159 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona İbn Şihâb, ona Urve b. ez-Zübeyr, ona da Âişe’nin (r.anhâ) şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah (sav) iki işten birisini tercih etmekte serbest bırakılmışsa, mutlaka onların kolay olanını –günah olmadığı sürece- alırdı. Eğer o bir günah ise insanlar arasında ondan en uzak duran kişi O olurdu. Rasulullah (sav) kendi nefsi için asla intikam almamıştır. Allah’ın haramlarının çiğnenmesi halinde, ondan dolayı Allah için intikam alırdı."
Bize Hüseyin b. Muhammed, ona Cerîr b. Hâzım, ona Ali b. Zeyd b. Cüd'an, ona da Ebu Bekir b. Enes b. Malik şöyle demiştir: Babam Şam bölgesine elçi olarak geldi, ben de onunla beraberdim. Mahmud b. Rabî ile karşılaştık, babama Itban b. Malik'ten bir hadis rivayet etti. Babam bana “Yavrucağım, bu hadisi ezberle, çünkü bu hadis hazinelerinden birisidir” dedi. Yola koyulup Medine'ye döndüğümüzde Itban b. Malik'i soruşturduk, baktık ki gözleri görmeyen bir ihtiyar olmuş yaşıyor. Hemen bu hadisi sorduk, o da şöyle anlattı: Gözlerim Rasulullah döneminde görmez oldu. Bunun üzerine ben “ey Allah'ın Rasulü, gözlerim görmez oldu. Senin arkanda namaz kılmaya gelemiyorum. Evimde bir yeri mescit olarak belirleyip orada namaz kılsan, ben de o mekanı namazgah edinsem” dedim. Rasulullah (sav) "peki, ben sana yarın gelirim" buyurdu. (Ravi) der ki: Rasulullah (sav) ertesi günü sabah namazını kıldıktan Itban'ın evine yöneldi, eve gelince "Ey İtban, nereyi mescit edinmek istersin?" buyurdu. Itban ona bir yer tarif etti, Rasulullah da orayı onun için mescit haline getirip orada namaz kıldı. Sonra Peygamber (sav) (yemek için) alıkondu, ya da kendisi oturdu. (Hz. Peygamberin (sav) geldiği haberi) etrafımızdaki insanlara ulaştı, onlar da akın akın gelip evi doldurdular. Orada münafıklardan ve onlardan gördükleri eziyet ve kötülükten bahsederek bu yapılanlardan Malik b. Duhşum isimli birisini sorumlu tutup “onun şu hali, şöyle bir durumu var” dediler. Bu arada suskun olan Hz. Peygamber (sav) onların çokça konuşmaları üzerine "Bu adam Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet etmiyor mu?" buyurdu. Üçüncü defa bu sözü tekrarlayınca oradakiler “o (inanmadan) sadece diliyle söylüyor” dediler. Hz. Peygamber (sav) "Beni hak din ile gönderen Allah'a yemin ederim ki eğer o kişi içten ve samimi olarak bunu söylerse ateş onu hiç yakmayacak" buyurdu. Orada bulunanlar der ki: İnsanlar Rasulullah'ın bu sözüne sevindikleri kadar bir başka şeye böyle sevinmemişlerdi.
Açıklama: Bu siyaka'sı ile hadis zayıftır. Ali b. Zeyd b. Cud'ân zayıftır.
Bize Müsedded, ona Abdullah b. Davud, ona İsmail b. Abdülmelik, ona Abdullah b. Ebu Müleyke, ona da Hz. Aişe (r.anha) rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) bir gün yanımdan sevinçli olarak çıkmış sonra üzgün olarak dönüp şöyle demişti: "Ben Kâbe'nin içine girdim. Şayet bunun neticesini önceden kestirebilseydim oraya girmezdim. Gerçekten ben ümmetime zorluk vermiş olacağımdan korkuyorum."
Açıklama: Hz. Peygamber’in endişesi, müslümanların da Kâbe’nin içine girmeyi hac menâsikinden sayacakları düşüncesinden kaynaklanmıştır. Şüphesiz ki onların da Kâbe’ye girmek istemeleri çok büyük sıkıntılar yaratırdı. Hz. Peygamber, bunu düşünmeden Kâbe’ye girdiği için hayıflanmaktadır. Burada Hz. Peygamber’in ümmeti konusunda gösterdiği hassasiyet, düşünmeye değer bir incelik arz etmektedir.
Bize Nasr b. Ali, ona Yezid b. Zürey', ona Halid, ona İkrime, ona da İbn Abbas'ın (ra) rivayet ettiğine göre; Mina'da Hz. Peygamber'e (sav) hacla ilgili bazı sorular soruldu. Hz. Peygamber de (sav) hepsine, "sıkıntı yok" diye cevap verdi. Derken bir adam, ben kurban kesmeden önce tıraş oldum deyince Hz. Peygamber (sav) ona da "kurbanını kes, sıkıntı yok" buyurdu. Aynı kişi, akşam oldu ben hala şeytan taşlamadım deyince, ona da "taşlarını şimdi at, sıkıntı yok" buyurdu.
Bize el-Ka'neb, ona Malik, ona İbn Şihab, ona İsa b. Talha b. Ubeydullah, ona da Abdullah b. Amr b. el-Âs (ra) demiştir ki: Rasulullah (sav) vedâ haccında, insanların kendisine soru sormaları için Mina'da durdu, biri gelip dedi ki: Ey Allah’ın Rasulü; ben düşünemedim, kurban kesmeden önce tıraş oldum. "Kurbanını şimdi kes, zararı yok!" dedi. Bir başkası geldi: Ben bilemedim, şeytan taşlamadan kurban kestim dedi. "Şimdi taşla, zararı yok!" buyurdu. O gün, Hz. Peygamber'e, takdim veya tehir edilen (ihramdan çıkma ile ilgili) işlerden hangisi soruldu ise hepsine; "şimdi yap, zararı yok!" buyurdu
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik b. Enes, ona İbn Şihab, ona Urve b. Zübeyr, ona da Aişe (r.anh)'den rivayet edildiğine göre Hz.Peygamber şöyle buyurmuştur: "Rasullullah iki şey arasında muhayyer bırakılırsa -günah olmaması şartıyla- onlardan en kolay olanını seçerdi. Şayet günah ise -insanlar arasında- o şeyden en uzak duran kimse O olurdu. Rasulullah, kendisi için -kimseden- intikam almazdı. Ancak haramların çiğnenmesi müstesna; o zaman kendisi o çiğnenen haramlardan dolayı Allah için intikam alırdı."