176 Kayıt Bulundu.
Bize Ebû Tahir el-Fakîh, ona Ebû2l-Hasan Ahmed b. Muhammed b. Abdûs et-Tarâifî, ona Osman b. Saîd ed-Dârimî, ona Safvân b. Salih ed-Dımaşkî, ona el-Velîd b. Müslim, ona Şeybe b. el-Ahnef el-Evzâî, ona Ebû Selâm el-Esved, ona Ebû Salih el-Eş’arî, ona da Ebû Abdullah el-Eş’arî’nin haber verdiğine göre; Rasûlullah (sav) ashabına namaz kıldırmış, sonra da bir gurup cemâatle birlikte oturmuştu. O sırada mescide bir adam geldi ve namaza durdu. Adam doğru rükû yapmıyor, secdelerini de tavuk gagalar gibi yapıyordu. Hz. Peygamber (sav) de ona bakıyordu. Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Bu adamı görüyor musunuz? Eğer adam bu hâlde ölürse, Muhammed ümmetinden başka bir şey üzerine ölmüş olur. Adam, karganın kanı gagalayıp içtiği gibi namazı gagalayarak kılıyor. Doğru rükû yapmayan ve gagalar gibi secde eden bunun gibileri, sadece bir veya iki tane hurma yiyen aç insan gibidir. Bu hurma onun nesine yeter ki? Sizler abdesti tam olarak alınız. Vay o topukların ateşten çekeceklerine! Rkûu ve secdeleri de tam yapınız.” Ebû Salih dedi ki: Ebû Abdullah el-Eş’arî’ye sordum: “- Bu hadisi sana kim rivayet etti?” “- Ordu komutanları Halid b. el-Velîd, Amr b. el-Âs, Şurahbîl b. Hasene ve Yezîd b. Ebî Süfyan. Bunların hepsi de bu hadisi bizzat Rasûlullah’dan (sav) dinlemişler” dedi.
Bize Ebû'l-Hasan b. Abdân, ona Ahmed b. Ubeyd es-Saffâr, ona el-Abbas b. el-Fadl ile Ebû Bekir et-Tayâlisî Muhammed b. İbrahim, onlara İbrahim, ona Ebû'l-Velîd, ona İshak b. Saîd b. Amr b. Saîd b. el-Âs, ona babası, ona da babası şöyle rivâyet etti: "Osman b. Affân'ın (ra) yanında bulunuyordum. Hz. Osman abdest için su istedi ve 'Ben Rasûlullah'ın (sav) şöyle söylediğine şahit oldum' dedi: "Bir müslümasn farz namaz vaktine erişir, güzelce abdestini alır, rukûunu ve secdelerini tam yaparak namazını kılarsa, büyük günah işlemediği müddetçe bu namaz onun geçmişteki (küçük) günahlarına kefaret olur. Bu hüküm, bütün zaman için geçerlidir." Bunu Müslim Sahîh'inde, Abd b. Humeyd ve diğerleri vasıtasıyla Ebû'l-Velîd'den tahric eder.
Açıklama: Tercümeye ''عَلَى صُدُورِ قَدَمَيْهِ'' ifadesinin Türkçe açısından nasıl yansıtılacağı bilinememiş, manaya göre tercüme yapılmıştır.