أَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ حُجْرٍ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ - وَهُوَ ابْنُ أَبِى نَمِرٍ - عَنْ عَطَاءٍ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كُلَّمَا كَانَتْ لَيْلَتُهَا مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَخْرُجُ فِى آخِرِ اللَّيْلِ إِلَى الْبَقِيعِ فَيَقُولُ : « السَّلاَمُ عَلَيْكُمْ دَارَ قَوْمٍ مُؤْمِنِينَ ، وَإِنَّا وَإِيَّاكُمْ مُتَوَاعِدُونَ غَدًا أَوْ مُوَاكِلُونَ ، وَإِنَّا إِنْ شَاءَ اللَّهُ بِكُمْ لاَحِقُونَ ، اللَّهُمَّ اغْفِرْ لأَهْلِ بَقِيعِ الْغَرْقَدِ » .
Bize Ali b. Hucr, ona İsmail, ona Şerîk -İbn Ebû Nemir-, ona Atâ, ona Hz. Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), benim yanımda her kaldığında gecenin sonunda Bakî mezarlığına gider ve şöyle derdi: "Selam size mümin kavmin yurdu! Biz ve siz gelecekte buluşmak üzere sözleştik, biz birbirimize vekil olacağız. Allah'ın dilemesiyle biz de size katılacağız. Allah'ım! Bakîu'l-garkad mezarlığında yatanları bağışla."
Açıklama: Buluşmak için sözleşmeden kasıt, kıyamet gününde birlikte olmaktır. vekil olmaktan ise birbirlerine hüsn-i şehadet yapmak gibi unsurlar kastedilmiş olmalıdır (Sindî, Haşiye Süneni Nesâî, IV, 94).
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19314, N002041
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ حُجْرٍ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ - وَهُوَ ابْنُ أَبِى نَمِرٍ - عَنْ عَطَاءٍ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كُلَّمَا كَانَتْ لَيْلَتُهَا مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَخْرُجُ فِى آخِرِ اللَّيْلِ إِلَى الْبَقِيعِ فَيَقُولُ : « السَّلاَمُ عَلَيْكُمْ دَارَ قَوْمٍ مُؤْمِنِينَ ، وَإِنَّا وَإِيَّاكُمْ مُتَوَاعِدُونَ غَدًا أَوْ مُوَاكِلُونَ ، وَإِنَّا إِنْ شَاءَ اللَّهُ بِكُمْ لاَحِقُونَ ، اللَّهُمَّ اغْفِرْ لأَهْلِ بَقِيعِ الْغَرْقَدِ » .
Tercemesi:
Bize Ali b. Hucr, ona İsmail, ona Şerîk -İbn Ebû Nemir-, ona Atâ, ona Hz. Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), benim yanımda her kaldığında gecenin sonunda Bakî mezarlığına gider ve şöyle derdi: "Selam size mümin kavmin yurdu! Biz ve siz gelecekte buluşmak üzere sözleştik, biz birbirimize vekil olacağız. Allah'ın dilemesiyle biz de size katılacağız. Allah'ım! Bakîu'l-garkad mezarlığında yatanları bağışla."
Açıklama:
Buluşmak için sözleşmeden kasıt, kıyamet gününde birlikte olmaktır. vekil olmaktan ise birbirlerine hüsn-i şehadet yapmak gibi unsurlar kastedilmiş olmalıdır (Sindî, Haşiye Süneni Nesâî, IV, 94).
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Cenâiz 2041, /2221
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. Ebu Abdullah Şerik b. Abdullah el-Leysi (Şerik b. Abdullah b. Ebu Nemr)
4. Ebu İshak İsmail b. Cafer el-Ensarî (İsmail b. Cafer b. Ebu Kesir)
5. Ebu Hasan Ali b. Hucr es-Sa'dî (Ali b. Hucr b. İyas b. Mukatil)
Konular:
Dua, kabristanda, kabristana girerken
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, Kişiliği, Hayatı ve Örnekliği
Kabir, ziyareti
KTB, SELAM
Şefaat, şefaat
Selam, Kabirdekilere selam ve dua
Bana Harun b. Said el-Eylî, ona Abdullah b. Vehb, ona İbn Cüreyc, ona Abdullah b. Kesîr b. Muttalib, ona Muhammed b. Kays rivayet ettiğine göre Hz. Aişe (ra) "Size Hz. Peygamber'den ve kendimden bir haber aktarayım mı?" diye sormuştu. Biz de "Elbette" dedik. (T) Bana Haccâc el-A'ver'den duyan bir kişi, -Lafız ona aittir-, ona Haccâc b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona -Kureyşli bir adam olan- Abdullah, ona Muhammed b. Kays b. Mahreme b. el-Muttalib "Size benden ve annemden bir şey rivayet edeyim mi?" demişti. Biz de onu doğuran annesini kastettiğini sandık. Şöyle dedi: Hz. Aişe (r.anha) "Size kendimden ve Hz. Peygamber'den bir haber aktarayım mı?" diye sordu. "Elbette" diye cevap verdik. Hz. Aişe (r.anha) şöyle anlattı: "Hz. Peygamber (sav) benim odamda olduğu gecelerden birinde döndü cübbesini yere koydu, ayakkabılarını çıkardı ve ayaklarının yanına koydu. Elbisesinin bir tarafını yatağın üzerine yaydı ve uzandı. Çok geçmeden benim yattığımı hissetti. Yavaşça cübbesini aldı, ayakkabısını sessizce giyindi, kapıyı açtı, dışarı çıktı ve kapıyı da sessizce örttü. Ben de elbisemi giyindim, başımı örttüm, izarımı giydim ve peşinden dışarı çıktım. Bakî mezarlığına geldi. Uzun süre ayakta durdu ve ellerini üç defa kaldırdı. Sonra geri döndü ben de geri döndüm. Hızlandı ben de hızlandım. Koşar adımlarla yürüdü ben de öyle yaptım. Daha da hızlandı ben de daha fazla hızlandım. Ondan önce eve girip yatağa girdim. Sonra o eve girdi. "Neyin var Aişe, nefes nefesesin" buyurdu. "Bir şey yok" dedim. "Ya sen bana söyle, yahut lütuf sahibi ve her şeyden haberdar olan Allah bana haber verir" buyurdu. Ben "Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın resulü dedim ve her şeyi anlattım". "Önümde gördüğüm karartı sendin demek ki" buyurdu. "Evet" dedim. "Beni itti, canım yandı ve "Allah ve resulü sana zulüm mü edecek sandın?" buyurdu. Hz. Aişe "İnsan ne saklarsa saklasın Allah onu bilir, evet öyledir" dedi. Hz. Peygamber (sav) "Beni gördüğünde Cebrail bana gelmişti. Bana seslendi.Nidasını senden gizledi. Ona icabet ettim ve bunu senden gizledim. Elbiselerini çıkarmış haldeyken senin yanına girecek değildi. Senin uyuduğunu sandım ve seni uyandırmak istemedim ve korkmandan endişelendim. Cebrail "Rabbin Bakî ehline gitmeni onlar için Allah'a istiğfar etmeni emrediyor" dedi." Hz. Aişe şöyle dedi: "Ben: Onlara ne diyeyim ey Allah'ın resulü?" diye sordum. Hz. Peygamber (sav) de "Şöyle söyle dedi: "Mümin ve müslüman olan diyarın ehline selam olsun. Allah bizden önce ve sonra gidenlere rahmet eylesin. Biz de Allah'ın izniyle size katılırız."
