أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ يَزِيدَ قَالَ حَدَّثَنَا بَهْزُ بْنُ أَسَدٍ قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ قَالَ حَدَّثَنَا الْحَكَمُ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنِ الأَسْوَدِ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّهَا أَرَادَتْ أَنْ تَشْتَرِىَ بَرِيرَةَ فَتَعْتِقَهَا وَأَنَّهُمُ اشْتَرَطُوا وَلاَءَهَا فَذَكَرَتْ ذَلِكَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « اشْتَرِيهَا وَاعْتِقِيهَا فَإِنَّ الْوَلاَءَ لِمَنْ أَعْتَقَ » . وَخُيِّرَتْ حِينَ أُعْتِقَتْ وَأُتِىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِلَحْمٍ فَقِيلَ هَذَا مِمَّا تُصُدِّقَ بِهِ عَلَى بَرِيرَةَ . فَقَالَ « هُوَ لَهَا صَدَقَةٌ وَلَنَا هَدِيَّةٌ » . وَكَانَ زَوْجُهَا حُرًّا .
Açıklama: Velâ hakkı, azad edilen kölenin nesep yönünden varisleri bulunmaması durumunda azad eden kişinin ona miraşçı olmasıdır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22549, N002615
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ يَزِيدَ قَالَ حَدَّثَنَا بَهْزُ بْنُ أَسَدٍ قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ قَالَ حَدَّثَنَا الْحَكَمُ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنِ الأَسْوَدِ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّهَا أَرَادَتْ أَنْ تَشْتَرِىَ بَرِيرَةَ فَتَعْتِقَهَا وَأَنَّهُمُ اشْتَرَطُوا وَلاَءَهَا فَذَكَرَتْ ذَلِكَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « اشْتَرِيهَا وَاعْتِقِيهَا فَإِنَّ الْوَلاَءَ لِمَنْ أَعْتَقَ » . وَخُيِّرَتْ حِينَ أُعْتِقَتْ وَأُتِىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِلَحْمٍ فَقِيلَ هَذَا مِمَّا تُصُدِّقَ بِهِ عَلَى بَرِيرَةَ . فَقَالَ « هُوَ لَهَا صَدَقَةٌ وَلَنَا هَدِيَّةٌ » . وَكَانَ زَوْجُهَا حُرًّا .
Tercemesi:
Bize Amr b. Yezid, ona Behz b. Esed, ona Şube, ona Hakem, ona İbrahim, ona Esved, ona da Hz. Aişe'nin naklettiğine göre o (Hz. Aişe) Berire'yi satın alıp azat etmek istemişti. (Berire'nin efendileri azad edildiği takdirde) velâ hakkının kendilerine ait olmasını şart koştular. Bunun üzerine
(Hz. Aişe) meseleyi Rasulullah'a (sa) haber etti. O da "Onu satın al ve azad et. Velâ hakkı azad eden kişiye aittir." dedi. Azad edildikten sonra ona eski eşiyle evliliğini sürdürme veya ondan ayrılma tercihi sunuldu. (Bir süre sonra) Rasulullah'a bir parça et getirildi ve "Bu et, Berire'ye sadaka olarak verildi" denilince (Rasulullah) "Bu onun için sadaka, bizim için hediyedir." buyurdu. Onun (Berire'nin) kocası hür idi.
Açıklama:
Velâ hakkı, azad edilen kölenin nesep yönünden varisleri bulunmaması durumunda azad eden kişinin ona miraşçı olmasıdır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Zekât 99, /2257
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Amr Esved b. Yezid en-Nehaî (Esved b. Yezid b. Kays b. Abdullah b. Malik)
3. Ebu İmran İbrahim en-Nehaî (İbrahim b. Yezid b. Kays b. Esved b. Amr)
4. Ebu Abdullah Hakem b. Uteybe el-Kindî (Hakem b. Uteybe)
5. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
6. Ebu Esved Behz b. Esed el-Ammî (Behz b. Esed)
7. Ebu Yezid Amr b. Yezid el-Cermî (Amr b. Yezid)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Hz. Peygamber, hanımları
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Köle, sosyal hayatta
Köle, üzerinde tasarruf
Sadaka, Peygamber (a.s.) ve Ehli Beytin yememesi
Sahabe, İlk Müslüman Nesiller
Sahabe, Kur'an'a ve sünnete bağlılık
Sahabe, sünneti sorarak öğrenmeleri
Zekat, Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt'ine haram olması
Zekat, zekat kimlere verilebilir?
