417 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Ebu Ğalib, ona İbrahim b. Münzir el-Hizâmî, ona Muhammed b. Fuleyh, ona babası ()Füleyh b. Süleyman, ona da Nafi'nin rivayet ettiğine göre İbn Ömer (r.anhuma) şöyle demiştir: "Rasulullah'ı (sav) Kâbe'nin yanında eliyle şu şekilde ihtibâ yapmış vaziyette otururken gördüm."
Açıklama: İhtiba, kalçayı yere koyarak oturduktan sonra diz kapaklarını göğüs kısmına doğru yaklaştırıp, bir kumaş parçası yahut ellerle diz kapaklarının oradan bağlayarak oturmak demektir. Kumaş ile bağlama yapıldığında kumaş sırttan dolaştırılır.
Muhammed b. Rumh, İbn Lehîa'dan (tahvil); ayrıca Ebu Kureyb, Hâtim b. İsmail'den, İbn Lehîa ile Hâtim'in ikisi de İbn Aclân'dan, o Amr b. Şuayb'dan, o babasından, o dedesi (Abdullah b. Amr)’dan rivayet ettiğine göre Abdullah b. Amr (r.a.) şöyle demiştir: "Resûlullah (s.a.v.) mescidde kayıp ilânı yapılmasını yasaklamıştır."
Ebu Bekir İbn Ebi Şeybe, İsmail b. İbrahim ile Ebu Muaviye'den, onlar Leys'ten, o Abdullah b. Hasan'dan, o annesinden, o da Resûlullah'ın (s.a.v.) kızı Fâtıma'dan (r.a.) rivayet ettiğine göre Fâtıma (r.a.) şöyle demiştir: "Resûlullah (s.a.v.) mescide girdiği zaman şöyle derdi: “Bismillah, selâm Allah'ın resûlüne olsun. Allahım! Günahlarımı bağışla ve rahmetinin kapılarını bana aç.” Resûlullah (S.a.v.) mescidden çıktığı zaman şöyle derdi: “Bismillah, selâm Allah'ın resulüne olsun. Allahım! Günahlarımı bağışla ve fazl u kereminin kapılarını bana aç.”
Amr b. Osman el-Hımsî ve Abdulvehhab ed-Dahhâk, İsmail b. Ayyaş'tan, o Umare b. Gaziyye'den, o Rabia'dan, o Abdülmelik b. Said'den, o da Ebu Humeyd es-Sâidî'den rivayet ettiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Mescide girdiğiniz zaman önce Peygamber'e (s.a.v.) selâm edin. Sonra şöyle deyin: “Allahım! Bana rahmetinin kapılarını aç". Mescitten çıkarken şöyle deyin: “Allahım! Fazl u kereminden talepte bulunuyorum."
Ebû Mervan el-Osmânî, İbrahim b. Sad'dan, o İbn Şihab'dan, o Said b. Müseyyeb ile Ebu Seleme'den rivayet ettiğine göre Ebû Hüreyre şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Namaza durmak için kamet getirildiği vakit koştura koştura gelmeyin, sakince yürüyerek gelin. Yetişebildiğiniz kadarını (imamla) kılın, yetişemediğinizi kendiniz tamamlayın.”
Süfyan (b. Uyeyne) şöyle demiştir: "Amr’a şöyle sordum: 'Câbir (b. Abdullah) (r.a.) "Bir adam elinde oklarla mescide girmişti. Rasûlullah (s.a.v) ona: “Okların temrenlerini (uçlarını) elinle tut demişti” diye söylemiş, sen bunu Cabir'den duydun mu?' dedim. Amr da: “Evet” dedi.
Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona ez-Zührî; (T) Leys dedi ki: Bana Yunus, ona İbn Şihab, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre: Bir bedevi mescide işedi. Mescittekiler adamı dövmek için hemen üzerine atıldılar. Rasulullah (sav) onlara: "Onu rahat bırakın, abdestini bozduğu yerin üzerine bir kova dolusu -yahut bir kova- su dökün. Sizler kolaylık gösteren kimseler olarak gönderildiniz. Zorluk çıkartan kimseler olarak gönderilmediniz." buyurdu.
Bize İsa b. Hammad, ona Leys, ona Said el-Makburî, ona da Şerik b. Abdullah b. Ebu Nemir'in rivayet ettiğine göre Enes b. Malik şöyle demiştir: Bir adam, devesinin üzerinde mescide girdi. Deveyi ıhtırıp bağladıktan sonra Muhammed hanginiz? diye sordu. O sırada Hz. Peygamber (sav) ashabıyla birlikte oturuyordu. Adama işte şuradaki, yaslanıp oturan ak yüzlü zat! diye cevap verdik. Adam, Ey Abdülmuttalib'in oğlu! diye seslendi. Hz. Peygamber (sav), "buradayım, seni dinliyorum," buyurdu. Adam Ey Muhammed, sana bir şeyler soracağım dedi. (Bundan sonra ravi), hadisin kalan kısmını rivayet etti.
Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona ez-Zührî; (T) Leys dedi ki: Bana Yunus, ona İbn Şihab, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona da Ebu Hureyre' şöyle rivayet etmiştir: Bir bedevi mescide işedi. Mescittekiler adamı dövmek için hemen üzerine atıldılar. Rasulullah (sav) onlara: "Onu rahat bırakın, abdestini bozduğu yerin üzerine bir kova dolusu -yahut bir kova- su dökün. Sizler kolaylık gösteren kimseler olarak gönderildiniz. Zorluk çıkartan kimseler olarak gönderilmediniz" buyurdu.