حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ قَالَ ابْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا الْعَالِيَةِ يَقُولُ حَدَّثَنِى ابْنُ عَمِّ نَبِيِّكُمْ صلى الله عليه وسلم - يَعْنِى ابْنَ عَبَّاسٍ - قَالَ ذَكَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حِينَ أُسْرِىَ بِهِ فَقَالَ
"مُوسَى آدَمُ طُوَالٌ كَأَنَّهُ مِنْ رِجَالِ شَنُوءَةَ." وَقَالَ "عِيسَى جَعْدٌ مَرْبُوعٌ." وَذَكَرَ مَالِكًا خَازِنَ جَهَنَّمَ وَذَكَرَ الدَّجَّالَ.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1044, M000418
Hadis:
حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ قَالَ ابْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا الْعَالِيَةِ يَقُولُ حَدَّثَنِى ابْنُ عَمِّ نَبِيِّكُمْ صلى الله عليه وسلم - يَعْنِى ابْنَ عَبَّاسٍ - قَالَ ذَكَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حِينَ أُسْرِىَ بِهِ فَقَالَ
"مُوسَى آدَمُ طُوَالٌ كَأَنَّهُ مِنْ رِجَالِ شَنُوءَةَ." وَقَالَ "عِيسَى جَعْدٌ مَرْبُوعٌ." وَذَكَرَ مَالِكًا خَازِنَ جَهَنَّمَ وَذَكَرَ الدَّجَّالَ.
Tercemesi:
Bana Muhammed b. el-Müsenna ve İbnü'l-Beşşar rivayet ettiler. İbn Müsenna'ya Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona Katade, ona Ebu Âliye şöyle rivayet etmiştir: Bana Peygamberinizin amcasının oğlu -İbn Abbas- rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) isrâ hadisesini anlatırken şöyle demiştir:
"Musa, buğday benizli ve uzun boyludur. Şenûe kabilesinin adamlarına benzer. İsa kıvırcık saçlı, orta boyludur." Ardından Cehennem'in bekçisi Hâzin'i ve Deccâl'i anlatmıştır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 418, /90
Senetler:
()
Konular:
Mirac,
Mirac, İsra
Peygamberler, Hz. İsa
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
وَحَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ أَخْبَرَنَا يُونُسُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا شَيْبَانُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَبِى الْعَالِيَةِ حَدَّثَنَا ابْنُ عَمِّ نَبِيِّكُمْ صلى الله عليه وسلم ابْنُ عَبَّاسٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"مَرَرْتُ لَيْلَةَ أُسْرِىَ بِى عَلَى مُوسَى بْنِ عِمْرَانَ - عَلَيْهِ السَّلاَمُ - رَجُلٌ آدَمُ طُوَالٌ جَعْدٌ كَأَنَّهُ مِنْ رِجَالِ شَنُوءَةَ وَرَأَيْتُ عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ مَرْبُوعَ الْخَلْقِ إِلَى الْحُمْرَةِ وَالْبَيَاضِ سَبِطَ الرَّأْسِ." وَأُرِىَ مَالِكًا خَازِنَ النَّارِ وَالدَّجَّالَ. فِى آيَاتٍ أَرَاهُنَّ اللَّهُ إِيَّاهُ "فَلاَ تَكُنْ فِى مِرْيَةٍ مِنْ لِقَائِهِ." قَالَ كَانَ قَتَادَةُ يُفَسِّرُهَا أَنَّ نَبِىَّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَدْ لَقِىَ مُوسَى عَلَيْهِ السَّلاَمُ.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1047, M000419
Hadis:
وَحَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ أَخْبَرَنَا يُونُسُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا شَيْبَانُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَبِى الْعَالِيَةِ حَدَّثَنَا ابْنُ عَمِّ نَبِيِّكُمْ صلى الله عليه وسلم ابْنُ عَبَّاسٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"مَرَرْتُ لَيْلَةَ أُسْرِىَ بِى عَلَى مُوسَى بْنِ عِمْرَانَ - عَلَيْهِ السَّلاَمُ - رَجُلٌ آدَمُ طُوَالٌ جَعْدٌ كَأَنَّهُ مِنْ رِجَالِ شَنُوءَةَ وَرَأَيْتُ عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ مَرْبُوعَ الْخَلْقِ إِلَى الْحُمْرَةِ وَالْبَيَاضِ سَبِطَ الرَّأْسِ." وَأُرِىَ مَالِكًا خَازِنَ النَّارِ وَالدَّجَّالَ. فِى آيَاتٍ أَرَاهُنَّ اللَّهُ إِيَّاهُ "فَلاَ تَكُنْ فِى مِرْيَةٍ مِنْ لِقَائِهِ." قَالَ كَانَ قَتَادَةُ يُفَسِّرُهَا أَنَّ نَبِىَّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَدْ لَقِىَ مُوسَى عَلَيْهِ السَّلاَمُ.