ثنا محمد بن إبراهيم بن نيروز نا محمد بن عبد الله المخَرِّمي نا يحيى بن آدم ح وثنا عبد الله بن محمد بن عبد العزيز نا عثمان بن أبي شيبة نا إسحاق بن منصور قالا نا عبد السلام بن حرب عن يزيد بن عبد الرحمن أبي خالد الدلاني عن الحكم عن ميمون بن أبي شبيب عن علي بن أبي طالب رضي الله عنه أنه : أنه باع ففرق بين امرأة وإبنها فأمره النبي صلى الله عليه و سلم أن يرده وقال عثمان أنه فرق بين جارية وولدها فنهاه رسول الله صلى الله عليه و سلم عن ذلك فرد البيع
Öneri Formu
Hadis Id, No:
186290, DK003042
Hadis:
ثنا محمد بن إبراهيم بن نيروز نا محمد بن عبد الله المخَرِّمي نا يحيى بن آدم ح وثنا عبد الله بن محمد بن عبد العزيز نا عثمان بن أبي شيبة نا إسحاق بن منصور قالا نا عبد السلام بن حرب عن يزيد بن عبد الرحمن أبي خالد الدلاني عن الحكم عن ميمون بن أبي شبيب عن علي بن أبي طالب رضي الله عنه أنه : أنه باع ففرق بين امرأة وإبنها فأمره النبي صلى الله عليه و سلم أن يرده وقال عثمان أنه فرق بين جارية وولدها فنهاه رسول الله صلى الله عليه و سلم عن ذلك فرد البيع
Tercemesi:
Bize Muhammed b. İbrahim b. Neyruz, ona Muhammed b. Abdullah el-Mahzûmî, ona Yahya b. Adem (T) Bize Abdullah b. Muhammed b. Abdülaziz, ona Osman b. Ebu Şeybe, ona İshak b. Mansur, ona Abdüsselam b. Harb, ona Yezid b. Abdurrahman Ebu Yezid ed-Dalânî, ona Hakem b. Meymun b. Ebu Şeybe, ona da Ali b. Ebu Talib (as) şöyle haber vermiştir: Hz. Ali, oğlu olan bir cariyesini satıp anne ile oğlunu ayırmış oldu. Hz. Peygamber (sav) bu satışı geri almasını emretti. Osman (b. Ebu Şeybe) şöyle nakletmiştir: Hz. Ali cariye ile oğlunun ayırdı ve Hz. Peygamber (sav) onu bundan nehyetti ve satışı iade etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Darekutni, Sünen-i Darekutni, Buyû' 3042, 4/29
Senetler:
()
Konular:
Aile, anneyle çocuğu ayırmanın yasaklanması
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Köle, üzerinde tasarruf
Savaş, esirlere muamele
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ بْنُ سَعِيدٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِى أُنَيْسَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَخْطُبُ يَقُولُ « مَنْ كَاتَبَ عَبْدَهُ عَلَى مِائَةِ أُوقِيَّةٍ فَأَدَّاهَا إِلاَّ عَشْرَ أَوَاقٍ أَوْ قَالَ عَشَرَةَ دَرَاهِمَ ثُمَّ عَجَزَ فَهُوَ رَقِيقٌ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ . وَالْعَمَلُ عَلَيْهِ عِنْدَ أَكْثَرِ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَغَيْرِهِمْ : أَنَّ الْمُكَاتَبَ عَبْدٌ مَا بَقِىَ عَلَيْهِ شَىْءٌ مِنْ كِتَابَتِهِ . وَقَدْ رَوَى الْحَجَّاجُ بْنُ أَرْطَاةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ نَحْوَهُ .{« مَنْ كَاتَبَ عَبْدَهُ عَلَى مِائَةِ أُوقِيَّةٍ فَأَدَّاهَا إِلاَّ عَشْرَ أَوَاقٍ أَوْ قَالَ عَشَرَةَ دَرَاهِمَ ثُمَّ عَجَزَ فَهُوَ رَقِيقٌ »} قال ابو عيسى هذا حديث حسن غريب. والعمل عليه عند أكثر أهل العلم من أصحاب النبي صلى الله عليه و سلم و غيرهم أن المكاتب عبد ما بقي عليه شيئ من كتابته. وقد روى الحجاج ابن أرطاة عن عمرو بن شعيب نحوه.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18016, T001260