Açıklama: Bu olayda Allah Resûlü'nün eşine zulumden bahsetmesi, Hz. Aişe'nin yanında kaldığı bir gecede başka eşinin yanına gitmeyip adaleti gözetmesi anlamındadır. Burada ayrıca Allah'ın zülmetmeyeceğinin belirtilmesi ise hadisin devamında Resulullah'ın evden ayrılması onun emriyle olduğu içindir (Sindî, Haşiyetü Sünen Nesâî, IV, 93).
Öneri Formu
Hadis Id, No:
270843, M002256-2
Hadis:
وَحَدَّثَنِى هَارُونُ بْنُ سَعِيدٍ الأَيْلِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ كَثِيرِ بْنِ الْمُطَّلِبِ أَنَّهُ سَمِعَ مُحَمَّدَ بْنَ قَيْسٍ يَقُولُ سَمِعْتُ عَائِشَةَ تُحَدِّثُ فَقَالَتْ أَلاَ أُحَدِّثُكُمْ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَعَنِّى . قُلْنَا بَلَى ح وَحَدَّثَنِى مَنْ سَمِعَ حَجَّاجًا الأَعْوَرَ - وَاللَّفْظُ لَهُ - قَالَ حَدَّثَنَا حَجَّاجُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ أَخْبَرَنِى عَبْدُ اللَّهِ - رَجُلٌ مِنْ قُرَيْشٍ - عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ قَيْسِ بْنِ مَخْرَمَةَ بْنِ الْمُطَّلِبِ أَنَّهُ قَالَ يَوْمًا أَلاَ أُحَدِّثُكُمْ عَنِّى وَعَنْ أُمِّى قَالَ فَظَنَنَّا أَنَّهُ يُرِيدُ أُمَّهُ الَّتِى وَلَدَتْهُ . قَالَ قَالَتْ عَائِشَةُ أَلاَ أُحَدِّثُكُمْ عَنِّى وَعَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قُلْنَا بَلَى . قَالَ قَالَتْ لَمَّا كَانَتْ لَيْلَتِىَ الَّتِى كَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فِيهَا عِنْدِى انْقَلَبَ فَوَضَعَ رِدَاءَهُ وَخَلَعَ نَعْلَيْهِ فَوَضَعَهُمَا عِنْدَ رِجْلَيْهِ وَبَسَطَ طَرَفَ إِزَارِهِ عَلَى فِرَاشِهِ فَاضْطَجَعَ فَلَمْ يَلْبَثْ إِلاَّ رَيْثَمَا ظَنَّ أَنْ قَدْ رَقَدْتُ فَأَخَذَ رِدَاءَهُ رُوَيْدًا وَانْتَعَلَ رُوَيْدًا وَفَتَحَ الْبَابَ فَخَرَجَ ثُمَّ أَجَافَهُ رُوَيْدًا فَجَعَلْتُ دِرْعِى فِى رَأْسِى وَاخْتَمَرْتُ وَتَقَنَّعْتُ إِزَارِى ثُمَّ انْطَلَقْتُ عَلَى إِثْرِهِ حَتَّى جَاءَ الْبَقِيعَ فَقَامَ فَأَطَالَ الْقِيَامَ ثُمَّ رَفَعَ يَدَيْهِ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ ثُمَّ انْحَرَفَ فَانْحَرَفْتُ فَأَسْرَعَ فَأَسْرَعْتُ فَهَرْوَلَ فَهَرْوَلْتُ فَأَحْضَرَ فَأَحْضَرْتُ فَسَبَقْتُهُ فَدَخَلْتُ فَلَيْسَ إِلاَّ أَنِ اضْطَجَعْتُ فَدَخَلَ فَقَالَ « مَا لَكِ يَا عَائِشُ حَشْيَا رَابِيَةً » . قَالَتْ قُلْتُ لاَ شَىْءَ . قَالَ « لَتُخْبِرِينِى أَوْ لَيُخْبِرَنِّى اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ » . قَالَتْ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ بِأَبِى أَنْتَ وَأُمِّى . فَأَخْبَرْتُهُ قَالَ « فَأَنْتِ السَّوَادُ الَّذِى رَأَيْتُ أَمَامِى » . قُلْتُ نَعَمْ . فَلَهَدَنِى فِى صَدْرِى لَهْدَةً أَوْجَعَتْنِى ثُمَّ قَالَ « أَظَنَنْتِ أَنْ يَحِيفَ اللَّهُ عَلَيْكِ وَرَسُولُهُ » . قَالَتْ مَهْمَا يَكْتُمِ النَّاسُ يَعْلَمْهُ اللَّهُ نَعَمْ . قَالَ « فَإِنَّ جِبْرِيلَ أَتَانِى حِينَ رَأَيْتِ فَنَادَانِى فَأَخْفَاهُ مِنْكِ فَأَجَبْتُهُ فَأَخْفَيْتُهُ مِنْكِ وَلَمْ يَكُنْ يَدْخُلُ عَلَيْكِ وَقَدْ وَضَعْتِ ثِيَابَكِ وَظَنَنْتُ أَنْ قَدْ رَقَدْتِ فَكَرِهْتُ أَنْ أُوقِظَكِ وَخَشِيتُ أَنْ تَسْتَوْحِشِى فَقَالَ إِنَّ رَبَّكَ يَأْمُرُكَ أَنْ تَأْتِىَ أَهْلَ الْبَقِيعِ فَتَسْتَغْفِرَ لَهُمْ » . قَالَتْ قُلْتُ كَيْفَ أَقُولُ لَهُمْ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ « قُولِى السَّلاَمُ عَلَى أَهْلِ الدِّيَارِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُسْلِمِينَ وَيَرْحَمُ اللَّهُ الْمُسْتَقْدِمِينَ مِنَّا وَالْمُسْتَأْخِرِينَ وَإِنَّا إِنْ شَاءَ اللَّهُ بِكُمْ لَلاَحِقُونَ » .