Tercemesi:
Bize Abd b. Humeyd, ona Yunus b. Muhammed, ona Şeyban b. Abdurrahman, ondan Katade, ona Ebu Âliye, ona Hz. Peygamber'in amcasının oğlu İbn Abbas (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Gece vakti Mekke'den dolayı Medine'ye götürüldüğüm vakit Musa b. İmran'a (as) uğradım. Uzun boylu, buğday renkli, kıvırcık saçlı, Şenûe kabilesinin adamlarına benzeyen bir zattı. İsa b. Meryem'i (as) de gördüm. Orta yapılı, kırmızı beyaz benizli, düz saçlı biriydi." Rasulullah'a (miraçta) pek çok mucize arasında Cehennem'in bekçisi Mâlik ve Deccâl de gösterilmiştir. "Sen Allah ile karşılaşma konusunda şüphe etme" (Secde, 32/23) ayetini Katade Hz. Peygamber, Musa ile karşılaşmıştır diye tefsir etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 419, /90
Senetler:
()
Konular:
Mirac,
Mirac, İsra
Peygamberler, Hz. İsa
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1364, M000475
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كَامِلٍ فُضَيْلُ بْنُ حُسَيْنٍ الْجَحْدَرِىُّ وَمُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ الْغُبَرِىُّ - وَاللَّفْظُ لأَبِى كَامِلٍ - قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"يَجْمَعُ اللَّهُ النَّاسَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَيَهْتَمُّونَ لِذَلِكَ - وَقَالَ ابْنُ عُبَيْدٍ فَيُلْهَمُونَ لِذَلِكَ - فَيَقُولُونَ لَوِ اسْتَشْفَعْنَا عَلَى رَبِّنَا حَتَّى يُرِيحَنَا مِنْ مَكَانِنَا هَذَا - قَالَ - فَيَأْتُونَ آدَمَ صلى الله عليه وسلم فَيَقُولُونَ أَنْتَ آدَمُ أَبُو الْخَلْقِ خَلَقَكَ اللَّهُ بِيَدِهِ وَنَفَخَ فِيكَ مِنْ رُوحِهِ وَأَمَرَ الْمَلاَئِكَةَ فَسَجَدُوا لَكَ اشْفَعْ لَنَا عِنْدَ رَبِّكَ حَتَّى يُرِيحَنَا مِنْ مَكَانِنَا هَذَا. فَيَقُولُ لَسْتُ هُنَاكُمْ - فَيَذْكُرُ خَطِيئَتَهُ الَّتِى أَصَابَ فَيَسْتَحْيِى رَبَّهُ مِنْهَا - وَلَكِنِ ائْتُوا نُوحًا أَوَّلَ رَسُولٍ بَعَثَهُ اللَّهُ - قَالَ - فَيَأْتُونَ نُوحًا صلى الله عليه وسلم فَيَقُولُ لَسْتُ هُنَاكُمْ - فَيَذْكُرُ خَطِيئَتَهُ الَّتِى أَصَابَ فَيَسْتَحْيِى رَبَّهُ مِنْهَا - وَلَكِنِ ائْتُوا إِبْرَاهِيمَ صلى الله عليه وسلم الَّذِى اتَّخَذَهُ اللَّهُ خَلِيلاً. فَيَأْتُونَ إِبْرَاهِيمَ صلى الله عليه وسلم فَيَقُولُ لَسْتُ هُنَاكُمْ - وَيَذْكُرُ خَطِيئَتَهُ الَّتِى أَصَابَ فَيَسْتَحْيِى رَبَّهُ مِنْهَا - وَلَكِنِ ائْتُوا مُوسَى صلى الله عليه وسلم الَّذِى كَلَّمَهُ اللَّهُ وَأَعْطَاهُ التَّوْرَاةَ. قَالَ فَيَأْتُونَ مُوسَى - عَلَيْهِ السَّلاَمُ - فَيَقُولُ لَسْتُ هُنَاكُمْ - وَيَذْكُرُ خَطِيئَتَهُ الَّتِى أَصَابَ فَيَسْتَحْيِى رَبَّهُ مِنْهَا - وَلَكِنِ ائْتُوا عِيسَى رُوحَ اللَّهِ وَكَلِمَتَهُ. فَيَأْتُونَ عِيسَى رُوحَ اللَّهِ وَكَلِمَتَهُ فَيَقُولُ لَسْتُ هُنَاكُمْ. وَلَكِنِ ائْتُوا مُحَمَّدًا صلى الله عليه وسلم عَبْدًا قَدْ غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ وَمَا تَأَخَّرَ." قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "فَيَأْتُونِى فَأَسْتَأْذِنُ عَلَى رَبِّى فَيُؤْذَنُ لِى فَإِذَا أَنَا رَأَيْتُهُ وَقَعْتُ سَاجِدًا فَيَدَعُنِى مَا شَاءَ اللَّهُ فَيُقَالُ يَا مُحَمَّدُ ارْفَعْ رَأْسَكَ قُلْ تُسْمَعْ سَلْ تُعْطَهْ اشْفَعْ تُشَفَّعْ. فَأَرْفَعُ رَأْسِى فَأَحْمَدُ رَبِّى بِتَحْمِيدٍ يُعَلِّمُنِيهِ رَبِّى ثُمَّ أَشْفَعُ فَيَحُدُّ لِى حَدًّا فَأُخْرِجُهُمْ مِنَ النَّارِ وَأُدْخِلُهُمُ الْجَنَّةَ ثُمَّ أَعُودُ فَأَقَعُ سَاجِدًا فَيَدَعُنِى مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَدَعَنِى ثُمَّ يُقَالُ ارْفَعْ رَأْسَكَ يَا مُحَمَّدُ قُلْ تُسْمَعْ سَلْ تُعْطَهْ اشْفَعْ تُشَفَّعْ. فَأَرْفَعُ رَأْسِى فَأَحْمَدُ رَبِّى بِتَحْمِيدٍ يُعَلِّمُنِيهِ ثُمَّ أَشْفَعُ فَيَحُدُّ لِى حَدًّا فَأُخْرِجُهُمْ مِنَ النَّارِ وَأُدْخِلُهُمُ الْجَنَّةَ - قَالَ فَلاَ أَدْرِى فِى الثَّالِثَةِ أَوْ فِى الرَّابِعَةِ قَالَ - فَأَقُولُ يَا رَبِّ مَا بَقِىَ فِى النَّارِ إِلاَّ مَنْ حَبَسَهُ الْقُرْآنُ أَىْ وَجَبَ عَلَيْهِ الْخُلُودُ." - قَالَ ابْنُ عُبَيْدٍ فِى رِوَايَتِهِ قَالَ قَتَادَةُ أَىْ وَجَبَ عَلَيْهِ الْخُلُودُ.
Tercemesi:
Bize Ebu Kamil Fudayl b. Hüseyin el-Cahderî ve Muhammed b. Ubeyd el-Ğuberî, -lafız, İbn Kamil'e aittir- ona Ebu Avane, ona Katade, ona da Enes b. Malik, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Allah, Kıyamet günü insanları toplar da onlar buna ihtimam gösterirler." -İbn Ubeyd, bu onlara ilham edilir demiştir.- "Onlar (biri), Rabbimizle aramızda şefaatçi olsa da şu durumumuzdan bizi kurtarsa derler de Adem'e (sav) gelip sen, insanların babası Ademsin! Allah seni kudreti ile yarattı, sana ruhundan üfledi ve meleklere emretti de sana secde ettiler! Rabbin nezdinde bize şefaat et de şu durumumuzdan bizi kurtar! derler. (Adem) Sizin sandığınız gibi değilim! deyip işlediği kötülüğü zikreder (ve) ondan (dolayı) Rabbinden haya eder. Ancak; siz Allah'ın gönderdiği ilk peygamber Nuh'a gidin! Onlar da Nuh'a (sav) gelirler. (Nuh), sizin sandığınız gibi değilim! deyip işlediği kötülüğü zikreder (ve) ondan (dolayı) Rabbinden haya eder. Lakin der, Allah'ın dost edindiği İbrahim'e (sav) gidin! Onlar İbrahim'e gelirler. (İbrahim) Sizin sandığınız gibi değilim! deyip işlediği kötülüğü zikreder (ve) ondan (dolayı) Rabbinden haya eder. Ancak der, siz, Allah'ın kendisi ile konuştuğu ve kendisine Tevrât'ı verdiği Musa'ya (sav) gidin! Musa'ya (as) gelirler. (Musa) Sizin sandığınız gibi değilim! deyip işlediği kötülüğü zikreder (ve) ondan (dolayı) Rabbinden haya eder. Lakin der, siz Allah'ın ruhu ve kelimesi İsa'ya gidin! Onlar İsa'ya gelirler. (İsa), sizin sandığınız gibi değilim. Ama, Allah'ın geçmiş ve gelecek günahlarını bağışladığı kul(u) Muhammed'e (sav) gidin! der. Onlar (nihayet) bana gelirler! Ben de Rabbimden izin isterim; bana izin verilir. (Rabbimi) gördüğümde secdeye kapanırım da Allah, beni dilediği kadar o halde bırakır. (Derken) Ya Muhammed! Kaldır başını! Söyle; dinlenilecek! İste; verilecek! Şefaat et; şefaatin kabul edilecek! denilir. Ben de başımı kaldırıp Rabbimin bana öğrettiği şekilde ona hamdederim. Ardından şefaatte bulurum da bana bir sınır konulur! Onları cehennemden çıkarır ve cennete koyarım. Sonra dönüp secdeye kapanırım. Allah, beni dilediği kadar o hal üzere bırakır. Daha sonra; Ey Muhammed! Başını kaldır! Söyle; dinlenilecek! İste; verilecek! Şefaat et; şefaatin kabul edilecek! denilir. Ben de başımı kaldırıp Rabbimin bana öğrettiği şekilde ona hamdederim. Ardından şefaatte bulurum da bana bir sınır konulur! Onları cehennemden çıkarır ve cennete koyarım."
