Giriş

Bize Muhammed b. Mukâtil, ona Abdullah, ona Ebu Hayyân et-Temîmî, ona Ebu Zür'a, ona Amr b. Cerîr, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Bir defasında Rasulullah'ın (sav) sofrasına et yemeği getirildi ve kendisine hayvanın ön kolu sunuldu. Çünkü Rasulullah (sav) etin bu kısmını severdi. Ondan ön dişle­riyle bir lokma kopardı. Sonra şöyle anlattı: "Ben kıyamet gününde bütün insanların efendisiyim. Bu nedendir bilir misiniz? Bütün insanlar, öncekiler ve sonrakiler olarak düz ve geniş bir sahada toplanırlar. Bu öyle bir yerdir ki orada bir tellâl sesini herkese duyuracak, bakan bir insanın gözü de orada bulunan mahşer halkını bir bakışta görebilecek. Bir de güneş yaklaşacak. Artık insanların gamı, meşakkati dayanama­yacakları ve taşıyamayacakları bir dereceye ulaşacak. Bu sırada insanlar birbirine: Size ulaşan felaketi görmüyor musunuz? Rabbinizin hu­zurunda şefaat edecek bir şefaatçi neden aramıyorsunuz? diyecekler. Bunun üzerine mahşer halkının bazısı bazısına: Haydi Âdem 'e gidiniz! diyecek, akabinde insanlar Âdem Pey­gamber'e gidecekler ve ona: Sen, insan türünün babasısın. Allah seni kendi eliyle yarattı ve sana kendisinden ruh üfledi, sonra melek­lere emretti, onlar da sana secde ettiler. Rabbine bizim hakkımızda şefaat dile. Ey atamız, içinde bulunduğumuz şu zor vaziyeti gör­müyor musun? Bize ulaşan şu sıkıntıyı bilmiyor musun? diyecekler. Âdem de: Rabbim, bugün öyle öfkelenmiştir ki, ne bundan önce ne de bundan sonra bu denli öfkelenecektir. Hem Rabbim bana cennet ağacının meyvesini yemeyi yasakladığı halde ben asi davranıp yemiştim. Vay nefsim, nefsim nefsim! Siz benden başka bir şefaatçiye Nuh'a (as) gidiniz! diyecek. Onlar da Nuh'a varacaklar ve: Ey Nuh! Sen yeryüzü halkına gönderilen rasullerin ilkisin. Allah sana Kur'ân'da 'çok şükreden kul' demiştir. Lüt­fen bizim için Rabb'in huzurunda şefaat et! İçinde bulunduğumuz sıkıntılı durumu görmüyor musun? diyecekler. Nuh Peygamber de: Azîz ve Celîl olan Rabbim bugün celallidir. Hem de öylesine çok ki bundan önce böyle öfkeli hale gelmemiş, bundan sonra da böyle celâllenmeyecektir. Benim de bir duam vardı onu da vaktiyle kavmimin helaki için yapmıştım. Vay nefsim, nefsim, nefsim! Şimdi siz benden başka bir şe­faatçiye, İbrahim'e (as) gidiniz! diyecek. Onlar da İbrahim'e varacaklar ve: Ey İbrahim! Sen yeryüzündeki insanlardan Allah'ın Peygam­beri ve dostusun. Rabbin huzurunda bize şefaat et, için­de bulunduğumuz şu sıkıntılı durumu görüyorsun! diyecekler. İbrahim Peygamber de onlara: Bu gün Rabbimin celâl sıfatı tecellî etmiştir. Hem de öyle bir dereceye ulaşmıştır ki daha önce böyle olmamış, bundan sonra da böyle olmayacaktır. Ben üç defa yanlış yaptım. -Ravi Ebu Hayyân hadisin içinde bunları zikretmiştir.- Vay nefsim, vah nefsim, vah nefsim! Artık siz benden başkasına gidiniz, Musa'ya (as) gidiniz! diyecektir. Onlar da Musa'ya gidecekler ve: Ey Musa! Sen, Allah'ın rasulüsün. Allah seni elçi yapmasıyla ve seninle konuşmasıyla seni insanların nezdinde faziletli kıldı. Rabbin huzu­runda bizim için şefaat et! İçinde bulunduğumuz acıklı durumu görmek­tesin, diyecekler. Musa Peygamber de onlara: Rabbimin bugün celâl sıfatı tecellî etti, öyle ki şim­diye kadar ne bu derece öfkelenmiş ne de bundan sonra böyle öfkelenecektir. Ben ise öldürülmesi emredilmeyen bir kişiyi öldürdüm. Ah nefsim, nefsim, nefsim! Siz benden başka bir şefaatçiye İsa'ya (as) gidiniz! diyecek. Onlar da İsa Peygamber'e gelecekler ve: Ey İsa! Sen, Allah'ın Rasulüsün ve Allah Teâlâ'nın Meryem'e koyduğu ve ondan gelen bir ruhsun, sen beşikte bir bebekken insanlara konuştun. Rabbin huzurunda bizim için şefaat et, için­de bulunduğumuz acıklı hali görmektesin! diyecekler. İsa Peygamber de onlara: Rabbim bugün, bundan önce benzeri görülmemiş bun­dan sonra da bir benzeri görülmeyecek şekilde öfkelidir, di­yecek ve kendine ait hiçbir günah zikretmeden: Ah nefsim, nefsim, nefsim! diye endişesini açıklayarak: Siz benden başkasına, Muhammed'e (as) gidiniz! diyecek. Onlar da Muhammed'e gelecekler ve: Ey Muhammed! Sen Allah'ın Rasulüsün ve peygamberlerin sonuncususun. Allah senin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını affetmiştir. Rabbin huzurunda bizim için şefaat et, içinde bulunduğu­muz durumu görmektesin! diyecekler. Bunun üzerine ben hemen arşın altına gider, Azîz ve Celîl olan Rabbime secde ederek yere kapanırım. Sonra secdemde Allah bana kendisine yapılacak hamdlerinden ve üzerine güzel sena­dan öylesini açıp ilham edecektir ki, benden önce onu hiçbir kimseye açmamıştır. Son­ra Allah tarafından bana: 'Ey Muhammed! Başını kaldır, iste, istediğin sana verilecek­tir; şefaat et, şefaatin kabul olunacaktır! buyurulur. Ben secdeden başımı kaldırıp: 'Ey Rabb! Ümmetim. Ey Rabb! Ümmetim, diye şefaat dileğimi söylerim. Bana: Ey Muhammed, ümmetinden üzerinde hesap ve sorgu olma­yanları cennetin sağ kapısından içeri koy! Onlar cennetin diğer kapılarında da insanlarla ortak­tırlar.' buyurulacak. Bundan sonra Rasulullah: 'Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, cennetin kapı kanatlarından iki kanadın arası Mekke ile Himyer veya Mekke ile Busrâ arası kadar geniştir.' dedi."


