حدثنا محمد قال حدثنا بشر قال أخبرنا عبد الله قال حدثنا أبو مودود عن زيد مولى قيس الحذاء عن عكرمة عن بن عباس : في قوله عز وجل ولا تلمزوا أنفسكم قال لا يطعن بعضكم على بعض
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164332, EM000329
Hadis:
حدثنا محمد قال حدثنا بشر قال أخبرنا عبد الله قال حدثنا أبو مودود عن زيد مولى قيس الحذاء عن عكرمة عن بن عباس : في قوله عز وجل ولا تلمزوا أنفسكم قال لا يطعن بعضكم على بعض
Tercemesi:
— (80-s.) İbni Abbas, Allah (Azzeve Celle)'mn: «— Birbirinizi ayıplamayın, (Üücurat: 11)» kelâmı hakkında:
— Bir kısmınız bir kısmınıza dil uzatmasın, demiştir. (Âyeti böyle tefsir etmiştir).[651]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 329, /281
Senetler:
()
Konular:
Ayıplamak, günahından dolayı müslümanı aşağılamak
Kur'an, Ayet Yorumu
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني عبد العزيز بن أبى سلمة عن هلال بن أبى هلال عن عطاء بن يسار عن عبد الله بن عمرو قال : إن هذه الآية التي في القرآن يا أيها النبي إنا أرسلناك شاهدا ومبشرا ونذيرا في التوراة نحوه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164059, EM000247
Hadis:
حدثنا عبد الله بن صالح قال حدثني عبد العزيز بن أبى سلمة عن هلال بن أبى هلال عن عطاء بن يسار عن عبد الله بن عمرو قال : إن هذه الآية التي في القرآن يا أيها النبي إنا أرسلناك شاهدا ومبشرا ونذيرا في التوراة نحوه
Tercemesi:
Abdullah İbni Amr'dan (Radiyailahu anh) rivayet edildiğine göre, şöyle dedi:
Kur'ân'da olan şu:
«Ey Pey ganiler! Seni ümmetine bir imam, bfl* müjdeci ve bir korkutucu gönderdik (Ahzab: 45).» âyetin benzeri Tevrat'da vardır.[492]
Bundan önceki 246 No.'lu hadîs-i şerife bakınız.[493]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 247, /228
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, Tevrat ve İncildeki vasıfları
Kur'an, Ayet Yorumu
حدثنا صدقة قال أخبرنا بن عيينة عن عمر بن حبيب عن عمرو بن دينار قال قرأ بن عباس : وشاورهم في بعض الأمر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164069, EM000257
Hadis:
حدثنا صدقة قال أخبرنا بن عيينة عن عمر بن حبيب عن عمرو بن دينار قال قرأ بن عباس : وشاورهم في بعض الأمر
Tercemesi:
Anrr İbni Dinar'dan rivayet edildiğine göre, şöyle dedi: îbni Abbas:
«Bazı işlerde onlarla (ashabınla) müşavere et.» şeklinde (âyet-i kerîmeyi tefsir edip) okudu. (Âl-i İmran Sûresi, Âyet : 159).[510]
Bir işi yapıp yapmamak hususunda veya keyfiyeti hakkında güvenilir kimselerin fikrine başvurup onlara danışmaya «Meşveret» denir. Söz ve fikir sahibi arkadaşlar ve büyüklere danışmak sureti ile iş yapmak sünnettir. Kur'ân-ı Kerîmde Cenab-ı Hale, Peygamber Efendimize hitab ederek :
«Ashabınla istişare et.»
Şeklinde emir buyurmuştur. Buradaki emir, vücub manâsını taşımaz. Hz. Peygamber her şeyi en iyi bilen olduğu halde, ona böyle emredilmişi, vücub manâsı taşımaz. Ancak ashabın gönüllerini hoş tutmak ve ümmetine güzel bir usûl olmak için buyuru İm ustur. Ebu Hüreyre'nin anlattığına göre, Peygamber Efendimiz, ashab-ı ile en çok istişare edendi. Bîr kısım âlimler de Peygamberin ashabla meşverette bulunması, harp işleriyle dünya işlerine ait hususlardaydı. İbni Abbas'in metindeki «Bazı işlerde Meşveret» şeklindeki tefsiri de bu manâya uygun düşmektedir.
