Giriş


    Öneri Formu
8081 D001046 Ebu Davud, Salat, 200, 201

Bize Müslim b. İbrahim, ona Hişâm, (T); bana Halife, ona Yezîd b. Zürey, ona Saîd, onlara (Hişâm ve Said'e) Katâde, ona da Enes (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Müminler kıyamet gününde toplanır ve 'keşke Rabbimiz katında bize şefaat edecek kimse arasak' derler. Hemen Âdem'e gelip 'sen insanların babası Âdem'sin. Allah seni kendi eliyle ya­rattı, meleklerini sana secde ettirdi ve sana her şeyin isimlerini öğret­ti. Bulunduğumuz şu durumdan bizleri rahata erdirmesi için Rabbin katında bizlere şefaat et' derler. Âdem, hatasını ve bundan dolayı Rabbinden utandığını ifade ederek 'ben buna yetkin değilim. Siz Nuh'a gidin. O, Allah'ın yeryüzüne gönderdiği ilk rasuldür' der. Nuh'a gelirler. Nuh da hakkında bilgi sahibi olmadığı bir konuda Rabbinden talepte bulunduğunu ve bundan dolayı utandığını söyleyerek, 'ben şefaat edecek konumda değilim. Siz Halîlurrahman'a (Hz. İbrahim) gidiniz' der. Bunun üzerine İbrahim 'e gelirler. O da 'ben bu konumda değilim, Musa'ya gidin. O Allah'ın kelîmi (konuştuğu), kendisine Tevrat'ı verdiği bir kuldur' der. Musa'ya gelirler. Musa da bir haksız yere cana kıydığını ve bundan dolayı Rabbinden utandığını söyleyerek 'ben şefaat edecek konumda değilim. Siz Allah'ın kulu, Rasulü, kelimesi ve ruhu olan İsa'ya gidin' der. İsa da onlara 'ben şefaat edecek konumda değilim. Siz gelmiş geçmiş günahlarını Allah'ın bağışladığı bir kul olan Muhammed'e gidiniz' der." "Sonra onlar bana gelirler. Ben de gidip Rabbimin huzuruna girmek üzere izin isterim. Bana izin verilir. Rabbimi görünce secde­ye kapanırım. Allah beni dilediği kadar bu vaziyette bırakır. Sonra Allah tarafından 'kaldır başını, iste sana verilsin, söyle, sözün dinlensin, şefaatçi ol, şefaatin kabul edilsin' denilir. Ben başımı kaldırır ve bana öğreteceği bir hamd ile Rabbime hamd eylerim. Sonra şefaat ederim. Benim için belli bir sayıda insana şefaat izni verilir ben de onları cennete girdiririm. Sonra tekrar dönerim, Rabbimi görünce, bundan evvel yaptığım gibi, secdeye kapanırım. Sonra şefaat ederim. Yine benim için belli bir sayıda insana şefaat izni verilir ben de onları insanı cennete girdiririm. Ardından üçüncü defa, sonra dördüncü defa dönerim ve en sonunda 'Kur'an'ın hapsettiği (ebedi cehennemlik olarak belirttiği) ve ebedi olarak cehennemde kalacaklar dışında kimse kalmadı' derim." Ebu Abdullah (el-Buhârî) der ki: "Kur'an'ın hapsettikleri ( إِلاَّ مَنْ حَبَسَهُ الْقُرْآنُ )" ifadesi ile Yüce Allah'ın "ebedi orada kalacaklar (خَالِدِينَ فِيهَا)" buyruğu kast edilmiştir.


