302 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Numan, ona Hammâd, ona Eyyub, ona Muhammed, ona da Ebu Hüreyre (ra) şöyle söylemiştir: "Namazda eli bele (böğre) koymak yasaklandı." Bu rivayeti Hişâm ve Ebu Hilal İbn Sirin'den, o Ebu Hüreyre'den o da Hz. Peygamber'den (sav) nakletmiştir.
Açıklama: Anlaşılabildiği kadarıyla rivayet muallaktır; Buhari ile Hişam b. Hassan arasında inkita vardır.
Bize İshak b. Mansur, ona Muhammed b. Yusuf, ona el-Evzaî, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Hilal b. Ebu Meymune, ona Ata b. Yesar, ona da Muaviye b. Hakem es-Sülemi şöyle demiştir: "Ben Hz. Peygamber'e (sav) 'Ey Allah'ın Rasulü! Bizler yakın zamana kadar cahiliyye döneminde yaşamaktaydık. Sonunda Allah, İslâm'ı getirdi de Müslüman olduk. Bizden bir kısmı uğursuzluk ve uğur işine inanıyorlar' dedim. Bunun üzerine Peygamber (sav) 'Bu (uğur ve uğursuzluk) insanların içlerinde bulunan bir kuruntudur. Dolayısıyla bu, onları bazı şeyleri yapmaktan alıkoymasın' buyurdu. Ben 'Bizden bazıları kahinlere giderek onların söylediklerine inanıyorlar' dedim. Rasulullah (sav) 'Onlara gitmeyin' buyurdu. B en yine 'Ey Allah'ın Rasulü! Bizden bazıları da çizgiler çizerek falcılık yapıyorlardı' dedim. Bunun üzerine 'Peygamberlerden biri de çizgiler çizerdi. Kimin çizgi ve falları peygamberin çizgisine denk gelirse, işte doğru olan odur' buyurdu." Ravi der ki: "Namazda Rasulullah (sav) ile beraberdim, cemaatten biri hapşırdı. Ben de 'Yerhamükallah' dedim. Bunun üzerine cemaat bana sert bir şekilde baktı. Ben de 'Analarınız yokluğunuza yansın, ne oldu da bakıyorsunuz' dedim. Bu sefer hepsi ellerini uyluklarına vurdular. Beni susturmak istediklerini anladım ve ben de sustum. Rasulullah (sav), namazını bitirince beni çağırdı. Anam, babam onun yoluna feda olsun, bana ne vurdu ne azarladı ne de kızdı. Ben hayatım boyunca onun gibi bir öğretici görmedim. Bana 'Bizim bu kıldığımız namazda dünyalık sözler söylenmez. O namaz; tesbih, tekbir ve Kur'an okumaktan ibarettir' buyurdu." "Sonra ben Uhud taraflarında Cevvaniye denilen yerde cariyemin güttüğü koyunlarımın yanına gittim. Bir de ne göreyim Kurt sürüden bir koyun götürmüş insan olmamız dolayısıyla herkes gibi ben de üzüldüm ve cariyeyi tokatladım. Sonra Rasulullah'ın (sav) yanına gelerek durumu ona haber verdim. Peygamber (sav), bu yaptığımı bana çok gördü. Bunun üzerine 'Ey Allah'ın Rasulü! Onu hürriyetine kavuşturayım mı?' dedim Rasulullah da (sav) 'Onu bana çağır' buyurdu. Ben de çağırdım cariye gelince, Rasulullah (sav), Ona 'Aziz ve Celil olan Allah nerededir?' dedi. Cariye de 'Göktedir' dedi. 'Ben kimim' diye sordu, cariye 'Sen, Allah'ın gönderdiği peygambersin' dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) bana 'O mü'min bir cariyedir onu hürriyetine kavuştur' buyurdu."
Bize Müsedded, ona Yahya; (T) Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona (aynı mana ile) İsmail b. İbrahim, onlara (Yahya ve İsmail'e) Haccac es-Savvâf, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Hilal b. Ebu Meymune, ona Ata b. Yesar, ona da Muaviye b. el-Hakem es-Sülemi şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) ile namaz kılarken cemaatten bir adam aksırdı ben de 'Yerhamükallah' deyiverdim. Bunun üzerine cemaat gözlerini bana dikti. Ben 'Vay başıma gelenler! Nedir bu haliniz bana niye öyle bakıyorsunuz' deyince, bu sefer ellerini baldırlarına vurmaya başladılar. Anladım ki beni susturmaya çalışıyorlar. Ravilerden Osman der ki: Onların beni susturmaya çalıştığını görünce sustum. Rasulullah (sav) namazını bitirince, anam babam O'na feda olsun, bana ne vurdu ne beni azarladı ne de bana kötü söz söyledi. Bana 'Namazda insan kelamı etmek helal değildir. Namaz tesbih, tekbir ve Kur'an kıraatidir' buyrdu. Yahut da Rasulullah (sav) buna benzer bir şeyler söyledi. Bunun üzerine ben 'Ey Allah'ın Rasulü biz çok az bir zaman öncesine kadar cahiliyeyi yaşayan insanlardık. Allah bize İslam'ı getirdi. Ama bizden birçoğu hala kâhinlere gidiyor' dedim. Rasulullah (sav) 'Sen sakın onlara gitme' buyurdu. Ben 'İçimizde uğursuzluğa inananlar var' dedim. Rasulullah (sav) 'Bu onların içinde buldukları kuruntudur. Onları işlerinden alıkoymasın' buyurdu. Ben 'İçimizden bazıları çizgiler çiziyorlar' dedim. Rasulullah (sav) 'Nebilerden birisi de çizerdi. Kimin çizdiği, ona denk düşerse isabet etmiştir' buyurdu. Ben yine 'Benim bir cariyem Uhut ve Cevâniye taraflarında kuzularımı güderdi. Bir gün onun yanına gittim. Bir de ne göreyim? Bir kurt sürüden bir koyunu götürmüş. Neticede ben de bir insanım ve herkes gibi üzülürüm. Lakin ben (üzülmekle kalmadım) cariyeme bir de tokat attım' dedim. Rasulullah (sav) (bunu diğerleri gibi sakin karşılamadı) bundan dolayı bana tepki gösterdi. Bunun üzerine ben o cariyeyi azat edivereyim mi?' diye sordum. Rasulullah (sav) 'Onu bana getir' buyurdu. Ben de onu getirdim. Rasulullah (sav) ona 'Allah nerede' diye sordu. O 'Gökte' dedi. Rasulullah (sav) 'Ben kimim' dedi. Cariye 'Sen Allah'ın Rasulüsün' deyince Rasulullah (sav) 'Onu azad et. Çünkü o mümin bir kadındır' buyurdu."
Bize Ebu Numan, ona Hammâd, ona Eyyub, ona Muhammed, ona da Ebu Hüreyre (ra) şöyle söylemiştir: "Namazda eli bele (böğre) koymak yasaklandı." Bu rivayeti Hişâm ve Ebu Hilal İbn Sirin'den, o Ebu Hüreyre'den o da Hz. Peygamber'den (sav) nakletmiştir.
Bana Ebu't-Tâhir ve Amr b. Sevvâd, onlara İbn Vehb, ona el-Leys b. Sa'd, ona Cafer b. Rabî'a, ona Abdurrahman el-'Arac, ona da Ebu Hüreyre, Resulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bir takım insanlar namazda duâ ederken ya gözlerini semaya dikmekten vaz geçerler, ya da gözlerinin nuru alınır (da kör olurlar)".
Bize İshak b. İbrahim ve İbn Haşrem, o ikisine İsa b. Yunus, ona A'meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) ashabına şöyle diyerek namaz kılmayı öğrettiğini rivayet etmiştir: "İmamdan önce hareket etmeyiniz. O 'Allahu Ekber' dediğinde, siz de tekbir alınız. O 'vele'd-dâllîn' dediğinde, siz de âmin deyiniz. O rükûa varınca, siz de rükûa varın. İmam 'semiallahü limen hamideh' dediğinde de 'Allahumme Rabbenâ leke'l-hamd' deyiniz."