Öneri Formu
Hadis Id, No:
26436, B002742
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ سَعْدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَامِرِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ سَعْدِ بْنِ أَبِى وَقَّاصٍ - رضى الله عنه - قَالَ جَاءَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَعُودُنِى وَأَنَا بِمَكَّةَ ، وَهْوَ يَكْرَهُ أَنْ يَمُوتَ بِالأَرْضِ الَّتِى هَاجَرَ مِنْهَا قَالَ « يَرْحَمُ اللَّهُ ابْنَ عَفْرَاءَ » . قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، أُوصِى بِمَالِى كُلِّهِ قَالَ « لاَ » . قُلْتُ فَالشَّطْرُ قَالَ « لاَ » . قُلْتُ الثُّلُثُ . قَالَ « فَالثُّلُثُ ، وَالثُّلُثُ كَثِيرٌ ، إِنَّكَ أَنْ تَدَعَ وَرَثَتَكَ أَغْنِيَاءَ خَيْرٌ مِنْ أَنْ تَدَعَهُمْ عَالَةً يَتَكَفَّفُونَ النَّاسَ فِى أَيْدِيهِمْ ، وَإِنَّكَ مَهْمَا أَنْفَقْتَ مِنْ نَفَقَةٍ فَإِنَّهَا صَدَقَةٌ ، حَتَّى اللُّقْمَةُ الَّتِى تَرْفَعُهَا إِلَى فِى امْرَأَتِكَ ، وَعَسَى اللَّهُ أَنْ يَرْفَعَكَ فَيَنْتَفِعَ بِكَ نَاسٌ وَيُضَرَّ بِكَ آخَرُونَ » . وَلَمْ يَكُنْ لَهُ يَوْمَئِذٍ إِلاَّ ابْنَةٌ .
Tercemesi:
Bize Ebu Nuaym (Fadl b. Dükeyn), ona Süfyan (es-Sevrî), ona Sa'd b. İbrahim, ona da Amir b. Sa'd, Sa'd b. Ebu Vakkâs'ın (ra) şöyle dediğini rivayet etti:
Ben Mekke'de (veda haccında veya fetih sırasında hasta) iken, Hz. Peygamber (sav) bana hasta ziyaretine geldi. O (Sa'd), bir zamanlar hicret ettiği bu toprakta ölmekten rahatsızlık duyuyordu.
Hz. Peygamber (sav): 'Allah, Sa'd b. Afrâ'ya rahmet eylesin!' diye dua etti.
Ben: 'Ey Allah'ın Rasulü! Malımın tamamını vasiyet edeyim mi?
O (sav): 'Hayır (böyle bir şey yapma' buyurdu.
'Yarısını vasiyet edeyim mi?' dedim.
'Hayır" diye buyurdu.'
(Malımın) üçte birini vasiyet edeyim mi? dedim.
'Üçte bir (yeterli olur ancak) üçte bir bile çoktur. Senin, mirasçılarını zengin bırakman, onları insanlara avuç açarak dilenen bir fakir olarak bırakmandan hayırlıdır. (Yaşarsan, Allah rızası için) her ne zaman bir infakta bulunursan bu bir sadakadır. Öyle ki (gönlünü hoş etmek için) hanımının ağzına verdiğin bir lokma da sadakadır. Allah'tan ümidim odur ki, Allah seni bu hastalıktan kaldırsın (ömrünü uzun eylesin), birçok insan senden fayda bulsun ve yine seninle diğer birçokları da zarar görsün' buyurdu.
