337 Kayıt Bulundu.
Bize İsmail, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb, oona da Ebu Hüreyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'a (sav) Necâşî’nin vefat ettiği gün (Necâşî’nin) vefat haberi verildi. Rasulullah (sav), insanlarla birlikte namazgâha çıktı, (cenaze namazı için) saf tuttu ve (cenaze namazında) dört defa tekbir getirdi."
Açıklama: İslam tarihi boyunca hayırla yâd edilen Necâşî’nin ölüm haberini bizzat Müslümanlara Hz. Peygamber (sav), vermiş ve onun gıyabında cenaze namazını kıldırmıştır. Allah Resûlü (sav) ashâbıyla saf tutmuş ve kılınan bu giyabî cenaze namazında dört tekbir getirmiştir.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, o ikisine İbn Fudayl, ona da Umare hadisi bu isnadla, Ebu Zür'a'dan, o da Ebu Hureyre'den, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah, kendi yolunda (gazaya) çıkana kefil olmuş ve şöyle buyurmuştur: Onu sadece benim yolunda cihad etmesi, bana iman etmesi ve peygamberlerimi tasdik etmesi gazaya çıkarmıştır. Bu sebeple onu cennete sokmak veya çıktığı yere elde ettiği sevap yahut ganimetle döndürmek bana aittir. Muhammed'in canını kudret elinde bulundurana yemin olsun ki, Allah yolunda yaralanan bir kimse, kıyamet günü yaralandığı haliyle gelir; rengi kan rengi, kokusu ise misk kokusudur. Muhammed'in canını kudret elinde bulundurana yemin olsun ki, müslümanlara zor gelmese Allah yolunda gaza eden hiçbir seriyyeden geri kalmazdım. Ancak bir imkan bulamıyorum ki onlara binek temin edeyim. Onlar da buna imkan bulamıyorlar ki (kendileri çıksınlar). Gazaya gelmeyip ardımda kalmaları da onlara ağır gelecektir. Muhammed'in canını kudret elinde bulundurana yemin olsun ki, Allah yolunda gaza edip öldürülmeyi, sonra yine gaza edip öldürülmeyi, ardından tekrar gaza edip öldürülmeyi isterdim."
Bize Yahya b. Yahya, ona Mâlik, ona Sümeyy, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Adamın biri yolda yürürken yol üzerinde bir diken dalı buldu ve onu yoldan uzaklaştırdı. Bunun üzerine Allah (cc) o kulunun yaptığı hareketten müteşekkir oldu ve onu affetti. Hz. Peygamber (sav) devamında şöyle buyurmuştur: Şehitler beş kısımdır. Vebadan, ishalden ve boğulmaktan ölenlerle yıkıntı altında kalarak ölen ve Allah (ac) yolunda ölenler şehittir."
Bize Ubeydullah b. Ömer el-Kavârîrî ve Amr en-Nakıd, onlara Süfyan, ona Ubeydullah, ona Süfyan b. Uyeyne, ona da İbn Münkedir, Cabir b. Abdullah'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Uhud gününde babamı, kendisine müsle yapılmış (uzuvları kesilip işkence edilmiş) bir halde, bir elbiseye sarılı olarak getirdiler. Üzerindeki örtüyü kaldırmak istediğimde, kavmim bana engel oldu. Sonra tekrar örtüyü kaldırmak istedim, kavmim yine engel oldu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) elbiseyi kaldırdı veya kaldırılmasını istedi. Örtü açıldığında Hz. Peygamber (sav), ağlayan veya feryat eden bir kadın sesi işitti ve "kim bu ağlayan" diye sordu. Amr'ın kızıdır veya Amr'ın kız kardeşidir dediklerinde, "niye ağlıyor ki! İşte melekler, ruhu semaya çıkıncaya dek onu kanatlarıyla gölgelemeye devam ediyorlar" buyurdu.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona Sümeyy, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Şehitler beş sınıftır: Vebadan ölen, karın hastalığından ölen, boğularak ölen ve göçük altında ölenler ile Allah yolunda ölenler şehittirler."
Bize Müsedded, ona Yahya b. Said (el-Kattân), ona Yahya b. Said el-Ensârî, ona Ebu Salih, ona da Ebu Huryere (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ümmetime zorluk verecek olmasam, hiçbir seriyyeden geri kalmazdım. Ancak ne (seriyye için) bir binek ne de onları bindireceğim kimseyi bulmam mümkün değildir. Benim ardımda kalmaları (bana katılmamaları) da bana ağır gelir. Gerçekten Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra diriltilip ardından öldürülmeyi, ardından tekrar diriltilmeyi çok isterim."