644 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Nuaym, ona Süfyan, ona Alkame, ona Süleyman b. Büreyde, ona da (Yahya) b. Ya'mer şöyle haber vermiştir: Abdullah b. Ömer'e “Biz uzak beldelere yolculuk yapıyoruz ve orada kaderin olmadığını söyleyen insanlarla karşılaşıyoruz” dedim. Abdullah b. Ömer “Onlarla karşılaştığınızda onlara 'Abdullah b. Ömer sizden uzak, siz de ondan uzaksınız' deyin” diye üç kere tekrarladı, ardından şu hadisi nakletti. "Biz Hz. Peygamber'in (sav) yanındayken bir adam çıkageldi. -Abdullah b. Ömer adamın özelliklerini de anlattı.- Hz. Peygamber (sav) ona 'Yaklaş' dedi. Adam yaklaştı. Tekrar 'Yaklaş' dedi. Adam yaklaştı. Yine 'Yaklaş' dedi adam yine dizleri birbirine değecek kadar yaklaştı ve 'Ey Allah'ın Rasulü! İman nedir? veya bana imandan haber ver' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve kadere iman etmendir' dedi. [Süfyan der ki: Sanırım 'kaderin hayrına ve şerrine' ifadesini de kullandı.] Adam 'İslam nedir?' diye sordu. Hz. Peygamber (sav) 'Namaz kılmak, zekat vermek, hacca gitmek, Ramazan orucu tutmak ve cünüplükten gusletmektir' buyurdu. Adam 'Söylediğin her şeyi doğru söyledin, doğru söyledin' dedi. Topluluk 'Biz daha önce Hz. Peygamber'e (sav) karşı bu kadar saygılı bir adam görmedik. Sanki Hz. Peygamber'e (sav) o öğretiyor' dedi. Sonra adam 'Ey Allah'ın Rasulü! Bana ihsandan haber ver' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Allah'a sanki onu görüyormuş gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da o seni görüyor' buyurdu. Biz 'Biz daha önce Hz. Peygamber'e (sav) karşı bu kadar saygılı bir adam görmedik' dedik Adam bunların hepsini 'Doğru söyledin, doğru söyledin' diyerek tasdik ediyordu. Adam 'Bana kıyametin vaktini haber ver' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Bu konuda, sorulan sorandan daha bilgili değildir' dedi. Adam da 'Doğru söyledin' dedi. Biz yine 'Hz. Peygamber'e (sav) bu adamdan daha saygılı bir kişi görmedik' dedik. Adam sonra da ayrılıp gitti. [Süfyan der ki:] Hz. Peygamber (sav) 'Gidin adamı arayın' dedi. Ancak onu bulamadılar. Hz. Peygamber (sav) 'Bu gelen Cibrîl'dir, size dininizi öğretmek için geldi. Bana hangi surette gelse onu tanırdım — bu suret dışında' dedi."
Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî, ona Abdülaziz b. Ebu Hâzim, ona babası, ona Ba'ce, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İnsanlar içerisinde en hayırlı geçim yolları olan kimseler şunlardır: Allah yolunda atının dizginlerini tutan ve ne zaman korkutucu bir ses yahut bir feryat işitecek olsa, derhal atının sırtında uçarcasına öldürmek ya da ölmek umuduyla (cihad için) oraya doğru hareket eden kimse. Bir diğeri ise bu dağ tepelerinden birinde ya da vadilerden birinin derinliklerinde birkaç hayvanını güderek, insanlar ile hayırdan başka hiçbir alakası bulunmayıp, ölüm kendisine gelinceye kadar namazını dosdoğru kılıp, zekâtını veren ve Rabbine ibadeti sürdüren kimsedir."
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyan, ona Eyyüb es-Sahtiyânî, ona İbn Sirin, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz melekler, sizden biri abdesti bozulmadan meclisinde bulunmaya devam ettiği müddetçe onun için: 'Allah'ım, onu bağışla, Allah'ım, ona merhamet et' diye dua ederler. Yine sizden biri, kendisini (oradan ayrılmaktan) alıkoyan tek şey namaz olduğu sürece, hâlâ namaz hâlinde demektir."
