40 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Tahir, ona İbn Vehb, ona Leys, ona İmran b. Ebu Enes, ona Hanzala b. Ali, ona da Hufaf b. İma el-Gıfârî, Rasulullah (sav) namazda şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Allah'ım, Lihyân oğullarına, Ri'l'e, Zekvân'a, Allah'a ve Rasulüne isyan eden Usayye'ye lanet et. Ğifar oğullarının, Allah günahlarını bağışlasın. Eslem'e (kabilesine), Allah esenlik versin."
Bize Hafs b. Ömer el-Havzî, ona Hemmam, ona da İshak, Enes'in (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Nebî (sav), içlerinde Süleym oğullarından bazı kişilerin bulunduğu yetmiş kişilik bir grubu Âmir oğullarına gönderdi. Oraya yaklaştıklarında dayım, 'Ben önden gideyim. Eğer bana emân (güvence) verirlerse (dokunmazlarsa), Rasulullah'ın (sav) mesajını onlara tebliğ ederim. Aksi hâlde siz hemen yakınlarda olursunuz.' dedi ve oraya doğru gitti. Onlar da (dayıma) emân (güvence) verdiler. Dayım onlara Hz. Peygamber'in (sav) mesajını anlatırken, aralarından birine göz işareti yaptılar. O kişi gelip dayıma mızrağını sapladı ve onu yaraladı. Dayım, 'Allahu ekber (Allah en büyüktür), Kâbe'nin Rabbbine yemin ederim ki, ben kazandım.' dedi. Sonra hemen saldırıya geçtiler ve geri kalan tüm arkadaşlarını öldürdüler. Yalnızca topal bir adam vardı; dağa doğru tırmanarak kaçıp kurtuldu. -Hadisin râvisi Hemmâm, 'Zannedersem onunla birlikte başka bir kişi daha kurtulmuştu.' dedi.- (Sonra) Cebrâîl (as), Nebi'ye (sav) gelip onların Rablerine kavuştuğunu, Allah'ın onlardan, onların da Allah'tan razı olduklarını haber verdi. Bizler, 'Kabilemize haber verin; biz Rabbimize kavuştuk. O bizden razı oldu; biz de ondan razı olduk' ayetini okurduk. Sonra bu ayet neshedildi. Rasulullah (sav), kırk sabah (boyunca) onlara; Ri'l'e, Zekvân'a, Lihyân oğullarına ve Allahâ ve rasulüne isyan eden Usayye oğullarına beddua etti."
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyan, ona da Asım'ın rivayet ettiğine göre Enes şöyle demiştir: "Rasulullah'ın (sav) Bi'ru Maûne gününde şehit edilen yetmiş kişiye üzüldüğü kadar herhangi bir seriyye için üzüldüğünü görmedim. Bunlara Kurrâ denilirdi. Allah Rasulü (sav) bir ay boyunca onları öldürenlere beddua etti."
Bize Amr en-Nakıd, ona Esved b. Âmir, ona Şu'be, ona da Katade, Enes b. Malik'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Nebi (sav) bir ay boyunca kunut yaptı; Ri'l, Zekvân ve Allah'a ile Rasulü'ne isyan eden Usayya kabilelerine lanet okudu."
Bize Ebu Tahir Ahmed b. Amr b. Serh el-Mısrî, ona İbn Vehb, ona Leys, ona İmran b. Ebu Enes, ona Hanzala b. Ali, ona da Hufâf b. Îmâ el-Ğifarî, Rasulullah'ın (sav) namazda iken şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Allah'ım, Lihyân oğullarına, Ri'l'e, Zekvân'a, Allah'a ve Rasulüne isyan eden Usayye'ye lanet et. Ğifar oğullarının, Allah günahlarını bağışlasın, Eslem'e de Allah esenlik versin"
Bize Hâşim ve Affân, ona Süleyman, ona da Sabit şöyle demiştir: "Enes b. Mâlik’in yanında idik. Enes ailesi arasında bir yazı yazdı ve 'Ey Kurrâ topluluğu, şahit olun' dedi. Sabit der ki: Bu bana biraz hoş gelmedi ve 'Ey Ebu Hamza! Keşke onların (Kurraların) isimlerini tek tek zikretseydin' dedim. Enes 'Size ‘kurrâ’ dememde ne sakınca var? İstersen size, kardeşlerinizden bahsedeyim ki biz Rasulullah (sav) zamanında onlara 'kurrâ' derdik' dedi ve sonra şöyle anlattı:" "Onlar yetmiş kişiydi. Gece olduğunda Medine’deki bir muallimin yanına gider, sabaha kadar Kur'an dersi yapar, sabah olunca içlerinden gücü yeten su getirir, odun toplar, maddi imkânı olanlar da bir araya gelip bir koyun satın alır, uygun şekilde hazırlar Rasulullah'ın (sav) hanesinin kapılarına asılı hale