Öneri Formu
Hadis Id, No:
30174, B002967
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ أَخْبَرَنَا جَرِيرٌ عَنِ الْمُغِيرَةِ عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنهما - قَالَ غَزَوْتُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ فَتَلاَحَقَ بِى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَأَنَا عَلَى نَاضِحٍ لَنَا قَدْ أَعْيَا فَلاَ يَكَادُ يَسِيرُ فَقَالَ لِى « مَا لِبَعِيرِكَ » . قَالَ قُلْتُ عَيِىَ . قَالَ فَتَخَلَّفَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَزَجَرَهُ وَدَعَا لَهُ ، فَمَا زَالَ بَيْنَ يَدَىِ الإِبِلِ قُدَّامَهَا يَسِيرُ . فَقَالَ لِى « كَيْفَ تَرَى بَعِيرَكَ » . قَالَ قُلْتُ بِخَيْرٍ قَدْ أَصَابَتْهُ بَرَكَتُكَ . قَالَ « أَفَتَبِيعُنِيهِ » . قَالَ فَاسْتَحْيَيْتُ ، وَلَمْ يَكُنْ لَنَا نَاضِحٌ غَيْرَهُ ، قَالَ فَقُلْتُ نَعَمْ . قَالَ « فَبِعْنِيهِ » . فَبِعْتُهُ إِيَّاهُ عَلَى أَنَّ لِى فَقَارَ ظَهْرِهِ حَتَّى أَبْلُغَ الْمَدِينَةَ . قَالَ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى عَرُوسٌ ، فَاسْتَأْذَنْتُهُ فَأَذِنَ لِى ، فَتَقَدَّمْتُ النَّاسَ إِلَى الْمَدِينَةِ حَتَّى أَتَيْتُ الْمَدِينَةَ ، فَلَقِيَنِى خَالِى فَسَأَلَنِى عَنِ الْبَعِيرِ ، فَأَخْبَرْتُهُ بِمَا صَنَعْتُ فِيهِ فَلاَمَنِى ، قَالَ وَقَدْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ لِى حِينَ اسْتَأْذَنْتُهُ « هَلْ تَزَوَّجْتَ بِكْرًا أَمْ ثَيِّبًا » . فَقُلْتُ تَزَوَّجْتُ ثَيِّبًا . فَقَالَ « هَلاَّ تَزَوَّجْتَ بِكْرًا تُلاَعِبُهَا وَتُلاَعِبُكَ » . قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ تُوُفِّىَ وَالِدِى - أَوِ اسْتُشْهِدَ - وَلِى أَخَوَاتٌ صِغَارٌ ، فَكَرِهْتُ أَنْ أَتَزَوَّجَ مِثْلَهُنَّ ، فَلاَ تُؤَدِّبُهُنَّ ، وَلاَ تَقُومُ عَلَيْهِنَّ ، فَتَزَوَّجْتُ ثَيِّبًا لِتَقُومَ عَلَيْهِنَّ وَتُؤَدِّبَهُنَّ . قَالَ فَلَمَّا قَدِمَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْمَدِينَةَ غَدَوْتُ عَلَيْهِ بِالْبَعِيرِ ، فَأَعْطَانِى ثَمَنَهُ ، وَرَدَّهُ عَلَىَّ . قَالَ الْمُغِيرَةُ هَذَا فِى قَضَائِنَا حَسَنٌ لاَ نَرَى بِهِ بَأْسًا .