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ بْنُ سَعِيدٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِى أُنَيْسَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَخْطُبُ يَقُولُ « مَنْ كَاتَبَ عَبْدَهُ عَلَى مِائَةِ أُوقِيَّةٍ فَأَدَّاهَا إِلاَّ عَشْرَ أَوَاقٍ أَوْ قَالَ عَشَرَةَ دَرَاهِمَ ثُمَّ عَجَزَ فَهُوَ رَقِيقٌ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ . وَالْعَمَلُ عَلَيْهِ عِنْدَ أَكْثَرِ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَغَيْرِهِمْ : أَنَّ الْمُكَاتَبَ عَبْدٌ مَا بَقِىَ عَلَيْهِ شَىْءٌ مِنْ كِتَابَتِهِ . وَقَدْ رَوَى الْحَجَّاجُ بْنُ أَرْطَاةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ نَحْوَهُ .{« مَنْ كَاتَبَ عَبْدَهُ عَلَى مِائَةِ أُوقِيَّةٍ فَأَدَّاهَا إِلاَّ عَشْرَ أَوَاقٍ أَوْ قَالَ عَشَرَةَ دَرَاهِمَ ثُمَّ عَجَزَ فَهُوَ رَقِيقٌ »} قال ابو عيسى هذا حديث حسن غريب. والعمل عليه عند أكثر أهل العلم من أصحاب النبي صلى الله عليه و سلم و غيرهم أن المكاتب عبد ما بقي عليه شيئ من كتابته. وقد روى الحجاج ابن أرطاة عن عمرو بن شعيب نحوه.
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Abdulvaris b. Said, ona Yahya b. Ebu Uneyse, ona Amr b. Şuayb, ona babası (Şuayb b. Muhammed), ona da dedesi (Abdullah b. Amr'ın) naklettiğine göre Rasulullah (sav) "Kim kölesiyle yüz okka ödemesine karşılık özgürlüğüne kavuşması üzere anlaşır, o da on okka hariç belirlenen fiyatı öder -[râvilerden biri] "veya on dirhem" dedi-, ancak kalanını ödeyemezse kölelikten kurtulamaz." buyurmuştur.
Tirmizî şöyle dedi: Bu garîb bir hadistir. Sahâbe ve sonraki kuşaklardaki alimlerin çoğu bu hadisle amel etmiştir: [Onlara göre] efendisiyle özgürlüğüne kavuşmak için belirli bir fiyat üzere anlaşan köle ödemesi gereken ücretin tamamını ödemedikçe köle sayılır. Haccâc b. Ertâh, Amr b. Şuayb'dan benzeri bir hadis nakletmiştir: "Kim kölesiyle yüz okka ödemesi şartıyla özgürlüğüne kavurması üzere anlaşır, o da on okka hariç -[ravilerden biri] "veya on dirhem" dedi- belirlenen fiyatı öder ama kalanını ödeyemezse kölelikten kurtulamaz."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Buyû' 35, 3/561
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Şuayb b. Muhammed es-Sehmi (Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. As)
3. Ebu İbrahim Amr b. Şuayb el-Kuraşi (Amr b. Şuayb b. Muhammed b. Abdullah b. Amr b. As)
4. Yahya b. Ebu Enise el-Ğanevi (Yahya b. Zeyd)
5. Ebu Ubeyde Abdulvâris b. Saîd el-Anberî (Abdulvâris b. Saîd b. Zekvân)
6. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Köle, üzerinde tasarruf
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18110, T001283
Hadis:
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصٍ الشَّيْبَانِىُّ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى حُيَىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ أَبِى عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْحُبُلِىِّ عَنْ أَبِى أَيُّوبَ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « مَنْ فَرَّقَ بَيْنَ الْوَالِدَةِ وَوَلَدِهَا فَرَّقَ اللَّهُ بَيْنَهُ وَبَيْنَ أَحِبَّتِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ .
Tercemesi:
Bize Ömer b. Hafs eş-Şeybânî, ona Abdullah b. Vehb, ona Huyey b. Abdullah, ona Ebu Abdurrahman el-Hubullî, ona da Ebu Eyyub'un (ra) naklettiğine göre Rasulullah (sav) "Kim anne ile çocuğunu birbirinden ayırırsa Allah da kıyamet günü onu sevdiklerinden ayırır." buyurmuştur.