    Öneri Formu
31154 B004476 Buhari, Tefsir, (Bakara), 1

Bize Müslim b. İbrahim, ona Hişâm, (T); bana Halife, ona Yezîd b. Zürey, ona Saîd, onlara (Hişâm ve Said'e) Katâde, ona da Enes (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Müminler kıyamet gününde toplanır ve 'keşke Rabbimiz katında bize şefaat edecek kimse arasak' derler. Hemen Âdem'e gelip 'sen insanların babası Âdem'sin. Allah seni kendi eliyle ya­rattı, meleklerini sana secde ettirdi ve sana her şeyin isimlerini öğret­ti. Bulunduğumuz şu durumdan bizleri rahata erdirmesi için Rabbin katında bizlere şefaat et' derler. Âdem, hatasını ve bundan dolayı Rabbinden utandığını ifade ederek 'ben buna yetkin değilim. Siz Nuh'a gidin. O, Allah'ın yeryüzüne gönderdiği ilk rasuldür' der. Nuh'a gelirler. Nuh da hakkında bilgi sahibi olmadığı bir konuda Rabbinden talepte bulunduğunu ve bundan dolayı utandığını söyleyerek, 'ben şefaat edecek konumda değilim. Siz Halîlurrahman'a (Hz. İbrahim) gidiniz' der. Bunun üzerine İbrahim 'e gelirler. O da 'ben bu konumda değilim, Musa'ya gidin. O Allah'ın kelîmi (konuştuğu), kendisine Tevrat'ı verdiği bir kuldur' der. Musa'ya gelirler. Musa da bir haksız yere cana kıydığını ve bundan dolayı Rabbinden utandığını söyleyerek 'ben şefaat edecek konumda değilim. Siz Allah'ın kulu, Rasulü, kelimesi ve ruhu olan İsa'ya gidin' der. İsa da onlara 'ben şefaat edecek konumda değilim. Siz gelmiş geçmiş günahlarını Allah'ın bağışladığı bir kul olan Muhammed'e gidiniz' der." "Sonra onlar bana gelirler. Ben de gidip Rabbimin huzuruna girmek üzere izin isterim. Bana izin verilir. Rabbimi görünce secde­ye kapanırım. Allah beni dilediği kadar bu vaziyette bırakır. Sonra Allah tarafından 'kaldır başını, iste sana verilsin, söyle, sözün dinlensin, şefaatçi ol, şefaatin kabul edilsin' denilir. Ben başımı kaldırır ve bana öğreteceği bir hamd ile Rabbime hamd eylerim. Sonra şefaat ederim. Benim için belli bir sayıda insana şefaat izni verilir ben de onları cennete girdiririm. Sonra tekrar dönerim, Rabbimi görünce, bundan evvel yaptığım gibi, secdeye kapanırım. Sonra şefaat ederim. Yine benim için belli bir sayıda insana şefaat izni verilir ben de onları cennete girdiririm. Ardından üçüncü defa, sonra dördüncü defa dönerim ve en sonunda 'Kur'an'ın hapsettiği (ebedi cehennemlik olarak belirttiği) ve ebedi olarak cehennemde kalacaklar dışında kimse kalmadı' derim." Ebu Abdullah (el-Buhârî) der ki: "Kur'an'ın hapsettikleri ( إِلاَّ مَنْ حَبَسَهُ الْقُرْآنُ )" ifadesi ile Yüce Allah'ın "ebedi orada kalacaklar (خَالِدِينَ فِيهَا)" buyruğu kast edilmiştir.


    Öneri Formu
287270 B004476-2 Buhari, Tefsir, (Bakara), 1

Bana Abdullah b. Muhammed, ona Abdurrezzâk, ona Ma’mer, ona Hemmâm, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Allah Âdem’i yarattı. Boyu atmış arşın idi. Sonra Allah Teâlâ, Âdem’e, ‘Git! Şu meleklere selam ver! Senin selamına nasıl karşılık vereceklerine iyice kulak ver. Bu selam, senin ve neslinin selam şekli olacak’ dedi. Âdem (as) onlara ‘es-selâmu aleyküm’ dedi. Onlar da ‘es-selâmu aleyke ve rahmetüllâhi’ dediler. ‘ve rahmetüllâhi’ kelimesini ilave ettiler. Cennete giren herkes Âdem’in suretindedir. Ancak yaratılmışların boyu şu ana kadar hep kısalmaya devam etti.


    Öneri Formu
32806 B003326 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 1

Allah Adem'e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi.


    Öneri Formu
53052 KK2/31 Bakara, 2, 31

(Bunun üzerine: ) Ey Âdem ! Eşyanın isimlerini meleklere anlat, dedi. Adem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, muhakkak semâvat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi.


    Öneri Formu
53054 KK2/33 Bakara, 2, 33

Bu durum devam ederken Âdem, Rabbinden bir takım ilhamlar aldı ve derhal tevbe etti. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandır.


    Öneri Formu
53063 KK2/37 Bakara, 2, 37


    Öneri Formu
1364 M000475 Müslim, İman, 322


    Öneri Formu
32416 İM004312 İbn Mâce, Zühd, 37


    Öneri Formu
46219 HM003519 İbn Hanbel, I, 371