166 Kayıt Bulundu.
Bize Abdurrahman b. İbrahim ed-Dımaşkî, ona Muhammed b. Şuayb b. Şâbûr, ona Muâviye b. Sellâm, ona kardeşi, ona dedesi Ebû Sellâm, ona Abdurrahman b. Ğanm, ona da Ebû Malik el-Eş'arî'nin rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Abdesti eksiksiz almak imanın yarısıdır. 'Elhamdülillah' lafzı mizanı doldurur, 'Sübhanallah' ve 'Allahu ekber' lafızları gökleri ve yeri doldurur. Namaz (kılan için) nûrdur, zekât (veren için) bir delildir, sabır (sabreden için) ışıktır, Kur'an (emirlerine uyarsan) senin lehinde, ya da (uymazsan) aleyhinde bir delildir. Herkes sabahleyin kalkar, kendini satar; bazısı kendini kurtarır, bazısı da helak olur."
Açıklama: “Namaz nûrdur” cümlesi ile, muhtemelen namazın insanı kötülüklerden uzak tutması yahut namazın kıyâmet günü insan için nûr olacağı ve sahibine yol göstereceği kastedilmiştir. “Zekât delildir” cümlesi de, kıyâmet günü insana malını nereye harcadığı sorulduğunda, verdiği zekât ve sadakaların sahibi için delil ve belge yerine geçeceği şeklinde izah edilmiştir. “Sabır ışıktır” cümlesi ile, insanın sabırla kendini kontrol edebileceği anlaşılmaktadır. “İnsan kendini satar…” cümlesi bazı insanlar Allah’ın buyruklarına uyarlar ve neticede kendilerini cehennemden kurtarmış olurlar; ama bazıları da nefislerine kul olurlar ve neticede de kendilerini helâke atarlar demektir. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: وَالْقُرْآنُ حُجَّةٌ لَكَ أَوْ عَلَيْكَ
Bize Muhammed b. İsmail, ona Ebu Nuaym, ona Ubade b. Müslim, ona Yunus b. Habbâb, ona Saîd et-Tâî Ebu Buhterî, ona Ebu Kebşe el-Enmârî’nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah’ı (sav) şöyle buyururken dinlemiştir: "Üç özellik var ki onlar üzerine yemin ederim, size bir söz (bu üç özelliği) söyleyeceğim bunları hafızanızda iyi tutun" dedi ve şöyle buyurdu: "Sadaka vermekle kulun malı eksilmez. Uğradığı haksızlığa sabredenin Allah şerefini arttırır. Dilenme kapısını açan kimseye Allah, fakirlik kapısını açar. Veya buna benzer bir cümle söyledi." "Yine size bir söz daha söyleyeceğim, onu da iyi belleyiniz" dedi ve şöyle buyurdu: "Dünyada dört kısım insan vardır": "(Birincisi) Allah’ın kendisine mal ve ilim verdiği kimsedir. Bu kişi (malı hususunda) Allah’a karşı saygılı davranır, akrabasını görüp gözetir, o maldaki Allah’ın hakkını yerine getirir. Bu, en üst derecedir." "(İkincisi) Allah’ın kendisine ilim verip mal vermediği doğru niyetli kimsedir. O, doğru niyetle, 'Eğer malım olsaydı ben de falan adam (üçüncü kişi) gibi davranırdım' der. Bu, iyi niyetinin karşılığını görür. İkisinin sevabı eşittir. " "(Üçüncüsü) Allah’ın mal verip ilim vermediği kimsedir. O bilgisizliği yüzünden malını gelişi güzel harcar, Allah’a karşı (malı hususunda) sorumlu davranmaz, akrabasını görüp gözetmez, o malda Allah’ın hakkı olduğunu idrak etmez. Böylesi kişi, en kötü durumdadır. " "(Dördüncüsü) Allah’ın ne mal ne de ilim verdiği kimsedir. Bu kişi der ki, 'Eğer malım olsaydı, ben de falan gibi (üçüncü kişi gibi) yapardım'. Bu da niyetinin karşılığını görür. Binaenaleyh bu iki kişinin vebâli eşittir." Ebu İsa (Tirmizî): Bu hadis hasen sahihtir.
Açıklama: Elbani bu hadisin zayıf ve münker olduğunu ifade etmiştir
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Yahya b. Said, ona İsmail b. Ebu Halid, ona Kays b. Ebu Hâzim, ona Cerîr b. Abdullah şöyle söylemiştir: "Ben Rasulullah'a (sav) namazı dosdoğru kılma, zekatı verme ve her müslümana karşı samimi olmaya dair biat ettim." (Tirmizi) bu hadisin hasen-sahih olduğunu söylemiştir.