Ravilerden biri şüpheye düşüp üçüncü ya da dördüncü defada diyerek Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Ben, ya Rabbi! Cehennemde sadece Kur'an'ın hapsettiği yani, ebedi olarak cehennemde olacak kimseler kaldı derim.
İbn Ubeyd, rivayetinde, Katade'den naklen, yani, ebedi olarak cehennemde olacaklar ifadesini zikretmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 475, /103
Senetler:
()
Konular:
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Cehennem, toplanma yeri
Cennet,
Kıyamet, ahvali
Peygamberler, Hz. Adem
Peygamberler, Hz. İbrahim ve ailesi
Peygamberler, Hz. İsa
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
Peygamberler, Hz. Nuh
Şefaat, şefaat
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1049, M000420
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ وَسُرَيْجُ بْنُ يُونُسَ قَالاَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ أَخْبَرَنَا دَاوُدُ بْنُ أَبِى هِنْدٍ عَنْ أَبِى الْعَالِيَةِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ:
أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَرَّ بِوَادِى الأَزْرَقِ فَقَالَ
"أَىُّ وَادٍ هَذَا." فَقَالُوا هَذَا وَادِى الأَزْرَقِ. قَالَ
"كَأَنِّى أَنْظُرُ إِلَى مُوسَى - عَلَيْهِ السَّلاَمُ - هَابِطًا مِنَ الثَّنِيَّةِ وَلَهُ جُؤَارٌ إِلَى اللَّهِ بِالتَّلْبِيَةِ." ثُمَّ أَتَى عَلَى ثَنِيَّةِ هَرْشَى. فَقَالَ
"أَىُّ ثَنِيَّةٍ هَذِهِ." قَالُوا ثَنِيَّةُ هَرْشَى قَالَ "كَأَنِّى أَنْظُرُ إِلَى يُونُسَ بْنِ مَتَّى - عَلَيْهِ السَّلاَمُ - عَلَى نَاقَةٍ حَمْرَاءَ جَعْدَةٍ عَلَيْهِ جُبَّةٌ مِنْ صُوفٍ خِطَامُ نَاقَتِهِ خُلْبَةٌ وَهُوَ يُلَبِّى."
[قَالَ ابْنُ حَنْبَلٍ فِى حَدِيثِهِ قَالَ هُشَيْمٌ يَعْنِى لِيفًا.]
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Hanbel ve Süreyc b. Yunus, o ikisine Hüşeym, ona Davud b. Ebu Hind, ona Ebu Âliye, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) Ezrak vadisine uğramış ve "bu hangi vadidir?" diye sormuştu. Ona bu Ezrak vadisidir denildi. Bunun üzerine; "sanki Musa'yı (as) tepeden inerken görüyorum. Gür sesiyle telbiye getirerek Allah'a niyaz ediyor." Sonra Herşa tepesine uğradı.
"Bu tepe neresidir?" diye sordu. Herşa tepesidir dediler. "Sanki Yunus b. Metta'yı (as) görüyorum. Üzerinde yünden bir cübbe, urganı liften yapılmış derli toplu kırmızı bir deveye binmiş telbiye getiriyor."