Hz. Peygamberin İrtihallerİnden sonra gelen onun ümmeti mubah idlerde daima İlim sahiplerinden güvenilir şahsiyetlere danışmışlar ve istişare etmişlerdir, istişare eden mahrum olmaz ve pişmanlık çekmez, istişare edip karar verdikten sonra da hemen o işi yapmak gerekir.[511]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 257, /235
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
3. Ömer b. Habib es-Sanâni (Ömer b. Habib)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Fadl Sadaka b. Fadl el-Mervezî (Sadaka b. Fadl)
Konular:
Kur'an, Ayet Yorumu
Yönetim, İstişare / Danışma
حدثنا عبد الله بن سعيد قال حدثنا سعيد بن منصور قال حدثنا إسماعيل بن زكريا عن عمرو بن قيس الملائي عن المنهال عن سعيد بن جبير عن بن عباس : في قوله عز وجل وما أنفقتم من شيء فهو يخلفه وهو خير الرازقين قال في غير اسراف ولا تقتير
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164511, EM000443
Hadis:
حدثنا عبد الله بن سعيد قال حدثنا سعيد بن منصور قال حدثنا إسماعيل بن زكريا عن عمرو بن قيس الملائي عن المنهال عن سعيد بن جبير عن بن عباس : في قوله عز وجل وما أنفقتم من شيء فهو يخلفه وهو خير الرازقين قال في غير اسراف ولا تقتير
Tercemesi:
— (103-s.) îbni Abbas, Aziz ve Yüce olan Allah'ın: «— Her neyi hayra harcarsanız, Allah onun arkasından karşılığını (mükâfatını) verir; O rızık verenlerin en hayırlısıdır.» âyet-i kerîmesin-deki harcamayı, israf etmeksizin ve büsbütün kıcmaksızm diye tefsir etmiştir. (Sebe'e Sûresi, Âyet: 39)[866]
Yemede ve giymede, ev ihtiyaçlarında ve bütün harcamalarda ihtiyaç miktarını aşmayacak şekilde malı ve parayı kullanmak mubahfsr. Zaruret ve İhtiyaç miktarından fazla olarak lükse, tezyinata ve gösterişe kaçmak israftır. Böyle harcamalar yasak kısmına girerler.
Hayır yollarına yapılan harcamalar ne kadar fazla olursa olsun, israf sayılmaz; ancak kenefi ihtiyacını karşılayacak kadar mal ayırmak ve bulundurmak İcab eder, başkasına ihtiyaç duyulmasın diye...
Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
«— Elini boynuna bağlı kılma (cimir olma) ve büsbütün de onu açıp israf etme ki, sonra kınanmış olursun, eli boş açıkta kalırsın.» (İsra Sûresi, Âyet: 22)[867]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 443, /356
Senetler:
()
Konular:
İnfak, Tasadduk, infak kültürü
Kur'an, Ayet Yorumu
Sadaka, malın tamamının sadaka olarak verilmesi
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا عبدة قال أخبرنا محمد بن عمرو قال حدثنا أبو سلمة عن أبى هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : ان الكريم بن الكريم بن الكريم بن الكريم يوسف بن يعقوب بن إسحاق بن إبراهيم خليل الرحمن تبارك وتعالى قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم لو لبثت في السجن ما لبث يوسف ثم جاءني الداعى لأجبت إذ جاءه الرسول فقال ارجع إلى ربك فاسأله ما بال النسوة اللاتى قطعن أيديهن ورحمة الله على لوط إن كان ليأوى إلى ركن شديد إذ قال لقومه لو إن لي بكم قوة أو آوى إلى ركن شديد ما إن بعث الله بعده من نبي إلا في ثروة من قومه قال محمد الثروة الكثرة والمنعة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164878, EM000605
Hadis:
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا عبدة قال أخبرنا محمد بن عمرو قال حدثنا أبو سلمة عن أبى هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : ان الكريم بن الكريم بن الكريم بن الكريم يوسف بن يعقوب بن إسحاق بن إبراهيم خليل الرحمن تبارك وتعالى قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم لو لبثت في السجن ما لبث يوسف ثم جاءني الداعى لأجبت إذ جاءه الرسول فقال ارجع إلى ربك فاسأله ما بال النسوة اللاتى قطعن أيديهن ورحمة الله على لوط إن كان ليأوى إلى ركن شديد إذ قال لقومه لو إن لي بكم قوة أو آوى إلى ركن شديد ما إن بعث الله بعده من نبي إلا في ثروة من قومه قال محمد الثروة الكثرة والمنعة
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre demiştir ki. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
— Şanı yüce ve yüksek olan Rahman'ın Halil'i İbrahim'in oğlu İs-hak, onun oğlu Yakub, Yakub'un oğlu Yûsuf, kerîm oğlu kerîm oğlu kerîm oğlu Kerîm'dir, (yüksek haslet sahibidir).
