288 Kayıt Bulundu.
Bana Mâlik, ona İsmail b. Ebu Hakîm, ona da Ömer b. Abdülaziz şöyle demiştir: Halk arasında söylenen sözlerden biri de şudur: "Allah Teâlâ, özel bir grubun (hâssanın) günahı sebebiyle, genel topluluğa (avamı) azap etmez, ancak çirkin işler (münker) açıkça işlendiğinde, hepsi birlikte cezayı hak eder.”
Bize Yezîd, ona Sadaka b. Musa, ona Ebu İmrân el-Cevnî, ona Yezîd b. Bâbanûs, ona da Âişe’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah katında üç çeşit defter (günah sicili) vardır: Allah’ın hiç önemsemediği defter, Allah’ın hiçbir şeyini bırakmayacağı defter ve Allah’ın asla bağışlamayacağı defter. Allah’ın asla bağışlamayacağı defter, Allah’a ortak koşmaktır. Allah Teâlâ 'Şüphesiz ki kim Allah’a ortak koşarsa, Allah ona cenneti haram kılmıştır' [Mâide, 5/72] buyurmaktadır. Allah’ın önemsemediği defter, kişin terk ettiği bir günlük orucu, ya da terk ettiği bir vakit namaz gibi kulun kendi nefsi aleyhine işlediği, kul ile Rabbi arasındaki zulümdür. Allah Teâlâ dilerse bunu bağışlar ve affeder. Allah’ın hiçbir şeyini bırakmayacağı defter ise, kulların birbirlerine yaptıkları zulümdür. Bu konuda mutlaka kısas uygulanacaktır."
Bize Muhammed b. Hatim b. Meymun, ona İbn Mehdî, ona Muaviye b. Salih, ona Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr, ona babası (Cübeyr b. Nüfeyr), ona da Nevvas b. Sem'ân el-Ensarî şöyle demiştir: "Rasulullah'a (sav) iyilik ve günahı sordum. Bana şöyle cevap verdi: İyilik, güzel ahlaklı olmak demektir. Günah ise, kalbinin yatışmadığı ve başkalarının haberdar olmasından hoşlanmadığın şeydir."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb -lafız onlara aittir-, (T) Bize İshak el-Hanzalî, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona İbrahim, ona Esved, ona da Hz. Aişe, Hz. Peygamber'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Mümine bir diken veya daha büyük bir şey isabet ederse, Allah o şeyin sebebiyle kendisini bir derece yükseltir ya da ondan bir günah siler."
İnsan için ancak çalıştığı vardır. [Necm, 53/39]
Hayra engel olan, mütecâviz ve saldırgan günahkara (boyun eğme). [Kalem, 68/12]
Bize Harun b. Said el-Eylî, ona Abdullah b. Vehb, ona Muaviye b. Salih, ona Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr, ona da babası (Cübeyr b. Nüfeyr), Nevvas b. Sem'ân şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) ile birlikte Medine'de bir sene kaldım. Beni onun yanından ayrılmaktan alıkoyan şey soru sorma imkanıydı. Bizden birimiz hicret etti mi Rasulullah'a (sav) bir şey sorma imkanı olmazdı. Ben kendisine iyilik ve günahı sordum. Bunun üzerine Rasulullah (sav) bana 'İyilik, güzel ahlaklı olmak demektir. Günah ise, kalbinin yatışmadığı ve başkalarının haberdar olmasından hoşlanmadığın şeydir' cevabını verdi."
Bize Harmele b. Yahya, ona Abdullah b. Vehb, ona Hayve, ona İbn Hâd, ona Ebu Bekir b. Hazm, ona da Amre, ona da Aişe (r. anha) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletti: "Ayağına batan bir diken dahil, Müminin başına gelen hiçbir sıkıntı yoktur ki Allah o sıkıntı sebebiyle kendisine bir sevap yazmasın ya da bu yüzden kendisinden bir günahı düşürmesin."
Bize Ubeydullah b. Ömer Kavarirî, ona Yezid b. Zürey, ona Haccac es-Savvâf, ona Ebu Zübeyir, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), Ümmü Saib'in -veya Ümmü Müseyyeb'in- yanına girdi ve 'Neyin var ey Ümmü Saib -veya ey Ummü Müseyyeb- (neden) titriyorsun' diye sordu. O da 'Sıtma hastalığı Allah hayrını vermesin' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Sıtmaya sitem etme. Çünkü sıtma, ademoğullarının günahlarını körüğün demirin cürufunu giderdiği gibi giderir' buyurdu."
Bana Malik, ona Ebu Bekir’in azatlısı Sümeyy, ona Ebu Salih es-Semmân, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "İmam 'Semiallahu limen hamideh' deyince, siz de 'Allahumme Rabbenâ leke’l hamd' deyiniz. Kimin sözü meleklerin sözüne denk düşerse geçmiş günahları bağışlanır."