Sa'd b Ebu Vakkas'ın (mirasçı olarak o günlerde) yalnız bir tek kızı vardı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Vesâyâ 2, 1/743
Senetler:
1. Ebu İshak Sa'd b. Ebu Vakkâs ez-Zührî (Malik b. Vüheyb b. Abdümenaf b. Zühre b. Kilab b. Mürre)
2. İbn Ebu Vakkas Amir b. Sa'd el-Kuraşî (Amir b. Sa'd b. Malik b. Vüheyb)
3. Ebu İshak Sa'd b. İbrahim el-Kuraşi (Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Amel, salih amel
Geçim, ailenin geçimini sağlamak, başkasına el açmamak
Vasiyet, malı
Yargı, miras Hukuku
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26438, B002744
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحِيمِ حَدَّثَنَا زَكَرِيَّاءُ بْنُ عَدِىٍّ حَدَّثَنَا مَرْوَانُ عَنْ هَاشِمِ بْنِ هَاشِمٍ عَنْ عَامِرِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ أَبِيهِ - رضى الله عنه - قَالَ مَرِضْتُ فَعَادَنِى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ادْعُ اللَّهَ أَنْ لاَ يَرُدَّنِى عَلَى عَقِبِى . قَالَ « لَعَلَّ اللَّهَ يَرْفَعُكَ وَيَنْفَعُ بِكَ نَاسًا » . قُلْتُ أُرِيدُ أَنْ أُوصِىَ ، وَإِنَّمَا لِى ابْنَةٌ - قُلْتُ - أُوصِى بِالنِّصْفِ قَالَ « النِّصْفُ كَثِيرٌ » . قُلْتُ فَالثُّلُثِ . قَالَ « الثُّلُثُ ، وَالثُّلُثُ كَثِيرٌ أَوْ كَبِيرٌ » . قَالَ فَأَوْصَى النَّاسُ بِالثُّلُثِ ، وَجَازَ ذَلِكَ لَهُمْ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdurrahim, ona Zekeriyya b. Adî, ona Mervan b. Muaviye, ona Haşim b. Haşim, ona da Amir b. Sa'd, babası (Sa'd b. Ebu Vakkâs)’ın (ra) şöyle dediğini rivayet etti:
Ben (Mekke'de) hastalandım. Hz. Peygamber (sav) bana hasta ziyaretine geldi.
'Ey Allah'ın Rasulü! Beni topuğum üzerine geri döndürmesin (yânî beni hicret etmiş olduğum Mekke'de canımı almasın) diye Allah'a dua et!' dedim.
O da (sav):
'Ümit ederim ki, Allah seni bu hastalıktan kaldıracak (ömrünü uzun kılacak) ve seninle birçok insana fayda verecektir" buyurdu.
'Ben malımı vasiyyet etmek istiyorum. Çünkü benim (mirasçı olarak) sadece bir kızım var,' dedim ve: 'Ben malımın yarısını vasiyet edebilir miyim?' diye ilave ettim.
'Yarısı çoktur' buyurdu.
'Üçte birini (vasiyet edeyim mi)?' dedim.
'Üçte bir (yeterli olur ancak) üçte bir bile çoktur yahud büyüktür" )uyurdu.
Ravi dedi ki: İnsanlar (mallarının) üçte birini vasiyet ettiler ve bu onlar için (bu şekilde) caiz oldu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Vesâyâ 3, 1/743
Senetler:
1. Ebu İshak Sa'd b. Ebu Vakkâs ez-Zührî (Malik b. Vüheyb b. Abdümenaf b. Zühre b. Kilab b. Mürre)
2. İbn Ebu Vakkas Amir b. Sa'd el-Kuraşî (Amir b. Sa'd b. Malik b. Vüheyb)
3. İbn Ebu Vakkas Haşim b. Haşim ez-Zührî (Haşim b. Haşim b. Hâşim b. Utbe b. Ebu Vakkas)
4. Ebu Abdullah Mervan b. Muaviye el-Fezârî (Mervan b. Muaviye b. Haris b. Esma b. Harice)
5. Ebu Yahya Zekeriyya b. Adî et-Teymî (Zekeriyya b. Adî b. Rüzeyk b. İsmail)
6. Muhammed b. Abdurrahim el-Kuraşi (Muhammed b. Abdurrahim b. Ebu Züheyr)
Konular:
Amel, salih amel
Geçim, ailenin geçimini sağlamak, başkasına el açmamak
Vasiyet, malı
Yargı, miras Hukuku
Öneri Formu
Hadis Id, No:
281202, M004158-2
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ شُعَيْبِ بْنِ اللَّيْثِ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ جَدِّى حَدَّثَنِى عُقَيْلٌ ح وَحَدَّثَنِى زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا ابْنُ أَخِى ابْنِ شِهَابٍ ح وَحَدَّثَنَا ابْنُ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى ذِئْبٍ كُلُّهُمْ عَنِ الزُّهْرِىِّ بِهَذَا الإِسْنَادِ [عَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ] هَذَا الْحَدِيثَ [أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ يُؤْتَى بِالرَّجُلِ الْمَيِّتِ عَلَيْهِ الدَّيْنُ فَيَسْأَلُ « هَلْ تَرَكَ لِدَيْنِهِ مِنْ قَضَاءٍ » . فَإِنْ حُدِّثَ أَنَّهُ تَرَكَ وَفَاءً صَلَّى عَلَيْهِ وَإِلاَّ قَالَ « صَلُّوا عَلَى صَاحِبِكُمْ » . فَلَمَّا فَتَحَ اللَّهُ عَلَيْهِ الْفُتُوحَ قَالَ « أَنَا أَوْلَى بِالْمُؤْمِنِينَ مِنْ أَنْفُسِهِمْ فَمَنْ تُوُفِّىَ وَعَلَيْهِ دَيْنٌ فَعَلَىَّ قَضَاؤُهُ وَمَنْ تَرَكَ مَالاً فَهُوَ لِوَرَثَتِهِ »] .