Havi demiştir ki:
— Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Eğer Yûsuf'un kaldığı kadar, ben hapishanede kalaydım, sonra bana (artık çık diye) davetçi gelse icabet ederdim, (çıkardım). Halbuki ona (Hükümdar tarafından onu çıkarıp bana getirin diye) elçi geldiği zaman (elçiye) şöyle demişti:
— Efendine dön de, o ellerini kesen hanımların hali neydi? diye kendisinden sor. (Böylece suçsuzluğunu itiraf ettirinceye kadar hapishanede kalmış olup, hemen dışarı çıkmamıştı).» (Yûsuf Sûresi, âyet: 50)
«— Allah'ın rahmeti de Lût (Peygamber) üzerine olsun; o kuvvetli bir esasa (Allah'a) dayanmışken, iman etmiyen kavmine:
— Keşke size karşı bir kuvvetim olsa yahut sağlam bir topluluğa dayan sam, (böylece sizin eziyetinizden ve fenalığınızdan korunsam) demişti. (Hud Sûresi, âyet: 80) «AJİah Teâlâ Lût'dan sonra gönderdiği her peygamberi muhakkak kavminden bir kuvvet ve topluluk içinde gönderdi.»
Ravilerden Muhanamed demiştir ki:
«— Servet» çokluk ve koruyucu kuvvet manasınadır.[1173]
Bu hadîs-i şerifte Hz. Y û s u f 'un kerem ve sabır sahibi olduğuna, Hz. Lût Peygamberin İse, tahammül za'fına işaret edilmekte ve ona dua edilerek Allah dan rahmet istenmektedir.
Hz. Yûsuf ve Hz. Lût hakkında geniş bilgi için Yûsuf sûresi ile Hûd sûresini incelemek kâfidir. Hz. Yûsuf uğradığı iftira sebebiyle yedi yıl hapishanede kalmış ve nihayet Hükümdarın gördüğü bir rüyayı tâbir etmesi mükâfatı olarak hapishaneden çıkarılmasını hükümdar istemiş ve bu emri tebliğ için Hz. Yûsuf'a bir elçi göndermişti. Hz. Yûsuf elçinin tebliğini kabul etmemiş ve masum bulunduğunun tahakkukunu istemişti. Bunun için elçiye :
«— Efendine dön de, o ellerini kesen hanımların hali neydi? diye kendisinden sor.»
Demişti. Nihayet hanımlar Hz. Yûsuf'un suçsuz olduğunu itiraf ettikten sonra Hz. Yûsuf hapishaneden çıkmış oldu. İşte Peygamber Efendimiz Hz. Yûsuf'un sabır ve tahammülünü göstererek:
«— Ben onun yerinde hapishanede kalmış olsaydım, beni çıkarimya gelen davet çinin davetini kabul edip çıkardım, daha fazla beklemezdim.»
