321 Kayıt Bulundu.
Leys b. Sa'd şöyle dedi: Bana Cafer b. Rabî'a, ona Abdurrahman b. Hürmüz, na da Ebu Hureyre şöyle rivayet etti: "Rasulullah'ın (sav), İsrailoğulları'ndan birisi ihtiyaçları için deniz yolculuğuna çıkmış ve ihtiyaçlarını karşılamıştır..." (Ravi Cafer b. Rabî'a), söz konusu (B001498) hadisi aktardı. (Buhari şöyle dedi:) "Bu hadisi bana Abdullah b. Salih, ona da Leys b. Sa'd rivayet etti."
Açıklama: Söz konusu rivayet için bkz. B001498 numaralı hadis. Buhari burada, kendisi ile Leys b. Sa'd arasında inkita bulunan bir senedle rivayet ettiği B001498 numaralı muallak hadisin, Abdullah b. Salih el-Cühenî üzerinden mevsul olduğunu tasrih etmektedir.
Bana Abdullah b. Muhammed, ona Yakub b. İbrahim, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih, ona da İbn Şihab'ın rivayet ettiğine göre Enes şöyle dedi: "İnsanlar içerisinde hicab ayetinin sebeb-i nüzulünü en iyi bilen kişi benim. Übey b. Ka'b de onu bana sorardı. Rasulullah (sav), Zeyneb bt. Cahş ile evlenip damat oldu. Nitekim onunla Medine'de evlenmişti. Güneş yükseldikten sonra insanları yemeğe davet etti. Millet kalkıp gittikten sonraa Rasulullah (sav) oturmaya devam etti. Bazı kişiler de onunla birlikte oturmaya devam ettiler. Nihayet Rasulullah (sav) kalktı ve yürüdü. Ben de kendisiyle birlikte yürüdüm. Hz. Âişe'nin (r. anhâ) odasının kapısına kadar vardı. Sonra onların çıktıklarını zannedip geri döndü. Ben de onunla birlikte geri döndüm. Bir de baktık ki onlar yerlerinde oturmaya devam ediyorlar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ikinci kez geri döndü, ben de onunla birlikte ikinci kez geri döndüm. Nihayet Hz. Âişe'nin odasının kapısına varınca tekrar geri döndü ve ben de kendisiyle birlikte tekrar geri döndüm. Bu sefer baktık ki kalkmışlar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) benimle kendisi arasına bir perde gerdi ve bu olay sonrasında hicab ayeti nazil oldu."
Açıklama: Hadiste sözü edilen Hicâb ayeti şudur: "Ey iman edenler! Peygamberin evine size yemek için izin verilmediği vakit asla girmeyin, fakat çağrıldığınızda -erkenden gidip yemeğe hazırlanmasını beklemeksizin- girin, yemeğinizi yiyince hemen dağılın, söze dalıp oturmayın; bu davranışınız peygamberi rahatsız ediyor, size söylemeye çekiniyor, oysa Allah hak olanı açıklamaktan çekinmez. Peygamber hanımlarından bir şey istediğinizde, onlar perde arkasında iken isteyin; bu sizin kalplerinizin de onların kalplerinin de temiz kalması için en uygunudur. Resûlullah’ı üzmeye hakkınız yoktur, kendisinden sonra ebedî olarak eşleriyle de evlenemezsiniz, sizin bunu yapmanız Allah katında büyük bir günahtır." (Ahzab, 33/53)
Bize Kuteybe, ona Abdulaziz, ona Ebu Hazım, ona da Sehl b. Sa'd (ra) şunu rivayet etti: "Rasulullah'a (sav) bir bardak (içecek) getirilmiş ve o da bundan içmişti. Allah Rasulu'nün solunda yaşlılar, sağında ise orada bulunanların en küçüğü olan bir çocuk vardı. Rasulullah, çocuğa: 'Ey delikanlı! Kalan içeceği yaşlılara vermeme izin verir misin?' deyince çocuk: 'Yâ Rasulallah! Sen'den bana gelen bir payda kimseyi kendime tercih etmem' dedi. Bunun üzerine Rasulullah, kalan içeceği çocuğa verdi."
Bize Süfyan b. Veki’, ona Abdula’la b. Abdula’la, ona el-Cüreyri, ona da Ebu Nadra Ebu Sai’d’in şöyle dediğini rivayet etti: "Ebu Musa, Ömer’in yanına girmek için ‘es-Selamu aleykum, girebilir miyim?’ dedi. Ömer ‘Bu bir’ dedi. Sonra Ebu Musa bir süre sesini çıkarmadı ve tekrar ‘es-Selamu aleykum girebilir miyim?’ diye sordu. Ömer ‘Bu iki’ dedi. Ebu Musa bir süre sessiz kaldı ve tekrar ‘es-Selamu aleykum girebilir miyim?’ dedi. Ömer ‘Bu üç’ dedi. Sonra Ebû Musa döndü gitti. Ömer kapıcısına ‘Ne yaptı?’ dedi. Kapıcı ‘Döndü gitti’ diye cevap verdi. Ömer ‘Onu bana getirin’ dedi. Ebu Musa geri gelince ‘Bu yaptığın iş nedir?’ diye sordu. Ebû Musa ‘Sünnet budur’ diye cevap verdi. Ömer, ‘Sünnet mi?’ dedin, Vallahi buna dair apaçık bir delil veya beyyine (şâhit) getireceksin ya da ben sana yapacağımı bilirim’ dedi. Ebû Saîd olayın devamını şöyle anlattı: 'Ömer’in bu emri üzerine Ebû Musa yanımıza geldi. O sırada Ensâr’dan birkaç arkadaşla (oturmakta idik.) Bize ‘Ey Ensâr topluluğu! Müslümanlardan Rasûlullah’ın (sav) hadislerini en iyi bilen sizler değil misiniz? Hz. Peygamber (sav) 'İzin istemek, üç defadır, eğer izin verilirse, gir; verilmezse dön' buyurmadı mı?’ diye sordu. Bunun üzerine oradakiler kendisiyle şakalaşmaya başladılar. Ebû Saîd şöyle devam etti: 'Sonra başımı Ebu Musa’ya doğru kaldırdım ve bu konuda sana her ne ceza verilirse ortağım’ dedim. Ebû Musa, Ömer’e vararak durumu kendisine bildirdi. Bunun üzerine Ömer ‘bunu bilmiyordum’ dedi." [Bu konuda Ali ve Sa’d’ın azadlısı Ümmü Tarık’tan da rivâyet edilen hadis vardır. (Tirmizî şöyle dedi:) "Bu hadis hasendir. Cüreyri’nin ismi Sa’îd b. İyas’tır, Ebû Mes’ûd diye künyelenir. Bu hadisi Cüreyrî’den başkası da Ebû Nadre’den rivâyet etmiştir. Ebû Nadre el Abdî’nin adı, Münzir b. Mâlik b. Kut’a’dır."]
Bize Abdullah b. Ebu Esved, ona Ebu Üsame, ona A'meş, ona da Şakik'in rivayet ettiğine göre Ebu Mesud el-Ensarî şöyle demiştir: "Ensar'dan Ebu Şuayb diye bir adam ve onun kasap bir kölesi vardı. Bir gün Hz. Peygamber (sav) ashabı ile beraberken Ebu Şuayb Hz. Peygamber'in (sav) yanına geldi ve O'nun aç olduğunu yüzünden anladı. Derhal kasap olan kölesine gitti ve 'Bana beş kişiye yetecek yemek yap. Davet edeceğim beş kişiden biri Nebi (sav) olacak' dedi. Bunun üzerine köle azıcık bir yemek yaptı. Sonra Ebu Şuayb, Hz. Peygamber'e (sav) gelip onu yemeğe davet etti. Rasul-i Ekrem (sav) ve arkadaşları Ebu Şuayb'ın evine giderlerken peşlerine altıncı bir kişi takıldı. Eve vardıklarında Efendimiz (sav) 'Ey Ebu Şuayb! Peşimize biri daha takıldı. İstersen içeri girmesine izin ver, istersen verme' buyurdu. Ebu Şuayb, 'Olur mu öyle şey, buyursun gelsin!' dedi."
Bize Ebu Velid Hişam b. Abdülmelik, ona Şu'be, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Cabir b. Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Babamın bir borcuyla ilgili olarak Rasulullah'a (sav) geldim ve kapıyı vurdum. 'Kim o?' dedi. 'Benim.' şeklinde cevap verdim. Bunun üzerine 'Benim, benim' dedi. Bu şekilde cevap verilmesinden hoşlanmamış gibiydi."
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammad b. Zeyd, ona Yahya b. Said, ona Ensar'ın mevlâsı Büşeyr b. Yesar ona da Rafi b. Hadic ve Sehl b. Ebu Hasme şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Sehl ve Muhayyisa b. Mesud birlikte Hayber'e gelmişlerdi. Hurmalıklar içinde birbirlerinden ayrıldılar. Abdullah b. Sehl de (burada) öldürüldü. Abdurrahman b. Sehl ve İbn Mesud'un oğulları Huveyyisa ile Muhayyisa, Hz. Peygamber'e (sav) geldiler ve (öldürülen) arkadaşlarının durumu hakkında konuştular. Abdurrahman söze başladı fakat oradakilerin en küçüğüydü. Hz. Peygamber (sav) ona "(ilk söz konusunda) büyüğe öncelik ver." buyurdu -Yahya "(ilk) söz büyük olanındır" şeklinde rivayet etmiştir-. Böylece onlar arkadaşlarının durumu hakkında konuştular. Hz. Peygamber (sav) de onlara: "Maktulünüzün veya arkadaşınızın (Hayberliler tarafından) öldürüldüğüne sizden elli kişinin yemin etmesi yoluyla (diyet) hakkı elde etmek ister misiniz?" diye sordu. Onlar da: "Ey Allah'ın Rasulü (sav), biz bu işi görmedik ki (nasıl yemin edelim?)" dediler. Hz. Peygamber (sav) de onlara: "Öyleyse Yahudiler'den elli kişinin (bu cinayeti biz işlemedik şeklinde) yemin etmesi sizin davanızı düşürür." buyurdu. Dediler ki: "Ey Allah'ın Rasulü (sav) Yahudiler kâfir bir topluluktur (onların yeminlerine güvenemeyiz)." Hz. Peygamber de (sav) onun diyetini Beytülmal'den ödedi. Sehl dedi ki: "Ben (Hz. Peygamber'in diyet olarak verdiği) o develerin toplandığı ağıla vardığımda bir dişi deve ayağıyla beni tekmelemişti." Leys dedi ki: Bana Yahya, ona Büşeyr, ona da Sehl rivayet etti. Yahya, "Büşeyr'in, '(Sehl), Rafi b. Hadic'le birlikte nakletti' dediğini sanıyorum." dedi. İbn Uyeyne ise, "Bize Yahya, Büşeyr'den o da Sehl'den tek başına rivayet etmiştir." dedi.
Bize Ebu Bekir b. Furek, ona Abdullah b. Cafer, ona Yunus b. Habib, ona Ebu Davud et-Tayalisi, ona Şu’be; (T) Bize Ebu Amr el-Edîb, ona Ebu Bekir el-İsmailî, ona el-Fadl b. el-Hubab, ona Ebü’l-Velid, ona Şu’be, ona Muhammed b. el-Münkedir, Cabir’den rivayet etti: "Babamın bir borcu nedeni ile Rasul-i Ekrem’e geldim. Kapıyı çaldım. Hz. Peygamber 'Kim o?' dedi. 'Benim' diye cevap verdim. Rasulullah 'ben ben' diye iki kez sözümü tekrar etti. Sanki verdiğim cevaptan hoşlanmamıştı." [Ebu Amr hadisinin lafzını Buhari Sahih’inde Ebü’l-Velid’den, Müslim de birkaç yolla Şu’be’den rivayet etmiştir.]
Bana Züheyr b. Harb ve Muhammed b. el-Müsennâ, onlara Yahya el-Kattân rivayet etti, Züheyr dedi ki: Bize Yahya, ona Ubeydullah, ona Nâfî, ona da İbn Ömer Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etti: "Bir kimse kardeşinin (bitmek üzere olan) satışı (bozacak şekilde) satış yapmasın, yine bir kimse kardeşinin dünürlüğü üzerine –kendisine izin vermesi müstesnâ- dünür göndermesin."