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim, ona Cerîr [b. Abdülhamid ed-Dabbî], ona Muğire [b. Miksem ed-Dabbî], ona Şa'bî [Amir b. Şerâhîl], ona da Cabir b. Abdullah (r.a) şöyle demiştir: "Ben Rasulullah (s.a) ile gazaya çıkmıştım. Ben bize ait bir su devesinde giderken Rasulullah (sav) bana yetişti. Deve çok yorgundu, güçlükle yürüyordu. Rasulullah (sav) bana "Deveyin nesi var" diye sordu. Ben "Çok yoruldu" deyince Rasulullah (s.a) öne geçti ve deveyi hareketlendirmek için ona bağırdı ve dua etti. Bunun üzerine devem sürünün hep önünde yürümeye başladı. Rasulullah (s.a) "Deven nasıl oldu?" diye sorunca ben; "Çok iyi. Senin bereketin ona isabet etti." dedim. Hz Peygamber (s.a) "Deveni bana satar mısın?" diye sordu. Ben utandım (hayır diyemedim), ondan başka da su devem yoktu. "Olur" dedim. "Onu bana sat" buyurdu. Ben de Medine'ye kadar sırt kemikleri (binme hakkı) bana ait olmak kaydıyla deveyi O'na (s.a) sattım. Ben "Ey Allah'ın Rasulü! Ben yeni evliyim." diyerek O'ndan (önden gitmek için) izin istedim. Rasulullah da (s.a) bana izin verdi. Medine yolunda insanların önüne geçtim ve Medine'ye ulaştım. Orada karşıma dayım çıktı ve bana deveyi sordu. Yaptığımı ona anlatınca beni azarladı. Rasulullah (s.a) izin istediğimde bana; "Bakire ile mi evlendin bekarla mı?" diye sordu, ben; "Dul bir hanımla evlendim" deyince, "Bakire ile evlenseydin ya. Sen onunla o seninle oynaşırdınız." buyurdu. Ben "Ey Allah'ın Rasulü! Babam öldü -yahut şehit oldu- Benim küçük kız kardeşlerim var. Bu sebeple onların işlerini göremeyecek, terbiyelerini veremeyecek, yaşı onlara yakın biriyle evlenmek içime sinmedi. Onları çekip çevirsin, terbiyeleri ile ilgilensin diye dul bir hanımla evlendim" dedim. Rasulullah (s.a) Medine'ye dönünce sabah deveyi O'na (s.a) götürdüm. O ise deve için ödediğim bedeli bana iade etti ve deveyi de bana geri verdi. Muğîre dedi ki: "Bu yapılan işlem bizim hükümlerimize göre de güzeldir. Biz de bunda bir sakınca görmüyoruz."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 113, 1/788
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Amr Amir eş-Şa'bî (Amir b. Şerahil b. Abdin)
3. Ebu Hişam Muğira b. Miksem ed-Dabbî (Muğira b. Miksem)
4. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
5. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
Bereket, rızkın, malın ve ömrün bereketlenmesi
Dua, her konuda
Evlilik, dul ile
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
Ticaret, elde / malik olmayan, olunmayan malın
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159690, TŞ000351
Hadis:
حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ وَكِيعٍ ،حَدَّثَنَا جُمَيْعُ بْنُ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْعِجْلِيُّ أَنْبَأَنَا رَجُلٌ مِنْ بَنِي تَمِيمٍ مِنْ وَلَدِ أَبِي هَالَةَ زَوْجِ خَدِيجَةَ ، وَيُكْنَى أَبَا عَبْدِ اللهِ ، عَنِ ابْنٍ لأَبِي هَالَةَ ، عَنِ الْحَسَنِ بْنِ عَلِيٍّ ، قَالَ : قَالَ الْحُسَيْنُ : سَأَلْتُ أَبي عَنْ سِيرَةِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم ، فِي جُلَسَائِهِ ، فَقَالَ : كَانَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، دَائِمَ الْبِشْرِ ، سَهْلَ الْخُلُقِ ، لَيِّنَ الْجَانِبِ ، لَيْسَ بِفَظٍّ وَلا