[İbn Hanbel hadisinde şöyle demiştir: Hüşeym dedi ki: Hulbe yani lif.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 420, /90
Senetler:
()
Konular:
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
Peygamberler, Hz. Yunus
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1053, M000423
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا لَيْثٌ ح
وَحَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رُمْحٍ أَخْبَرَنَا اللَّيْثُ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"عُرِضَ عَلَىَّ الأَنْبِيَاءُ فَإِذَا مُوسَى ضَرْبٌ مِنَ الرِّجَالِ كَأَنَّهُ مِنْ رِجَالِ شَنُوءَةَ وَرَأَيْتُ عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ - عَلَيْهِ السَّلاَمُ - فَإِذَا أَقْرَبُ مَنْ رَأَيْتُ بِهِ شَبَهًا عُرْوَةُ بْنُ مَسْعُودٍ وَرَأَيْتُ إِبْرَاهِيمَ صَلَوَاتُ اللَّهِ عَلَيْهِ فَإِذَا أَقْرَبُ مَنْ رَأَيْتُ بِهِ شَبَهًا صَاحِبُكُمْ - يَعْنِى نَفْسَهُ - وَرَأَيْتُ جِبْرِيلَ - عَلَيْهِ السَّلاَمُ - فَإِذَا أَقْرَبُ مَنْ رَأَيْتُ بِهِ شَبَهًا دِحْيَةُ."
[وَفِى رِوَايَةِ ابْنِ رُمْحٍ "دِحْيَةُ بْنُ خَلِيفَةَ."]
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Leys; (T)
Bize Muhammed b. Rumh, ona Leys, ona Ebu Zübeyr, ona Cabir (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Bana Peygamberler gösterildi. Musa Şenue kabilesinin adamlarına benzeyen bir kişiydi. İsa'nın Urve b. Mesud'a çok benzediğini gördüm. İbrahim'e zürriyetinden en çok benzeyenin ise sizin dostunuzdur (yani benim). Cebrail'i de gördüm. Ona en çok benzeyen ise Dihye'dir."
[İbn Rumh rivayetinde "Dihye b. Halife" şeklinde geçmektedir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 423, /91
Senetler:
()
Konular:
Melekler, Cebrail
Peygamberler, Hz. İbrahim ve ailesi
Peygamberler, Hz. İsa
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1050, M000421
Hadis:
وَحَدَّثَنِي مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي عَدِيٍّ، عَنْ دَاوُدَ، عَنْ أَبِي الْعَالِيَةِ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ: سِرْنَا مَعَ رَسُولِ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بَيْنَ مَكَّةَ وَالْمَدِينَةِ، فَمَرَرْنَا بِوَادٍ، فَقَالَ:
"أَيُّ وَادٍ هَذَا؟" فَقَالُوا: وَادِي الْأَزْرَقِ، فَقَالَ:
"كَأَنِّي أَنْظُرُ إِلَى مُوسَى صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - فَذَكَرَ مِنْ لَوْنِهِ وَشَعَرِهِ شَيْئًا لَمْ يَحْفَظْهُ دَاوُدُ - وَاضِعًا إِصْبَعَيْهِ فِي أُذُنَيْهِ، لَهُ جُؤَارٌ إِلَى اللهِ بِالتَّلْبِيَةِ، مَارًّا بِهَذَا الْوَادِ." قَالَ: ثُمَّ سِرْنَا حَتَّى أَتَيْنَا عَلَى ثَنِيَّةٍ، فَقَالَ:
"أَيُّ ثَنِيَّةٍ هَذِهِ؟" قَالُوا: هَرْشَى - أَوْ لِفْتٌ - فَقَالَ:
"كَأَنِّي أَنْظُرُ إِلَى يُونُسَ عَلَى نَاقَةٍ حَمْرَاءَ، عَلَيْهِ جُبَّةُ صُوفٍ، خِطَامُ نَاقَتِهِ لِيفٌ خُلْبَةٌ، مَارًّا بِهَذَا الْوَادِي مُلَبِّيًا."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. el-Müsenna, ona İbn Ebu Adî, ona Davud, ona Ebu Âliye, ona İbn Abbas (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) ile beraber Mekke ile Medine arasında yolculuk ediyorduk. Bir vadiden geçtik. Hz. Peygamber (sav); "burası ne vadisidir?" diye sordu. el-Ezrak vadisidir diye cevap verdiler. Hz. Peygamber; "sanki Musa'yı (as) görüyorum" buyurdu ve onun teninin renginden ve saçından biraz bahsetti. -Ravilerden Davud bu kısmı ezberlememiştir-. Hz. Peygamber (sav) parmaklarını kulaklarına sokmuş ve "Onun bu vadiden Lebbeyk Allahümme Lebbeyk diyerek geçerken çıkardığı gür sesleri duyuyorum" buyurdu. Sonra yolumuza devam ettik ve bir tepeye geldik. "Burası ne tepesidir?" diye sordu. Herşâ yahut Lifet tepesidir dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav); "sanki Yunus'u görüyorum. Kırmızı bir dişi deveye binmiş, üzerinde yünden bir cübbe var, devesinin yuları liften, Lebbeyk Allahümme Lebbeyk diyerek bu vadiden geçiyor."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 421, /90
Senetler:
()
Konular:
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
Peygamberler, Hz. Yunus
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1334, M000466
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ الأَشْجَعِىُّ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ أَبْجَرَ قَالَ سَمِعْتُ الشَّعْبِىَّ يَقُولُ سَمِعْتُ الْمُغِيرَةَ بْنَ شُعْبَةَ يَقُولُ عَلَى الْمِنْبَرِ
"إِنَّ مُوسَى - عَلَيْهِ السَّلاَمُ - سَأَلَ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ عَنْ أَخَسِّ أَهْلِ الْجَنَّةِ مِنْهَا حَظًّا." وَسَاقَ الْحَدِيثَ بِنَحْوِهِ.
