333 Kayıt Bulundu.
Bize Adem, ona İbn Ebu Zi'b, ona ez-Zührî, ona Ebu Abdullah el-Eğar, ona Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cuma günü melekler mescidin kapısında durur ve Cuma namazına gelenleri ilk geliş sırasına göre kaydeder. Mescide erkenden gelen kimse bir deve, sonra gelen kimse bir sığır, sonra gelen kimse bir koç kurban etmiş gibi sevab alır. Ondan sonra gelen kimse bir tavuk, ondan sonra gelen kimse de bir yumurtayı (ihtiyaç sahibi birine) vermiş gibi sevap kazanır. İmam hutbeye çıktığında Melekler defterleri kapatır ve hutbeyi dinler."
Bize İbrahim b. Musa, ona İsa, ona Abdurrahman b. Yezid b. Cabir, ona Ata el-Horasanî, ona eşinin azatlısı Ümmü Osman, “Kûfe minberinde Ali'yi şöyle derken işittim” demiştir: "Cuma günü olduğunda şeytanlar bayraklarıyla birlikte pazarlara giderler ve insanlara 'terabis' veya 'rabais' (gönüllerini oyalayan şeyler) atarak onları (cuma namazından) alıkoymaya çalışırlar. Melekler ise sabahleyin cami kapılarında oturur ve (camiye gelen) insanları saatine göre, biri bir saat önce, diğeri iki saat önce gelen şeklinde kaydederler. Bu imam hutbeye çıkana kadar devam eder. Eğer bir kimse hutbeyi dinleme ve hatibi görme imkânı olan bir yere oturur, hutbeyi dinler ve boş söz söylemezse ona iki kat ecir yazılır. Eğer (hutbeyi) duyamayacağı bir yere oturur ve (buna rağmen) dinler ve boş söz söylemezse ona bir kat ecir yazılır. Eğer hutbeyi duyabileceği bir yere oturur ama (dinlemeyip) boş söz söylerse ona bir kat günah yazılır. Kim cuma günü arkadaşına 'Sus' derse, boş söz söylemiş olur. Kim boş söz ederse, onun o cumadan nasibi olmaz." Sonra Hz. Ali der ki: "Bu sözleri, Rasulullah (sav) söylerken işittim." [Ebu Davud der ki: Bu hadisi Velid b. Müslim, İbn Cabir’den rivayet etti ve "rabais" kelimesini kullandı, (senetteki raviyi de) hanımının mevlâsı Ümmü Osman b. Atiyye olarak zikretmiştir.]
Bize Ali b. Asım, ona Husayn b. Abdurrahman, ona Ömer b. Kays, ona da Muhammed b. Eş'as, Hz. Âişe'nin şöyle dediğini rivayet etti: 'Ben Allah Elçisi'nin (sav) yanında iken Yahudi bir adam yanına girmek için izin istedi. Rasulullah (sav) onu kabul etti. Adam: 'es-Sâmü aleyke (Ölüm üzerine olsun)' dedi. Nebi (sav) de: 'Ve aleyke (Senin üzerine olsun)' karşılığını verdi. Hz. Âişe şöyle demiştir: 'Bu durum karşısında ben tam bir söz söylemeye niyetlenmiştim ki, içeriye ikinci bir (Yahudi) adam daha girdi girdi ve aynı sözü söyledi. Peygamber (sav) yine, 'Ve aleyke (Senin üzerine olsun)' buyurdu. Hz. Âişe sözüne devamla, 'Sonra bir üçüncüsü girip, 'es-Sâmü aleyke (Ölüm üzerine olsun)' deyince ben de: 'Bilakis ölüm de, Allah'ın gazabı da sizin üzerinize olsun. Maymunların ve domuzların kardeşleri sizi! Siz Rasulullah'ı (sav) Allah'ın O'nu selamlamadığı bir şekilde mi selamlıyorsunuz?' dedim. Hz. Âişe sözünü şöyle sürdürdü: 'Hz. Peygamber (sav) bana baktı ve: "Yavaş ol! Şüphesiz Allah (cc) çirkin işi ve kötü sözü sevmez. Onlar bir söz söyledi; biz de onlara sözlerini (aynen) iade ettik. Bu bize bir zarar vermez ama (bizim sözümüz) onları kıyamet gününe kadar takip eder. Şüphesiz onlar, Allah'ın bize doğru olanı gösterip onları yanılttığı cuma günü, Allah'ın bizi doğruya yöneltip onları saptırdığı kıble ve imamın arkasında 'âmîn' dememiz hususlarında bizi kıskandıkları kadar başka hiçbir şeyi kıskanmazlar." buyurdu.'