getirirlerdi. (evlerine ulaştırırlardı). Hubeyb şehit olduğunda, Rasulullah (sav) onları (Kur'an öğretmek üzere) gönderdi. Onlar da Süleym oğullarından bir kabileye vardılar. (Ancak yolda önleri kesildi.) İçlerinde benim dayım Harâm da vardı. Harâm kabile reislerine 'Beni bırakın da şu topluluğa, bizim onları hedef almadığımızı, niyetimizin başka olduğunu, haber vereyim onlar da yolumuzu açsınlar' dedi. [Affân rivayetinde (فَيُخْلُونَ وَجْهَنَا) demiştir.] Sonra Harâm, (topluluğun önün kesenlere seslenerek) 'Bizim size karşı bir kastımız yoktur, yolumuzu açın' dedi. Ancak içlerinden biri mızrakla Harâm’a sapladı ve mızrak göğsünden girip çıktı. Harâm o anda 'Allahu Ekber! Kâbe’nin Rabbine yemin ederim ki ben kazandım' dedi. Sonra düşman topluca üzerlerine saldırdı ve o yetmiş kişiden hiç kimse sağ kalmadı." "Enes der ki: Rasulullah (sav) onların uğradığı musibete o kadar üzüldü ki başka hiç bir şeye bu kadar üzüldüğünü görmedim. Sabah namazında ellerini kaldırarak onlara beddua etti. Daha sonra Ebu Talha bana 'Harâm’ı öldüren hakkında bilgin var mı?' dedi. Ben de 'Ona ne olacak? Allah onun hakkından gelmiştir' dedim. Ebu Talha 'Dur, hemen acele etme, çünkü o Müslüman oldu' dedi." [Affân’ın rivayetinde 'Rasulullah (sav) ellerini kaldırarak onlara beddua etti' demiştir. Ebu Nadr ise rivayetinde 'Ellerini kaldırdı' demiştir.]
Bize Müsedded, ona da Abdülvahid, Asım'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: 'Enes b. Malik'e kunut hakkında soru sordum. 'Kunut vardır.' cevabını verdi. 'Kunut, rukûdan önce mi yoksa sonra mı yapılır?' diye tekrar sordum. Enes: 'Rukûdan önce.' karşılığını verdi. Asım (sormaya) devam ederek: 'Falan kimse senin (kunutun) rukûdan sonra yapıldığını söylediğini haber verdi (buna ne dersin?) deyince, Enes şöyle dedi: "O hata ediyor. Rasulullah (sav) bir ay boyunca rukûdan sonra kunut yaptı. (Rasulullah'ın (sav) kunut yapmasının sebebi) -zannederim- şuydu: Hz. Peygamber (sav) kendilerine Kurrâ adı verilen takriben yetmiş kişiyi müşriklerden bir topluluğa göndermişti. Sayıları müşriklerden azdı. O müşriklerle Rasulullah arasında bir anlaşma vardı. Rasulullah (sav) bir ay boyunca kunut yaptı ve o müşriklere beddua etti."
Bize İsmail b. Abdullah, ona Malik, ona da İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, Enes b. Mâlik'in (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav)30 sabah boyunca, Bi'r-i Maûne'deki insanları (kurraları) öldürenlere; Ri'l, Zekvân ve Allah'a ile Rasülüne isyan eden Usayye kabilelerine, beddua etti. Enes şöyle demiştir: "Bi'r-i Maûne'de öldürülenler hakkında Kur'an (ayeti) indirildi. Biz, onu daha sonra nesh edilinceye kadar okurduk. Ayet şöyleydi: 'Kabilemize haber verin; biz Rabbimize kavuştuk. O bizden razı oldu; biz de ondan razı olduk'."
Bize Musa b. İsmail, ona da Abdülvahid, Asım el-Ahvel'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: 'Enes b. Malik'e kunut hakkında soru sordum. 'Evet (Kunut vardır).' cevabını verdi. 'Kunut, rukûdan önce mi yoksa sonra mı yapılır?' diye tekrar sordum. Enes: 'Rukûdan önce.' karşılığını verdi. 'Falan kimse senin (kunutun) rukûdan sonra yapıldığını söylediğini haber verdi (buna ne dersin?)' deyince, Enes şöyle dedi: "O hata ediyor. Rasulullah (sav) bir ay boyunca rukûdan sonra kunut yaptı. Rasulullah (sav) Kurrâ adı verilen yetmiş kişiyi müşrik olan insanlara göndermişti. Onlarla Rasulullah arasında önceden yapılmış bir anlaşma vardı. Fakat Peygamberle (sav) anlaşması olan bu kişiler (anlaşmaya ihanet edip gönderilen kurralara) saldırdılar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) bir ay boyunca rukûdan sonra kunut yaparak o müşriklere beddua etti."