غَلِيظٍ ، وَلا صَخَّابٍ وَلا فَحَّاشٍ ، وَلا عَيَّابٍ وَلا مُشَاحٍ ، يَتَغَافَلُ عَمَّا لا يَشْتَهِي ، وَلا يُؤْيِسُ مِنْهُ رَاجِيهِ وَلا يُخَيَّبُ فِيهِ ، قَدْ تَرَكَ نَفْسَهُ مِنْ ثَلاثٍ : الْمِرَاءِ ، وَالإِكْثَارِ ، وَمَا لا يَعْنِيهِ ، وَتَرَكَ النَّاسَ مِنْ ثَلاثٍ : كَانَ لا يَذُمُّ أَحَدًا ، وَلا يَعِيبُهُ ، وَلا يَطْلُبُ عَوْرتَهُ ، وَلا يَتَكَلَّمُ إِلا فِيمَا رَجَا ثَوَابَهُ ، وَإِذَا تَكَلَّمَ أَطْرَقَ جُلَسَاؤُهُ ، كَأَنَّمَا عَلَى رُؤُوسِهِمُ الطَّيْرُ ، فَإِذَا سَكَتَ تَكَلَّمُوا لا يَتَنَازَعُونَ عِنْدَهُ الْحَدِيثَ ، وَمَنْ تَكَلَّمَ عِنْدَهُ أَنْصَتُوا لَهُ حَتَّى يَفْرُغَ ، حَدِيثُهُمْ عِنْدَهُ حَدِيثُ أَوَّلِهِمْ ، يَضْحَكُ مِمَّا يَضْحَكُونَ مِنْهُ ، وَيَتَعَجَّبُ مِمَّا يَتَعَجَّبُونَ مِنْهُ ، وَيَصْبِرُ لِلْغَرِيبِ عَلَى الْجَفْوَةِ فِي مَنْطِقِهِ وَمَسْأَلَتِهِ ، حَتَّى إِنْ كَانَ أَصْحَابُهُ ، وَيَقُولُ : إِذَا رَأَيْتُمْ طَالِبَ حَاجَةٍ يِطْلُبُهَا فَأَرْفِدُوهُ ، وَلا يَقْبَلُ الثَّنَاءَ إِلا مِنْ مُكَافِئٍ وَلا يَقْطَعُ عَلَى أَحَدٍ حَدِيثَهُ حَتَّى يَجُوزَ فَيَقْطَعُهُ بِنَهْيٍ أَوْ قِيَامٍ
Tercemesi:
Hz. Ali (r.a)'nin oğlu Hz. Hüseyin (r.a) naklediyor:
Babam Hz. Ali'den, Peygamber Efendimiz'in, meclisinde bulunan dost ve arkadaşlarına karşı nasıl davrandıklarını sorduğumda şöyle anlattılar:
"Resûlullah Efendimiz; her zaman güler yüzlü, yumuşak huylu ve alçak gönüllü idiler. Asla asık suratlı, katı kalbli, kavgacı, şarlatan, kusur bulucu, dalkavuk ve kıskanç değildiler. Hoşlanmadığı şeyleri görmezlikten gelir; kendisinden beklentisi olan kimseleri hayâl kırıklığına uğratmaz ve onları, isteklerinden tamamen mahrum bırakmazdı.
Üç şeyden titizlikle uzak dururlardı: Ağız kavgası, boşboğazlık ve mâlâya'nî!. Şu üç hususdan da titizlikle sakınırlardı: Hiç kimseyi kötülemezler, kınamazlar ve hiç kimsenin aybı ile gizli taraflarını öğrenmeye çalışmazlardı.
Sâdece yararlı olacağını ümit ettikleri konularda konuşurlardı. Hazreti Peygamber konuşurken, meclisinde bulunan dinleyiciler, başlarının üzerine kuş konmuşçasına hiç kımıldamadan kulak kesilirlerdi. Zât-ı Ri-sâletleri susunca da, konuşma ihtiyâcı duyanlar söz alırlardı. Ashâb, Resûl-i Ekrem'in huzurunda konuşurlarken birbirleriyle asla ağız dalaşında bulunmazlardı. İçlerinden birisi Resûlullah'm huzurunda konuşurken, o sözünü bitirinceye kadar, hepsi de can kulağı ile konuşanı dinlerdi. Peygamber Efendimiz'in katında, onların hepsinin sözü, ilk önce konuşanın sözü gibi ilgi görürdü.
Ashabın güldüklerine kendileri de güler, onların taaccüb ettikleri şeylere kendileri de hayretlerini ifâde ederdi.
Huzurlarına gelen garîblerin (bedevilerin) kaba saba konuşmaları ile pervasızca suâllerinin yol açtığı tatsızlıklara sabrederlerdi. Ashabı ise, onların gelip suâl sormalarını çok isterlerdi.
Peygamber Efendimiz: 'Hacetinin giderilmesini isteyen bir ihtiyaç sahibi ile karşılaştığınız zaman ona yardımcı olunuz' buyururlardı.
Hazreti Peygamber, ancak yapılan iyiliğe denk düşen ve fazla dalkavukluğa kaçmayan övgüleri kabul eder ve, haddi tecâvüz etmediği müddetçe, hiç kimsenin sözünü kesmezdi. Şayet yüksek huzurlarında haddi aşacak şekilde konuşulursa, o zaman, ya konuşanı susturmak ya da o meclisten kalkıp gitmek suretiyle ona engel olurlardı".
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 351, /564
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Hüseyin b. Ali es-Sibt (Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib b. Abdulmuttalib b. Haşim b. Abdumenaf)
3. Hasan b. Ali el-Haşimî (Hasan b. Ali b. Ebu Talib b. Abdulmuttalib)
4. Mübhem Ravi (Mübhem)
5. Yezid b. Ömer et-Temimi (Yezid b. Ömer)
6. Cümey' b. Ömer el-Icli (Cümey' b. Ömer b. Abdurrahman)
7. Ebu Muhammed Süfyan b. Veki' er-Ruâsî (Süfyan b. Veki' b. Cerrâh b. Melîc b. Adî)
Konular:
Adab, insani ilişkilerde nezaket, kabalık
Adab, soru sorma adabı
Ahlak, Hz. Peygamber'in ahlakı
Gülmek, Hz. Peygamber'in gülmesi
Hz. Peygamber, boş sözü sevmemesi
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
İNSANLAR ARASI SEVGİ VE SAYGI
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
Tesettür, erkek erkeğin avretine bakmamalı
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَطَاءِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الْخُرَاسَانِىِّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ أَنَّهُ قَالَ جَاءَ أَعْرَابِىٌّ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَضْرِبُ نَحْرَهُ وَيَنْتِفُ شَعْرَهُ وَيَقُولُ هَلَكَ الأَبْعَدُ . فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَمَا ذَاكَ. فَقَالَ أَصَبْتُ أَهْلِى وَأَنَا صَائِمٌ فِى رَمَضَانَ . فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم هَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تُعْتِقَ رَقَبَةً . فَقَالَ لاَ . فَقَالَ هَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تُهْدِىَ بَدَنَةً قَالَ لاَ قَالَ فَاجْلِسْ . فَأُتِىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِعَرَقِ تَمْرٍ فَقَالَ خُذْ هَذَا فَتَصَدَّقْ بِهِ . فَقَالَ مَا أَحَدٌ أَحْوَجَ مِنِّى . فَقَالَ كُلْهُ وَصُمْ يَوْمًا مَكَانَ مَا أَصَبْتَ. قَالَ مَالِكٌ قَالَ عَطَاءٌ فَسَأَلْتُ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ كَمْ فِى ذَلِكَ الْعَرَقِ مِنَ التَّمْرِ فَقَالَ مَا بَيْنَ خَمْسَةَ عَشَرَ صَاعًا إِلَى عِشْرِينَ . قال مالك سمعتُ أهل العلمِ يقولون ليس على من أفطر يوماً في قضاءِ رمضان بإصابةِ أهله نهاراً أو غير ذلك الكفارةُ التي تُذكَرُ عن رسول الله صلى الله عليه و سلم فيمن أصاب أهلَه نهاراً ي رمضان و إنما عليه قضاءُ ذلك اليوم قال مالك و هذا أحب ما سمعتُ فيه إلي.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35543, MU000663
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَطَاءِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الْخُرَاسَانِىِّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ أَنَّهُ قَالَ جَاءَ أَعْرَابِىٌّ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَضْرِبُ نَحْرَهُ وَيَنْتِفُ شَعْرَهُ وَيَقُولُ هَلَكَ الأَبْعَدُ . فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَمَا ذَاكَ. فَقَالَ أَصَبْتُ أَهْلِى وَأَنَا صَائِمٌ فِى رَمَضَانَ . فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم هَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تُعْتِقَ رَقَبَةً . فَقَالَ لاَ . فَقَالَ هَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تُهْدِىَ بَدَنَةً قَالَ لاَ قَالَ فَاجْلِسْ . فَأُتِىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِعَرَقِ تَمْرٍ فَقَالَ خُذْ هَذَا فَتَصَدَّقْ بِهِ . فَقَالَ مَا أَحَدٌ أَحْوَجَ مِنِّى . فَقَالَ كُلْهُ وَصُمْ يَوْمًا مَكَانَ مَا أَصَبْتَ. قَالَ مَالِكٌ قَالَ عَطَاءٌ فَسَأَلْتُ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ كَمْ فِى ذَلِكَ الْعَرَقِ مِنَ التَّمْرِ فَقَالَ مَا بَيْنَ خَمْسَةَ عَشَرَ صَاعًا إِلَى عِشْرِينَ . قال مالك سمعتُ أهل العلمِ يقولون ليس على من أفطر يوماً في قضاءِ رمضان بإصابةِ أهله نهاراً أو غير ذلك الكفارةُ التي تُذكَرُ عن رسول الله صلى الله عليه و سلم فيمن أصاب أهلَه نهاراً ي رمضان و إنما عليه قضاءُ ذلك اليوم قال مالك و هذا أحب ما سمعتُ فيه إلي.
Tercemesi:
Saîd b. Müseyyeb'den: Resûlullah'a (s.a.v.) bir bedevi geldi. Adam "Mahvoldum!" diyerek başına vuruyor, saçını başını yoluyordu. Resûlullah (s.a.v.) kendisine: "Ne bu hal?" diye sordu. Adam: "Ramazanda oruçlu iken hanımımla cinsi münasebet yaptım." dedi. Resûlullah (s.a.v.): "Bir köle azat edebilir misin?" diye sordu. Adam: "Hayır!" dedi. Resûlullah (s.a.v.): "Bir dişi deve fidye verebilir misin?" buyurdu. Adam: "Hayır!" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber adama: "Öyleyse otur!" dedi. Resûlullah'a (s.a.v,) bir sele hurma getirildi. "Al bunu tasadduk et." dedi. Adam: "Benden daha muhtaç kimse yok." deyince Resûlullah (s.a.v.): "Onu ye, eşinle münasebette bulunduğun günün orucunun yerine bir gün kaza et!" buyurdu.
Atâ'dan: Said b. Müseyyeb'e "bir selede kaç hurma vardır?"diye sordum. "On beş, yirmi sa' arasıdır!" diye cevap verdi.
İmam Malik'den: Alimlerin şöyle dediklerini işittim; Ramazanın kazasını yaparken, gündüz veya başka bir vakitte hanımıyla cinsi münasebette bulunan kimseye, Resûlullah (s.a.v.) tarafından Ramazanda gündüz cinsi münasebette bulunan kimseye verileceği bildirilen kefaret gerekmez. Sadece orucun kazası gerekir.
İmam Malik şöyle demiştir: Bu konuda duyduğum en güzel hüküm budur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Sıyâm 663, 1/104
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
KTB, ORUÇ
Oruç, kaza ve keffareti
Oruç, orucu bozan şeyler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
42058, HM000705
Hadis:
حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ حَدَّثَنَا أَبِي عَنِ ابْنِ إِسْحَاقَ حَدَّثَنِي حَكِيمُ بْنُ حَكِيمِ بْنِ عَبَّادِ بْنِ حُنَيْفٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ مُسْلِمِ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ شِهَابٍ عَنْ عَلِيِّ بْنِ حُسَيْنٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ
دَخَلَ عَلَيَّ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَعَلَى فَاطِمَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا مِنْ اللَّيْلِ فَأَيْقَظَنَا لِلصَّلَاةِ قَالَ ثُمَّ رَجَعَ إِلَى بَيْتِهِ فَصَلَّى هَوِيًّا مِنْ اللَّيْلِ قَالَ فَلَمْ يَسْمَعْ لَنَا حِسًّا قَالَ فَرَجَعَ إِلَيْنَا فَأَيْقَظَنَا وَقَالَ قُومَا فَصَلِّيَا قَالَ فَجَلَسْتُ وَأَنَا أَعْرُكُ عَيْنِي وَأَقُولُ إِنَّا وَاللَّهِ مَا نُصَلِّي إِلَّا مَا كُتِبَ لَنَا إِنَّمَا أَنْفُسُنَا بِيَدِ اللَّهِ فَإِذَا شَاءَ أَنْ يَبْعَثَنَا بَعَثَنَا قَالَ فَوَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَهُوَ يَقُولُ وَيَضْرِبُ بِيَدِهِ عَلَى فَخِذِهِ مَا نُصَلِّي إِلَّا مَا كُتِبَ لَنَا مَا نُصَلِّي إِلَّا مَا كُتِبَ لَنَا
{ وَكَانَ الْإِنْسَانُ أَكْثَرَ شَيْءٍ جَدَلًا }
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ali b. Ebu Talib 705, 1/279
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Hüseyin b. Ali es-Sibt (Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib b. Abdulmuttalib b. Haşim b. Abdumenaf)
3. Ali b. Hüseyin Zeynelabidin (Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Hakîm b. Hakîm el-Ensarî (Hakîm b. Hakîm)
6. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
7. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
8. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Kuraşî (Yakub b. İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Ehl-i Beyt, Hz. Fatıma evliliği, miras talebi vs
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
Hz. Peygamber, üslubu, sözü tekrarı
İbadet, Hz. Peygamber'in gece ibadeti
İman, Esasları: Kader, Allah'ın dilemesi/meşîet
İnsan, yaratılış özellikleri
Kader, kader-amel ilişkisi
KTB, KADER
KTB, YARATILIŞ
Sahabe, kader ve kaza anlayışları