Bize Yahya b. Yahya, ona Mâlik; (T) Bize Kuteybe b. Said, ona Mâlik b. Enes, ona Ebu Zinâd, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) cuma günü hakkında şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "O gün öyle bir saat vardır ki, bir Müslüman dua ederken Allah'tan (cc) bir şey dileyecek olsa, mutlaka kuluna istediğini verir." [Kuteybe, rivayetinde 'Eliyle o vaktin azlığına da işaret etti' ziyadesini de nakletmiştir.]
Bize Musa b. İsmail, ona Vüheyb, ona İbn Tâvûs, ona babası (Tâvûs b. Keysân) ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Bizler (dünyada) en sonda gelenleriz, ama kıyamet gününde en başa geçecek olanlarız. Her ümmete, bizden önce, kitap verildi, bize de onlardan sonra kitap verildi. Şu cuma günü (ibadet günü olması hakkında) onlar ihtilâfa düştüler. Bunun üzerine yarın (cumartesi) Yahudilerin, yarından sonraki gün (pazar) Hristiyanların günüdür."
Bize Ebu Ammar Hüseyin b. Hureys (Hüseyin b. Hureys b. Hasan b. Sabit), ona da Velid b. Müslim'in rivayet ettiğine göre Yezid b. Ebu Meryem şöyle demiştir: Ben yürüyerek Cuma namazına giderken Abâye b. Rifâ'a b. Rafi' arkamdan geldi ve bana 'Müjdeler olsun! Attığın şu adımlar Allah yolunda atılmış adımlardır. Zira ben Ebu Abs'ten işittim ki Rasulullah (sav), "Allah yolunda ayakları tozlanan kimsenin ayaklarına Allah ateşi haram kılmıştır." buyurmuştur. Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadis hasen garib sahih bir hadistir. Ebu Abs'ın adı Abudrrahman b. Cebr'dir. Diğer taraftan bu konuda Ebu Bekir'in ve Rasulullah'ın (sav) ashabından birinin rivayet ettiği hadisler de bulunmaktadır. Yine Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Yezid b. Ebu Meryem Şamlı birisidir. Velid b. Müslim, Yahya b. Hamza ve Şamlı pek çok kişi ondan hadis rivayet etmiştir. Büreyde b. Ebu Meryem ise Kufelidir. Babası Rasulullah'ın (sav) ashabından olup adı Malik b. Rebî'a'dır. Büreyd b. Ebu Meryem, Enes b. Malik'ten hadis dinlemiş, Ebu İshak el-Hemedânî, Ata b. Saib, Yunus b. Ebu İshak ve Şu'be gibi isimler ondan pek çok hadis rivayet etmiştir. Yezîd b. ebî Meryem (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben Cuma namazına gitmekte iken Abaye b. Rifâa arkamdan yetişti ve dedi ki: Müjdeler olsun sana senin bu adımların Allah yolunda sayılır; Ebû Abs’den işittim şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kimin Allah rızasını kazanma yolunda ayakları tozlanırsa o ayaklara Cehennem ateşi haramdır." Tirmizî: Bu hadis hasen garib sahihtir. Ebû Abs’ın ismi ise Abdurrahman b. Cebr’dir. Bu konuda Ebû Bekir ve Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından bir adam tarafından da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Büreyd b. ebî Meryem, Şamlı bir kimse olup kendisinden Velid b. Müslim Yahya b. Hamza ve Şamlı pek çok kimse hadis rivâyet etmiştir. Bir de Küfeli Büreyd b. ebû Meryem vardır ki bunun babası Peygamber (s.a.v.)’in ashabından olup ismi Mâlik b. Rabia’dır. Bu Büreyd b. ebî Meryem, Enes b. Mâlik’den hadis işitmiştir. Büreyd b. ebî Meryem’den; Ebû İshâk el Hemedânî, Atâ b. Sâib, Yunus b. ebî İshâk ve Şu’be pek çok hadis rivâyet etmişlerdir.
Bize Abdürrezzak, ona İbn Uyeyne, ona İbn Aclân, ona Said b. Ebu Said, ona Abdullah b. Vedî'a, ona da Ebu Zer(T); Bize Abdülvehhab b. Ebu Zi'b, ona da Ebu Zer şöyle demiştir: Kim Cuma günü güzelce gusleder, en güzel elbiselerini giyer ve Allah'ın kendisine ihsan ettiği güzel koku veya yağdan sürer sonra Cumaya gider ve cemaatten iki kişi arasına oturarak onların arasını açmazsa; iki Cuma arasındaki hatta üç gün fazlasındaki günahları affedilir.
Bize Abdürrezzak, ona İbn Cüreyc, ona bir adam, ona Said b. Ebu Said, ona babası, ona da Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim cuma günü dişlerini temizler, sonra cünüp iken yaptığı gibi gusül abdesti alır, sonra güzel koku sürer, sonra elbiselerini giyer, sonra da mescide gider ve iki kişinin ortasına oturarak aralarını açmaz ve imam hutbeye çıkıncaya kadar konuşmazsa; iki cuma arasındaki günahları bağışlanır."