Buyurmuşlardır. Bir vasıfta olan üstünlüğünü belirtmekle Hz. Yûsuf 'un ahir zaman peygamberinden daha üstün olması lâzım gelmez ve böyle bir düşünce ileri sürülemez.
Hz. Lût Peygambere genç delikanlılar kıyafetinde gelen Allah'ın meleklerine, kavminin kötü ahlâklı insanları tecavüz etmeye yeltendikleri zaman, onların şerrinden kurtulmak İçin :
«— Keşke size karşı bir kuvvetim olsa, yahut sağlam bir topluluğa dayansam.» demişti.
Halbuki kendisinin güveneceği en kuvvetli varlık Allah bulunuyordu ve nitekim onun melekleri vasıtasiyle bu ahlâkı bozuk kavmi helak etmişti. Burada da Hz. L û t 'un za'fı belirtilmektedir.[1174]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 605, /479
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Kur'an, Ayet Yorumu
Peygamberler, Hz. Lut
Peygamberler, Hz. Yusuf
حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا حماد بن زيد عن عاصم عن أبى الضحى قال اجتمع مسروق وشتير بن شكل في المسجد فتقوض إليهما حلق المسجد فقال مسروق لا أرى هؤلاء يجتمعون إلينا إلا ليستمعوا منا خيرا فإما أن تحدث عن عبد الله فأصدقك أنا وإما أن أحدث عن عبد الله فتصدقنى فقال حدث يا أبا عائشة قال هل سمعت عبد الله يقول : العينان يزنيان واليدان يزنيان والرجلان يزنيان والفرج يصدق ذلك أو يكذبه فقال نعم قال وأنا سمعته قال فهل سمعت عبد الله يقول ما في القرآن آية أجمع لحلال وحرام وأمر ونهى من هذه الآية إن الله يأمر بالعدل والإحسان وإيتاء ذي القربى قال نعم قال وأنا قد سمعته قال فهل سمعت عبد الله يقول ما في القرآن آية أسرع فرجا من قوله ومن يتق الله يجعل له مخرجا قال نعم قال وأنا قد سمعته قال فهل سمعت عبد الله يقول ما في القرآن آية أشد تفويضا من قوله يا عبادي الذين أسرفوا على أنفسهم لا تقنطوا من رحمة الله قال نعم قال وأنا سمعته
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164685, EM000489
Hadis:
حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا حماد بن زيد عن عاصم عن أبى الضحى قال اجتمع مسروق وشتير بن شكل في المسجد فتقوض إليهما حلق المسجد فقال مسروق لا أرى هؤلاء يجتمعون إلينا إلا ليستمعوا منا خيرا فإما أن تحدث عن عبد الله فأصدقك أنا وإما أن أحدث عن عبد الله فتصدقنى فقال حدث يا أبا عائشة قال هل سمعت عبد الله يقول : العينان يزنيان واليدان يزنيان والرجلان يزنيان والفرج يصدق ذلك أو يكذبه فقال نعم قال وأنا سمعته قال فهل سمعت عبد الله يقول ما في القرآن آية أجمع لحلال وحرام وأمر ونهى من هذه الآية إن الله يأمر بالعدل والإحسان وإيتاء ذي القربى قال نعم قال وأنا قد سمعته قال فهل سمعت عبد الله يقول ما في القرآن آية أسرع فرجا من قوله ومن يتق الله يجعل له مخرجا قال نعم قال وأنا قد سمعته قال فهل سمعت عبد الله يقول ما في القرآن آية أشد تفويضا من قوله يا عبادي الذين أسرفوا على أنفسهم لا تقنطوا من رحمة الله قال نعم قال وأنا سمعته
Tercemesi:
— (115-s.) Ebu'd-Duha şöyle anlatmıştır:
— Mesrûk ile Şuteyr îbni Şekil Mescid'de birleştiler. Mescidin çevrelerinde bulunanlar,,dağılıp &u ikisi etrafında toplandılar. Mesrûk dedi ki:
— Görüyorum, fşü etrafımızda toplananlar ;bizden hayırlı söz dinlemek istiyorlar; ya sen Abdullah'dan hadîs rivayet' et de beri seni tasdik edeyim, ya ben Abdullah'dan rivayet edeyim de sen beni tasdik et. Şuteyr İbni Şekil:
— Sen anlat, ey'Ebû Âişe (Mesrûk)! dedi. Mesrûk:
— Abdullah'ın : «Gözler zina eder, eller zina eder, ayaklar zina ederler; fere, ya bu hareketi tasdik eder, ya tekzîb eder.» dediğini işittin mi? dedi. Şuteyr: .
