337 Kayıt Bulundu.
Bize Hişâm b. Ammâr, ona Bakiyye, ona Muâviye b. Yahya, ona Leys b. Ebu Süleym, ona Yahya b. Abbâd, ona Ümmü Derdâ, ona da Ebu Derdâ, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Denizdeki bir gaza, karadaki on gaza gibidir. Denizde başı dönen gazi, Allah sübhânehû yolunda kanı içerisinde kıvranan gazi gibidir."
Açıklama: "...kanı içerisinde kıvranan gazi gibidir." demek, yani Allah katında onun aldığı sevabı alır ve o dereceye sahip olur anlamındadır.
Bize Hişâm b. Ammâr, ona İsmail b. Ayyâş, ona Bahîr b. Said, ona Halid b. Ma'dân, ona da Mikdâm b. Ma'dîkerib, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Şehidin Allah (cc) katında şu altı ayrıcalığı vardır: Kanının ilk damlası akar akmaz günahları bağışlanır, cennetteki yeri kendisine gösterilir, kabir azabından korunur, en büyük korkudan (kıyametten) emin kılınır, kendisine iman elbisesi giydirilir, hurilerle evlendirilir, yakınlarından yetmiş kişiye şefaat etme hakkı tanınır."
Açıklama: "...(ve sevdiklerinden)" ifadesi için bk. Ali el-Kârî, Mirkât, VI, 2483.
Bize Ahmed b. Yunus, ona Züheyr, ona A'meş, ona Şakîk, ona da Habbâb (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Allah'ın rızasını isteyerek Nebî'yle (sav) beraber hicret ettik de sevabımız Allah'a kaldı. Aramızdan sevabından bir şey göremeden ahirete göçenler oldu. Bunlardan biri de Musab b. Umeyr'dir. O, Uhud günü şehit oldu ve geride sadece çizgili bir elbise bıraktı. O elbiseyle başını örttüğümüzde ayakları çıkıyor, ayakları örtüldüğünde ise başı dışarıda kalıyordu. Nebî (sav), bize 'O elbiseyle baş tarafını örtün, ayak tarafına da izhir otu koyun -hadisin râvilerinden biri şüpheye düşüp 'Ayağına izhir otu atın' demiştir-' buyurdu. Bir de aramızda, o hicretin meyvesi kendisi için olgunlaşıp da onu (bu dünyada) toplayanlar vardır."
Açıklama: "... Bir de aramızda, o hicretin meyvesi kendisi için olgunlaşıp da onu toplayanlar vardır." ifadesini hadisin sahabî râvisi Habbâb, kendisini kast ederek, bir pişmanlık ifadesi olarak söylemiştir. Yani hicret sevabının karşılığını bu dünyada fazlasıyla görüp, ahirete bir şey bırakmadan yaşayanlar vardır anlamında.
Bize Musa (b. İsmail), ona Hemmâm (b. Yahya), ona da İshak b. Abdullah, Enes b. Malik’in (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) Medine'de eşlerinin evlerinden başka yalnızca Ümmü Süleym'in evine (rahatlıkla) girerdi. Hz. Peygamber'e (sav) bunun nedeni sorulduğunda, 'Ben ona merhamet gösteriyorum, zira kardeşi (Bi'ru Maûne Savaşında) benim yanımda şehit oldu' demiştir."
Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyan (es-Sevrî), ona A'meş (Süleyman b. Mihran), ona da Ebu Vâil (Şakik b. Seleme), Ebu Musa'nın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bir adam Rasulullah'a (sav) gelip 'Kabilesi için savaşan mı, cesareti için savaşan mı yoksa gösteriş için savaşan kimse mi Allah yolundadır?' diye sorduğunda, Rasulullah (sav) 'Allah'ın davasının en yüce olması için savaşan kimse ancak Allah yolunda savaşmıştır' buyurdu."
Bize Ubeydullah b. Yusuf el-Cübeyrî, ona Kays b. Muhammed el-Kindî, ona Ufeyr b. Ma'dân eş-Şâmî, ona Süleym b. Âmir, ona da Ebu Ümâme, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Denizde şehit olan, karada iki şehit olana bedeldir. Denizde başı dönen gazi, karada kanı içerisinde kıvranan gazi gibidir. İki dalga arasındaki mesafeyi aşan gazi de Allah'a itaat ederek bütün dünyayı kateden kimse gibidir. Allah (ac), ölüm meleğini, denizde şehit olan kimse dışındakilerin ruhlarını almakla görevlendirmiştir. Denizde şehit olanların ruhlarını almayı ise bizzat Allah (cc) üstlenmiştir. Allah (cc) karada şehit olan kimsenin, borçları dışındaki tüm günahlarını affeder. Denizde şehit olanların ise hem günahlarını hem de borçlarını affeder."
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Şakîk (b. Seleme), ona da Ebu Musa şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'a (sav); cesareti için savaşan, kabile tarafgirliği için savaşan ve gösteriş için savaşan kimseler hakkında sorulduğunda, şöyle buyurdu: 'Ancak Allah'ın davasının en yüce olması için savaşan kimse, Allah yolunda savaşmış olur'."
Bize Harmele b. Yahya el-Mısrî ve Ahmed b. İsa el-Mısrî, onlara Abdullah b. Vehb, ona Ebu Şurayh Abdurrahman b. Şurayh, ona Ebu Ümâme b. Sehl b. Huneyf, ona babası (Es'ad b. Sehl), ona da dedesi (Sehl b. Huneyf), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim samimi bir şekilde Allah'tan (cc) şehit olmayı isterse, yatağında ölse bile Allah onu şehitler mertebesine ulaştırır."
Bize Fadl b. Yakub, ona Abdullah b. Cafer er-Rakkî, ona Mu'temir b. Süleyman, ona Said b. Ubeydullah es-Sekafî, ona Bekir b. Abdullah el-Müzenî ve Ziyâd b. Cübeyr b. Hayye, onlara da Cübeyr b. Hayye, Muğire'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) bize, Rabbimiz'den şöyle bir mesaj bildirdi: 'Bizden öldürülen herkes, cennetlik olacaktır'."
Bize Kuteybe b. Said, ona Leys (b. Sa'd), ona İbn Şihâb, ona da Abdurrahman b. Ka'b b. Malik, Cabir b. Abdullah'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), Uhut şehitlerinden iki kişiyi, bir örtüyle defnediyordu. Kabre koyarken 'Hangisi Kur'an'ı daha çok biliyordu?' diye soruyor, kendisine bu iki şehitten biri işaret edilince, kabre önce onu yerleştiriyor ve 'Kıyamet Günü bu şehitlere ben şahitlik edeceğim' diyordu. Hz. Peygamber (sav) şehitlerin kanlarıyla defnedilmelerini istedi ve onların cenaze namazını kılmadı. O şehitler yıkanmadılar da."