Tercemesi:
Bize Ebu Küreyb, ona Ubeydullah el-Eşcaî, ona Abdülmelik b. Ebcer, ona Şa'bî rivayet ettiğine göre Mugîra b. Şube minber üzerine şöyle derken duymuştur:
"Musa (as) Allah Teâlâ'dan cennete girenlerin cennetten en az nasibi olanını sordu." Bunu söyledikten sonra hadisi yukarıdaki gibi rivayet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 466, /101
Senetler:
()
Konular:
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Cennet,
Cennet, Dereceleri
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1058, M000424
Hadis:
وَحَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ وَعَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ - وَتَقَارَبَا فِى اللَّفْظِ - قَالَ ابْنُ رَافِعٍ حَدَّثَنَا وَقَالَ عَبْدٌ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ أَخْبَرَنِى سَعِيدُ بْنُ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم:
"حِينَ أُسْرِىَ بِى لَقِيتُ مُوسَى - عَلَيْهِ السَّلاَمُ." فَنَعَتَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"فَإِذَا رَجُلٌ - حَسِبْتُهُ قَالَ - مُضْطَرِبٌ رَجِلُ الرَّأْسِ كَأَنَّهُ مِنْ رِجَالِ شَنُوءَةَ - قَالَ - وَلَقِيتُ عِيسَى." فَنَعَتَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"فَإِذَا رَبْعَةٌ أَحْمَرُ كَأَنَّمَا خَرَجَ مِنْ دِيمَاسٍ." - يَعْنِى حَمَّامًا - قَالَ
"وَرَأَيْتُ إِبْرَاهِيمَ - صَلَوَاتُ اللَّهِ عَلَيْهِ - وَأَنَا أَشْبَهُ وَلَدِهِ بِهِ - قَالَ - فَأُتِيتُ بِإِنَاءَيْنِ فِى أَحَدِهِمَا لَبَنٌ وَفِى الآخَرِ خَمْرٌ فَقِيلَ لِى خُذْ أَيَّهُمَا شِئْتَ. فَأَخَذْتُ اللَّبَنَ فَشَرِبْتُهُ. فَقَالَ هُدِيتَ الْفِطْرَةَ أَوْ أَصَبْتَ الْفِطْرَةَ أَمَا إِنَّكَ لَوْ أَخَذْتَ الْخَمْرَ غَوَتْ أُمَّتُكَ."
Tercemesi:
Bana Muhammed b. Râfi' ve Abd b. Humeyd birbirine yakın lafızlarla rivayet ettiler. İbn Râfi' haddesa ile Abd ise ahberena ifadesiyle nakletti. Ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"İsra hadisesi gerçekleştiğinde Musa (as) ile karşılaştım." Sonra onu anlatmaya başladı ve şöyle buyurdu:
"O uzunca boylu, düz saçlı bir adamdı. Şenûe kabilesinin adamlarına benziyordu. İsa (as) ile de karşılaştım." Peygamber onu da anlatıp şöyle buyurdu:
"Orta yapılı, hamamdan çıkmış gibi kırmızı tenli bir adamdı. İbrahim'i (as) de gördüm. Ben soyu içinde ona en çok benzeyen kişiyim. Sonra bana iki kap getirildi. Birisinde süt, diğerinde şarap vardı. İstediğini al denildi. Ben sütü alıp içtim. (Onu getiren zat bana) Fıtrata uygun olanı seçtin. Eğer şarabı seçmiş olsaydın ümmetin azardı" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 424, /91
Senetler:
()
Konular:
Mirac, İsra
Peygamberler, Hz. İbrahim ve ailesi
Peygamberler, Hz. İsa
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1086, M000430
Hadis:
وَحَدَّثَنِى زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حُجَيْنُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ - وَهُوَ ابْنُ أَبِى سَلَمَةَ - عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْفَضْلِ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم:
