283 Kayıt Bulundu.
Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mamer, ona Zührî, ona Ata b. Yezîd el-Leysî, ona Humran b. Eban şöyle rivayet etmiştir: Osman b. Affan'ı (ra) abdest alırken gördüm. Önce kaptan ellerine üç kere su döktü ve ellerini yıkadı. Sonra ağzını çalkaladı, burnuna su çekti. Ardından üç defa yüzünü, üç defa da kollarını dirseklerine kadar yıkadı. Daha sonra başını mesh etti. En sonunda da ayaklarının her birini üçer defa yıkadı. (Osman) Abdesti bitirince: 'Rasulullah'ın (sav), bu şekilde abdest aldığına ve: "Her kim benim aldığım şu abdest gibi abdest alır, sonra içinden başka hiç bir düşünmeden iki rekât namaz kılarsa daha önce işlemiş olduğu günahlar bağışlanır." buyurduğuna şahit oldum.' dedi.
Bize Ahmed b. Muhammed b. Muğîre, ona Osman - b. Said b. Kesir b. Dinar el-Hımsî-, ona Şuayb -b. Ebu Hamza-, ona Zührî, ona da Ata b. Yezid, Humran'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Hz. Osman'ı abdest alırken gördüm Abdest suyu istedi. (Su gelince önce ) Kaptan ellerine döktü ve ellerini üç kere yıkadı. Sonra sağ elini kaba soktu ve su alıp ağzını çalkaladı, burnuna su çekti. Ardından üç defa yüzünü üç defa da kollarını dirseklerine kadar yıkadı. Daha sonra başını mesh etti. En sonunda da ayaklarının her birini üçer defa yıkadı. (Osman) Abdesti bitirince: 'Rasulullah'ın (sav), bu şekilde abdest aldığına ve: "Her kim benim aldığım şu abdest gibi abdest alır, sonra içinden başka hiç bir düşünmeden iki rekât namaz kılarsa daha önce işlemiş olduğu günahlar bağışlanır." buyurduğuna şahit oldum.' dedi.
Bize Ahmed b. Amr b. Serh ve kıraat yoluyla Haris b. Miskin - Hadis Haris'in lafızlarıyla nakledilmiştir -, ona İbn Vehb, ona Yunus (b. Yezid), ona İbn Şihab, ona da Ata b. Yezid el-Leysî, Osman'ın azatlısı Humran'ın şöyle anlattığını rivayet etmiştir: Osman (b. Affan) abdest suyu istedi ve abdest aldı. (Bunu yaparken) Avuçlarını üç defa yıkadı. Sonra ağzını çalkaladı ve burnuna su verdi. Ardından yüzünü üç kere yıkadı. Daha sonra sağ kolunu ve aynı şekilde sol kolunu dirseğine kadar üçer kere yıkadı. Sonrasında başını mesh etti. Daha sonra da sağ ve sol ayaklarının her birini topuklarına kadar üçer kez yıkadı. (Abdesti tamamladıktan) Sonra, 'Rasulullah'ı (sav) işte böyle, benim aldığım gibi, abdest alırken gördüm' dedi ve O'nun (sav) şöyle buyurduğunu söyledi: "Her kim benim şimdi aldığım gibi abdest alır ve kalkıp gönlünden bir şeyler geçirmeden (huşu içinde) iki rekât namaz kılarsa geçmiş günahları bağışlanır."
Bize Yahya b. Yahya, ona Mâlik (b. Enes), ona İbn Şihab (ez-Zührî), ona Said b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "İmam (namazda) âmin dediğinde siz de âmin deyiniz. Kimin âmin demesi meleklerin âmin demesine denk düşerse, işlemiş olduğu günahları affedilir." [İbn Şihab (namazda) Hz. Peygamber'in (de) 'âmin' dediğini nakletmiştir.]
Bize Harmele b. Yahya, ona İbn Vehb, ona Amr, ona Ebu Yunus, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Namazda biriniz âmin dediğinde, melekler de semada âmin derler. Bu iki âmin birbirine denk geldiğinde, (âmin diyen) kulun geçmiş günahları bağışlanır."
Bize Abdullah b. Mesleme el-Ka'nebî, ona Muğîre, ona Ebu Zinâd, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Sizden biriniz âmin dediği vakit, melekler de semada âmin derler. Eğer bunların biri diğerine denk gelirse, âmin diyen kimsenin geçmiş günahları bağışlanır."
Bize Kuteybe b. Said, ona Yakub b. Abdurrahman, ona Süheyl, ona babası, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "(Namazda) Kur’ân okuyan imam (Gazaba uğrayanların ve sapıtanlarınkine değil) dediği vakit, arkasındakiler de âmin dediğinde, onların âmin demesi ile semadakilerin demesi birbirine denk düşerse, geçmiş günahları bağışlanır."
Bize İshak b. İbrahim, ona Cerir (b. Abdullah), ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Hz. Aişe “Rasulullah (sav) şu kelimelerde dua ederdi” demiştir: "Allah'ım! Kabir azabından, ateşin (cehennemin) fitnesinden, kabrin fitnesinden, kabir azabından, Mesih Deccâl'in fitnesinin şerrinden, zenginliğin fitnesinin şerrinden, fakirliğin fitnesinin şerrinden sana sığınırım. Allah'ım! Hatalarımı kar ve dolu suyu ile yıka. Beyaz elbiseyi kirinden temizlediğin gibi kalbimi de hata ve günahlardan temizle. Allah'ım! Tembellikten, ihtiyarlıktan, borçtan ve günahtan sana sığınırım."
Bize Züheyr b. Harb, Muhammed b. Hatim ve Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim, ona İbn Şihab'ın kardeşinin oğlu (Muhammed b. Abdullah), ona amcası (İbn Şihab ez-Zührî), ona Salim, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin tamamı bağışlanır, ancak (günahlarını) açıktan işleyenler bunun dışındadır. Şüphesiz günahı aşikar etmenin bir yolu da şudur: Bir kimse geceleyin bir günah işler, sonra sabahlar, Rabbi onun (günahını) örttüğü halde o kalkıp 'ey filan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım' der. Hâlbuki Rabbi geceleyin onu (günahını) örtmüştür. Rabbi onun günahını örtmüş olarak geceler, ama o sabahleyin kalkar ve Allah'ın örttüğünü aşikar kılar." [Züheyr "(وإنَّ من الإجْهَار) Şüphesiz günahı aşikar etmenin bir şekli de şudur" ifadesi yerine "(ومن الهِجَارِ) pervasızlıktan biri de şudur" ifadesini zikretmiştir.]
Bize Züheyr b. Harb, Muhammed b. Hatim ve Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim, ona İbn Şihab'ın kardeşinin oğlu (Muhammed b. Abdullah), ona amcası (İbn Şihab ez-Zührî), ona Salim, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin tamamı bağışlanır, ancak (günahlarını) açıktan işleyenler bunun dışındadır. Şüphesiz günahı aşikar etmenin bir yolu da şudur: Bir kimse geceleyin bir günah işler, sonra sabahlar, Rabbi onun (günahını) örttüğü halde o kalkıp 'ey filan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım' der. Hâlbuki Rabbi geceleyin onu (günahını) örtmüştür. Rabbi onun günahını örtmüş olarak geceler, ama o sabahleyin kalkar ve Allah'ın örttüğünü aşikar kılar." [Züheyr "(وإنَّ من الإجْهَار) Şüphesiz günahı aşikar etmenin bir şekli de şudur" ifadesi yerine "(ومن الهِجَارِ) pervasızlıktan biri de şudur" ifadesini zikretmiştir.]