Bize Kuteybe b. Said, ona Abdülaziz b. Ebu Hâzim ve Yakub b. Abdurrahman el-Kârî onlara Ebû Hazim hadisi bu isnadla babasından, o Ba'ce'den, o da Ebu Hureyre'den benzer şekilde şöyle rivayet etmiştir: "İnsanlar içerisinde en hayırlı geçim yolları olan kimseler şunlardır: Allah yolunda atının dizginlerini tutan ve ne zaman korkutucu bir ses yahut bir feryat işitecek olsa, derhal atının sırtında uçarcasına öldürmek ya da ölmek umuduyla (cihad için) oraya doğru hareket eden kimse. Bir diğeri ise bu dağ tepelerinden birinde ya da vadilerden birinin derinliklerinde birkaç hayvanını güderek, insanlar ile hayırdan başka hiçbir alakası bulunmayıp, ölüm kendisine gelinceye kadar namazını dosdoğru kılıp, zekâtını veren ve Rabbine ibadeti sürdüren kimsedir." [Bir de Yahya rivayetinden farklı olarak Ba'ce b. Abdullah b. Bedr'den rivayeti 'Dağ yollarından birisinin derinliklerinde...' şeklinden şöyle nakletmiştir: İnsanlar içerisinde en hayırlı geçim yolları olan kimseler şunlardır: Allah yolunda atının dizginlerini tutan ve ne zaman korkutucu bir ses yahut bir feryat işitecek olsa, derhal atının sırtında uçarcasına öldürmek ya da ölmek umuduyla (cihad için) oraya doğru hareket eden kimse. Bir diğeri ise bu dağ tepelerinden birinde ya da vadilerden birinin derinliklerinde birkaç hayvanını güderek, insanlar ile hayırdan başka hiçbir alakası bulunmayıp, ölüm kendisine gelinceye kadar namazını dosdoğru kılıp, zekâtını veren ve Rabbine ibadeti sürdüren kimsedir.']
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Züheyr b. Harb ve Ebu Küreyb, onlara Vekî, ona Üsâme b. Zeyd, ona Ba'ce b. Abdullah el-Cühenî, ona da Ebu Hureyre, Nebi'den (sav) bu hadisi Ebu Hâzim'in Ba'ce'den rivayet ettiği hadise yakında bir şekilde şöyle rivayet etmiştir: "İnsanlar içerisinde en hayırlı geçim yolları olan kimseler şunlardır: Allah yolunda atının dizginlerini tutan ve ne zaman korkutucu bir ses yahut bir feryat işitecek olsa, derhal atının sırtında uçarcasına öldürmek ya da ölmek umuduyla (cihad için) oraya doğru hareket eden kimse. Bir diğeri ise bu dağ tepelerinden birinde ya da vadilerden birinin derinliklerinde birkaç hayvanını güderek, insanlar ile hayırdan başka hiçbir alakası bulunmayıp, ölüm kendisine gelinceye kadar namazını dosdoğru kılıp, zekâtını veren ve Rabbine ibadeti sürdüren kimsedir." [Ancak hadisi yukarıdakinden farklı olarak '...Dağ yollarından birisine çekilip...' şeklinde nakletmiştir.]
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer, ona Şube; (T) Bize Ubeydullah b. Muaz –lafız ona ait olmak üzere- ona babası, ona Şube, ona rivayet ettiğine göre Ya'lâ b. Ata, ona Ebu Alkame, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Şüphesiz imam (müminler için) bir kalkandır. İmam oturarak namaz kıldığında, siz de oturarak kılın. İmam 'Semiallâhu limen hamideh' dediğinde siz de 'Allâhumme Rabbenâ leke'l-hamd' deyin. Şayet yerdekinin sözü, göktekilerin sözüne denk düşerse, onun geçmiş günahları bağışlanır."