"لَقَدْ رَأَيْتُنِى فِى الْحِجْرِ وَقُرَيْشٌ تَسْأَلُنِى عَنْ مَسْرَاىَ فَسَأَلَتْنِى عَنْ أَشْيَاءَ مِنْ بَيْتِ الْمَقْدِسِ لَمْ أُثْبِتْهَا. فَكُرِبْتُ كُرْبَةً مَا كُرِبْتُ مِثْلَهُ قَطُّ قَالَ فَرَفَعَهُ اللَّهُ لِى أَنْظُرُ إِلَيْهِ مَا يَسْأَلُونِى عَنْ شَىْءٍ إِلاَّ أَنْبَأْتُهُمْ بِهِ وَقَدْ رَأَيْتُنِى فِى جَمَاعَةٍ مِنَ الأَنْبِيَاءِ فَإِذَا مُوسَى قَائِمٌ يُصَلِّى فَإِذَا رَجُلٌ ضَرْبٌ جَعْدٌ كَأَنَّهُ مِنْ رِجَالِ شَنُوءَةَ وَإِذَا عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ - عَلَيْهِ السَّلاَمُ - قَائِمٌ يُصَلِّى أَقْرَبُ النَّاسِ بِهِ شَبَهًا عُرْوَةُ بْنُ مَسْعُودٍ الثَّقَفِىُّ وَإِذَا إِبْرَاهِيمُ - عَلَيْهِ السَّلاَمُ - قَائِمٌ يُصَلِّى أَشْبَهُ النَّاسِ بِهِ صَاحِبُكُمْ - يَعْنِى نَفْسَهُ - فَحَانَتِ الصَّلاَةُ فَأَمَمْتُهُمْ فَلَمَّا فَرَغْتُ مِنَ الصَّلاَةِ قَالَ قَائِلٌ يَا مُحَمَّدُ هَذَا مَالِكٌ صَاحِبُ النَّارِ فَسَلِّمْ عَلَيْهِ. فَالْتَفَتُّ إِلَيْهِ فَبَدَأَنِى بِالسَّلاَمِ."
Tercemesi:
Bana Züheyr b. Harb, ona Hüceyn b. Müsenna, ona Abdülaziz b. Ebu Seleme, ona Abdullah b. Fadl, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Kendimi Hicr'de gördüm. Kureyşliler bana (gece vakti) Kudüs'e gidişimi soruyorlardı. Bana Beytü'l-Makdis hakkında bazı sorular sordular. Bunları bilmiyordum. Daha önce hiç sıkılmadığım kadar sıkıntıya düştüm. Sonra Allah bana Beytu'l-makdis'i gösterdi ve ona baktım. Bana sordukları şeyleri onlara tek tek anlattım. Kendimi peygamberlerden oluşan bir cemaat içinde gördüm. Musa kalkmış namaz kılıyordu. Şenûe kabilesinin adamlarına benzeyen düz saçlı uzun boylu biriydi. İsa b. Meryem'in (as) namaz kıldığını gördüm. İnsanlar arasında en çok Urve b. Mesûd es-Sekâfî'ye benziyordu. Yine İbrahim'in (as) namaz kıldığını gördüm. İnsanlar arasında ona en çok benzeyeni bu arkadaşınızdır (yani benim). Derken namaz vakti geldi, ben onlara imam oldum. Namazı bitince birisi Ey Muhammed! Şu cehennemin bekçisi Mâlik'tir. Ona selam ver dedi. Ben ona bakınca önce bana o selam verdi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 430, /92
Senetler:
()
Konular:
İbadethaneler, Beyt-i Makdis ve mahşer yeri oluşu ve kılınan namazın fazileti
Mirac, İsra
Peygamberler, Hz. İbrahim ve ailesi
Peygamberler, Hz. İsa
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1330, M000465
Hadis:
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عَمْرٍو الأَشْعَثِىُّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ مُطَرِّفٍ وَابْنِ أَبْجَرَ عَنِ الشَّعْبِىِّ قَالَ سَمِعْتُ الْمُغِيرَةَ بْنَ شُعْبَةَ رِوَايَةً إِنْ شَاءَ اللَّهُ ح
وَحَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ حَدَّثَنَا مُطَرِّفُ بْنُ طَرِيفٍ وَعَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ سَعِيدٍ سَمِعَا الشَّعْبِىَّ يُخْبِرُ عَنِ الْمُغِيرَةِ بْنِ شُعْبَةَ قَالَ سَمِعْتُهُ عَلَى الْمِنْبَرِ يَرْفَعُهُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم. قَالَ وَحَدَّثَنِى بِشْرُ بْنُ الْحَكَمِ - وَاللَّفْظُ لَهُ - حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ حَدَّثَنَا مُطَرِّفٌ وَابْنُ أَبْجَرَ سَمِعَا الشَّعْبِىَّ يَقُولُ سَمِعْتُ الْمُغِيرَةَ بْنَ شُعْبَةَ يُخْبِرُ بِهِ النَّاسَ عَلَى الْمِنْبَرِ قَالَ سُفْيَانُ رَفَعَهُ أَحَدُهُمَا - أُرَاهُ ابْنَ أَبْجَرَ - قَالَ