— Evet, dedi. Mesrûk, ben de ondan işittim, dedi. Mesrûk:
— Abdullah'ın: «Kur'ân'da helâl ile haramı, emirle yasağı bir arada tophyan şu — Gerçekten Allah adaletle, ihsanla ve yakınlara vermekle emreder = âyetinden daha toplu bir âyet yoktur.» dediğini işittin mi? dedi.
Şuteyr :
— Evet, dedi. Mesrûk, ben de ondan işittim, dedi. Mesrûk:
— Abdullah'ın şöyle dediğini işittin mi : «Kur'ân'da = AUah'dan korkan kimse için, Allah çıkış ve kurtuluş yolu yaratır — sözünden daha çaouK ieranıiK veren Kurtıaug âyeti yoktur.» £uıeyr:
— Evet, dedi. Mesrûk, ben de ondan işittim, dedi. Mesrûk:
— Abüuiıan'ın şöyıe dediğini işittin mı.': «= fcy nensıerıne kargı, (günah işlemekle) üactai ağmış Kullarım! Alian'ın raumeıınaen umıdı *ea-meyinız = âyetinden dana çolt teveKKÜl iiaae eaer Dır ayet
yoktur.» Şuteyr:
— Evet, üedi. Mesrûk, ben de ondan işittim, dedi.[954]
Gözler bakmakla, eller dokunmakla ve ayaklar kötülüğe yürümekle haram işlerler, zina ederler. Bunlar zinanın başlangıcı sayılırlar, zinayı hazırlayan sebepler olurlar. Fenalığı hazırlayıcı olan bu vasıtalara ya, ti len (fercın) iştîrai olur, ya da Allah Korkusundan fi lî tecavüz olmaz. Allah korkusu ile geri çetcilen kimse, küçük günah işlemiş olur ve tevbe ile mağfireti umulur. Fakat Allah korkusu ile sakınma olmazsa, hem zinayı hazırlayıcı sebepler, hem de fiil büyük günah, kebîre olurlar. Fiilden aciz kalıp da, yani imkân bulamayıp da hazırlayıcı sebeplerle yetinen ve zevKİenen yine büyÜK günah İşlemiş sayılır.
Nahl sûresi 90. âyet-i kerîmenin delâlet ettiği mana, kısa ve özlü olarak helâl ile haramı, emirle yasağı ihtiva etmektedir. Çünkü adalet, başkasına tecavüz etmemek, haramdan sakınmak ve helâl şeyleri, kendi yerlerine koymaktır. İhsan da, bir şeyi güzel yapmak, onu yerli yerine koymak demektir. O halde adalet ve ihsan ile emretmek, helâl şeyleri emretmek ve haram olan şeyleri yasaklamak olur.
Dünya ve âhiret kederlerinden kurtulmaya vesile olan hal, takva halidir. Takva sahibi kimse, ihlâs sahibi olup, Allah'ın emirlerine bağlı kalan ve yasaklarından sakınandır. Böyle kimseyi Allah, hem dünyada, hem de âhİ-rette korur ve kurtarır. Talâk sûresinin 2. âyet-i kerimesi bunu ifade etmektedir.
Beşerî imkânları kullandıktan sonra işleri Allah'a bırakmak ve Allah -dan ümid kesmemek hususunda kullara en ziyade tevekkülü müjdeleyici âyet-İ kerîme, Zümer sûresinin metinde geçen 53. âyetidir.
