343 Kayıt Bulundu.
Bize Saîd b. Telîd, ona İbn Vehb, ona Cerîr b. Hâzım; (T) Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd b. Zeyd, onlara Eyyûb, ona Muhammed, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "İbrahim yalnız üç kez hariç hiç yalan söylememiştir. İbrahim yanında eşi Sâre var iken bir gün bir zorba bir hükümdarın yanına yolu düştü..." -Hz. Peygamber olayın anlattı- "Nihayetinde o zorba hükümdar Sâre'ye, Hâcer'i hediye olarak verdi. Sâre, İbrahim'e “Allah o kâfirin bana zarar vermesini engelledi ve bana Hâcer'i hizmetçi olarak verdi” dedi. Ebu Hureyre der ki: ey Mâu's-semâ oğulları (Araplar), işte sizin ananız budur.
Açıklama: Hadisin tam metni için B003358 numaralı hadise bakınız.
Bize Saîd b. Telîd, ona İbn Vehb, ona Cerîr b. Hâzım; (T) Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd b. Zeyd, onlara Eyyûb, ona Muhammed, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "İbrahim yalnız üç kez hariç hiç yalan söylememiştir. İbrahim yanında eşi Sâre var iken bir gün bir zorba bir hükümdarın yanına yolu düştü..." -Hz. Peygamber olayın anlattı- "Nihayetinde o zorba hükümdar Sâre'ye, Hâcer'i hediye olarak verdi. Sâre, İbrahim'e “Allah o kâfirin bana zarar vermesini engelledi ve bana Hâcer'i hizmetçi olarak verdi” dedi. Ebu Hureyre der ki: ey Mâu's-semâ oğulları (Araplar), işte sizin ananız budur.
Bize Malik b. İsmail, ona İsrail, ona Hasîn, ona Ebu Duhâ, ona da İbn Abbâs şöyle demiştir: İbrahim Peygamber (as) ateşe atıldığı zaman son söz olarak "Hasbiyellâhu ve ni'mel-vekîl (Allah bana yeter, O ne güzel vekildir)" demiştir
Hemen ailesinin yanına giderek semiz bir dana (kebabını) getirmiş,
Onların önüne koyup "Yemez misiniz?" demişti.
BizeSaîd b. Telîd, ona Abdurrahman b. Kasım, ona Bekir b. Mudar, ona Amr b. Hâris, ona Yunus b. Yezîd, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah Lut Peygamber'e rahmet etsin. Şüphesiz o sağlam bir dayanağa sığınıyordu. Eğer ben zindanda Yusuf'un kaldığı kadar uzun zaman kalsaydım, ardından bana, (zindan çıkarmak üzere) elçi gelseydi, hemen elçiye uyardım. Şüphe duymak İbrahim'den daha çok bize müstahaktır. (İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” dediğinde (Allah ona) “İnanmıyor musun?” diye sormuş, o da “Hayır (inandım) ancak kalbimin kanaat getirmesi için” demişti.)" (bakara 260) "
Andolsun ki biz, Nuh'u ve İbrahim'i gönderdik, peygamberliği de kitabı da onların soyuna verdik. Onlardan (insanlardan) kimi doğru yoldadır; içlerinden birçoğu da yoldan çıkmışlardır.