18 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Amr b. Serh el-Mısrî, ona Abdullah b. Vehb, ona Ebu Hânî (Humeyd b. Hânî), ona Amr b. Mâlik el-Cenbi ona da Fedâle b. Ubeyd Nebî’nin (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Mü’min, insanların malları ve canları bakımından on(un şerrin)dan emin oldukları kimsedir. Muhacir ise, hatalardan ve günahlardan uzak duran kimsedir."
Bize Adem b. Ebu İyas, ona Şube, ona Abdullah b. Ebu's-Sefer ve İsmail, onlara Şa'bî ona da Abdullah b. Amr'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Müslüman, dilinden ve elinden (gelecek zarardan) müslümanların güvende olduğu kimsedir. Muhacir de Allah'ın yasak ettiğini terk edendir." Ebu Abdullah (Buharî şöyle demiştir: Ebu Muaviye bu hadisi şöyle nakletmiştir: Bize Davud ona da Âmir şöyle rivayet etti: Abdullah'ı Hz. Peygamber'den (sav) naklederken duydum. Abdula'lâ ise şöyle nakletmiştir: Bize Davud, ona Âmir ona da Abdullah Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etti.
Açıklama: Müslüman olarak yaşama imkanı olmadığı için yurdunu terk edenleri ifade eden Muhacir kavramı, hicreti zorunlu kılan şartların ortadan kalkmasıyla birlikte 'Muhacir Allah'ın yasak ettiğini terk edendir' tanımlamasıyla her şartta geçerli ve yeni bir anlam kazanmıştır.
Bize Amr b. Ali, ona Halid b. Hâris, ona Humeyd, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: "Peygamber (sav) (Hendek Savaşı'nda) soğuk bir günün sabahında Hendek kazılan yere çıkıp geldi, Muhacirler ve Ensâr hendek kazıyorlardı. Peygamber (sav) 'Allah'ım! Hayır ancak ahiret hayrıdır. Sen Ensâr'ı ve Muhacirleri bağışla)' beytini söyledi. Oradaki sahâbe de 'bizler yaşadıkça daima cihâd etmek üzere Muhammed'e biat edip söz vermiş kişileriz' diye cevap verdiler."
Bize İbrahim b. Musa, ona Hişâm, ona İbn Cüreyc, ona Übeydullah b. Ömer, ona Nâfi, ona da İbn Ömer şöyle demiştir: Ömer b. Hattâb (ra) ilk Muhacirler'e Beytülmalden dört yılda dört bin dirhem, İbn Ömer için ise üç bin beş yüz dirhem ödenek tahsis etti. Kendisine “İbn Ömer de Muhacirlerdendir, onun tahsisatını neden dört binden az yaptın?” denildi. Bunun üzerine Ömer “İbn Ömer ebeveyni ile hicret etmiştir” dedi ve “tek başına hicret eden ile bir değildir” diye gerekçesini belirtti.
Bana İbrahim b. Hamza, ona Hâtim, ona da Abdurrahman b. Humeyd ez-Zührî şöyle demiştir: Ömer b. Abdülaziz'in, Nemr'in kız kardeşinin oğlu Sâib'e “Muhâcir'in Mekke'de ikameti hakkında ne duydun?” diye sorduğunu işittim. Sâib de şöyle cevap vermiştir: Alâ b. el-Hadramî'den işittiğime göre Rasulullah (sav) "Sader (veda) tavafından sonra Muhacir için Mekke'de üç gece oturma ruhsatı vardır" buyurmuştur.
Bize Zeyd b. Hubâb, ona Musa b. Ali, ona Babası (Ali b. Rabah), ona da Abdullah b. Amr b. As şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) "Müslüman kimdir, bilir misiniz?" diye sordu. Sahabe "Allah ve Rasulü daha iyi bilir" cevabını verdiler. Hz. Peygamber (sav) "dilinden ve elinden Müslümanların güvende olduğu kimsedir" buyurdu. Sonra "Mümin kimdir, bilir misiniz?" diye sordu. Sahabe yine "Allah ve Rasulü daha iyi bilir" dediler. Hz. Peygamber (sav) "müminlerin, canları ve malları konusunda kendisine güven duyduğu kimsedir. Muhacir de kötülükten uzaklaşan ve ondan kaçınandır." buyurdu.
Bize Ali b. İshak, ona Abdullah, ona Leys, ona Ebu Hânî el-Havlânî, ona Amr b. Malik el-Cenbî, ona da Fedale b. Ubeyd Hz. peygamber'in (sav) Veda Haccında şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. "Dikkat edin, size Müminin kim olduğunu söylüyorum. Mümin, malları ve canları konusunda müminlere güven veren, Müslüman diliyle ve eliyle diğer Müslümanlara zarar vermeyen, Mücahid Allaha itaat yolunda nefsiyle mücadele eden, Muhacir ise hata ve günahları terk eden, kimsedir."