Tercemesi:
Bize Abdülmelik b. Şuayb b. el-Leys, ona babası, ona dedesi, ona Ukayl rivayet etmiştir; (T) Bana Züheyr b. Harb, ona Yakup b. İbrahim, ona yeğeni İbn Şihab rivayet etmiştir; (T) Bize İbn Numeyr, ona babası, ona İbn Ebu Zinb rivayet etmiştir, hepsi Zühri’den bu isnad ile (rivayet ettikleri üzere) [ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, Ebu Hureyre’den] bu hadisi rivayetinde şöyle demiştir: [Rasulullah (sav)’a üzerinde borç bulunan ölmüş bir adam getirildiğinde: “Geriye borcunu ödeyecek bir şey bıraktı mı,” diye sorardı. Eğer ona borcunu ödeyeceği bir şeyler bıraktığı söylenirse cenaze namazını kıldırırdı. Değilse: “Arkadaşınızın namazını kılın,” derdi. Allah ona fetihleri nasip edince şöyle buyurdu: “Müminlere kendi öz canlarından daha yakın olan benim. Bu sebeple, kim üzerinde borç olduğu halde vefat ederse, borcunu ödemek bana aittir. Geriye kim mal bırakırsa, o da mirasçılarına aittir,” buyurdu.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Ferâiz 4158, /673
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Abdullah Muhammed b. Abdullah ez-Zührî (Muhammed b. Abdullah b. Müslim b. Ubeydullah)
5. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Kuraşî (Yakub b. İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
6. Ebu Hayseme Züheyr b. Harb el-Haraşî (Züheyr b. Harb b. Eştâl)
Konular:
Cenaze namazı
KTB, BORÇ, BORÇLANMA
KTB, NAMAZ,
Yargı, miras Hukuku
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبَانَ أَخْبَرَنَا ابْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ يُونُسَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ نُورَثُ مَا تَرَكْنَا صَدَقَةٌ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25049, B006727
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبَانَ أَخْبَرَنَا ابْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ يُونُسَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ نُورَثُ مَا تَرَكْنَا صَدَقَةٌ » .
Tercemesi:
Bize İsmail b. Eban (el-Ezdî), ona (Abdullah) b.Mübarek (el-Hanzalî), ona Yunus (b. Yezid el-Eylî), ona (Muhammed b. Şihab) ez-Zührî, ona da Aişe Nebinin (sav) “Bize (Peygamberler topluluğu) miras bırakmayız. Bizim bıraktığımız mal, sadakadır” buyurduğunu nakletti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ferâiz 3, 2/617
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
6. Ebu İshak İsmail b. Eban el-Ezdî (İsmail b. Eban)
Konular:
Peygamberler, miras bırakmamaları, bıraktıklarının sadaka olduğu
Yargı, miras Hukuku
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ بُكَيْرٍ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ عُقَيْلٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِى مَالِكُ بْنُ أَوْسِ بْنِ الْحَدَثَانِ ، وَكَانَ مُحَمَّدُ بْنُ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعِمٍ ذَكَرَ لِى مِنْ حَدِيثِهِ ذَلِكَ ، فَانْطَلَقْتُ حَتَّى دَخَلْتُ عَلَيْهِ فَسَأَلْتُهُ فَقَالَ انْطَلَقْتُ حَتَّى أَدْخُلَ عَلَى عُمَرَ فَأَتَاهُ حَاجِبُهُ يَرْفَأُ فَقَالَ هَلْ لَكَ فِى عُثْمَانَ وَعَبْدِ الرَّحْمَنِ وَالزُّبَيْرِ وَسَعْدٍ قَالَ نَعَمْ . فَأَذِنَ لَهُمْ ، ثُمَّ قَالَ هَلْ لَكَ فِى عَلِىٍّ وَعَبَّاسٍ قَالَ نَعَمْ . قَالَ عَبَّاسٌ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ اقْضِ بَيْنِى وَبَيْنَ هَذَا . قَالَ أَنْشُدُكُمْ بِاللَّهِ الَّذِى بِإِذْنِهِ تَقُومُ السَّمَاءُ وَالأَرْضُ هَلْ تَعْلَمُونَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ نُورَثُ مَا تَرَكْنَا صَدَقَةٌ » . يُرِيدُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم نَفْسَهُ . فَقَالَ الرَّهْطُ قَدْ قَالَ ذَلِكَ . فَأَقْبَلَ عَلَى عَلِىٍّ وَعَبَّاسٍ فَقَالَ هَلْ تَعْلَمَانِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ ذَلِكَ قَالاَ قَدْ قَالَ ذَلِكَ . قَالَ عُمَرُ فَإِنِّى أُحَدِّثُكُمْ عَنْ هَذَا الأَمْرِ ، إِنَّ اللَّهَ قَدْ كَانَ خَصَّ رَسُولَهُ صلى الله عليه وسلم فِى هَذَا الْفَىْءِ بِشَىْءٍ لَمْ يُعْطِهِ أَحَدًا غَيْرَهُ ، فَقَالَ عَزَّ وَجَلَّ ( مَا أَفَاءَ اللَّهُ عَلَى رَسُولِهِ ) إِلَى قَوْلِهِ ( قَدِيرٌ ) فَكَانَتْ خَالِصَةً لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَاللَّهِ مَا احْتَازَهَا دُونَكُمْ ، وَلاَ اسْتَأْثَرَ بِهَا عَلَيْكُمْ ، لَقَدْ أَعْطَاكُمُوهُ وَبَثَّهَا فِيكُمْ ، حَتَّى بَقِىَ مِنْهَا هَذَا الْمَالُ ، فَكَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يُنْفِقُ عَلَى أَهْلِهِ مِنْ هَذَا الْمَالِ نَفَقَةَ سَنَتِهِ ، ثُمَّ يَأْخُذُ مَا بَقِىَ فَيَجْعَلُهُ مَجْعَلَ مَالِ اللَّهِ ، فَعَمِلَ بِذَلِكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حَيَاتَهُ ، أَنْشُدُكُمْ بِاللَّهِ هَلْ تَعْلَمُونَ ذَلِكَ قَالُوا نَعَمْ . ثُمَّ قَالَ لِعَلِىٍّ وَعَبَّاسٍ أَنْشُدُكُمَا بِاللَّهِ هَلْ تَعْلَمَانِ ذَلِكَ قَالاَ نَعَمْ . فَتَوَفَّى اللَّهُ نَبِيَّهُ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ أَنَا وَلِىُّ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَبَضَهَا فَعَمِلَ بِمَا عَمِلَ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ تَوَفَّى اللَّهُ أَبَا بَكْرٍ فَقُلْتُ أَنَا وَلِىُّ وَلِىِّ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَبَضْتُهَا سَنَتَيْنِ أَعْمَلُ فِيهَا مَا عَمِلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَبُو بَكْرٍ ، ثُمَّ جِئْتُمَانِى وَكَلِمَتُكُمَا وَاحِدَةٌ ، وَأَمْرُكُمَا جَمِيعٌ ، جِئْتَنِى تَسْأَلُنِى نَصِيبَكَ مِنِ ابْنِ أَخِيكَ ، وَأَتَانِى هَذَا يَسْأَلُنِى نَصِيبَ امْرَأَتِهِ مِنْ أَبِيهَا فَقُلْتُ إِنْ شِئْتُمَا دَفَعْتُهَا إِلَيْكُمَا بِذَلِكَ ، فَتَلْتَمِسَانِ مِنِّى قَضَاءً غَيْرَ ذَلِكَ ، فَوَاللَّهِ الَّذِى بِإِذْنِهِ تَقُومُ السَّمَاءُ وَالأَرْضُ ، لاَ أَقْضِى فِيهَا قَضَاءً غَيْرَ ذَلِكَ حَتَّى تَقُومَ السَّاعَةُ ، فَإِنْ عَجَزْتُمَا فَادْفَعَاهَا إِلَىَّ ، فَأَنَا أَكْفِيكُمَاهَا .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25057, B006728
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ بُكَيْرٍ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ عُقَيْلٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِى مَالِكُ بْنُ أَوْسِ بْنِ الْحَدَثَانِ ، وَكَانَ مُحَمَّدُ بْنُ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعِمٍ ذَكَرَ لِى مِنْ حَدِيثِهِ ذَلِكَ ، فَانْطَلَقْتُ حَتَّى دَخَلْتُ عَلَيْهِ فَسَأَلْتُهُ فَقَالَ انْطَلَقْتُ حَتَّى أَدْخُلَ عَلَى عُمَرَ فَأَتَاهُ حَاجِبُهُ يَرْفَأُ فَقَالَ هَلْ لَكَ فِى عُثْمَانَ وَعَبْدِ الرَّحْمَنِ وَالزُّبَيْرِ وَسَعْدٍ قَالَ نَعَمْ . فَأَذِنَ لَهُمْ ، ثُمَّ قَالَ هَلْ لَكَ فِى عَلِىٍّ وَعَبَّاسٍ قَالَ نَعَمْ . قَالَ عَبَّاسٌ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ اقْضِ بَيْنِى وَبَيْنَ هَذَا . قَالَ أَنْشُدُكُمْ بِاللَّهِ الَّذِى بِإِذْنِهِ تَقُومُ السَّمَاءُ وَالأَرْضُ هَلْ تَعْلَمُونَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ نُورَثُ مَا تَرَكْنَا صَدَقَةٌ » . يُرِيدُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم نَفْسَهُ . فَقَالَ الرَّهْطُ قَدْ قَالَ ذَلِكَ . فَأَقْبَلَ عَلَى عَلِىٍّ وَعَبَّاسٍ فَقَالَ هَلْ تَعْلَمَانِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ ذَلِكَ قَالاَ قَدْ قَالَ ذَلِكَ . قَالَ عُمَرُ فَإِنِّى أُحَدِّثُكُمْ عَنْ هَذَا الأَمْرِ ، إِنَّ اللَّهَ قَدْ كَانَ خَصَّ رَسُولَهُ صلى الله عليه وسلم فِى هَذَا الْفَىْءِ بِشَىْءٍ لَمْ يُعْطِهِ أَحَدًا غَيْرَهُ ، فَقَالَ عَزَّ وَجَلَّ ( مَا أَفَاءَ اللَّهُ عَلَى رَسُولِهِ ) إِلَى قَوْلِهِ ( قَدِيرٌ ) فَكَانَتْ خَالِصَةً لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَاللَّهِ مَا احْتَازَهَا دُونَكُمْ ، وَلاَ اسْتَأْثَرَ بِهَا عَلَيْكُمْ ، لَقَدْ أَعْطَاكُمُوهُ وَبَثَّهَا فِيكُمْ ، حَتَّى بَقِىَ مِنْهَا هَذَا الْمَالُ ، فَكَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يُنْفِقُ عَلَى أَهْلِهِ مِنْ هَذَا الْمَالِ نَفَقَةَ سَنَتِهِ ، ثُمَّ يَأْخُذُ مَا بَقِىَ فَيَجْعَلُهُ مَجْعَلَ مَالِ اللَّهِ ، فَعَمِلَ بِذَلِكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حَيَاتَهُ ، أَنْشُدُكُمْ بِاللَّهِ هَلْ تَعْلَمُونَ ذَلِكَ قَالُوا نَعَمْ . ثُمَّ قَالَ لِعَلِىٍّ وَعَبَّاسٍ أَنْشُدُكُمَا بِاللَّهِ هَلْ تَعْلَمَانِ ذَلِكَ قَالاَ نَعَمْ . فَتَوَفَّى اللَّهُ نَبِيَّهُ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ أَنَا وَلِىُّ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَبَضَهَا فَعَمِلَ بِمَا عَمِلَ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ تَوَفَّى اللَّهُ أَبَا بَكْرٍ فَقُلْتُ أَنَا وَلِىُّ وَلِىِّ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَبَضْتُهَا سَنَتَيْنِ أَعْمَلُ فِيهَا مَا عَمِلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَبُو بَكْرٍ ، ثُمَّ جِئْتُمَانِى وَكَلِمَتُكُمَا وَاحِدَةٌ ، وَأَمْرُكُمَا جَمِيعٌ ، جِئْتَنِى تَسْأَلُنِى نَصِيبَكَ مِنِ ابْنِ أَخِيكَ ، وَأَتَانِى هَذَا يَسْأَلُنِى نَصِيبَ امْرَأَتِهِ مِنْ أَبِيهَا فَقُلْتُ إِنْ شِئْتُمَا دَفَعْتُهَا إِلَيْكُمَا بِذَلِكَ ، فَتَلْتَمِسَانِ مِنِّى قَضَاءً غَيْرَ ذَلِكَ ، فَوَاللَّهِ الَّذِى بِإِذْنِهِ تَقُومُ السَّمَاءُ وَالأَرْضُ ، لاَ أَقْضِى فِيهَا قَضَاءً غَيْرَ ذَلِكَ حَتَّى تَقُومَ السَّاعَةُ ، فَإِنْ عَجَزْتُمَا فَادْفَعَاهَا إِلَىَّ ، فَأَنَا أَكْفِيكُمَاهَا .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Bukeyr (el-Kuraşî), ona Leys (b. Sa'd el-Fehmî), Ona da Ukayl (b. Halid el-Eylî), (Muhammed) b. Şihab (ez-Zührî’nin) şöyle anlattığını nakaletti: Muhammed b. Cübeyr b. Mut’im bana onun (Malik b. Evs b. Hadesân’ın) hadisinden bir kısmını zikretmişti. Ben yola çıktım ve nihayet onun (Malik b. Evs'in) huzuruna girdim ve ona bu hadisi sordum. Bunun üzerine (Malik b. Evs de) bana şöyle dedi: Yola çıkıp Hz. Ömer’in huzuruna girdim. (Çünkü Ömer beni huzuruna çağırmıştı.) (Biz onun yanında otururken) Ömer'in teşrifat memuru Yerfa' geldi ve “(Ey Mü'minlerin Emiri!) Osman, Abdurrahman, Zubeyr ve Sa'd’in (huzurunuza girmelerine) izin verir misin?” dedi. Ömer “Peki” deyip onların içeriye girmelerine izin verdi. Yerfa' (bir süre dışarıda) kaldıktan sonra yine geldi ve Ömer’e “Ali ve Abbas’ın da girmesine iznin var mı?” dedi. Ömer “Peki” deyip onlara da izin verdi. Ali ve Abbas içeri girince selam verip oturdular. Abbas “Ey Mü'minlerin Emiri! Benimle şu (Ali) arasında hüküm ver” dedi. Bunun üzerine Ömer “Göğün ve yerin emriyle, iradesiyle varlığını koruduğu Allah hakkı için size sorarım. Rasulullah (sav) kendisini kastederek “Biz (Peygamberler topluluğu) miras bırakmayız. Bizim bıraktığımız mal, sadakadır" buyurduğunu biliyor musunuz?” dedi. Orada bulunan topluluk (Osman ve arkadaşları) “Evet, Rasul-i Ekrem böyle buyurdu” diye tasdik ettiler. Bunun üzerine Ömer, Ali ile Abbas'a döndü ve “Rasulullah'ın (sav) böyle buyurduğunu sizler de biliyor musunuz?” dedi. Ali ile Abbas “Evet böyle buyurmuştur” diye tasdik ettiler. Bunun üzerine Ömer şöyle devam etti: “Şimdi ben size bu konu hakkında bilgi vereyim. Şüphesiz Allah (Taâlâ) bu fey'de tasarrufu Rasulüne tahsis etti, ondan başka kimseye bu hakkı vermedi. Yüce Allah (Kur'an’da) “Allah’ın onlardan alıp Rasulüne fey‘ olarak verdikleri için siz at veya deve koşturmuş değilsiniz. Ama Allah, elçilerini dilediği kimselere üstün kılar. Allah, her şeye kadirdir” (Haşr, 59/6) buyurmuştur. Dolayısıyla bu malda tasarruf hakkı sadece Rasûlulullah’a (sav) mahsus olmuştur. Sonra vallahi O (sav) bu malı sizi göz ardı edip de eline geçirmedi, sizi ihmal edip de kendi tekeline almadı. Bu fey’i size verdi ve aranızda taksim etti. Nihayet fey’ malından kendine (hisse istediğiniz Fedek, Hayber ve Nadir oğulları bölgelerindeki araziler) kaldı. Rasulullah (sav) bu maldan ailesinin bir senelik nafakasını ayırır, onlara infak ederdi. Sonra bundan arta kalanı alırdı. Onu Allah'ın malı olarak (vakıf) kılardı. Bu malı Rasulullah (sav) sağlığında böyle kullandı. Şimdi size Allah adiyle soruyorum: Bunun böyle olduğunu biliyor musunuz?” (Huzurunda) hazır bulunanlar “Evet” diye tasdik ettiler. Ömer, Ali ile Abbas'a hitaben de “Size de Allah adiyle soruyorum: Sizler de bunu böyle biliyor musunuz?” dedi. Ali ile Abbas da “Evet” diye tasdik ettiler. Ömer devamla şöyle dedi: “Sonra Allah (cc), Nebisini vefat ettirdi. Ebu Bekir ‘Ben Allah Rasulü'nün velisiyim’ deyip bu mallara el koydu ve onları Rasulullah'ın (sav) kullandığı gibi kullandı. Sonra Allah Ebu Bekir'i vefat ettirdi. Ben de ‘Rasulullah’ın (sav) velisinin velisiyim’ dedim ve emirliğimin ilk iki yılında bu mala el koydum. Ve onu Rasulullah (sav) ile Ebu Bekir'in kullandığı gibi kullanıp idare ediyordum. Sonra ikiniz beraberce bana geldiniz, sözleriniz bir, aranızda ihtilaf yoktu. (Ey Abbas!) Sen bana geldin, benden kardeşinin oğlundan gelecek hisseni istiyordun. (Ali'yi kastederek) Bu da gelip benden eşinin babasından düşen miras payını istiyordu. Size dedim ki: ‘Eğer dilerseniz bu malları size bu şartla vereyim.’ (Ve böylece size verdim.) Şimdi benden bundan başka hüküm mü istiyorsunuz? Göğün ve yerin izniyle ve iradesiyle varlığını koruduğu Allah'a yemin ederim ki ben kıyamet kopuncaya kadar bunun haricinde bir hüküm vermem. Eğer siz malları bu şartla idareden aciz olduysanız, onları bana geri veriniz. Ben onları sizin hesabınıza yeterlilikle idare ederim!”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ferâiz 3, 2/617
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Ebu Said Malik b. Evs en-Nasrî (Malik b. Evs b. Hadesân b. Nasr b. Muaviye)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Halid Ukayl b. Halid el-Eylî (Ukayl b. Halid b. Ukayl)
5. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
6. Yahya b. Bükeyr el-Kuraşî (Yahya b. Abdullah b. Bükeyr)
Konular:
Hz. Peygamber, vefatından sonra yakınlarına verilen mallar (Fey)
Peygamberler, miras bırakmamaları, bıraktıklarının sadaka olduğu
Yargı, miras Hukuku
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ قَالَ حَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ أَبِى الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ يَقْتَسِمُ وَرَثَتِى دِينَارًا ، مَا تَرَكْتُ بَعْدَ نَفَقَةِ نِسَائِى وَمُؤْنَةِ عَامِلِى فَهْوَ صَدَقَةٌ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25061, B006729
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ قَالَ حَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ أَبِى الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ يَقْتَسِمُ وَرَثَتِى دِينَارًا ، مَا تَرَكْتُ بَعْدَ نَفَقَةِ نِسَائِى وَمُؤْنَةِ عَامِلِى فَهْوَ صَدَقَةٌ » .
Tercemesi:
Bize İsmail (b. Ebu Üveys el-Esbahî), ona Malik (b. Enes el-Esbahî), ona Ebu Zinad (Abdullah b. Zekvan el-Kuraşî), ona A’rec (Abdurrahman b. Hürmüz), ona da Ebu Hüreyre Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletti:"(Vefatımda) benim mirasçılarım dînâr (ve dirhem) paylaşmazlar. Hanımlarımın nafakalarından ve (hurmalıklarımda çalışan) işçimin ücretinden sonra geriye bıraktığım şeyler, sadakadır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ferâiz 3, 2/618
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
Konular:
Peygamberler, miras bırakmamaları, bıraktıklarının sadaka olduğu
Yargı, miras Hukuku
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ عَنْ مَالِكٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها أَنَّ أَزْوَاجَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم حِينَ تُوُفِّىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَرَدْنَ أَنْ يَبْعَثْنَ عُثْمَانَ إِلَى أَبِى بَكْرٍ يَسْأَلْنَهُ مِيرَاثَهُنَّ . فَقَالَتْ عَائِشَةُ أَلَيْسَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ نُورَثُ مَا تَرَكْنَا صَدَقَةٌ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25064, B006730
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ عَنْ مَالِكٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها أَنَّ أَزْوَاجَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم حِينَ تُوُفِّىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَرَدْنَ أَنْ يَبْعَثْنَ عُثْمَانَ إِلَى أَبِى بَكْرٍ يَسْأَلْنَهُ مِيرَاثَهُنَّ . فَقَالَتْ عَائِشَةُ أَلَيْسَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ نُورَثُ مَا تَرَكْنَا صَدَقَةٌ » .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Mesleme (el-Harisî), ona Malik (b. Enes el-Esbahî), ona (Muhammed) b. Şihab (ez-Zührî), ona da Urve (b. Zübeyr el-Elesdî) Aişe’nin (r.anha) şöyle anlattığını nakletti: Rasulullah (sav) vefat ettiği zaman Peygamber'in eşleri Osman’ı Ebu Bekir'e göndermeyi ve (Peygamber'den olan) miras paylarını (almayı) istediler. Bunun üzerine Aişe onlara “Rasulullah ‘Biz (Peygamberler topluluğu) miras bırakmayız. Bizim bıraktığımız mal, sadakadır’" buyurmadı mı” dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ferâiz 3, 2/618
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
Konular:
Hz. Peygamber, vefatından sonra yakınlarına verilen mallar (Fey)
Peygamberler, miras bırakmamaları, bıraktıklarının sadaka olduğu
Yargı, miras Hukuku
Öneri Formu
Hadis Id, No:
50743, DM003169
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ عَطَاءٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : إِذَا اسْتَهَلِّ الصَّبِىُّ وَرِثَ وَوُرِّثَ وَصُلِّىَ عَلَيْهِ.
Tercemesi:
Bize Ebu Nuaym (Fadl b. Amr b. Hammad b. Züheyr b. dirhem), ona Şerik (b. Abdullah b. Haris b. Evs b. Haris), ona Ebu İshak (Amr b. Abdullah b. Ubeyd), ona Ata (b. Eslem), ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre İbn Abbas şöyle demiştir: Bebek (doğum esnasında) ağlarsa (canlı olarak dünyaya geldiği anlaşıldığından) varis olur, mirasçı yapılır ve cenaze namazı kılınır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Ferâiz 47, 4/2006
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Muhammed Ata b. Ebu Rabah el-Kuraşî (Ata b. Eslem)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Ebu Abdullah Şerik b. Abdullah el-Kâdî (Şerik b. Abdullah b. Haris b. Evs b. Haris)
5. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Cenaze Namazı, çocuğa
KTB, NAMAZ,
Miras, çocuk için
Yargı, miras Hukuku
Öneri Formu
Hadis Id, No:
271355, İM002376-2
Hadis:
حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ حُمَيْدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ وَمُحَمَّدِ بْنِ النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ أَخْبَرَاهُ عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ أَنَّ أَبَاهُ نَحَلَهُ غُلاَمًا وَأَنَّهُ جَاءَ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم يُشْهِدُهُ فَقَالَ « أَكُلَّ وَلَدِكَ نَحَلْتَهُ » . قَالَ لاَ . قَالَ « فَارْدُدْهُ » .
Tercemesi:
Bize Hişam b. Ammar, ona Süfyan (b. Uyeyne), ona (İbn Şihab) ez-Zührî, ona Hümeyd b. Abdurrahman ve Muhammed b. Beşir, o ikisine Numan b. Beşir şöyle demiştir. Babası Numan b. Beşir'e bir köle hibe etti. Hz. Peygamber'e (sav) gelerek onu şahit tutmak istedi. Hz. Peygamber (sav) de "bütün çocuklarına köle bağışladın mı?" diye sordu. Babası hayır deyince, "bu bağışından vazgeç" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Hibât 1, /380
Senetler:
1. Numan b. Beşir el-Ensârî (Numan b. Beşir b. Sa'd b. Sa'lebe)
2. Ebu Abdurrahman Humeyd b. Abdurrahman ez-Zühri (Humeyd b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf b. Abd)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Hişam b. Ammar es-Sülemî (Hişam b. Ammar es-Sülemî)
Konular:
Aile, çocuklar arasında adaletli davranmak
Bağış, Hibe
Yargı, miras Hukuku
Öneri Formu
Hadis Id, No:
271356, İM002376-2
Hadis:
حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ حُمَيْدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ وَمُحَمَّدِ بْنِ النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ أَخْبَرَاهُ عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ أَنَّ أَبَاهُ نَحَلَهُ غُلاَمًا وَأَنَّهُ جَاءَ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم يُشْهِدُهُ فَقَالَ « أَكُلَّ وَلَدِكَ نَحَلْتَهُ » . قَالَ لاَ . قَالَ « فَارْدُدْهُ » .
Tercemesi:
Bize Hişam b. Ammar, ona Süfyan (b. Uyeyne), ona (İbn Şihab) ez-Zührî, ona Hümeyd b. Abdurrahman ve Muhammed b. Beşir, o ikisine Numan b. Beşir şöyle demiştir. Babası, Numan b. Beşir'e bir köle hibe etti. Hz. Peygamber'e (sav) gelerek onu şahit tutmak istedi. Hz. Peygamber (sav) de "bütün çocuklarına köle bağışladın mı?" diye sordu. Babası hayır deyince, "bu bağışından vazgeç" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Hibât 1, /380
Senetler:
1. Numan b. Beşir el-Ensârî (Numan b. Beşir b. Sa'd b. Sa'lebe)
2. Ebu Abdurrahman Humeyd b. Abdurrahman ez-Zühri (Humeyd b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf b. Abd)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Hişam b. Ammar es-Sülemî (Hişam b. Ammar es-Sülemî)
Konular:
Aile, çocuklar arasında adaletli davranmak
Bağış, Hibe
Yargı, miras Hukuku