Metin, taşıdığı mana itibariyle haksızlık ve zulümle ilgili bulunduğundan «Zulüm» bölümünde zikredilmiştir.[955]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 489, /384
Senetler:
()
Konular:
Kur'an, Ayet Yorumu
Zina, zina çeşitleri
حدثنا أبو الوليد قال حدثنا شعبة عن منصور عن ذر عن يسيع عن النعمان بن بشير عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إن الدعاء هو العبادة ثم قرأ ادعوني استجب لكم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164993, EM000714
Hadis:
حدثنا أبو الوليد قال حدثنا شعبة عن منصور عن ذر عن يسيع عن النعمان بن بشير عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إن الدعاء هو العبادة ثم قرأ ادعوني استجب لكم
Tercemesi:
— Numan ibni Beşîr, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sdtem/den rivayet ederek şöyle demiştir:
— Gerçekten dua ibadettir.» Sonra şu âyeti okudu: — Bana dua ediniz, duanızı kabul edeyim. ~ (Mümin Sûresi, âyeti 60)[149]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 714, /565
Senetler:
()
Konular:
Dua, faziletlisi
Kur'an, Ayet Yorumu
حدثنا بشر بن الحكم قال حدثنا محمد بن ربيعة عن السائب بن عمر عن أبي مليكة عن بن عباس : أنه كان إذا مطرت السماء يقول يا جارية أخرجي سرجي أخرجي ثيابي ويقول ونزلنا من السماء ماء مباركا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166369, EM001228
Hadis:
حدثنا بشر بن الحكم قال حدثنا محمد بن ربيعة عن السائب بن عمر عن أبي مليكة عن بن عباس : أنه كان إذا مطرت السماء يقول يا جارية أخرجي سرجي أخرجي ثيابي ويقول ونزلنا من السماء ماء مباركا
Tercemesi:
İbni Abbâs (Radiyallahu anhüma) 'dan rivayet edildiğine göre, yağmur yağdığı zaman kendisi şöyle derdi :
«Ey cariye! Eğerimi çıkar, elbisemi çıkar, hazırla.» Sonra;
«Biz, gökten mübarek bir su indirdik.» Âyet-i Kerîmesini okurdu. (Kaf Sûresi, âyet: 9).[1190]
Bu haber için başka bir kaynak bulunamadığı gibi, açıklamasına da rastlanamamıştır. Konu, yağmuru hayır ve berekete yormak olduğunu itibar ederek ibni Abbas'ın sözlerinden maksadın şu olduğu söylenebilir': Bitkilerle hayvanların yaşayıp gelişmesine sebep olan yağmur gibi çok. önemli bir nîmet Hicaz Yarımadasına senenin sayılı birkaç gününde düşer. Bu bakımdan yağmura hasret fazladır^, her an özlenir. İşte yağmur belirtisi olduğu zaman İbni Abbas hazretlerinin sevindiği ve çıkıp dolaşmak üzere hizmetçisinden etinin eğeritıİ-ve- elbisesini hazırlamasını istediği ve belki de, bahçesiyle ilgilenmek için çıkmak arzusunu duyduğu sezilmektedir. Bu bereketli anı da, bizzat Allah kelâmı olan Kâf Sûresinin 9. Âyet-i Kerîmesini okuyarak dile getiriyordu:
«Biz, gökten mübarek bir yağmur indirdik.»[1191]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1228, /929
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Tabiat hadiseleri karşısında gösterilen tavır
Doğal Kaynaklar, yağmur
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, hizmetçileri, köleleri
Kur'an, Ayet Yorumu
Zihin İnşası, İslamın Zihin İnşası
حدثنا حفص بن عمر قال حدثنا خالد بن عبد الله قال أخبرنا عطاء بن السائب عن سعيد بن جبير عن بن عباس : في قوله عز وجل ومن الناس من يشتري لهو الحديث قال الغناء وأشباهه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166454, EM001265
Hadis:
حدثنا حفص بن عمر قال حدثنا خالد بن عبد الله قال أخبرنا عطاء بن السائب عن سعيد بن جبير عن بن عباس : في قوله عز وجل ومن الناس من يشتري لهو الحديث قال الغناء وأشباهه
Tercemesi:
— (355-s.) İbni Abbas'dan rivayet edildiğine göre, Azız ve Celil olan Allah Teâİâ'nın:
«İnsanlardan kimi de vardır ki, boş lala müşteri çıkar.» sözünde demiştir, ki, bu boş lâf türkü ve ona benzer şeylerdir. (Lokman Sûresi, âyet: 6).[1264]
İnsanı İbâdetten ve yararlı jşler yapmaktan alıkoyan, şehevî ve nefsanî arzular peşjride sürükleyen, her çeşit söz ve eğlenceler zararları nispetinde makbul o}mayan İşlerdir. İbni A b b a s Hazretleri de, türkü ve ona benzer eğlentileri, kıymet ifade etmeyen boş ve bâtıl sözlerden saymıştır. F a d ! u ' 11 a h.'ın kaydına nazaran bu haber Taberî tarafından tahriç edilmiştir. Bunun İçin başka bir kaynak bulunamamıştır. Bu haber 786. sayıda geçmiştir.[1265]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1265, /954
Senetler:
()
Konular:
Eğlence, Şarkı, şarkıcılık, çalgı aletleri
Kur'an, Ayet Yorumu
حدثنا موسى قال حدثنا ربيعة بن كلثوم بن جبر قال حدثني أبي قال خطبنا بن الزبير فقال : يا أهل مكة بلغني عن رجال من قريش يلعبون بلعبة يقال لها النردشير وكان أعسر قال الله إنما الخمر والميسر وإني أحلف بالله لا أوتى برجل لعب بها إلا عاقبته في شعره وبشره وأعطيت سلبه لمن أتاني به
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166478, EM001275
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا ربيعة بن كلثوم بن جبر قال حدثني أبي قال خطبنا بن الزبير فقال : يا أهل مكة بلغني عن رجال من قريش يلعبون بلعبة يقال لها النردشير وكان أعسر قال الله إنما الخمر والميسر وإني أحلف بالله لا أوتى برجل لعب بها إلا عاقبته في شعره وبشره وأعطيت سلبه لمن أتاني به
Tercemesi:
Rivayet edildiğine göre, îbni Zübeyr hutbe okuyup şöyle dedi:
«Ey Mekke'liler! Kureyş kabilesinden bazı erkeklere ait haber bana ulaştı ki, onlar bir oyun oynuyorlar. Buna tavla deniyor, —îbni Zübeyr solak idi—. Allah (Mâide Sûresi, 90. âyetinde) Şöyle buyuruyor:
(Şarap, kumar, ibâdet için dikilen putlar ve fal okları hep şeytan işinden pis birer şeydir.) Ben Allah'a yemim ediyorum İd, bu oyunu oynayan bir kimse bana getiriliipe, onu derisinde ve tüyünde cezalandıracağım ve eşyasını, onu oajıa getirene vereceğim.»[1284]
Abdullah ibni Zübeyr hicretten sonra Medine'de ilk dünyaya gelen sahabîdir ve Hz. E b û Beki r in kızı Esm"â 'nın da oğludur. Hz. M u a v i y e 'nin vefatından sonra oğlu Y e z İ d 'e bîat etmemiş, Mekke'de kendini halife İlân etmişti. Yezîd'in ölümünden sonra birçok ülkeler kendisine bağlanarak 9 yıl kadar hilâfet makamında bulunmuştu. İşte bu hilâfeti esnasında hutbe okurken tavla hakkındaki yasaklayıcı sözleri söylemiş ve oynayanları şiddetle cezalandıracağını bildirmiş olduğu anlaşılmaktadır. Ha! tercemesİ hakkında gerekli bilgi için 244 sayılı Hadîs-i Şerif açıklamasına bakılsın. Bu haber için bcşka bir kaynak bulunamamıştır.[1285]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1275, /958
Senetler:
()
Konular:
Eğlence, Oyun, tavla, satranç vs.
Kumar, kumar oynamak
Kur'an, Ayet Yorumu