129 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Amr, ona Tâvus, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Âdem (as) ile Musa (as) aralarında tartıştılar. Musa, Âdem'e “ey Âdem, sen, bizim babamızsın. Sen bizi hüsrana uğrattın ve Cennet'ten çıkardın!” dedi. Âdem de ona “ey Musa, Allah, kendisiyle konuşma şerefiyle seni seçti ve senin için eliyle (Tevrat'ı) yazdı. Böyleyken Beni yaratmadan kırk yıl önce takdir ettiği bir hükmünden dolayı mı beni kınıyorsun?” dedi. Böylece Âdem, Musa'ya tartışmada üstün gelmiş oldu, Âdem, Musa'ya tartışmada üstün gelmiş oldu." Ravi der ki: Rasulullah (sav), bu son cümleyi üç kez söyledi. Süfyan der ki: Bize Ebu Zinâd, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre (ra), Hz. Peygamber'den (sav) bu hadisin benzerini rivayet etmiştir.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Amr, ona Tâvus, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Âdem (as) ile Musa (as) aralarında tartıştılar. Musa, Âdem'e “ey Âdem, sen, bizim babamızsın. Sen bizi hüsrana uğrattın ve Cennet'ten çıkardın!” dedi. Âdem de ona “ey Musa, Allah, kendisiyle konuşma şerefiyle seni seçti ve senin için eliyle (Tevrat'ı) yazdı. Böyleyken Beni yaratmadan kırk yıl önce takdir ettiği bir hükmünden dolayı mı beni kınıyorsun?” dedi. Böylece Âdem, Musa'ya tartışmada üstün gelmiş oldu, Âdem, Musa'ya tartışmada üstün gelmiş oldu." Ravi der ki: Rasulullah (sav), bu son cümleyi üç kez söyledi. Süfyan der ki: Bize Ebu Zinâd, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre (ra), Hz. Peygamber'den (sav) bu hadisin benzerini rivayet etmiştir.
Açıklama: “Emânet” ile “Sıla-i rahim”in, Sırât’ın iki yakasına oturtulması, bu iki şeyin önemini gösterir. Emânet, daha çok insan hakları ile; Sıla-i rahim de beşerî ilişkilerle alâkalı bir husustur. Bunların oraya oturtulmaları da, bu konularda yapılan yanlışlıkların mutlaka adâlete uygun şekilde sorgulanıp hesabının görüleceği anlamındadır.
Bize İsmail, ona kardeşi (Abdulhamîd b. Ebu Üveys), ona Süleyman b Bilâl, ona Sevr ona Ebu Gays, ona da Ebû Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü ilk çağrılacak kimse Âdem Peygamber'dir. Zürriyeti kendisine arz edilir ve onlara “bu, babanız Âdem'dir” denilir. Âdem de “buyur Rabbim, emrine amadeyim” der. Allah ona “zürriyetinden cehennemlikleri cehennemden çıkar” buyurur. Âdem “ne kadar çıkarayım? ya Rabbi” der. Allah “her yüz kişiden doksan dokuzunu çıkar” buyurur." Sahâbîler “ey Allah'ın Rasulü bizden, yüz kişiden doksan dokuz kişi çıkarıldığında, geriye ne kadar kalır?” dediler. Hz. Peygamber (sav) "Benim ümmetim, diğer ümmetler içinde siyah öküzdeki beyaz kıl gibidir" buyurdu.
Bize Hişâm b. Ammâr ile Yakub b. Humeyd b. Kâsib, onlara Süfyân b. Uyeyne, ona Amr b. Dînâr, ona Tavus, ona da Ebû Hureyre (ra.), Rasûlullah’ın (sav.) şöyle buyurduğunu haber verdi: "Âdem ve Musa tartıştılar. Musa, Âdem’e “ey Âdem, sen bizim babamızsın. Ama işlediğin günahla bize zarar verdin ve bizi cennetten çıkarttın” dedi. Âdem da ona “ey Musa, Allah, insanlar içinden kelamıyla seni seçti, senin için Tevrat’ı eliyle yazdı. Böyleyken Cenâb-ı Hakk’ın, beni yaratmadan kırk yıl önce hakkımda takdir buyurmuş olduğu bir şeyden dolayı beni kınıyor musun?” dedi. Böylece Âdem, Musa’yı susturdu. Böylece Âdem, Musa’yı susturdu. Böylece Âdem, Musa’yı susturdu." Hz. Peygamber bu cümleyi üç defa tekrarladı.
Bize İshak b. Nasr, ona Ebu Usame, ona A'meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Said'in (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah (ac), “ey Adem” dedi. Adem “emret, buyur, hayır senin elindedir” dedi. Allah “Cehennem topluluğunu çıkar” dedi. Adem “cehennem topluluğu da ne kadardır?” dedi. Allah “her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuz kişi” dedi. İşte bu an, küçüğün yaşlandığı, her hamilenin çocuğunu düşürdüğü, sarhoş olmadıkları halde insanları sarhoş olarak gördüğün andır. Ancak Allah'ın azabı çetindir” buyurdu." Ashab “ey Allah'ın Rasulü, o (bin kişiden) biri hangimiz?” diye sordu. Hz. Peygamber (sav) "sevinin, Yecüc ve Mecüc'den bin, sizden bir kişi" buyurdu. Ardından "canımı kudretinde bulundurana ant olsun ki siz cennetliklerin dört biri olursunuz diye umut ediyorum" dedi. Biz de Allah'a hamd edip tekbir getirdik. Sonra "canımı kudretinde bulundurana ant olsun ki siz cennetliklerin üçte biri olursunuz diye umut ediyorum" buyurdu. Biz de Allah'a hamd edip tekbir getirdik. Ardından "canımı kudretinde bulundurana ant olsun ki siz cennetliklerin yarısı olursunuz diye umut ediyorum. Zira siz diğer ümmetlere kıyasla ancak beyaz öküzün derisindeki siyah kıl veya siyah öküzün derisindeki beyaz kıl kadarsınız" buyurdu.
Bize Hişâm b. Ammâr ile Yakub b. Humeyd b. Kâsib, onlara Süfyân b. Uyeyne, ona Amr b. Dînâr, ona Tavus, ona da Ebu Hureyre (ra.) Rasulullah’ın (sav.) şöyle buyurduğunu haber verdi: "Âdem ile Musa tartıştılar. Musa, Âdem’e “ey Âdem, sen babamızsın, ama işlediğin günahla bizi zarara uğrattın ve cennetten çıkarttın” dedi. Âdem de cevaben “ey Musa, Allah, insanlar içinden konuşmak üzere seni seçti, senin için eliyle Tevrat’ı yazdı. Böyleyken, Cenâb-ı Hakk’ın, beni yaratmadan kırk yıl önce hakkımda takdir buyurmuş olduğu bir şeyden dolayı beni kınıyor musun?” dedi. Böylece Âdem, Musa’yı susturdu. Böylece Âdem, Musa’yı susturdu. Böylece Âdem, Musa’yı susturdu." Hz. Peygamber (sav) son cümleyi üç defa tekrar etti.