Tercemesi:
Bana Harun b. Said el-Eylî, ona Abdullah b. Vehb, ona İbn Cüreyc, ona Abdullah b. Kesîr b. Muttalib, ona Muhammed b. Kays rivayet ettiğine göre Hz. Aişe (ra) "Size Hz. Peygamber'den ve kendimden bir haber aktarayım mı?" diye sormuştu. Biz de "Elbette" dedik. (T) Bana Haccâc el-A'ver'den duyan bir kişi, -Lafız ona aittir-, ona Haccâc b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona -Kureyşli bir adam olan- Abdullah, ona Muhammed b. Kays b. Mahreme b. el-Muttalib "Size benden ve annemden bir şey rivayet edeyim mi?" demişti. Biz de onu doğuran annesini kastettiğini sandık. Şöyle dedi: Hz. Aişe (r.anha) "Size kendimden ve Hz. Peygamber'den bir haber aktarayım mı?" diye sordu. "Elbette" diye cevap verdik. Hz. Aişe (r.anha) şöyle anlattı: "Hz. Peygamber (sav) benim odamda olduğu gecelerden birinde döndü cübbesini yere koydu, ayakkabılarını çıkardı ve ayaklarının yanına koydu. Elbisesinin bir tarafını yatağın üzerine yaydı ve uzandı. Çok geçmeden benim yattığımı hissetti. Yavaşça cübbesini aldı, ayakkabısını sessizce giyindi, kapıyı açtı, dışarı çıktı ve kapıyı da sessizce örttü. Ben de elbisemi giyindim, başımı örttüm, izarımı giydim ve peşinden dışarı çıktım. Bakî mezarlığına geldi. Uzun süre ayakta durdu ve ellerini üç defa kaldırdı. Sonra geri döndü ben de geri döndüm. Hızlandı ben de hızlandım. Koşar adımlarla yürüdü ben de öyle yaptım. Daha da hızlandı ben de daha fazla hızlandım. Ondan önce eve girip yatağa girdim. Sonra o eve girdi. "Neyin var Aişe, nefes nefesesin" buyurdu. "Bir şey yok" dedim. "Ya sen bana söyle, yahut lütuf sahibi ve her şeyden haberdar olan Allah bana haber verir" buyurdu. Ben "Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın resulü dedim ve her şeyi anlattım". "Önümde gördüğüm karartı sendin demek ki" buyurdu. "Evet" dedim. "Beni itti, canım yandı ve "Allah ve resulü sana zulüm mü edecek sandın?" buyurdu. Hz. Aişe "İnsan ne saklarsa saklasın Allah onu bilir, evet öyledir" dedi. Hz. Peygamber (sav) "Beni gördüğünde Cebrail bana gelmişti. Bana seslendi.Nidasını senden gizledi. Ona icabet ettim ve bunu senden gizledim. Elbiselerini çıkarmış haldeyken senin yanına girecek değildi. Senin uyuduğunu sandım ve seni uyandırmak istemedim ve korkmandan endişelendim. Cebrail "Rabbin Bakî ehline gitmeni onlar için Allah'a istiğfar etmeni emrediyor" dedi." Hz. Aişe şöyle dedi: "Ben: Onlara ne diyeyim ey Allah'ın resulü?" diye sordum. Hz. Peygamber (sav) de "Şöyle söyle dedi: "Mümin ve müslüman olan diyarın ehline selam olsun. Allah bizden önce ve sonra gidenlere rahmet eylesin. Biz de Allah'ın izniyle size katılırız."
Açıklama:
Bu olayda Allah Resûlü'nün eşine zulumden bahsetmesi, Hz. Aişe'nin yanında kaldığı bir gecede başka eşinin yanına gitmeyip adaleti gözetmesi anlamındadır. Burada ayrıca Allah'ın zülmetmeyeceğinin belirtilmesi ise hadisin devamında Resulullah'ın evden ayrılması onun emriyle olduğu içindir (Sindî, Haşiyetü Sünen Nesâî, IV, 93).
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cenâiz 2256, /376
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Muhammed b. Kays el-Kuraşî (Muhammed b. Kays b. Mahreme b. Muttalib)
3. Abdullah b. Kesir el-Kuraşî (Abdullah b. Kesir b. Muttalib b. Haris)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Ebu Muhammed Haccac b. Muhammed el-Mesîsî (Haccac b. Muhammed)
6. Mübhem Ravi (Mübhem)
Konular:
Kabir, ziyareti
KTB, SELAM
Melekler, Cebrail
Selam, Kabirdekilere selam ve dua
Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî, Yahya b. Eyyub ve Kuteybe b. Saîd, (Yahya b. Yahya "haddesena" diğer ikisi ise "ahberena" ifadesini kullanmışlardır). Onlara İsmail b. Cafer, ona Şerîk - İbn Ebu Nemir-, ona Atâ b. Yesâr, ona Hz. Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) onun sırası olduğu her gecenin sonlarına doğru Bakî mezarlığına gider ve şöyle derdi: "Mümin kavmin yurdu! Size selam olsun! Size verileceği vadedilen şey verilmiştir. Belirli bir zamana kadar bekletileceksiniz. Biz de Allah'ın izniyle size katılacağız. Allah'ım! Bakîu'l-Garkad ehlini affet." Kuteybe "Size verilmiştir" sözünü söylememiştir.
Açıklama: Belirli bir zamana kadar bekletileceksiniz ifadesinden kastedilen mana ecirlerinizi tam olarak alabilmek için hesap gününün beklenilmesi sebebiyledir. Önceki cümlede ise mü'minlere vadedilen şeylerin verilmesi genel bir durumdan bahsetmektedir (Aliyyu'l-kârî, Mirkât, VI, 32).
