Giriş

Bana Harun b. Said el-Eylî ve Ahmed b. İsa, onlara İbn Vehb, ona Amr, ona Ubeydullah b. Ebu Cafer, ona Muhammed b. Cafer, ona da Urve b. Zübeyr'in naklettiğine göre Aişe şöyle demiştir: İnsanlar (Medine'nin dışında bulunan uzak) mahallelerden Cuma'ya gelirlerdi. (Kimi zaman yünlü) aba giyerler, toza bulanmış olurlar ve ter kokarlardı. Bir gün Hz. Peygamber (sav) benim yanımda iken bunlardan biri huzuruna geldiğinde Hz. Peygamber (sav) "Cuma'ya gelirken temizlenseniz ne güzel olur!" buyurdu.


    Öneri Formu
281811 M001958-2 Müslim, Cum'a, 6

Ve bize Hâmid b. Ömer el-Bekrâvî, ona Bişr b. Mufaddal, ona Umare b. Ğaziyye, ona Rabia b. Ebu Abdurrahman, ona Abdülmelik b. Said b. Süveyd el-Ensarî, ona da Ebu Humeyd yahut Ebu Üseyd, Nebi'den (sav) bu hadisin aynısını rivayet etmiştir.


    Öneri Formu
282932 M001653-2 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 68

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer; (T) Bize Ebu Bekr b. Nâfi' -hadis onun lafızlarıyla rivayet edilmiştir-, ona Gunder, ona Şu'be, ona Seleme b. Küheyl, ona Müslim el-Batîn, ona da Said b. Cübeyr'in rivayet ettiğine göre İbn Abbas şöyle demiştir: (İslam öncesinde kimi zaman) kadın(lar, ihram alacak paraları olmadığından) Ka'be'yi çıplak olarak tavaf ede(cek duruma düşe)rdi. Bu kadınlar "Bana ödünç tavaf elbisesi verecek olan yok mu ki şu avret mahallimi örteyim! Bugün öyle bir haldeyim ki avret mahallim kısmen yahut tamamen açıkta kalıyor. Açıkta kalan kısımlarına (bakılmasını) helal etmiyorum!" derdi. Bunun üzerine şu âyet-i kerîme nazil oldu: "Ey Âdemoğulları! Her mescitte zinetinizi takının (güzel ve temiz giyinin)!" (A'raf, 7/31)"


    Öneri Formu
281853 M007551-2 Müslim, Tefsir, 25

Bize Yahya b. Yahya, ona Süleyman b. Bilal, ona Rabia b. Ebu Abdurrahman, ona Abdülmelik b. Said, ona da Ebu Humeyd –yahut Ebu Üseyd'in- naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İçinizden biri mescide girdiği zaman: 'Allahümmeftah lî ebvâbe rahmetik' (Allahım! Bana rahmetinin kapılarını aç!) desin. Mescidden çıkarken de: 'Allahümme innî es'elüke min fadlik' (Allahım! Senden, lütfundan hissedar olmak dilerim) desin." Müslim dedi ki: Yahya b. Yahya'nın şöyle dediğini duydum: Ben bu hadisi Süleyman b. Bilal'in kitabından naklen yazdım. [Müslim] Dedi ki: Bana ulaşan bilgiye göre Yahya el-Himmanî (seneddeki "Ebu Humeyd" kısmından sonra "yahut Ebu Üseyd" değil "ve Ebu Üseyd" dermiş.


    Öneri Formu
282651 M001652-3 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 68

Bize Yahya b. Yahya, ona Süleyman b. Bilal, ona Rabia b. Ebu Abdurrahman, ona Abdülmelik b. Said, ona da Ebu Humeyd –yahut Ebu Üseyd'in- naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İçinizden biri mescide girdiği zaman: 'Allahümmeftah lî ebvâbe rahmetik' (Allahım! Bana rahmetinin kapılarını aç!' desin. Mescidden çıkarken de: 'Allahümme innî es'elüke min fadlik' (Allahım! Senden, lütfundan hissedar olmak dilerim) desin." Müslim dedi ki: Yahya b. Yahya'nın şöyle dediğini duydum: Ben bu hadisi Süleyman b. Bilal'in kitabından naklen yazdım. [Müslim] Dedi ki: Bana ulaşan bilgiye göre Yahya el-Himmanî (seneddeki "Ebu Humeyd" kısmından sonra "yahut Ebu Üseyd" değil "ve Ebu Üseyd" dermiş.


    Öneri Formu
282652 M001652-4 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 68


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللَّهُمَّ أَيِّدْهُ بِرُوحِ الْقُدُسِ

    Öneri Formu
70646 HM022282 İbn Hanbel, V, 223


    Öneri Formu
172708 MK11552 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, XI, 176

Bize Ebû Bekir b. Ebu Şeybe, ona İsmail b. Uleyye, ona Said b. Ebu Arûbe; (T) Bize Züheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim, onlara Şebâbe b. Sevvâr, ona Şu'be; onların ikisine birden Katâde bu isnatla [Katâde'ye Salim b. Ebu'l-Ca'd, ona Ma'dân b. Ebu Talha, yukarıdaki hadisin] aynısını rivayet etti: [İlgili hadis: Hz. Ömer bir Cuma günü hutbeye çıktı ve bir konuşma yaptı. Hz. Peygamber'i (sav) ve Ebu Bekir'i andı. Sonra şöyle devam etti: Rüyamda sanki bir horozun beni üç kez gagaladığını gördüm. Bu olsa olsa benim ecelimin geldiğine işarettir. Bir kısım insanlar benden yerime halife atamamı istiyorlar. (Atamasam da) Allah dinini, hilafetini ve Peygamberi ile gönderdiği şeyleri zayi edecek değil ya! Eğer erkenden ölecek olursam hilafet işi Peygamber'in (sav) vefat ederken kendilerinden razı olduğu altı kişilik şu grubun kendi aralarındaki istişareleri ile belirlensin. Ben kesinlikle biliyorum ki benden sonra bazı kimseler bu işe karşı geleceklerdir. Oysa ben onları vaktiyle İslam'ı kabul edip (teslim olmaları, fitne çıkarmamaları için) kendi ellerimle dövmüştüm. Eğer böyle karşı çıkarlarsa bunlar kâfir ve sapıklardır. Sonra öyle inanıyorum ki ben, benden sonraya, Kelâleden (ölüp geride baba ya da oğul bırakmayan kimse) daha önemli bir mesele bırakmadım. Rasulullah'a (sav) Kelâle konusunda gidip geldiğim kadar başka hiçbir meselede gidip gelmedim. Rasulullah da (sav) cevap verirken başka hiçbir meselede bana bu kadar sert davranmadı. Hatta parmağı ile göğsümü dürterek bana “Ömer! Nisâ suresinin sonundaki, yazın inen ayet sana yetmiyor mu?” dedi. Yaşarsam bu konudaki hükmü öyle bir belirleyeceğim ki Kur'an'ı okuyan da okumayan da onunla hüküm verebilecek. Sonra Ömer şöyle devam etti: Allahım! Şehirlerdeki valiler hakkında seni şahit tutuyorum. Zira onları bu göreve getirirken tek maksadım şuydu: İnsanlara adil davransınlar, dinlerini ve Peygamber'in (sav) sünnetini öğretsinler, ganimeti aralarında pay etsinler, kendilerine zor gelen işleri bana havale etsinler. Sonra ey insanlar! Bence iğrenç olan iki bitkiyi, soğan ve sarımsağı yiyorsunuz. Bizzat gördüm ki Rasul-i Ekrem (sav) mescitte bir kimseden bunların kokusunu aldığı zaman emreder, onu mescitten çıkartıp Baki mezarlığına kadar gönderirdi. Her kim soğan sarımsak yerse onları pişirerek öldürsün (kokusunu etkisiz hale getirsin.)


    Öneri Formu
281936 M001259-2 Müslim, Mesâcid ve Mevziu's Salat, 78

Bize Ebû Bekir b. Ebu Şeybe, ona İsmail b. Uleyye, ona Said b. Ebu Arûbe; (T) Bize Züheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim, onlara Şebâbe b. Sevvâr, ona Şu'be; onların ikisine birden Katâde bu isnatla [Katâde'ye Salim b. Ebu'l-Ca'd, ona Ma'dân b. Ebu Talha, yukarıdaki hadisin] aynısını rivayet etti: [İlgili hadis: Hz. Ömer bir Cuma günü hutbeye çıktı ve bir konuşma yaptı. Hz. Peygamber'i (sav) ve Ebu Bekir'i andı. Sonra şöyle devam etti: Rüyamda sanki bir horozun beni üç kez gagaladığını gördüm. Bu olsa olsa benim ecelimin geldiğine işarettir. Bir kısım insanlar benden yerime halife atamamı istiyorlar. Allah dinini, hilafetini ve Peygamberi ile gönderdiği şeyleri zayi edecek değil ya! Eğer erkenden ölecek olursam hilafet işi Peygamber'in (sav) vefat ederken kendilerinden razı olduğu altı kişilik şu grubun kendi aralarındaki istişareleri ile belirlensin. Ben kesinlikle biliyorum ki benden sonra bazı kimseler bu işe karşı geleceklerdir. Oysa ben onları vaktiyle İslam'ı kabul edip (teslim olmaları, fitne çıkarmamaları için) kendi ellerimle dövmüştüm. Eğer böyle karşı çıkarlarsa bunlar kâfir ve sapıklardır. Sonra öyle inanıyorum ki ben, benden sonraya, Kelâleden (ölüp geride baba ya da oğul bırakmayan kimse) daha önemli bir mesele bırakmadım. Rasulullah'a (sav) Kelâle konusunda gidip geldiğim kadar başka hiçbir meselede gidip gelmedim. Rasulullah da (sav) cevap verirken başka hiçbir meselede bana bu kadar sert davranmadı. Hatta parmağı ile göğsümü dürterek bana “Ömer! Nisâ suresinin sonundaki, yazın inen ayet sana yetmiyor mu?” dedi. Yaşarsam bu konudaki hükmü öyle bir belirleyeceğim ki Kur'an'ı okuyan da okumayan da onunla hüküm verebilecek. Sonra Ömer şöyle devam etti: Allahım! Şehirlerdeki valiler hakkında seni şahit tutuyorum. Zira onları bu göreve getirirken tek maksadım şuydu: İnsanlara adil davransınlar, dinlerini ve Peygamber'in (sav) sünnetini öğretsinler, ganimeti aralarında pay etsinler, kendilerine zor gelen işleri bana havale etsinler. Sonra ey insanlar! Bence iğrenç olan iki bitkiyi, soğan ve sarımsağı yiyorsunuz. Bizzat gördüm ki Rasul-i Ekrem (sav) mescitte bir kimseden bunların kokusunu aldığı zaman emreder, onu mescitten çıkartıp Baki mezarlığına kadar gönderirdi. Her kim soğan sarımsak yerse onları pişirerek öldürsün (kokusunu etkisiz hale getirsin.)


    Öneri Formu
281937 M001259-3 Müslim, Mesâcid ve Mevziu's Salat, 78

Ve bu hadisi bize Ebu'r-Rabî ve Kuteybe, onlara Hammâd; (T) ve bana Züheyr b. Harb, ona İsmail, her ikisine (yani ilk seneddeki Hammâd ile ikinci seneddeki İsmail'e) Eyyûb; (T) Ve bize İbn Nümeyr, ona babası, ona Malik b. Miğvel; (T) Ve bana Hârun b. Abdullah, ona Muhammed b. Bekr, ona İbn Cüreyc; (T) Ve bize Hârun b. Abdullah, ona Şücâ b. Velid, ona Musa b. Ukbe; (T) Ve bize Harun b. Said el-Eylî, ona İbn Vehb, ona Üsâme; onların tamamına Nafi, ona da İbn Ömer, Hz. Peygamber'den (sav), keler hakkında Leys'in Nâfi'den rivayet ettiği hadis ile aynı manada rivayet etti. [İlgili hadis: Bir adam Rasulullah'a (sav) keler yemenin caiz olup olmadığını sordu. Rasulullah (sav) “Ben onu ne yerim ne de haram ederim” buyurdu.] Şu kadar var ki Eyyub'un rivayet ettiği hadiste "Rasulullah'a (sav) bir keler getirildi, onu ne yedi, ne de haram etti"; Üsâme'nin rivayet ettiği hadiste "Rasulullah (sav) minberdeyken mescitteki bir adam ayağa kalktı…" denilmektedir.


    Öneri Formu
282935 M005031-3 Müslim, Sayd ve Zebaih, 41