Öneri Formu
Hadis Id, No:
159487, TŞ000147
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ ،حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ هِشَامٍ أخبرني أَبِي ، عَنْ يُونُسَ ، عَنْ قَتَادَةَ ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ ، قَالَ : مَا أَكَلَ نَبِيُّ اللهِ عَلَى خِوَانٍ ، وَلا فِي سُكُرَّجَةٍ ، وَلا خُبِزَ لَهُ مُرَقَّقٌ قَالَ : فَقُلْتُ لِقَتَادَةَ : فَعَلامَ كَانُوا يَأْكُلُونَ ؟ قَالَ : عَلَى هَذِهِ السُّفَرِ قَالَ مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ : يُونُسُ هَذَا الَّذِي رَوَى عَنْ قَتَادَةَ هُوَ يُونُسُ الإِسْكَافُ
Tercemesi:
Enes b. Mâlik (r.a) anlatıyor : "Peygamber Efendimiz, hıvân
denilen tepsi, sini, ayaklı sini, masa vb. cinsinden bir eşya üzerinde; ve
sükürrüce tâbir edilen tas, çanak, kâse nev'inden küçük kaplar
içerisinde yemek yemediler. Ve hiç bir zaman, kendileri için özel olarak
has undan ekmek de yapılmadı".
Hadîsin râvîlerinden olan Yûnus, bu hadîsi Enes b. Mâlik'den nakleden Katâde'ye : "Öyle ise Peygamber Efendimiz ne üzerinde yemek yerlerdi ?" diye sorunca, Katâde : "İşte şu gördüğünüz sofralar üzerinde yemek yerlerdi" diyerek, bir takım meşin sofralar gösterdiğini sözlerine ilâve eder.
Tirmizî'nin hocası Muhanımed b. Beşşâr der ki; bu hadîsi Katâde'den rivayet eden Yûnus, "Pabuçcu Yûnus" (Yûnus el-İskâf) lakabıyla tanınan zâttır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 147, /258
Senetler:
()
Konular:
Geçim, Hz. Peygamber'in geçim sıkıntısı
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللهِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ أنبأنا عُبَيْدُ اللهِ بْنُ عَبْدِ الْمَجِيدِ الْحَنَفِيُّ ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ وهو ابن عَبْدِ اللهِ بْنِ دِينَارٍ ،حَدَّثَنَا أَبُو حَازِمٍ ، عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ ، أَنَّهُ قِيلَ لَهُ : أَكَلَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم النَّقِيَّ ؟ يَعْنِي الْحُوَّارَى فَقَالَ سَهْلٌ : مَا رَأَى رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم النَّقِيَّ حَتَّى لَقِيَ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ تَعَالَى ، فَقِيلَ لَهُ : هَلْ كَانَتْ لَكُمْ مَنَاخِلُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ؟
قَالَ : مَا كَانَتْ لَنَا مَنَاخِلُ قِيلَ : كَيْفَ كُنْتُمْ تَصْنَعُونَ بِالشَّعِيرِ ؟
قَالَ : كُنَّا نَنْفُخُهُ فَيَطِيرُ مِنْهُ مَا طَارَ ، ثُمَّ نَعْجِنُهُ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159486, TŞ000146
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللهِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ أنبأنا عُبَيْدُ اللهِ بْنُ عَبْدِ الْمَجِيدِ الْحَنَفِيُّ ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ وهو ابن عَبْدِ اللهِ بْنِ دِينَارٍ ،حَدَّثَنَا أَبُو حَازِمٍ ، عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ ، أَنَّهُ قِيلَ لَهُ : أَكَلَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم النَّقِيَّ ؟ يَعْنِي الْحُوَّارَى فَقَالَ سَهْلٌ : مَا رَأَى رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم النَّقِيَّ حَتَّى لَقِيَ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ تَعَالَى ، فَقِيلَ لَهُ : هَلْ كَانَتْ لَكُمْ مَنَاخِلُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ؟
قَالَ : مَا كَانَتْ لَنَا مَنَاخِلُ قِيلَ : كَيْفَ كُنْتُمْ تَصْنَعُونَ بِالشَّعِيرِ ؟
قَالَ : كُنَّا نَنْفُخُهُ فَيَطِيرُ مِنْهُ مَا طَارَ ، ثُمَّ نَعْجِنُهُ
Tercemesi:
Sehl b. Sa'd (r.a) anlatıyor : Tâbiûndan birisi kendisine sorar :
-"Yâ Sehl; Peygamber Efendimiz, has undan yapılmış ekmek yediler mi ?"
- "Fahr-i Kâinat Efendimiz, azız ve sânı yüce olan Allah'ına kavuşuncaya kadar has ekmek yüzü görmemiştir".
"Yâ Sehl! Peygamber Efendimiz'in zamân-ı saadetlerinde, sizlerin, un eleği var mıydı ?"
- "Asr-ı Saadette bizim hiç birimizin eleği yoktu".
"Arpanın kepeği çok olur; arpa unundan hamur yuğuracağınız zaman ne yapardınız, ya ?"
- "Unu üfler, kepeğini savururduk. Böylece, hafif olan kaba kepekler uçar, geri kalanını da yoğurur ekmek yapardık".
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 146, /256
Senetler:
()
Konular:
Geçim, Hz. Peygamber'in geçim sıkıntısı
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159496, TŞ000156
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ حُجْرٍ ،حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ ، عَنْ أَيُّوبَ ، عَنِ الْقَاسِمِ التَّمِيمِيِّ ، عَنْ زَهْدَمٍ الْجَرْمِيِّ ، قَالَ : كُنَّا عِنْدَ أَبِي مُوسَى الأَشْعَرِيِّ ، قَالَ : فَقَدَّمَ طَعَامَهُ وَقَدَّمَ فِي طَعَامِهِ لَحْمَ دَجَاجٍ وَفِي الْقَوْمِ رَجُلٌ مِنْ بَنِي تَيْمِ اللهِ أَحْمَرُ كَأَنَّهُ مَوْلًى ، قَالَ : فَلَمْ يَدْنُ فَقَالَ لَهُ أَبُو مُوسَى : ادْنُ ، فَإِنِّي قَدْ رَأَيْتُ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم أَكَلَ مِنْهُ ، فَقَالَ : إِنِّي رَأَيْتُهُ يَأْكُلُ شَيْئًا ، فَقَذِرْتُهُ فَحَلَفْتُ أَنْ لا أَطْعَمَهُ أَبَدًا
Tercemesi:
Zehdem el-Cermî naklediyor : Biz, Ebû Mûsâ el Eş'arî Hazretlerinin evinde bulunduğumuz bir sırada sofra hazırlandı ve ilk önce tavuk
eti kondu. Misafirler arasında Benî Teymullah Kabilesi nden kırmızı
yüzlü bir adam da bulunuyordu. Kabilenin ağası olduğu durumundan belli
olan bu zat, sofraya oturmak istemedi. Bunu gören Ebû Mûsâ :
"Sofraya siz de buyurun, dedi. Zîrâ ben, Resûlullah Efendimiz'in tavuk eti yediklerini gözlerimle gördüm". Buna karşılık o kırmızı çehreli adam dedi ki : "Ben onu pis kokulu birşey yerken gördüm ve tiksindim. Bu sebeple, ömür boyu bir daha tavuk eti yememeye yemin ettim".
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 156, /267
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Yiyecekler, Eti Yenen Hayvanlar