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أَنَا سَيِّدُ النَّاسِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ

    Öneri Formu
32236 B004712 Buhari, Tefsir, (Benî İsraîl) 5

Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona Ali b. Müshir, ona Muhammed b. Amr, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: Yahudi'nin biri Medine çarşısında “Hz. Musa'yı bütün insanlardan üstün kılan (Allah)'a yemin olsun” dedi. Ensar'dan bir adam da elini kaldırıp Yahudi'ye bir tokat attı ve “Rasulullah (sav) aramızda iken sen böyle diyorsun” dedi Bu durum Rasulullah'a (sav) aktarıldı. Hz. Peygamber (sav) de "O gün sûra üflenir; Allah’ın dilediklerinden başka göklerde ve yerde kim varsa kıyâmetin dehşetinden çarpılıp cansız yere serilir. Sonra sûra bir daha üflenir; bir de bakarsın ki, bütün ölüler dirilip kabirlerinde ayağa kalkmış, merak ve endişe içinde etraflarına bakınıp duruyorlar" (Zümer, 68) ayetini okuyup şöyle buyurdu: "Şüphesiz ilk dirilen ben olurum ve bir de bakarım ki Musa, Arş'ın direklerinden birine tutunmuş duruyor. Artık bilemiyorum, acaba benden önce mi uyandı, yoksa Aziz ve Celil Allah'ın istisna ettiklerinden miydi? Kim, benim, Yunus b. Mettâ'dan daha hayırlı olduğumu söylerse yalan söylemiş olur."


