1994 Kayıt Bulundu.
Bana Abdullah b. Recâ, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona da Berâ (ra) şöyle demiştir: Bir bütün halinde en son inen sure Berâe'dir. son ayeti en son inen Sure de Nisa Suresinin sonu olan (يَسْتَفْتُونَكَ قُلِ اللَّهُ يُفْتِيكُمْ فِى الْكَلاَلَةِ) Nisâ, 176 ayetidir.
Açıklama: Rivayetteki "كَامِلَةً -bir bütün halinde-" ifadesi diğer rivayetlerde yer almamaktadır. Bakınız B004654 numaralı hadis.
Bize İbn Selâm, ona Ebu Muâviye, ona Hişâm, ona babası (Urve) şöyle rivayet etmiştir: Âişe "Kadınlar hakkında senden fetvâ istiyorlar. De ki: Size onlar hakkındaki hükmü Allah açıklıyor. Haklarını vermeksizin nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar ile güçsüz ve korunmasız çocuklar hakkındaki hükümler ve yetimlerin hakkını âdil bir şekilde gözetmenize dair emirler, kitapta size okunuyor." (Nisâ, 127) ayetinin tefsiri ile ilgili şöyle demiştir: Bu kız; erkeğin malında ona ortak olan ve onun himayesinde bulunan ama erkeğin onunla evlenmeyi istemediği, ayrıca malında kendisi aleyhine eksileceği için o kızcağızı başka bir adamla evlendirmediği ve evlenmekten alıkoyduğu yetim kızdır. İşte Allah o velilere böyle yapmayı yasakladı.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zuhrî; (T) Leys der ki: Bana Ukayl, ona İbn Şihâb şöyle rivayet etmiştir: Urve b. Zübeyir Âişe'ye “ey anacığım, "Eğer yetim kızların haklarını gözetemeyeceğinizden korkarsanız size helâl olan diğer kadınlardan ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder nikâh edin ve eğer bu şekilde de adalet yapamayacağınızdan korkarsanız bir tane seçin yahut sahip olduğunuz cariyelerle yetinin." (Nisâ, 3) ayeti hakkında ne dersin?” diye sordu. Âişe şöyle cevap verdi: Ey kız kardeşimin oğlu, bu yetim kız, velisinin himaye ve terbiyesi altında bulunur, derken o veli, yetim kızın güzelliğine ve malına rağbet eder, ama kızın mihrini noksan vermek ister. İşte bu ayette böyle velilerin, velayetleri altındaki yetim kızlarla, mihrlerini tam vermeden evlenmeleri yasaklanmış ve başka kadınlarla evlenmeleri emredilmiştir. Âişe der ki: Bu ayet indikten sonra insanlar Rasulullah'tan (sav) fetva istedi. Bunun üzerine Allah "Kadınlar hakkında senden fetvâ istiyorlar. De ki: Size onlar hakkındaki hükmü Allah açıklıyor. Haklarını vermeksizin nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar ile güçsüz ve korunmasız çocuklar hakkındaki hükümler ve yetimlerin hakkını âdil bir şekilde gözetmenize dair emirler, kitapta size okunuyor." (Nisâ, 127) ayetini indirdi. Azız ve Celîl Allah onlara bu ayette şunu ifade etti: Yetim kız, mal sahibi ve güzel olduğu zaman, veliler onun nikâhına, nesebine ve mihrine rağbet ediyor, ama malı ve güzelliği az olduğu için kendisine ilgi gösterilmeyen bir yetim kız ise, veliler onu bırakıp başka kadınları alıyor. Âişe der ki: Nasıl ki kendisine rağbet edilmeyen kızları terk edip evlenmiyorlarsa, aynı şekilde, kendisine rağbet edilen yetim kızlarla da, ancak onlara adaletle davranıp hakları olan en yüksek mihri vermeleri hâlinde evelenebilirler.
Bize Übeydullah b. Musa, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona da Berâ (ra) şöyle demiştir: En son inen ayet Nisâ Suresi'nin sonu olan (يَسْتَفْتُونَكَ قُلِ اللَّهُ يُفْتِيكُمْ فِى الْكَلاَلَةِ) Nisâ, 176. ayetidir.
Bana İshak b. İbrahim, ona Ebu Usame, ona İdris, ona Talha, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (r.anhuma) "her biri için mevâlî (mirasçı) belirledik" (Nisa, 4/33) ve "antlaşma yoluyla yakınlık bağı kurduğunuz kimseler" (Nisa, 4/33) ayetleri hakkında şöyle demiştir: Muhacirler Medine'ye geldiklerinde, Peygamberin (sav) aralarında yapmış olduğu kardeşlik anlaşmasına dayalı olarak, herhangi akrabalık bağı olmaksızın Ensar'a mirasçı olurlardı. "mirasçı belirledik" (Nisa, 4/33) ayeti inince, "antlaşma yoluyla yakınlık bağı kurduğunuz kimseler" (Nisa, 4/33) kısmının hükmünü kaldırdı.
Bize Musa b.İsmail, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihâb, ona Âmir b. Sa'd, ona da babası (Sa'd b. Ebu Vakkâs) şöyle demiştir: Veda Haccında, hastalığımdan dolayı Rasulullah (sav) beni ziyarete geldi. Neredeyse ölecek kadar hastaydım. Rasulullah'a (sav) “ey Allah'ın Rasulü, bendeki bu hastalık senin de gördüğün gibi çok ıstırap vermeye başladı. Çok malım mülküm, bana varis olacak da bir tek kızım var. Malımın üçte ikisini sadaka olarak vereyim mi?” diye sordum. Rasulullah (sav) "hayır" buyurdu. Ben “yarısını sadaka vereyim mi?” dedim. Rasulullah (sav) "üçte bir bile çoktur. Ey Sa'd, senin mirasçılarını zengin bırakman, onları fakir ve insanlara el açar bir hâlde bırakmandan daha hayırlıdır. Sen Allah rızası için harcayacağın her nafakadan muhakkak ecre nail kılınırsın. Hatta yemek yerken eşinin ağzına koyacağın bir lokmadan bile sevap alırsın" dedi. Ben “dostlarım gidecek ben burada mı kalacağım (öleceğim)?” diye sordum. Allah Rasulü şöyle buyurdu: "Hayır, sen bizden asla geri kalmayacaksın. Sen Allah rızasını kazanmaya vesile olacak yararlı işler yapacaksın ve bu sayede Allah katında makam ve merteben yükselecek. Öyle ümit ediyorum ki senin ecelin geri bırakılacak ve uzun zaman yaşayacaksın. Hatta bazı topluluklar senden fayda görecek, bazıları da zarar. Allah'ım, ashabımın hicretini geçerli kıl, onları topukları üzerinde geri döndürme, Ah gidi Sa'd b. Havle" buyurdu. Sa'd ibn Ebu Vakkâs der ki: Rasulullah (sav), Sa'd b. Havle'ye (hicret ettikten sonra) Mekke'de ölmesinden dolayı hüzünlenip acıdı.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zuhrî; (T) Leys der ki: Bana Ukayl, ona İbn Şihâb şöyle rivayet etmiştir: Urve b. Zübeyir Âişe'ye “ey anacığım, "Eğer yetim kızların haklarını gözetemeyeceğinizden korkarsanız size helâl olan diğer kadınlardan ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder nikâh edin ve eğer bu şekilde de adalet yapamayacağınızdan korkarsanız bir tane seçin yahut sahip olduğunuz cariyelerle yetinin." (Nisâ, 3) ayeti hakkında ne dersin?” diye sordu. Âişe şöyle cevap verdi: Ey kız kardeşimin oğlu, bu yetim kız, velisinin himaye ve terbiyesi altında bulunur, derken o veli, yetim kızın güzelliğine ve malına rağbet eder, ama kızın mihrini noksan vermek ister. İşte bu ayette böyle velilerin, velayetleri altındaki yetim kızlarla, mihrlerini tam vermeden evlenmeleri yasaklanmış ve başka kadınlarla evlenmeleri emredilmiştir. Âişe der ki: Bu ayet indikten sonra insanlar Rasulullah'tan (sav) fetva istedi. Bunun üzerine Allah "Kadınlar hakkında senden fetvâ istiyorlar. De ki: Size onlar hakkındaki hükmü Allah açıklıyor. Haklarını vermeksizin nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar ile güçsüz ve korunmasız çocuklar hakkındaki hükümler ve yetimlerin hakkını âdil bir şekilde gözetmenize dair emirler, kitapta size okunuyor." (Nisâ, 127) ayetini indirdi. Azız ve Celîl Allah onlara bu ayette şunu ifade etti: Yetim kız, mal sahibi ve güzel olduğu zaman, veliler onun nikâhına, nesebine ve mihrine rağbet ediyor, ama malı ve güzelliği az olduğu için kendisine ilgi gösterilmeyen bir yetim kız ise, veliler onu bırakıp başka kadınları alıyor. Âişe der ki: Nasıl ki kendisine rağbet edilmeyen kızları terk edip evlenmiyorlarsa, aynı şekilde, kendisine rağbet edilen yetim kızlarla da, ancak onlara adaletle davranıp hakları olan en yüksek mihri vermeleri hâlinde evelenebilirler.