:
Ticaret, muhayyerlik
Ticaret, peşin veya veresiye
Ticaret, vadeli satış
Ticaret, yasak olan şekilleri
وَحَدَّثَنِى مَالِكٌ أَنَّهُ بَلَغَهُ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ مَسْعُودٍ كَانَ يُحَدِّثُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ أَيُّمَا بَيِّعَيْنِ تَبَايَعَا فَالْقَوْلُ مَا قَالَ الْبَائِعُ أَوْ يَتَرَادَّانِ . قال مالك فيمن باع من رجل سلعة فقال البائع عند مواجبة البيع أبيعك على أن أستشير فلانا فإن رضى فقد جاز البيع و إن كره فلا بيع بيننا فيتبايعان على ذلك ثم يندم المشتري قبل أن يستشير البائع فلانا إن ذلك البيع لازم لهما على ما وصفا و لا خيار للمبتاع و هو لازم له إن أحبّ الذي إشترط له البائع أن يُجيزَه قال مالك الأمر عندنا في الرجل يشتري السلعة من الرجل فيختلفان في الثمن فيقول البائع بِعْتُكَها بعشرة دنانير و يقول المبتاع ابتعتها منك بخمسة دنانير إنه يقال للبائع إن شئت فأعطها للمشتري بما قال و إن شئت فاحلف بالله ما بعت سلعتك إلا بما قلت فإن حلف قيل للمشتري إما أن تأخذ السلعة بما قال البائع و إما أن تحلف بالله ما اشتريتها إلا بما قلت فإن حلف برئ منها و ذلك أن كل واحد منهما مدع على صاحبه.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
37192, MU001368
Hadis:
وَحَدَّثَنِى مَالِكٌ أَنَّهُ بَلَغَهُ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ مَسْعُودٍ كَانَ يُحَدِّثُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ أَيُّمَا بَيِّعَيْنِ تَبَايَعَا فَالْقَوْلُ مَا قَالَ الْبَائِعُ أَوْ يَتَرَادَّانِ . قال مالك فيمن باع من رجل سلعة فقال البائع عند مواجبة البيع أبيعك على أن أستشير فلانا فإن رضى فقد جاز البيع و إن كره فلا بيع بيننا فيتبايعان على ذلك ثم يندم المشتري قبل أن يستشير البائع فلانا إن ذلك البيع لازم لهما على ما وصفا و لا خيار للمبتاع و هو لازم له إن أحبّ الذي إشترط له البائع أن يُجيزَه قال مالك الأمر عندنا في الرجل يشتري السلعة من الرجل فيختلفان في الثمن فيقول البائع بِعْتُكَها بعشرة دنانير و يقول المبتاع ابتعتها منك بخمسة دنانير إنه يقال للبائع إن شئت فأعطها للمشتري بما قال و إن شئت فاحلف بالله ما بعت سلعتك إلا بما قلت فإن حلف قيل للمشتري إما أن تأخذ السلعة بما قال البائع و إما أن تحلف بالله ما اشتريتها إلا بما قلت فإن حلف برئ منها و ذلك أن كل واحد منهما مدع على صاحبه.
Tercemesi:
Abdullah b. Mes'ud (r.a) der ki: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Her ne zaman iki kişi alış veriş yaparlarsa, söz satıcının sözü olur. Yahut da bu alış verişten vaz geçerler."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Buyû' 1368, 1/251
Senetler:
()
Konular:
Ticaret, muhayyerlik