Öneri Formu
Hadis Id, No:
271395, M002255-3
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى التَّمِيمِىُّ وَيَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ وَقُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ قَالَ يَحْيَى بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنَا وَقَالَ الآخَرَانِ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ جَعْفَرٍ عَنْ شَرِيكٍ - وَهُوَ ابْنُ أَبِى نَمِرٍ - عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّهَا قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم - كُلَّمَا كَانَ لَيْلَتُهَا مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم - يَخْرُجُ مِنْ آخِرِ اللَّيْلِ إِلَى الْبَقِيعِ فَيَقُولُ « السَّلاَمُ عَلَيْكُمْ دَارَ قَوْمٍ مُؤْمِنِينَ وَأَتَاكُمْ مَا تُوعَدُونَ غَدًا مُؤَجَّلُونَ وَإِنَّا إِنْ شَاءَ اللَّهُ بِكُمْ لاَحِقُونَ اللَّهُمَّ اغْفِرْ لأَهْلِ بَقِيعِ الْغَرْقَدِ » . وَلَمْ يُقِمْ قُتَيْبَةُ قَوْلَهُ « وَأَتَاكُمْ » .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî, Yahya b. Eyyub ve Kuteybe b. Saîd, (Yahya b. Yahya "haddesena" diğer ikisi ise "ahberena" ifadesini kullanmışlardır). Onlara İsmail b. Cafer, ona Şerîk - İbn Ebu Nemir-, ona Atâ b. Yesâr, ona Hz. Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) onun sırası olduğu her gecenin sonlarına doğru Bakî mezarlığına gider ve şöyle derdi: "Mümin kavmin yurdu! Size selam olsun! Size verileceği vadedilen şey verilmiştir. Belirli bir zamana kadar bekletileceksiniz. Biz de Allah'ın izniyle size katılacağız. Allah'ım! Bakîu'l-Garkad ehlini affet." Kuteybe "Size verilmiştir" sözünü söylememiştir.
Açıklama:
Belirli bir zamana kadar bekletileceksiniz ifadesinden kastedilen mana ecirlerinizi tam olarak alabilmek için hesap gününün beklenilmesi sebebiyledir. Önceki cümlede ise mü'minlere vadedilen şeylerin verilmesi genel bir durumdan bahsetmektedir (Aliyyu'l-kârî, Mirkât, VI, 32).
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cenâiz 2255, /376
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. Ebu Abdullah Şerik b. Abdullah el-Leysi (Şerik b. Abdullah b. Ebu Nemr)
4. Ebu İshak İsmail b. Cafer el-Ensarî (İsmail b. Cafer b. Ebu Kesir)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Kabir, ziyareti
KTB, SELAM
Selam, Kabirdekilere selam ve dua
Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî, Yahya b. Eyyub ve Kuteybe b. Saîd, (Yahya b. Yahya "haddesenâ", diğer ikisi "ahberenâ" ifadesini kullanmışlardır). Onlara İsmail b. Cafer, ona Şerîk - İbn Ebu Nemir-, ona Atâ b. Yesâr, ona Hz. Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) onun sırası olduğu her gecenin sonlarına doğru Bakî mezarlığına gider ve şöyle derdi: "Mümin kavmin yurdu! Size selam olsun! Size verileceği vadedilen şey verilmiştir. Belirli bir zamana kadar bekletileceksiniz. Biz de Allah'ın izniyle size katılacağız. Allah'ım! Bakîu'l-garkad ehlini affet." Kuteybe "Size gelmiştir" sözünü söylememiştir.
Açıklama: Belirli bir zamana kadar bekletileceksiniz ifadesinden kastedilen mana ecirlerinizi tam olarak alabilmek için hesap gününün beklenilmesi sebebiyledir. Önceki cümlede ise mü'minlere vadedilen şeylerin verilmesi genel bir durumdan bahsetmektedir (Aliyyu'l-kârî, Mirkât, VI, 32).
