94 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Süleyman, ona Yahya b. Adem, ona Süfyn es-Sevrî, ona Hakîm b. Cübeyr, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Yezid, ona babası (Abdurrahman b. Yezid), ona da Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) 'İhtiyacı olmadığı halde dilenen kimse, kıyamet günü yüzü tırmalanmış veya yüzünde et kalmamış bir halde gelir' buyurdu. Bunun üzerine 'Ey Allah'ın Rasulü! muhtaç olmamanın ölçüsü nedir?' denildi. Hz. Peygamber (sav) 'Elli dirhem gümüş veya buna denk gelebilecek altına malik olan kimse muhtaç değildir' buyurdu."
Bana Amr b. Hâlid, ona Leys, ona Yezid b. Ebu Habib, ona Ebu Hayr, ona Ukbe şöyle rivayet etmiştir: Nebi (sav) bir gün (Medine’nin) dışına çıkıp Uhud’da şehit düşenlere cenaze namazı kıldı. Sonra minbere çıkıp şunları söyledi: "Ben, sizden önde (ahirete) gitmiş olacağım ve ben sizin üzerinize şahidim. Vallahi şu an (Kevser) Havuzuma bakıyorum. Bana yeryüzü hazinelerinin –yahut yeryüzünün- anahtarları verildi. Allah’a yemin olsun ki, ben, sizin, benden sonra şirk koşacağınızdan korkmuyorum, ama dünyalık uğruna birbirinizle yarışa girmenizden endişe ediyorum."
Bize Said b. Şurahbîl, ona Leys (b. Sa'd), ona Yezid (b. Kays), ona da Ebu Hayr (Mersed b. Abdullah), Ukbe b. Âmir'in şöyle dediğini haber vermiştir: Hz. Peygamber (sav) bir gün dışarı çıktı. Uhud şehitlerine ölüye namaz kılar gibi (gıyabî) cenaze namazı kıldı. Sonra minbere çıktı ve şöyle buyurdu: "Ben, (Kevser Havuzu'nun başına) sizden önce varanım. Ben sizin üzerinizde bir şahidim. Vallahi şu anda Havuzumu görüyorum. Bana yeryüzü hazinelerinin anahtarları verildi. Vallahi, benden sonra sizin Allah’a ortak koşacağınızdan korkmuyorum. Fakat dünya (malı) konusunda birbirinizle yarışa girmenizden korkuyorum.”
Bize Rabî b. Süleyman b. Davud, ona İshak b. Bekir, ona babası (Bekir b. Mudar), ona Amr b. Haris, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir ve Said b. Müseyyeb, onlara da Hakim b. Hizam (ra) şöyle demiştir: Peygamber'den (dünyalık mal) istedim, o verdi, sonra yine istedim, yine verdi ve ardından şöyle buyurdu: "Ey Hakim! Şüphesiz bu dünya malı, yeşil, yemesi tatlıdır. Her kim bu malı gönül tokluğu ile alırsa, o mal kendisi için bereketli ve hayırlı kılınır. Her kim de bunu açgözlülükle alırsa bu mal, alan kimse için bereketli ve şerefli olmaz. O ihtiraslı kimse bir obur gibidir ki, daima yer, bir türlü doymaz. Veren el alan elden hayırlıdır." [Hakîm der ki: Ben: “ey Allah'ın Rasulü! Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, ben şu dünyadan ayrılıncaya kadar senden sonra hiçbir kimsenin malından bir şey almayacağım” dedim.]