Tirmizî şöyle dedi: Bu, hasen garîb bir hadistir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Buyû' 52, 3/580
Senetler:
1. Ebu Eyyüb el-Ensari (Halid b. Zeyd b. Küleyb b. Salabe b. Abd)
2. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Yezid el-Meafirî (Abdullah b. Yezid)
3. Huyey b. Abdullah el-Meafirî (Huyey b. Abdullah b. Şurayh)
4. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
5. Ebu Hasan Ömer b. Hafs eş-Şeybânî (Ömer b. Hafs b. Ömer b. Subeyh)
Konular:
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Köle, üzerinde tasarruf
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23436, T001948
Hadis:
حَدَّثَنَا مَحْمُودُ بْنُ غَيْلاَنَ حَدَّثَنَا مُؤَمَّلٌ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ التَّيْمِىِّ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى مَسْعُودٍ الأَنْصَارِىِّ قَالَ: كُنْتُ أَضْرِبُ مَمْلُوكًا لِى فَسَمِعْتُ قَائِلاً مِنْ خَلْفِى يَقُولُ: « اعْلَمْ أَبَا مَسْعُودٍ اعْلَمْ أَبَا مَسْعُودٍ » . فَالْتَفَتُّ فَإِذَا أَنَا بِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ :« لَلَّهُ أَقْدَرُ عَلَيْكَ مِنْكَ عَلَيْهِ » . قَالَ أَبُو مَسْعُودٍ: فَمَا ضَرَبْتُ مَمْلُوكًا لِى بَعْدَ ذَلِكَ . قَالَ أَبُو عِيسَى :هذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَإِبْرَاهِيمُ التَّيْمِىُّ هُوَ إِبْرَاهِيمُ بْنُ يَزِيدَ بْنِ شَرِيكٍ .
Tercemesi:
Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Müemmel, ona Süfyan, ona el-A‘meş, ona İbrahim et-Teymî, ona babası, ona da Ebu Mesud el-Ensarî’nin şöyle dediğini rivayet etti: Bir kölemi dövmekte iken, arkamdan birisinin: “Ey Ebu Mesud! şunu bil, Ey Ebu Mesud! şunu bil” dediğini işittim. Dönüp bakınca ansızın Rasulullah’ı (sav) gördüm. O: “Şüphesiz senin buna gücünün yettiğinden daha çok Allah’ın sana gücü yeter” buyurdu. Ebu Mesud dedi ki: Ben de bundan sonra hiçbir köleme vurmadım.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. İbrahim et-Teymî ise İbrahim b. Yezid b. Şerik’dir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Birr ve's-sıla 30, 4/335
Senetler:
1. Ebu Mesud el-Ensarî (Ukbe b. Amr b. Sa'lebe b. Esire b. Asire)
2. Ebu İbrahim Yezid b. Şerik et-Teymi (Yezid b. Şerik b. Tarık)
3. Ebu Esma İbrahim b. Yezid et-Teymî (İbrahim b. Yezid b. Şerik)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
6. Ebu Abdurrahman Müemmel b. İsmail el-Adevi (Müemmel b. İsmail)
7. Ebu Ahmed Mahmud b. Ğaylan el-Adevi (Mahmud b. Ğaylan)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kudreti
Köle, üzerinde tasarruf
Müslüman, dövmek müslümanı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
37291, MU001465
Hadis:
وَحَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ دَلاَفٍ الْمُزَنِىِّ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ رَجُلاً مِنْ جُهَيْنَةَ كَانَ يَسْبِقُ الْحَاجَّ فَيَشْتَرِى الرَّوَاحِلَ فَيُغْلِى بِهَا ثُمَّ يُسْرِعُ السَّيْرَ فَيَسْبِقُ الْحَاجَّ فَأَفْلَسَ فَرُفِعَ أَمْرُهُ إِلَى عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ فَقَالَ أَمَّا بَعْدُ أَيُّهَا النَّاسُ فَإِنَّ الأُسَيْفِعَ أُسَيْفِعَ جُهَيْنَةَ رَضِىَ مِنْ دِينِهِ وَأَمَانَتِهِ بِأَنْ يُقَالَ سَبَقَ الْحَاجَّ أَلاَ وَإِنَّهُ قَدْ دَانَ مُعْرِضًا فَأَصْبَحَ قَدْ رِينَ بِهِ فَمَنْ كَانَ لَهُ عَلَيْهِ دَيْنٌ فَلْيَأْتِنَا بِالْغَدَاةِ نَقْسِمُ مَالَهُ بَيْنَهُمْ وَإِيَّاكُمْ وَالدَّيْنَ فَإِنَّ أَوَّلَهُ هَمٌّ وَآخِرَهُ حَرْبٌ .
باب مَا جَاءَ فِيمَا أَفْسَدَ الْعَبِيدُ أَوْ جَرَحُوا . قَالَ يَحْيَى سَمِعْتُ مَالِكًا يَقُولُ السُّنَّةُ عِنْدَنَا فِى جِنَايَةِ الْعَبِيدِ أَنَّ كُلَّ مَا أَصَابَ الْعَبْدُ مِنْ جُرْحٍ جَرَحَ بِهِ إِنْسَانًا أَوْ شَىْءٍ اخْتَلَسَهُ أَوْ حَرِيسَةٍ احْتَرَسَهَا أَوْ ثَمَرٍ مُعَلَّقٍ جَذَّهُ أَوْ أَفْسَدَهُ أَوْ سَرِقَةٍ سَرَقَهَا لاَ قَطْعَ عَلَيْهِ فِيهَا إِنَّ ذَلِكَ فِى رَقَبَةِ الْعَبْدِ لاَ يَعْدُو ذَلِكَ الرَّقَبَةَ قَلَّ ذَلِكَ أَوْ كَثُرَ فَإِنْ شَاءَ سَيِّدُهُ أَنْ يُعْطِىَ قِيمَةَ مَا أَخَذَ غُلاَمُهُ أَوْ أَفْسَدَ أَوْ عَقْلَ مَا جَرَحَ أَعْطَاهُ وَأَمْسَكَ غُلاَمَهُ وَإِنْ شَاءَ أَنْ يُسْلِمَهُ أَسْلَمَهُ . وَلَيْسَ عَلَيْهِ شَىْءٌ غَيْرُ ذَلِكَ فَسَيِّدُهُ فِى ذَلِكَ بِالْخِيَارِ .
Tercemesi:
Bana Mâlik, ona Ömer b. Abdurrahman b. Delâf el-Müzenî, ona babasının rivayet ettiğine göre Cüheyne’den bir adam hacıları geride bırakır ve yüksek fiyatla yük develerini satın alırdı. Sonra da hızlıca yola koyulur, hacıları geride bırakırdı. Sonra adam iflas etti. Durumu Ömer b. el-Hattab’a dava edilince, Ömer b. el-Hattab dedi ki: İmdi, ey insanlar, şüphesiz şu el-Useyfî yani Cüheyneli Useyfî dini ve güvenilirliği yerine o, hacıları geride bıraktı denilmesine razı geldi. Şunu bilin ki artık o, önüne gelenden veresiye alışveriş yapmış ve artık üzerindeki borçları servetinin tamamını alıp götürecek hale gelmiştir. Bu sebeple kimin ondan bir alacağı varsa yarın sabah bize gelsin, biz de onun malını aralarında paylaştıracağız. Aman borç yapmayınız! Çünkü onun başı keder, sonu ise malın büsbütün elden alınmasıdır.
Kölelerin bozdukları yahut sebep oldukları yaralamalar ile ilgili rivayetlere gelince;
Yahya dedi ki: Mâlik’i şöyle derken dinledim: Bize göre kölelerin işledikleri suçlar hususunda sünnet şudur: Kölenin yaptığı bütün yaralamalarda eğer bir insanı yaralamışsa yahut bir şeyi gizlice almışsa yahut koruma altında olan bir şeyi çalmışsa, ya da dalında asılı bir meyveyi koparmış yahut hasar vermiş ya da elinin kesilmesini gerektirmeyen bir şey çalmış ise, bütün bunlarda sorumluluk kölenin kendisinde ve onun bünyesinde tahakkuk eder, bunların cezası onun şahsını aşmaz. Bu verdiği zararlar az yahut çok olsun fark etmez. Şayet efendisi kölesinin aldığının yahut bozduğunun (hasar verdiğinin) kıymetini vermek isterse yahut yaptığı yaralamaların diyetini ödemek isterse, onları verir ve kölesini yanında alıkoyar. Ama kölesini (bu suçlarının cezası karşılığında) hak sahiplerine teslim etmek isterse teslim edebilir. Onun üzerinde de bundan başka bir yükümlülük yoktur. Efendisi bu hususta istediğini tercih edebilir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Vasiyyet 1465, 1/297
Senetler:
()
Konular:
Borç, borçlanmaya dikkat etmek
Borç, ödeyebilecek kimseye havale
İFLAS
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Köle, üzerinde tasarruf
Ticaret, iflas hukuku