Öneri Formu
Hadis Id, No:
271396, M002255-2
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى التَّمِيمِىُّ وَيَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ وَقُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ قَالَ يَحْيَى بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنَا وَقَالَ الآخَرَانِ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ جَعْفَرٍ عَنْ شَرِيكٍ - وَهُوَ ابْنُ أَبِى نَمِرٍ - عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّهَا قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم - كُلَّمَا كَانَ لَيْلَتُهَا مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم - يَخْرُجُ مِنْ آخِرِ اللَّيْلِ إِلَى الْبَقِيعِ فَيَقُولُ « السَّلاَمُ عَلَيْكُمْ دَارَ قَوْمٍ مُؤْمِنِينَ وَأَتَاكُمْ مَا تُوعَدُونَ غَدًا مُؤَجَّلُونَ وَإِنَّا إِنْ شَاءَ اللَّهُ بِكُمْ لاَحِقُونَ اللَّهُمَّ اغْفِرْ لأَهْلِ بَقِيعِ الْغَرْقَدِ » . وَلَمْ يُقِمْ قُتَيْبَةُ قَوْلَهُ « وَأَتَاكُمْ » .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî, Yahya b. Eyyub ve Kuteybe b. Saîd, (Yahya b. Yahya "haddesenâ", diğer ikisi "ahberenâ" ifadesini kullanmışlardır). Onlara İsmail b. Cafer, ona Şerîk - İbn Ebu Nemir-, ona Atâ b. Yesâr, ona Hz. Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) onun sırası olduğu her gecenin sonlarına doğru Bakî mezarlığına gider ve şöyle derdi: "Mümin kavmin yurdu! Size selam olsun! Size verileceği vadedilen şey verilmiştir. Belirli bir zamana kadar bekletileceksiniz. Biz de Allah'ın izniyle size katılacağız. Allah'ım! Bakîu'l-garkad ehlini affet." Kuteybe "Size gelmiştir" sözünü söylememiştir.
Açıklama:
Belirli bir zamana kadar bekletileceksiniz ifadesinden kastedilen mana ecirlerinizi tam olarak alabilmek için hesap gününün beklenilmesi sebebiyledir. Önceki cümlede ise mü'minlere vadedilen şeylerin verilmesi genel bir durumdan bahsetmektedir (Aliyyu'l-kârî, Mirkât, VI, 32).
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cenâiz 2255, /376
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. Ebu Abdullah Şerik b. Abdullah el-Leysi (Şerik b. Abdullah b. Ebu Nemr)
4. Ebu İshak İsmail b. Cafer el-Ensarî (İsmail b. Cafer b. Ebu Kesir)
5. Ebu Zekeriyya Yahya b. Yahya en-Neysâbûrî (Yahya b. Yahya b. Bekir b. Abdurrahman)
Konular:
Kabir, ziyareti
KTB, SELAM
Selam, Kabirdekilere selam ve dua
Bize Ubeydullah b. Saîd, ona Haremî b. Umâra, ona Şu'be, ona Alkame b. Mersed, ona Süleyman b. Büreyde, ona babası Büreyde şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) mezarlara uğradığı zaman şöyle derdi: "Selam size ey diyarın mümin ve müslüman halkı! Allah'ın dilemesiyle bizler de sizin aranıza katılacağız. Siz bizden önce gittiniz, biz de sizi takip edeceğiz. Allah'tan bizim ve sizin için bağışlanma dilerim."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19317, N002042
Hadis:
أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا حَرَمِىُّ بْنُ عُمَارَةَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ مَرْثَدٍ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ بُرَيْدَةَ عَنْ أَبِيهِ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ إِذَا أَتَى عَلَى الْمَقَابِرِ فَقَالَ : « السَّلاَمُ عَلَيْكُمْ أَهْلَ الدِّيَارِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُسْلِمِينَ ، وَإِنَّا إِنْ شَاءَ اللَّهُ بِكُمْ لاَحِقُونَ ، أَنْتُمْ لَنَا فَرَطٌ وَنَحْنُ لَكُمْ تَبَعٌ ، أَسْأَلُ اللَّهَ الْعَافِيَةَ لَنَا وَلَكُمْ » .
Tercemesi:
Bize Ubeydullah b. Saîd, ona Haremî b. Umâra, ona Şu'be, ona Alkame b. Mersed, ona Süleyman b. Büreyde, ona babası Büreyde şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) mezarlara uğradığı zaman şöyle derdi: "Selam size ey diyarın mümin ve müslüman halkı! Allah'ın dilemesiyle bizler de sizin aranıza katılacağız. Siz bizden önce gittiniz, biz de sizi takip edeceğiz. Allah'tan bizim ve sizin için bağışlanma dilerim."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Cenâiz 2042, /2221
Senetler:
1. Ebu Abdullah Büreyde b. Husayb el-Eslemî (Amir b. Husayb b. Abdullah b. Haris b. A'rec)
2. Süleyman b. Büreyde el-Eslemî (Süleyman b. Büreyde b. Husayb)
3. Alkame b. Mersed el-Hadramî (Alkame b. Mersed)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Ravh Haramî b. Umare el-Atekî (Haramî b. Umare b. Nabit)
6. Ebu Kudame Ubeydullah b. Saîd el-Yeşkurî (Ubeydullah b. Saîd b. Yahya)
Konular:
Dua, kabristanda, kabristana girerken
Hz. Peygamber, duaları
Kabir, ziyareti
KTB, SELAM
Selam, Kabirdekilere selam ve dua
وَحَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ أَبِى عَلْقَمَةَ عَنْ أُمِّهِ أَنَّهَا قَالَتْ سَمِعْتُ عَائِشَةَ زَوْجَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم تَقُولُ قَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ذَاتَ لَيْلَةٍ فَلَبِسَ ثِيَابَهُ ثُمَّ خَرَجَ قَالَتْ فَأَمَرْتُ جَارِيَتِى بَرِيرَةَ تَتْبَعُهُ ، فَتَبِعَتْهُ حَتَّى جَاءَ الْبَقِيعَ ، فَوَقَفَ فِى أَدْنَاهُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَقِفَ ، ثُمَّ انْصَرَفَ فَسَبَقَتْهُ بَرِيرَةُ فَأَخْبَرَتْنِى ، فَلَمْ أَذْكُرْ لَهُ شَيْئًا حَتَّى أَصْبَحَ ثُمَّ ذَكَرْتُ ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ إِنِّى بُعِثْتُ إِلَى أَهْلِ الْبَقِيعِ لأُصَلِّىَ عَلَيْهِمْ.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35456, MU000579
Hadis:
وَحَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ أَبِى عَلْقَمَةَ عَنْ أُمِّهِ أَنَّهَا قَالَتْ سَمِعْتُ عَائِشَةَ زَوْجَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم تَقُولُ قَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ذَاتَ لَيْلَةٍ فَلَبِسَ ثِيَابَهُ ثُمَّ خَرَجَ قَالَتْ فَأَمَرْتُ جَارِيَتِى بَرِيرَةَ تَتْبَعُهُ ، فَتَبِعَتْهُ حَتَّى جَاءَ الْبَقِيعَ ، فَوَقَفَ فِى أَدْنَاهُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَقِفَ ، ثُمَّ انْصَرَفَ فَسَبَقَتْهُ بَرِيرَةُ فَأَخْبَرَتْنِى ، فَلَمْ أَذْكُرْ لَهُ شَيْئًا حَتَّى أَصْبَحَ ثُمَّ ذَكَرْتُ ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ إِنِّى بُعِثْتُ إِلَى أَهْلِ الْبَقِيعِ لأُصَلِّىَ عَلَيْهِمْ.
Tercemesi:
Hz. Âişe anlatıyor: Resûlullah (s.a.v.) bir gece kalktı, elbiselerini giydi ve dışarı çıktı. Hemen cariyem Berire'ye takip etmesini söyledim. Bakî mezarlığına kadar gitmiş, oraya hayli yakın bir yerde bir süre durduktan sonra dönüp geldi. Berire ondan önce gelerek durumu bana haber verdi. Sabaha kadar kendisine birşey söylemedim. Daha sonra olanları hatırlatınca, şöyle buyurdu: "Bakî mezarlığında medfun bulunanlara dua etmek için gönderildim."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Cenâiz 579, 1/81
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Kabir, ziyareti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
37772, HM001237
Hadis:
حَدَّثَنَاه عَفَّانُ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ أَخْبَرَنَا عَلِيُّ بْنُ زَيْدٍ عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ النَّابِغَةِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَلِيٍّ قَالَ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنْ زِيَارَةِ الْقُبُورِ فَذَكَرَ مَعْنَاهُ إِلَّا أَنَّهُ قَالَ وَإِيَّاكُمْ وَكُلَّ مُسْكِرٍ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ali b. Ebu Talib 1237, 1/405
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Nâbığa b. Muhârık b. Süleym (Nâbiğa b. Muhârık b. Süleym)
3. Rabî'a b. Nâbiğa el-Kûfî (Rabî'a b. Nâbiğa)
4. Ali b. Zeyd el-Kuraşî (Ali b. Zeyd b. Abdullah b. Züheyr b. Abdullah b. Cüd'ân)
5. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
