191 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona (İsmail) İbn Uleyye, ona Ravh b. Kasım, ona da Abdullah b. Muhammed b. Akîl, Rubeyyi'in (bt. Muavviz) şöyle dediğini rivayet etmiştir: İbn Abbas bana gelerek, 'Hz. Peygamber'in (sav) abdest alırken ayaklarını yıkadığını' bildirdiğim hadisi sordu ve sonra şöyle dedi: 'İnsanlar (ayakları) yıkamak dışında başka bir şeyi kabul etmiyorlar. Ancak ben Allah'ın Kitabı'nda sadece ayakları mesh etmeyi buluyorum.' dedi.
Açıklama: Elbani ...فَقَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ إِنَّ النَّاسَ kısmı dışındaki bölümün hasen olduğunu ifade etmiştir
Bize Ebu Tahir Ahmed b. Amr b. Serh, ona Abdullah b. Vehb, ona Muaviye b. Salih, ona Abdülaziz b. Müslim, ona da Ebu Ma'kil, Enes b. Malik'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber'i (sav) abdest alırken gördüm. Başında Kıtriyye kumaşından bir sarık vardı. Sarığını çözmeden (başından çıkarmadan), elini sarığın altına sokarak başının ön tarafını mesh etti."
Açıklama: Kıtriyye: Bir kumaş çeşididir. Katar'da dokunduğu için oraya nisbetle 'Kıtriyye' diye anılır. Kırmızı renkte ve desenlidir. Biraz da sertçedir.
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Yahya b. Said el-Kattan, ona Süleyman et-Teymî, on Bekir b. Abdullah el-Müzenî, ona Hasan (el-Basrî), ona da İbnü'l-Muğire b. Şu'be, babasının (Muğire b. Şu'be) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), abdest aldı ve (bunu yaparken) mestlerinin ve sarığının üzerine mesh etti." (Ravilerden) Bekir b. Abdullah, 'Urve b. Muğira'dan işittim' demiştir. [Tirmizi şöyle demiştir: Muhammed b. Beşşar başka bir yerde bu hadisi 'Rasulullah (sav), perçemine (alnına) ve sarığına mesh etti.' lafızlarıyla nakletmiştir. Bu hadis Muğire b. Şu'be'den farklı yollarla nakledilmiştir. Bazı raviler, 'alnına ve sarığına mesh etti' şeklinde, bazı raviler ise, 'alnına mesh etti' lafızlarıyla nakletmişlerdir. Ahmed b. Hasan, Ahmed b. Hanbel'in: Yahya b. Said el Kattan gibisini görmedim.' dediğini söylemiştir. Bu konuda Amr b. Ümeyye, Selman, Sevban ve Ebû Ümâme’den rivayet edilen hadisler de vardır. Ebu İsa (Tirmizi) şöyle demiştir: Muğire b. Şu'be'nin bu hadisi, hasen sahihtir. Hz. Peygamber'in (sav) ashabından birçok âlimin görüşü bu hadis doğrultusundadır. Ebû Bekir, Ömer ve Enes bunlardan bazılarıdır. Evzâ'î, Ahmed (b. Hanbel) ve İshak da bu görüştedir. Bunlar: '(Başa mesh etmeden sadece) Sarık üzerine mesh edilebilir' demektedir. Hz. Peygamber'in (sav) ashabından ve tabiundan başka âlimler ise, 'Sadece sarık üzerine mesh edilemeyeceği, sarık ile beraber ancak başa (bir kısmına) da mesh edilirse geçerli olacağını' söylemektedir. Süfyan es Sevrî, Malik b. Enes, İbnü'l-Mübarek ve Şâfiî'nin görüşü de bu yöndedir. Ebu İsa (Tirmizî): Carûd b. Muâz'dan naklen, Vekî b. Cerrâh'ın: 'Sadece sarık üzerine mesh etmek hadislere göre yeterlidir.' dediğini söylemiştir.']
Bize Amr b. Ali ve Humeyd b. Mes'ade, o ikisine Yezid - b. Zürey'-, ona Humeyd (et-Tavil), ona Bekir b. Abdullah el-Müzenî, ona da Hamza b. Muğire b. Şu'be, babasının (Muğire b. Şu'be) şöyle dediğini rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) bir yolculukta geri kaldı. Ben de onunla birlikte geri kalmıştım. Tuvalet ihtiyacını giderdikten sonra: 'Yanında su var mı?' diye sordu. Ben de kendisine bir matara (su) getirdim. Ellerini ve yüzünü yıkadı. Sonra kollarını sıvamak istedi fakat cübbenin yenleri dar geldiği için bunu başaramadı. Bunun üzerine cübbeyi (yanlarını) omuzlarının üzerine attı ve kollarını yıkadı. Perçemini, sarığının ve mestlerinin üzerini de mesh etti.