"سَأَلَ مُوسَى رَبَّهُ مَا أَدْنَى أَهْلِ الْجَنَّةِ مَنْزِلَةً قَالَ هُوَ رَجُلٌ يَجِىءُ بَعْدَ مَا أُدْخِلَ أَهْلُ الْجَنَّةِ الْجَنَّةَ فَيُقَالُ لَهُ ادْخُلِ الْجَنَّةَ. فَيَقُولُ أَىْ رَبِّ كَيْفَ وَقَدْ نَزَلَ النَّاسُ مَنَازِلَهُمْ وَأَخَذُوا أَخَذَاتِهِمْ فَيُقَالُ لَهُ أَتَرْضَى أَنْ يَكُونَ لَكَ مِثْلُ مُلْكِ مَلِكٍ مِنْ مُلُوكِ الدُّنْيَا فَيَقُولُ رَضِيتُ رَبِّ. فَيَقُولُ لَكَ ذَلِكَ وَمِثْلُهُ وَمِثْلُهُ وَمِثْلُهُ وَمِثْلُهُ. فَقَالَ فِى الْخَامِسَةِ رَضِيتُ رَبِّ. فَيَقُولُ هَذَا لَكَ وَعَشَرَةُ أَمْثَالِهِ وَلَكَ مَا اشْتَهَتْ نَفْسُكَ وَلَذَّتْ عَيْنُكَ. فَيَقُولُ رَضِيتُ رَبِّ. قَالَ رَبِّ فَأَعْلاَهُمْ مَنْزِلَةً قَالَ أُولَئِكَ الَّذِينَ أَرَدْتُ غَرَسْتُ كَرَامَتَهُمْ بِيَدِى وَخَتَمْتُ عَلَيْهَا فَلَمْ تَرَ عَيْنٌ وَلَمْ تَسْمَعْ أُذُنٌ وَلَمْ يَخْطُرْ عَلَى قَلْبِ بَشَرٍ." قَالَ وَمِصْدَاقُهُ فِى كِتَابِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ "(فَلاَ تَعْلَمُ نَفْسٌ مَا أُخْفِىَ لَهُمْ مِنْ قُرَّةِ أَعْيُنٍ)" الآيَةَ.
Tercemesi:
Bize Said b. Amr el-Eş'asî, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Mutarrif ve İbn Ebcer, onlara eş-Şa'bî, ona da Muğîra b. Şube inşallah merfu olarak; (T) Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyan, ona Mutarrif b. Tarif ve Abdülmelik b. Said, onlara eş-Şa'bî, ona da Muğîra b. Şube, minberde iken hadisi Hz. Peygamber'e (sav) izafe ederek; (T)
Bize Bişr b. Hakem, -lafız, ona aittir- ona Süfyan b. Uyeyne, ona Mutarrif ve İbn Ebcer, onlara eş-Şa'bî, ona da Muğîra b. Şube, minberde iken Hz. Peygamber'in -Süfyan, hadisi ikisinden biri merfu olarak nakletti. Zannedersem o, İbn Ebcer'dir dedi- şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Musa, Rabbi'ne; mertebe itibariyle cennette insanların en düşüğü hangisidir? diye sordu. (Allah); cennetliklerin cennete girmesinden sonra gelen adam! Ona, cennete gir! denilir. O, ya Rabbi! İnsanlar yerlerine yerleşmiş ve alacaklarını almışken nasıl (gireyim)? der. Ona, dünya krallarından bir kralın mülkü gibi bir şeye sahip olsan razı olur musun? denilir. O, ya Rabbi! Razı oldum der. Allah; sana bu, onun misli, cabası ve daha da fazlası vardır! buyurur. Beşincisinde ya Rabbi! Razı oldum! der. Allah; O ve onun on katı, canının çektiği ve gözünün görmek istediği ne varsa senindir! buyurur. O, ya Rabbi! Razı oldum! der buyurdu. (Musa), Allah'ım! (Peki) onların mertebe bakımından en yücesi (nasıldır)? dedi. Allah, onlar, hürmetlerini kudretimle dikmek istediğim ve üzerine mühür vurduğum kişilerdir. (Onlar için hazırladığımı) ne bir göz görmüş ne bir kulak işitmiş ne de bir insan aklına (kalp) gelmiştir!" buyurdu.
Bunun doğrulanması, Allah Teâlâ'nın Kitabı'ndaki; "kimse, kendileri için gizlenen göz aydınlığını bilemez" ayetidir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 465, /101
Senetler:
()
Konular:
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Cennet,
Cennet, Dereceleri
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi