Giriş


    Öneri Formu
19688 D003064 Ebu Davud, Harac, Fey' ve 'İmare, 34, 36


    Öneri Formu
33894 D004860 Ebu Davud, Edeb, 28


    Öneri Formu
274667 D003064-2 Ebu Davud, Harac, Fey' ve 'İmare, 34, 36


    Öneri Formu
279073 D004860-2 Ebu Davud, Edeb, 28

Bize Saîd b. Ufeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve, ona da Mervân b. Hakem ve Misver b. Mahreme şöyle rivayet etmişlerdir: Hevâzin kabilesi heyeti Müslüman olarak Rasulullah'a gelip mallarının ve esirlerinin geri verilmesini istedikleri zaman, Rasulullah (sav) onlara "Bana sözün en sevimli geleni doğru olanıdır. Şimdi siz iki şıktan birini; ya esirleri ya da malları tercih ediniz. Ben (sizin gelmenizi gözeterek) bunları taksim etmeden bekletmiştim" buyurdu. Gerçekten de Hz. Peygamber (sav) Tâif'ten döndüğü vakit yaklaşık on gece onların Tâif'den gelmelerini beklemişti. Rasulullah'ın kendilerine ancak iki şıktan birini geri vereceği kesin olarak belli olunca Rasûlullah'a “Biz esirlerimizin geri verilmesini tercih ediyoruz” dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) Müslümanlar arasında ayağa kalktı ve Allah'ı lâyık olduğu kemâl sıfatlarıyla sena etikten sonra şöyle hitap etti: "Şimdi bu (Hevâzin'li) kardeşleriniz, kusurlarından tövbe etmiş olarak bize geldiler. Ben de esirlerini kendilerine geri vermeyi düşündüm. Sizden her kim esirlerini bu suretle (karşılıksız vererek) kardeşlerinizin gönüllerini hoş etmeyi severse bunu yapsın. Sizden her kim kendi hissesinin karşılığını arzu ederse, Allah'ın bize ihsan edeceği ilk ganimet malından payını ona vermek üzere bunu yapsın." Bunun üzerine insanlar “Biz Hevâzin esirlerini gönül hoşluğu ile serbest bırakıyoruz ey Allah'ın Rasulü” dediler. Rasulullah (sav) onlara "şimdi biz, esirini gönül rızasıyla verenlerle karşılıksız vermeye razı olmayanları ayırt edemeyiz. Onun için siz gidiniz, bize durumunuzu, işlerinizi bilip yürüten kişileriniz, gelsin" buyurdu. İnsanlar yerlerine çekildiler ve kabilelerin bilirkişileri onlarla konuştu. Sonra bu bilirkişilerin her biri Rasulullah'a geri gelip, kavminin esirlerini vermekten memnun olduklarını ve Rasulullah'a bu konuda izin verdiklerini bildirdiler. İbn Şihâb der ki: Hevâzin esirlerinden bize ulaşan haber budur.


    Öneri Formu
30124 B003132 Buhari, Farzu'l-Humus, 15

Bize Musa, ona Ebu Avâne, ona Fırâs, ona Âmir, ona Mesrûk, ona da müminlerin annesi Âişe şöyle demiştir: (Ölüm hastalığı esnasında) Peygamber'in bütün kadınları toplu olarak onun yanında bulunuyorduk. Bizden hiçbir kadın ayrı bırakılmış değildi. Fâtıma (as) yürüyerek bize doğru yönelip geldi. Allah'a yemin ederim ki, Fâtıma'nın yürüyüşü tıpkı Rasulullah'ın yürüyüşüne ben­zerdi. Rasulullah (sav), Fâtıma'nın gelişini görünce, onu "merhaba kızım" diye selamla karşıladı. Sonra onu sağ yahut sol yanına oturtup ona gizlice bir şey söyledi. Bunun üzerine Fâtıma hüngür hüngür ağladı. Rasulullah (sav) onun hüznünü görünce, ona ikinci defa gizlice bir şey daha söyledi. Bunun üzerine Fâtıma gülmeye başladı. Kadın­ları arasından ben, Fâtıma'ya hitaben “Rasulullah (sav) biz kadınlar arasından sana gizlice, özel bir şey söyledi. Sonra sen ağlamağa başladın” dedim. Sonra Rasulullah (sav) kalkınca ben Fâtıma'ya “Rasulullah'ın sana gizlice söylediği şey ne idi?” diye sordum. Fâtıma “Ben, Rasulullah'ın gizlice söylediği sırrını ifşa edip yayacak değilim” dedi. Rasulullah (sav) vefat ettiği zaman, yine ben Fâtıma'ya hitaben “ Senin üzerinde bulunan hakkım hatırına o sırrı bana söyle” dedim. Fâtıma “Şimdi evet” dedi ve o sırrı haber verip şöyle dedi: Rasulullah (sav), birinci defasında, Cibril'in her sene bir defa bütün Kur'an'ı kendisiyle mukabele ettiğini söyledi ve "bu sene Cibril Kur'ân'ı benimle iki kere mukabele etti. Bunu da ecelin yaklaşmış olmasından başka bir şey olarak gör­müyorum. Sen Allah'ın emrine boyun bük ve sabret. Çünkü ben senin için ne güzel bir öncüyüm" buyurdu. Bunun üzerine ben o gördü­ğün şekilde ağladım. Rasulullah (sav) benim üzüldüğümü görünce ikinci defa bana gizlice "ey Fâtıma, sen mümin kadınlarının efendisi olmaya razı olmaz mısın" -yahut- "bu ümmetin kadınlarının efendisi ol­maya razı olmaz mısın?" buyurdu


    Öneri Formu
22959 B006285 Buhari, İsti'zan, 43

Bize Ebu Velîd, ona Şu'be, ona Ebu Teyyâh, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: Mekke'nin fethi günü Rasulullah (sav), yeni Müslüman olan Kureyş büyüklerinden her birine (gönüllerini İslam'a ısındırmak için) bolca pay vermişti. Ensâr'dan bazı kimseler bunu görünce, sebebini, ve hikmetini anlamayarak “vallahi bu ne şaşılacak bir iştir. Kılıçlarımız henüz Ku­reyş kanı damlatırken, kazandığımız ganimetlerimiz Kureyş eşrafına geri veriliyor” dediler. Onların bu sözü Peygamber'in kulağına gelince, Peygamber (sav) Ensâr'ı davet etti ve onlara "Sizden bana erişen sözler nedir?" diye bunun mahiyetini sor­du. Ensâr da yalan söylemez olduklarından “Sana ulaşan bu sözleri biz söyledik” dediler. Bunun üzerine Peygamber (sav) "insanlar, ganimetle evlerine dönerken, siz de Allah'ın Rasulü ile evinize dönmeye razı olmaz mısınız? Eğer Ensâr bir dere veya dağ yoluna girse­, muhakkak ki ben de Ensâr'ın dere yoluna yahut dağ yoluna girerdim" buyurdu


    Öneri Formu
34851 B003778 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 1


    Öneri Formu
27927 D003959 Ebu Davud, 'Itk, 10


    Öneri Formu
27930 D003960 Ebu Davud, 'Itk, 10


    Öneri Formu