Bize Yakub b. İbrahim, ona Hüşeym (b. Beşir), ona Yunus b. Ubeyd, ona İbn Sirin, ona da Amr b. Vehb es-Sekafî, Muğire b. Şu'be'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: İki husus var ki, onları Hz. Peygamber'de (sav) bizzat şahit olduğum için kimseye sorma ihtiyacı duymuyorum. Birincisi, Rasulullah (sav) ile birlikte bir seferde idik. Tuvalet ihtiyacını gidermek için yanımızdan uzaklaştı. Sonra geldi ve abdest aldı. (Abdest alırken) perçeminin, sarığının iki tarafının ve mestlerinin üzerine mesh etti. İkicisi ise: Devlet başkanı olan kişinin idaresi altındaki bir kişinin arkasında namaz kılmasıdır. Rasulullah (sav) ile alakalı şöyle bir duruma şahit oldum: Bir seferde Onunla (sav) birlikte idik. Namaz vakti gelmişti. Fakat Rasulullah (sav) (meşguliyeti sebebiyle gecikmiş) insanları bekletmişti. (Rasulullah'ın gecikeceğini anlayan sahabiler) namaza kalktılar, (Abdurrahman) İbn Avf'ı imam olarak öne geçirdiler, o da namaz kıldırmaya başladı. (Onlar namaz kılarken) Hz. Peygamber (sav) geldi ve namazda yetiştiği bölümü İbn Avf'ın arkasında kıldı. İbn Avf selam verince Hz. Peygamber (sav) kalktı ve kaçırdığı rekâtları yerine getirdi.
Bana Malik'in rivayet ettiğine göre kendisine şöyle bir haber ulaşmıştır: Cabir b. Abdullah'a sarık üzerine mesh hakkında soruldu, Cabir de, “başını suyla mesh etmedikçe olmaz” dedi.
Bana Malik'ten, ona Hişam b. Urve şöyle demiştir: Babam Urve b. Zübeyr, abdest alırken sarığını çıkarır ve başını su ile mesh ederdi.
Bize Malik şöyle rivayet etmiştir: Nâfi, henüz çocuk iken, Abdullah b. Ömer'in hanımı Safiyye bt. Ebu Ubeyde'nin abdest alırken, başını suyla mesh ettiğini gördü. İmam Malik'e, “Sarığın ve baş örtüsünün üzerine mesh edilir mi?” diye soruldu, Malik de “Erkeğin sarığının üzerine, kadının başörtüsünün üzerine mesh etmeleri caiz olmaz. Başlarının üzerine mesh etmeleri gerekir” diye cevap verdi. Yine İmam Malik'e, “abdest alan bir kimsenin başını mesh etmeyi unutup, abdest azalan kuruduktan sonra hatırlarsa ne yapması gerekir” diye sordular, o da “başını mesh etmelidir. Başını mesh etmeden namaz kılmışsa o namazı iade etmelidir” diye cevap verdi.
Bize Muhammed b. Abdüla'la, ona Halid (b. Haris el-Huceymî), ona Şu'be, ona Süleyman (b. Mihrân el-A'meş), ona da İbrahim (en-Neha'î), Hemmam'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Cerir'i gördüm. Küçük abdestini yaptı. Ardından su istedi ve abdest aldı. (Bu esnada) Mestlerinin üzerini de mesh etti. Sonra kalkıp namaz kıldı. Yaptığı şey kendisine sorulunca: 'Hz. Peygamber'i (sav), böyle yaparken gördüm.' dedi.
Bize Ebu Muğira, ona el-Evzaî, ona Ata b. Ebu Rabah, ona da İbn Abbas şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) zamanında bir adam yaralanmıştı, sonrasında ihtilam oldu. İnsanlar kendisine gusletmesini tavsiye ettiler, o da gusül aldı ama bundan dolayı hemen ardından vefat etti. Bu durum Hz. Peygamber'e ulaşınca 'Adamı öldürdüler, Allah da onları katletsin. Cehaletin dermanı sormak değil mi?' buyurdu. Ata der ki: Hz. Peygamber'e (sav) daha sonra bu durumda ne yapılması gerektiği soruldu, 'Keşke, yaranın isabet ettiği kafasını yıkamayıp, vücudunun kalan tarafını yıkasaydı' buyurdu."