    Öneri Formu
32378 İM004274 İbn Mâce, Zühd, 33

Bize Hasan, ona İsmail b. Halil, ona Abdürrahim, ona Zekeriyya b. Ebu Zâide, ona Amir, ona da Ebu Hüreyre'nin (ra) söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Ben (sura) ikinci üfürülmeden sonra ba­şını kaldıracak olanların ilkiyim. Bir de bakarım ki, Musa (as) arşa ya­pışmış duruyor. O birinci üflemede böyle miydi veya ikinci üflemeden sonra benden önce mi diriltildi, bilmiyorum."


    Öneri Formu
32926 B004813 Buhari, Tefsir, (Zümer) 4

Bize İshak b. Nasr, ona Muhammed b. Ubeyd, ona Ebu Hayyan, ona Ebu Zür’a, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) ile bir davette bulunuyorduk. Kendisine kol (eti) ikram edildi; bu parça hoşuna giderdi. Ondan bir ısırık aldı ve şöyle buyurdu: Ben kıyamet günü insanların efendisiyim. Allah, geçmiş ve gelecek bütün insanları bir düzlükte nasıl toplar, bilir misiniz? Burası öyle bir alan ki bakan kimse diğerlerini görecek, çağıran herkes sesini duyuracaktır. Güneş onlara yaklaşır. İnsanlar (bu durumu) birbirlerine söylenerek 'Görmüyor musunuz içinde bulunduğumuz durumu ve başımıza geleni? Rabbimize bizim için şefaat edecek birine bakamaz mısınız?' derler. Bunun üzerine bazıları 'Atanız Âdem’e gidin' der. Ona giderler ve 'Ey Âdem! Sen insanlığın babasısın. Allah seni eliyle yarattı, sana ruhundan üfledi, melekleri sana secde ettirdi ve seni cennete yerleştirdi. Rabbimize bizim için şefaat etmez misin? İçinde bulunduğumuz hali görmüyor musun?' dediler. Âdem onlara 'Rabbim öyle bir öfkelendi ki ondan önce benzeri bir öfke göstermedi ve ondan sonra da göstermeyecek. O bana ağacı yasakladı ama ben ona isyan ettim. (Şimdi ben de kendi halimi düşünüyorum) Nefsim, nefsim. Başkasına gidin, Nuh’a gidin' der. Onlar Nuh’a gider 'Ey Nuh! Sen yeryüzüne gönderilen ilk resulsün. Allah sana 'çok şükreden kul' ismini verdi. İçinde bulunduğumuz durumu görmüyor musun? Rabbimize bizim için şefaat etmez misin?' derler. Nuh 'Rabbim bugün öyle bir öfkeyle öfkelendi ki ondan önce ve sonra benzeri yoktur. Nefsim, nefsim! Rasulullah’a (sav) gidin' der. Sonra bana gelirler. Ben arşın altında secdeye kapanırım. Bana 'Ey Muhammed! Başını kaldır, şefaat et, şefaatin kabul edilsin. Dile, dileğin yerine gelsin' denilir." [Ravi Muhammed b. Ubeyd şöyle der ki: Hadisin geri kalanını tam hatırlamıyorum.]


    Öneri Formu
32830 B003340 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 3

Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Abdülaziz b. Ebu Seleme, ona Abdullah b. Fadl, ona A'rac, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Bir Yahudi ticaret eş­yasını satışa sunarken, bu eşyaya, hoşuna gitmeyen bir fiyat verildi, o da “Hz. Musa'yı (as) bütün insanlardan üstün kılan (Allah)'a yemin olsun ki hayır bu olmaz” dedi. Bu sözü Ensâr'dan biri işitti ve kalkıp “Peygamber (sav) aramızda bulunduğu halde sen 'Musa'yı beşer üzerine üstün kılan Allah'a yemin ederim' diyorsun öyle mi?” diyerek Yahudi'ye bir tokat vurdu. Bunun üzerine Yahudi, Peygamber'e (sav) gitti ve “ey Ebu Kasım, benim zimmet ve himaye anlaşmam varken, falancaya ne oluyor da bana tokat atıyor?” dedi. Peygamber (sav) o sahâbîye "buna yine tokat attın?" diye sordu. Ensârlı adam da olayı anlattı. Peygam­ber (sav) öfke izi yüzünde görülecek derecede öfkelendi ve şöyle buyurdu: "Allah'ın peygamberlerini üstünlük yarışına sokmayın. Sûra üfürülür ve Allah'ın diledik­leri hariç, göklerde ve yerde kim varsa hepsi cansız bir şekilde yere düşer. Sonra Sûr'a bir daha üfürülür, ilk diriltilen ben olurum ve bir de bakarım ki Mûsâ, arşa tutunmuş bir şekilde diridir. Bilemiyorum acaba o Tur Dağındaki bayılmasında mı hesaba çekildi yoksa benden önce mi diriltildi."


    Öneri Formu
33068 B003414 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 35

Bize Muhammed b. Abbâd, ona Sufyân b. Uyeyne, ona İbn Cud'ân, ona da Enes'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Ben, Cennet kapısının halkasını tutup, onu tıklayacak olanların ilkiyim." Enes der ki: Rasulullah'ın (sav) elini hareket ettirişini hala görür gibiyim. [Ravi Ebu Abdullah (Muhammed b. Abbâd), parmaklarını birleştirip hareket ettirerek “Süfyân bize (bunu) böyle tarif etti” dedi. (Sufyân) der ki: Sabit, Enes'e “Resûlullah'ın (sav) eline elinle dokundun mu?” dedi, Enes “Evet” deyince “O halde ver elini bana öpeyim” dedi.]


    Öneri Formu
35926 DM000051 Darimi, Mukaddime, 8

Bize Ebu Kamil, ona İbrahim, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Abdurrahman el-A'rec, o ikisine de Ebu Hureyre şöyle demiştir: Bir Müslüman ile bir Yahudi birbirlerine sövdüler. Müslüman “Hz. Muhammed'i alemlere üstün kılan (Allah)'a yemin olsun” dedi. Yahudi “Hz. Musa'yı alemlere üstün kılan (Allah)'a yemin olsun” dedi. Müslüman kızıp Yahudi'nin gözüne bir yumruk attı. Bunun üzerine Yahudi gidip Rasulullah'a (sav) durumu anlattı. Hz. Peygamber (sav) adamı çağırtıp meseleyi ona sordu, adam da itiraf etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Beni Musa'dan üstün tutmayınız. Şüphesiz insanlar kıyamet günü baygın olurlar. İlk uyanan ben olurum ve bir de bakarım ki Musa, Arş'ın bir kenarına tutunmuş duruyor. Artık bilemiyorum, acaba baygın olanlar arasındaydı da benden önce mi uyandı, yoksa Aziz ve Celil Allah'ın istisna ettiklerinden miydi?"


    Öneri Formu
46665 HM007576 İbn Hanbel, II, 264

Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Saîd b. Müseyyeb ona Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Müslümanlardan bir adam ile Yahudilerden bir adam karşılıklı birbirlerine sövdüler. Müslüman ye­min ederken “Muhammed'i (sav) âlemlere seçkin kılan Allah'a yemin ederim” dedi. Yahudi de “Musa'yı alemlere seçkin kılan Allah'a yemin ederim” dedi. Bu arada Müslüman elini kaldırıp Yahudi'ye bir tokat yapıştırdı. Bunun üzerine Yahudi, Peygamber'e (sav) gidip kendisiyle Müslüman arasında olan biteni anlattı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Beni Musa'dan üstün tutmayınız. Çünkü insanlar kıyamet gününde (korkudan) bayılacaklar ve onlarla birlikte ben de bayılacağım. Ancak ilk ayılan ben olacağım. Bir de ne göreyim Musa, Arş'ın bir tarafından sıkıca tutuyor. O, bayılanlar arasındaydı da benden önce mi ayıldı yoksa Allah'ın (cc) bayılmaktan muaf tuttuğu kullarından mıydı? bilemiyorum."


    Öneri Formu
280649 B003408-2 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 31


    Öneri Formu
288942 HM007576-2 İbn Hanbel, II, 264