6. Ebu Osman Affân b. Müslim el-Bahilî (Affân b. Müslim b. Abdullah)
Konular:
İçki, yasağın kapsamı ve tanımı
Kabir, ziyareti
حدثنا سهل بن بكار قال حدثنا الأسود بن شيبان عن خالد بن شمير عن بشير بن نهيك عن بشير بن معبد السدوسي وكان اسمه زحم بن معبد فهاجر إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقال ما اسمك قال زحم قال بل أنت بشير قال : بينما أنا أمشي مع رسول الله صلى الله عليه وسلم إذ مر بقبور المشركين فقال لقد سبق هؤلاء خير كثير ثلاثا فمر بقبور المسلمين فقال لقد أدرك هؤلاء خيرا كثيرا ثلاثا فحانت من النبي صلى الله عليه وسلم نظرة فرأى رجلا يمشي في القبور وعليه نعلان فقال يا صاحب السبتيتين ألق سبتيتيك فنظر الرجل فلما رأى النبي صلى الله عليه وسلم خلع نعليه فرمى بهما
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165054, EM000775
Hadis:
حدثنا سهل بن بكار قال حدثنا الأسود بن شيبان عن خالد بن شمير عن بشير بن نهيك عن بشير بن معبد السدوسي وكان اسمه زحم بن معبد فهاجر إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقال ما اسمك قال زحم قال بل أنت بشير قال : بينما أنا أمشي مع رسول الله صلى الله عليه وسلم إذ مر بقبور المشركين فقال لقد سبق هؤلاء خير كثير ثلاثا فمر بقبور المسلمين فقال لقد أدرك هؤلاء خيرا كثيرا ثلاثا فحانت من النبي صلى الله عليه وسلم نظرة فرأى رجلا يمشي في القبور وعليه نعلان فقال يا صاحب السبتيتين ألق سبتيتيك فنظر الرجل فلما رأى النبي صلى الله عليه وسلم خلع نعليه فرمى بهما
Tercemesi:
— Beşîr ibni Ma'bed'den rivayet edilmiştir, (Beşîr'in önceden ismi Zahm ibni Ma'bed idi. Hicret edip Peygamber (Saltallahü Aleyhi ve Stllem)in huzuruna geldiği zaman, Peygamber ona: «ismin nedir?» diye sormuştu. O, Zahm demişti. Peygamber (SalteMâbü Aleyhi ve Sellem) :
«Hayır, sen Beşîr'sin.» buyurmuştu.) Beşîr şöyle anlattı:
Ben, Peygamber (Sattallahü A ley hi ve Seltem)'le beraber yürürken, bir de müşriklerin mezarlarına rasgeldi, şöyle buyurdu:
«Şunlar büyük hayır kaybettiler.» Bunu üç defa söylediler. Sonra müslümanlann mezarlarına uğrayıp şöyle buyurdular:
Bunlar çok büyük hayra kavuştular.» Bunu da üç defa söylediler. Sonra Peygamber (Saliaîlahü Aleyhi ve Seüem)'den bir göz atışı oldu da, mezarlıkta yürüyen bir adam gördü; adam ayakkabı giyinmişti. Peygamber ona:
«Ey deri (sahtiyan) ayakkabılar sahibi, (sana yazıklar olsun), ayak-kablarıni bırak.» buyurdu. Adam baktı; Peygamber (Saliaîlahü Aleyhi ve Sellemfi görünce ayakkablarım çıkardı ve onları attı.[271]
İmanla ölmek, âhiret saadetine kavuşmaktır, Cennet nimetleriyle ni-metlenmektir. İman etmeyip de şirk ve küfür hali üzere ölmek ise ebedî bir hüsrandır. Cehennem azabı çekmenin sebebidir. Bunun için müşrik olarak ölenler hakkında :
«Cennet gibi büyük hayrı kaybetmişler.»
Ve mü'mİnler için de :
«Büyük bir hayra kavuşmuşlardır.» Buyurulmuştur:
Mezarlıkta ayakkabılarla dolaşmanın yasaklanma sebebi hakkında şu görüşler ileri sürülmektedir:
1— Mezara hürmet olsun diye çıkartılmaları istenmiştir.
2— Ayakkabılarda pislik bulunmasından dolayı istenmiştir.
3— Yeni ve İyi cins ayakkabı ile kibirlenerek yürümekten dolayı ayakkabıların çıkartılması istenmiştir. Çünkü adamın giydiği ayakkabılar, iyi tabaklanmış, tüyleri giderilmiş iyi cins deriden yapılmışlardı. Hangi sebep olursa olsun, buradaki yasaklama özel bir mana taşımaktadır. Zira başka hadîslerle mezarlıkta ayakkabı ile gezmekte bir sakınca olmadığı, tabaklanmış derilerden mamul ayakkabıların giyilebileceği beyan edilmiştir.
Hadîs-i şerifin bu bölümde getirilmesine sebep, Hz. Peygamberin adama :
«— Ey deri (sahtiyan) ayakkabılar sahibi, (sana yazıklar olsun).» şeklinde hitap etmesidir. Parantez içinde gösterilen «sana yazıklar olsun» sözü, Imam-ı B u h â rî tarafından bîr zühul eseri metne konmamıştır. Ancak Ebû Davud rivayetinde bu ifadeyi kullanmıştır. Esasen metinde bu ifade olmamış olsaydı, Buhârî tarafından bu bölüme alınmaması gerekirdi. Zİra bolüm, bu ifadeyi kullanmada bir sakınca olmadığı bölümüdür. Aksi halde hadîsin bu bölümle ilgisi kalmamış olur.[272]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 775, /617
Senetler:
()
Konular:
Kabir, ziyareti
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM