1997 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Râbi' el-Atekî, ona Hammad, ona Eyyüb, ona Amr b. Said, ona da Humeyd b. Abdurrahman el-Hımyeri, ona da Sa'd oğullarının üçü “Sa'd Mekke'de hastalandı da Rasulullah (sav) onu dolaşmağa geldi” demiş ve hadisi Sakafî hadisi gibi rivayet etmişlerdir.
Açıklama: Hadisin tam metni için M004215 numaralı rivayete bakınız.
Bize Muhammed b. el-Müsenna, ona Abdüla'lâ, ona Hişam, ona Muhammed, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Sa'd b. Malik'in çocuklarından üçünden her biri diğer arkadaşı gibi rivayet ederek “Sa'd Mekke'de hastalandı da Peygamber (sav) onu dolaşmaya geldi” dedi ve Amr b. Said'in Humeyd el-Hımyerî'den rivayet ettiği hadisin benzerini rivayet etti.
Açıklama: Hadisin tam metni için M004215 numaralı rivayete bakınız.
Bana onu Ebut-Tahir ve Harmele, o ikisine İbn Vehb, ona Yunus; (T) Bana Abdülmelik b. Şuayb b. el-Leys, ona babası, ona dedesi, ona Ukayl; (T) Bize İbn Ebu Ömer ve Abd b. Humeyd, o ikisine Abdürrezzak, ona Mamer, haber vermiştir. Onların hepsi Zührî'den bu isnadla (Sâlim'den o da babasından (İbn Ömer'den) Amr b. el-Haris'in hadisi gibi şu rivayette bulunmuşlardır: "Hakkında vasiyet edeceği bir şeyi bulunan müslüman bir kişinin üç gece gecelemeden hakkı (yapması gereken şey), ancak vasiyetinin yanında yazılı olarak bulunmasıdır." Abdullah b. Ömer, "Rasulullah'ın (sav) bunu söylediğini işittiğimden beri üzerimden vasıyetim yanında olmaksızın bir gece dahi geçmemiştir." demiştir.
Açıklama: Hadisin bütünü için bk. M004207.
Bize Muhammed b. Ebu Ömer el-Mekkî, ona es-Sekafî, ona Eyyüb es-Sehtiyânî, ona Amr b. Said, ona Humeyd b. Abdurrahman el-Himyerî, ona Sa'd'ın çocuklarından üçü, onlara da babaları (Sa'd b. Ebu Vakkâs) şöyle rivayet etmiştir: "Peygamber Efendimiz (sav) Mekke'de, hastalanan Sa'd'ı ziyarete geldi. Sa'd ağlamaya başladı. Allah'ın Rasulü 'neden ağlıyorsun' diye sordu, o da 'hicret ederek ayrıldığım bu topraklarda, Sa'd b. Havle gibi ölmekten korkuyorum' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Allah'ım! Sa'd'a şifa ver. Allah'ım! Sa'd'a şifa ver' diye üç defa dua etti. Sa'd 'ey Allah'ın Rasulü! Benim çok malım, mirasçı olarak da bir tek kızım var. Bütün malımı vasiyet edip (hayra bağışlayabilir miyim?)' diye sordu. Efendimiz 'olmaz' dedi. Sa'd 'o zaman üçte ikisini bıraksam' Hz. peygamber (sav) 'yine 'olmaz' dedi. 'Yarısını bıraksam' dedi. Hz. Peygamber (sav) yine 'Olmaz' buyurdu. Sa'd 'üçte birini? bıraksam' deyince Allah'ın Rasulü (sav) 'üçte bir de çok ama olur. Senin malından yaptığın sadaka, sadaka sevabı getirdiği gibi, ailene yaptığın harcamalar da sadaka sevabı getirir. Karının, senin malından yediği de sadakadır. Ailene geçimlik mal bırakman, onları insanlara muhtaç bir durumda koyup gitmenden daha iyidir' buyurdu." [Ravi der ki: metinde "insaların eline (بِيَدِهِ)" ifadesi de kullanılmış olabilir.]
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Süfyân, ona da İbnü'l-Münkedir, Câbir'in şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "Bir keresinde hastalanmıştım. Hz. Peygamber (sav), Ebu Bekir ile yaya olarak beni ziyarete gelmişler. Ben o sırada kendimde olmadığım için Hz. Peygamber'le (sav) konuşamamışım. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) abdest alıp suyundan üzerime serpince kendime geldim. Ona 'Ey Allah'ın Rasulü! Malımı ne yapayım? (Nasıl paylaştırayım?) Geride kalacak kız kardeşlerim var dedim. Bunun üzerine mirastan bahseden şu ayet-i kerime nâzil oldu: (Senden (geride kalan kız kardeşlerin mirasları konusunda) fetva isterler. De ki Allah (cc), babası ve çocuğu olmayan kimsenin mirası hakkındaki hükmü şöyle açıklıyor...) (en-Nisa 4/176)"
Açıklama: Hadisin bütünü için bk. M004207.